Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1797 E. 2022/1532 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1797 Esas 2022/1532 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1797
KARAR NO : 2022/1532

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 05/10/2022
NUMARASI : 2022/712 Esas (ARA KARAR)
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ
TALEP : İhtiyati Haciz
DAVA TARİHİ : 05/10/2022
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/12/2022

Yargılama sırasında ihtiyati haciz isteminin reddine yönelik olarak verilen karara karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle irtibatlı ve iltisaklı olan eski yöneticileri döneminde … A.Ş. tarafından 667 sayılı OHAL KHK’sı ile kapatılan…’nın kuruluşu için 250.000,00 TL tutarında fon vakfedildiğini, davalıların TTK 369 ve 553 maddesi gereğince şirkete vermiş oldukları zarardan sorumlu olduklarını, davalılardan …’in Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/44 E. sayılı dosyası kapsamında yargılamaları yapıldığını ve muhtelif mahkumiyet hükümleri kurulduğunu, gelinen aşamada dosyanın temyiz yargılamasının Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 2022/18087 Esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, … ve …’in ise yargılamanın başından itibaren haklarında yakalama kararının bulunması ve yakalanamamış olmaları nedeniyle dosyalarının tefrikine karar verildiğini ve yargılamalarının Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesi 2020/20 Esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, bu nedenle davacı müvekkili şirketin, davalılar tarafından ödenmesini talep etmiş olduğu alacaklara dair söz konusu hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşmasından, tamamen imkânsız hale gelmesinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesine dair haklı ve hukuki nedenler bulunduğunu iddia ederek tüm davalılara ait Ankara Ticaret Sicilinde kayıtlı tüm şirket hisselerinin devir, temlik, ipotek ve her türlü hukuki tasarruflara; yine tüm davalılar adına varsa kayıtlı gayrimenkuller ve araçlar ile sair mal varlıklarının devir, temlik ve her türlü hukuki tasarruflara, tüm davalıların Türkiye Cumhuriyeti ve yurt dışında mevcut banka hesaplarına TMSF’nin ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmayacağına ilişkin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 140/4. madde uyarınca teminat aranmaksızın ihtiyati haciz konulmasını, davacı müvekkili şirketin uğradığı zararların asgariye indirilmesi, mal kaçırmaların engellenmesi, haklarının korunması amacıyla davalılara ait mal varlıkları üzerinde teminat aranmaksızın ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı şirket tarafından, şirketin eski yönetim kurulu üyelerine karşı 6102 sayılı TTK’nın 553 ve 369. Maddeleri gereğince şirkete zarar verdikleri gerekçesiyle sorumluluk davasının açıldığı, dava dilekçesinde dayanılan delillerden SPK denetleme raporu ve SPK özel amaçlı raporun sunulmamış olduğu, TTK 553 ve 369 maddeleri gereğince yöneticinin sorumluluğundan dolayı davacı tarafından talep edilen miktarda davalıların tazminat borcunun bulunduğunun mevcut delillere göre İİK 258 maddesi hükmü gereğince yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilmemiş olduğu, davalılar … ve … hakkında yakalama kararı bulunduğu belirtilmiş ise de İİK 257/2 maddesinde düzenlenen hususların mevcut olması durumunda dahi ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için öncelikle talep edilebilecek borç / alacak miktarının ve sorumluluğun yaklaşık ispat seviyesinde belli olmasının gerektiği, bu şekilde İİK 257 maddesi kapsamında mevcut dosya kapsamına göre ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı, ancak 23/01/2017 tarihli 29957 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 683 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. Maddesi ile 08/03/2018 tarih ve mükerrer 30354 sayılı resmi gazetede yayınlanan söz konusu KHK’nın kabul edilmesine dair 7085 sayılı kanunun 7. Maddesi gereğince ihtiyati tedbir hususunun re’ sen değerlendirilmesi gerektiği, anılan maddede ” 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanan şirketlerin, kayyım atanmasından önceki sahipleri, ortakları, yönetim kurulu üyeleri, müdürleri ve diğer sorumlu yetkilileri aleyhine kayyımlar tarafından açılmış veya açılacak şahsi sorumluluk davalarında ilgili tüzel kişiliğin genel kurulunun veya yetkili kurulunun kararı aranmaz.
