Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1792 E. 2022/1654 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1792 Esas 2022/1654 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1792
KARAR NO : 2022/1654

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2022
NUMARASI : 2022/505 Esas 2022/589 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI
TEMSİLCİSİ :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 08/07/2022
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023

Taraflar arasındaki limited şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı… vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … aleyhine açmış olduğu Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/311 Esas, 2019/571 Karar sayılı dosyası üzerinden yargılaması yapılan alacak davasının bulunduğunu, bu davada 10.10.2019 tarihinde verilen davanın kısmen kabulüne kısmen reddi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi’nin 27.04.2022 tarihli, 2022/221 Esas ve 2022/522 Karar sayılı hükmü ile davanın kabulüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, kararın taraflarınca Ankara Batı İcra Dairesi’nin 2022/32194 Esas sayılı icra dosyası ile ilamlı icraya konu edildiğini ve icra emrinin …’a tebliğe çıktığını ve icra takibinin de kesinleştiğini, ancak sonrasında icra dosyasına … tarafından şirketin tasfiyeye girdiği ve terkin edildiğine dair beyan sunulduğunu, sonuç olarak …’un taraflar arasındaki yargılama henüz sürerken kötü niyetli olarak şirketi terkin ettiğini, aynı şekilde yerel mahkeme kararının kısmen kabul kısmen reddine dair ilamın vekalet ücretinin de … tarafından Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2019/16962 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine konulduğunu, bu dosyada da taraflarınca tehiri icra kararı alınarak borcun nakit depo edildiğini, …’un tasfiyesinden önce ikame edilen davanın kazanılarak icra takibine konu edildiğini, alacaklı olarak huzurdaki davayı açmakta menfaatlerinin bulunduğunu, söz konusu ödemeler yapılmadan tasfiyenin sonlandırılmasının mümkün bulunmadığını ileri sürerek … …. Şti. unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı… vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça ihyası talep edilen …’nin 01/06/2010 tarihinde kurulduğunu, şirketin 03/11/2020 tarihli Genel Kurul kararı ile tasfiyeye girme kararı aldığını ve şirket tasfiye memuru olarak müvekkilinin seçildiğini, bu kararın 16/11/2020 tarih ve … sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde tescil ve ilan edildiğini, TTK’nın 643. maddesinde yapılan gönderme ile TTK 541/1 uyarınca; alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar; Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılan üç ilanla şirketin sona erdiği konusunda bilgilendirildiğini ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrıldıklarını, davacının şirketin tasfiyeye girdiği ve terkin edildiği tarihte yargılaması devam eden alacaklarının bulunduğu iddiasıyla söz konusu alacaklarını alabilmek için, şirketin ihyasını ve ek tasfiye talep etmişse de müvekkili tarafından tasfiye işlemlerinin usûlüne uygun şekilde yerine getirildiğini, 04/12/2020 tarihinde üçüncü ve son ilanın yapıldığını ve alacaklıların müracaatları üzerine ilgili alacaklılara ödemelerin yapıldığını, başkaca alacak kaydı bulunmadığından ve tüm alacaklıların ödemeleri yapıldığından 11/06/2021 tarihinde şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair Genel Kurul Kararı alınarak bu kararın 17/06/2021 tarihinde tescil edildiğini, … … Limited Şirketi’nin terkininin 18/06/2021 tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiğini, şirket kayıtlarında davacının alacaklı gözükmediği gibi, tasfiye sürecinde usûlüne uygun şekilde yapılan ilanlara rağmen davacı tarafından bildirimde de bulunulmadığını, davacının alacaklarını yahut bu alacaklarına ilişkin davaların derdest olduğunu tasfiye memuru olan müvekkiline bildirmek suretiyle alacağına kavuşabilecekken, hiçbir bildirimde bulunmayarak davanın açılmasına kendi kusuruyla sebebiyet verdiğini, davayı açarak hakkını kötüye kullanıldığını beyan ederek; Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde usûlüne uygun yapılan ilana rağmen hiçbir bildirimde bulunmayan davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından, davanın dava şartı yokluğundan usûlden reddine, tasfiye prosedürünü usûlüne uygun ve eksik şekilde yerine getiren müvekkiline herhangi bir sorumluluk ve kusur izafe edilemeyeceğinden haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; ihyası istenen şirketin 03/11/2020 tarihli genel kurulunda tasfiyeye girme kararı aldığını ve şirket tasfiye memurluğuna…’ın seçildiğini, bu kararın Ticaret Sicili Gazetesinde tescil ve ilan edildiğini, şirketin tasfiyeye girdiğine dair alacaklılara üç kez ilan yolu ile çağrıda bulunulduğunu, en son 3. ilanın 04/12/2020’den itibaren 6 ayı aşkın süre geçtikten sonra, 11/06/2021 tarihli şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair aldığı genel kurul kararının tescilinin 17/06/2021 tarihinde yapıldığını ve şirketin terkininin 18/06/2021 tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret sicili gazetesinde ilan edildiğini, söz konusu şirketin hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, terkin tarihinde şirketin derdest davalarının, alacak ve borçlarının müdürlükleri tarafından bilinmesi mümkün olmadığından Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, Ticaret sicili müdürlüğünün tescile dair verilen kararlara karşı açılan davalarda yasadan doğan zorunlu hasım durumunda olduğunu beyan ederek; ek tasfiyeye karar verilmesi halinde TTK’nin 547/2.maddesi uyarınca tasfiye memuru atanmasına, Müdürlükleri yasal (zorunlu) hasım olduğundan aleyhe vekâlet ücreti-yargılama giderine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; ticaret sicilinden terkin edilen şirketin TTK’nın 547. Maddesi uyarınca ihyası istemiyle açılan davada, TTK’nın 536 ve devamı maddeleri gereğince şirketin tasfiyesine karar verilmesi neticesinde sicilden terkini halinde açılacak ihya davasında davanın ticaret sicil müdürlüğü ile şirketin son tasfiye memuruna yöneltilmesinin zorunlu olduğu, ayrıca tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlanması gerektiği, tasfiye işlemi gereği gibi tamamlanmamış veya tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabul edilemeyeceği, somut olayda, ticaret sicilinden terkin edilen şirketle ilgili terkin tarihi itibari ile Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde derdest davanın bulunması sebebiyle yapılan tasfiyenin tam ve eksiksiz olduğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, Tasfiye halinde …’nin Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/311 Esas, 2019/571 Karar sayılı kararı ve söz konusu kararın icrasına ilişkin Ankara Batı İcra Dairesi’nin 2022/32194 Esas sayılı takip dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına, TTK’nın 547/2. Maddesi gereği…’ın tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilanına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı… vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihya istemine konu takibe dayanak mahkeme ilamının kesinleştiği tarihten 1 yıl öncesinde söz konusu şirketin ticaret sicilinden tescil edildiğini, karar tarihi itibarıyla, terkin nedeniyle tüzel kişiliği bulunmayan şirket hakkında karar verilmesi mümkün olmadığından ihya istemiyle açılan işbu davanın dinlenilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin üzerine düşen görevi yerine getirdiğini, şirketin 03/11/2020 tarihli Genel Kurul kararı ile tasfiyeye girme kararı aldığını ve şirket tasfiye memuru olarak müvekkilinin seçildiğini, bu kararın 16/11/2020 tarih ve … sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde tescil ve ilan edildiğini, TTK’nın 643. maddesinde yapılan gönderme ile TTK 541/1 uyarınca; alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar; Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılan üç ilanla şirketin sona erdiği konusunda bilgilendirildiğini ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrıldıklarını, davacının şirketin tasfiyeye girdiği ve terkin edildiği tarihte yargılaması devam eden alacaklarının bulunduğu iddiasıyla söz konusu alacaklarını alabilmek için, şirketin ihyasını ve ek tasfiye talep etmişse de müvekkili tarafından tasfiye işlemlerinin usûlüne uygun şekilde yerine getirildiğini, 04/12/2020 tarihinde üçüncü ve son ilanın yapıldığını ve alacaklıların müracaatları üzerine ilgili alacaklılara ödemelerin yapıldığını, başkaca alacak kaydı bulunmadığından ve tüm alacaklıların ödemeleri yapıldığından 11/06/2021 tarihinde şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair Genel Kurul Kararı alınarak bu kararın 17/06/2021 tarihinde tescil edildiğini, … … Limited Şirketi’nin terkininin 18/06/2021 tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiğini, şirket kayıtlarında davacının alacaklı gözükmediği gibi, tasfiye sürecinde usûlüne uygun şekilde yapılan ilanlara rağmen davacı tarafından bildirimde de bulunulmadığını, davacının alacaklarını yahut bu alacaklarına ilişkin davaların derdest olduğunu tasfiye memuru olan müvekkiline bildirmek suretiyle alacağına kavuşabilecekken, hiçbir bildirimde bulunmayarak davanın açılmasına kendi kusuruyla sebebiyet verdiğini, davayı açarak hakkını kötüye kullanıldığını beyan ederek; Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde usûlüne uygun yapılan ilana rağmen hiçbir bildirimde bulunmayan davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından, davanın dava şartı yokluğundan usûlden reddine, tasfiye prosedürünü usûlüne uygun ve eksik şekilde yerine getiren müvekkiline herhangi bir sorumluluk ve kusur izafe edilemeyeceğinden aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, limited şirketin TTK’nın 547. Maddesi gereği ek tasfiyesi ile şirkete tasfiye memuru atanması istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki ticaret sicil kayıtlarına göre; ihyası istenen Tasfiye Halinde … …. Şti.’nin … sicil numarası ile ticaret siciline kayıtlı olduğu, … …. Şti.’nin 03/11/2020 tarihli genel kurulunda tasfiyeye girme kararı alındığı, şirketin tasfiye memuru olarak…’ın seçildiği, tasfiyeye girdiğine ilişkin alacaklılara çağrı yapıldığı, ilanların yaptırıldığı, tasfiye kapanışı yapıp sicilden 11.06.2021 tarihli genel kurul kararı ile silindiğinin 18/06/2021 tarihli ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmıştır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. HD’nin 27.04.2022 tarih ve 2022/221 Esas-2022/522 sayılı ek kararı ile davalının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılması kararının 21.06.2022 tarihinde kesinleşmiş olması sebebiyle kesinleşen Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10.10.2019 tarihli ve 2018/311 Esas-2019/571 Karar sayılı ilamına dayanılarak davacı … tarafından davalı … …. Ltd. Şti. Kararının Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2022/32194 Esas sayılı icra takip dosyasında 09.05.2022 tarihinde ilamlı icra takibine konulduğu, Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2019/16962 esas sayılı icra takip dosyasında ise dayanak Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10.10.2019 tarihli ve 2018/311 Esas-2019/571 Karar sayılı kararında davalı …..Ltd. Şti. Lehine hükmedilen vekalet ücretinin tahsili için 17.12.2019 tarihinde ilamlı icra takibin in başlatıldığı, görülmüştür.