(2) Kayyım atanan şirketlerin soruşturma kapsamındaki şüpheli ortakları ile kayyım tarafından hakkında şahsi sorumluluk davası açılan şirket ortaklarına ait ortaklık hak ve payları, soruşturma veya davanın açıldığı tarihten soruşturma, kovuşturma veya davanın kesin hükümle sonuçlandığı tarihe kadar devir ve temlik edilemez. Ortaklık hak ve paylarına ait temsil ve idare yetkisi kayyım tarafından kullanılır. Devir ve temlik yasağı Cumhuriyet savcılığı veya mahkeme tarafından resen ticaret sicili müdürlüklerine bildirilir ve tescil edilir. ” hükmü gereğince 5271 sayılı CMK’nın 133. Maddesi gereğince şirketlere kayyım atanması halinde ve şirket ortaklarına karşı şahsi sorumluluk davası açılması halinde şirket ortaklarına ait ortaklık hak ve payları soruşturma veya davanın açıldığı tarihten soruşturma, kovuşturma veya davanın kesin hükümle sonuçlandığı tarihe kadar devir veya temlik edilemeyeceği, bu itibarla 7085 sayılı yasanın 7/2 (683 sayılı KHK hükümleri) maddesi ve davalılar aleyhine TTK 553 ve 369 maddelerine dayalı olarak sorumluluk davasının açılmış olması dikkate alınarak, davalıların ortaklık hak ve payları kanun kapsamında kaldığı gerekçeleriyle davacının ihtiyati haciz talebinin reddine, 7085 sayılı Kanunun 7/2 maddesi gereğince, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı davacı …(Vergi No: …)’ndeki davalılar … (T.C. Kimlik No: …), … (T.C. Kimlik No: …), … (T.C. Kimlik No: …)’ye ait ortaklık hak ve paylarının, davanın açıldığı tarihten , davanın kesin hükümle sonuçlandığı tarihe kadar devir ve temlik edilemiyeceği, Ortaklık hak ve paylarına ait temsil ve idare yetkisinin kayyım tarafından kullanılacağına ilişkin devir ve temlik yasağının re’sen Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine ve tescil edilmesine, bu hususta Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamına sundukları deliller değerlendirildiğinde mahkemenin yaklaşık ispat oluşmadığına ilişkin gerekçesinin yerinde olmadığını, söz konusu değerlendirmenin müvekkili şirketi büyük ve sonradan telafisi mümkün olmayacak nitelikte zararlara sürüklediğine, dosyaya kazandırılmasını talep ettikleri SPK raporları incelendiğinde müvekkili şirketin o gün için 250.000,00 TL tutarında zarara uğratıldığını net bir şekilde anlaşılacağını, kaldı ki SPK raporu henüz dosyaya dahi kazandırılmadan ihtiyati haciz talebinin reddinin hukuka aykırı olduğunu, aynı mahkemenin 2022/711 Esas sayılı dosyasında görülen mali mesuliyet davasında aynı ek belgeler sunulduğunu ve mahkemece ihtiyati haciz kararı verildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve ihtiyati haciz talebi kararının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; 2004 sayılı İİK’nın 257 maddesi gereğince ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İhtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nın 257. maddesi, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 258. maddesi gereğince alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermek mecburiyetindedir. Bir başka deyişle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2014 tarihli 2013/16354 esas 2014/3605 karar sayılı içtihadı emsal niteliktedir).
İİK’nın 265. maddesinde; ihtiyati haciz kararına karşı itiraz usulü düzenlenmiş olup, düzenlemeye göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı 7 gün içinde mahkemeye itiraz edebilecektir.
Davacı vekili dilekçe ekinde; Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 26.10.2015 tarih ve 2015/4104 D. İş. sayılı kararı, Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 06.09.2016 tarih ve 2016/4628 D. İş. sayılı kararı, TMSF İştirakler ve Gayrimenkuller Daire Başkanlığı’nın 28.04.2022 tarih 42870 sayılı yazısı ve …’nin 07/03/2022 tarih 2022/30 Karar No’lu Yönetim Kurulu Kararı, Arabuluculuk Tutanağı sunulmuştur.
Somut olayda, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu nedeniyle oluşan zararın tazmini istemiyle açılan davada, dava dilekçesi ekinde sunulan belgeler gözetildiğinde ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp, istinaf dilekçesinde belirtilen sunulan SPK raporlarının ilk derece mahkemesine sunulması halinde yeniden değerlendirilebilecek olması karşısında bu aşamada yazılı şekilde hüküm kurulmasında hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 07/12/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.