Uyuşmazlık, davalı tasfiye memuruna karşı TTK’nın 547. Maddesi uyarınca ihya davası açılıp açılamayacağı, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı, davada hüküm altına alınan yargılama giderlerinden davalı tasfiye memurunun sorumlu tutulup tutulamayacağı, noktalarında toplanmaktadır.
TTK’nın 547. maddesine dayalı ihya davalarında davalı taraf, şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir. Bu nedenle, birleşen davada en son tasfiye memuruna dava yöneltilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün dosya içerisindeki cevabi yazısının incelenmesinde; şirketin kuruluş tescilinin 01.06.2010 tarihinde yaptırdığı, şirketin tasfiyesine 16.11.2020 tarihinde karar verilerek alacaklıların, alacaklarını bildirmesi için ilanla çağrıldıkları, şirketin yerleşim yerinin Çankaya/Ankara olması nedeniyle mahkemenin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından, tasfiye sonucu sicilden terkin olmuş şirket aleyhine açılan ve istinaf denetiminden geçerek 21.06.2022 tarihinde kesinleşen Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli ve 2018/311 Esas-2019/571 Karar sayılı kararına dayanılarak 09.05.2022 tarihinde başlatılan Ankara Batı İcra Dairesinin 2022/32194 Esas sayılı ilamlı icra takip dosyasında taraf teşkilinin sağlanarak icra takibine devam edilebilmesi için tasfiye halindeki şirketin ihyasının talep edilmesinde hukuki yarar bulunmaktadır. TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olması halinde, ilgililerin şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemlerin sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecek, mahkemenin talebi yerinde görmesi halinde tasfiye memurları veya yeni bir veya birkaç tasfiye memuru atayarak tescil ve ilan ettirecektir.
Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. TTK’nın 547/2. maddesine göre, ek tasfiye işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurları veya yeni bir veya birkaç kişi tasfiye memuru olarak mahkemece atanarak tescil ve ilan edilir. Bu davada tasfiye memurunun hasım gösterilmesi gerektiğinden, birleşen dosyada dava dilekçesinde açıkça davalı olarak tasfiye memurunun gösterilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Nitekim bu konudaki Yargıtay 11. HD’nin emsal nitelikteki 04.10.2022 tarihli ve 2022/5423 Esas, 2022/6617 Karar sayılı 14.09.2022 tarihli ve 2022/4408 Esas 2022/5855 Karar ve 06.09.2022 tarihli 2022/4108 Esas ve 2022/5553 Karar sayılı kararları da bu yöndedir. Tasfiye işlemleri tamamlanıp ticaret sicilinde ilan edildiği tarihte, ilamlı icra takibine dayanak Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10.10.2019 tarihli kararına karşı davalı ihyası istenilen şirket tarafından istinaf kanun yoluna başvuruda bulunulduğu gibi ayrıca söz konusu kararda davalı ihyası istenen şirket lehine hüküm altına alınan vekalet ücretinin tahsili için davalı şirketçe Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2019/16962 esas sayılı icra takip dosyasında icra takibinin başlatıldığı gözetildiğinde, davacının alacağının varlığını ve ilamlı icra takibine konulacağını bilebilecek durumda olan tasfiye memurunun tasfiyeyi kapatmasında kusurlu olduğunun kabulü ile HMK’nın 326. maddesi dikkate alındığında yargılama giderlerinden davalı tasfiye memurunun sorumlu tutulması da isabetli olmuştur.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı tasfiye memuru…’ın istinaf başvuru dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davalı…’ın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri uyarınca istinafa başvuran davalıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran davalı üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.