Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1789 E. 2022/1478 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1789 Esas 2022/1478 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1789
KARAR NO : 2022/1478

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2022 ARA KARAR
NUMARASI : 2022/269 Esas
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/04/2022
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2022

Taraflar arasındaki maddi tazminat davası kapsamında ihtiyati haciz talebinin yargılaması sonunda ara kararda yazılı nedenlerden dolayı reddine yönelik olarak verilen ara karşı ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati haciz isteyen davacı vekili dilekçesinde özetle; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen 2014/119687 sayılı soruşturma kapsamında, Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 26.10.2015 tarih ve 2015/4104 D. İş sayılı kararı ile müvekkili şirketin de aralarında bulunduğu … A.Ş. bünyesindeki grup şirketlerinin tamamına kayyım atanmasına karar verildiğini ve şirketlerin yönetim organlarının yetkilerinin tümünün kayyım heyetine devredildiğini; 15/08/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 674 sayılı KHK’nın 19. Maddesine istinaden Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği’nce verilen 06.09.2016 tarih ve 2016/4628 D. İş sayılı kararı ile … bünyesindeki şirketlerde görev yapan Kayyımların yetkilerinin TMSF’ye devrine karar verildiğini, müvekkili … Şirketinin halen TMSF’nin İdaresinde bulunduğunu ve Yönetim Kurulu Üyelerinin TMSF tarafından atanmakta olduğunu, 23/01/2017 tarihli ve 29957 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 683 sayılı KHK’nın 7. Maddesi gereğince sorumluluk davalarına ilişkin tüzel kişiliğin genel kurulunun veya yetkili kurulunun kararının aranmasına gerek bulunmadığını, haklarında yakalama kararı bulunan davalılardan …, …, … ve … aleyhine açılmış derdest Ankara 24 Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2020/20 esas sayılı ceza dosyasının bulunduğunu, ihtiyati haciz talebinin resmi belge niteliğinde TMSF kararına dayandığından HMK 392 maddesi gereğince teminatsız olarak karar verilmesini talep ettiklerini, davacı şirketin yönetim ve pay sahibi haklarının TMSF’ye geçmesinden önce … ile … arasında imzalanan sözleşmenin ihlal edilmesi sebebiyle dava dışı … firmasına ait sözleşmenin feshi gerekçelerinin oluştuğu dönemdeki tüm yönetim kurulu üyeleri hakkında şirketin uğradıkları zararın tazmini için dava açılması kararı alınarak söz konusu hususun TMSF İştiraklar ve Gayrimenkuller Daire Başkanlığının yazısı ile müvekkili şirkete bildirildiğini, sözleşmenin fesih gerekçelerinin oluştuğu dönemde davalıların şirketin yönetim kurulu başkan, başkan yardımcısı ve üyeleri olduğunu, müvekkili şirket ile … arasında … mevkiinde … adına işletme ruhsatı olan … ruhsat nolu maden sahasının rödovans karşılığı …’ya devri ve … tarafından işletilmesine ilişkin 02/07/2007 tarihli sözleşme imzalandığını, …’ın Kadıköy 8. Noterliğinin 07/09/2015 tarih… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile söz konusu sözleşmeyi feshettiğini ve İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1344 esas sayılı dosyası kapsamında … aleyhine dava açtığını, mahkemece sözleşmenin feshine, işletme sahasından …’nın tahliyesine ve …’a teslimine, işletme ruhsatlarının …’ın kendi adına tescili talebinin idare tasarruf olması nedeniyle reddine karar verildiğini, istinaf üzerine İstanbul BAM 35. Hukuk Dairesi tarafından 17/07/2019 tarih 2019/616 esas 2019/2254 karar sayılı kararla … ile … arasında imzalanan 02/07/2017 tarihli sözleşme ve eki olan rödovans hesaplanması sözleşmesinin sözleşmeye aykırılık nedeniyle feshine, maden sahasından …’nın arama faaliyetine son verilerek tahliyesine ve …’a teslimine, … adına kayıtlı maden sahasındaki madenlerin işletme hakkına ilişkin ruhsatın iptaline ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen 24/02/2003 tarihli işletme izni gereğince söz konusu maden sahasındaki madenlerin işletme hakkına ilişkin ruhsatın … adına tesciline kesin olarak karar verildiğini, davalı eski yöneticiler döneminde … tarafından ileri sürülen sözleşmenin feshi ve ibra sebeplerinin; …’nın, Sözleşmede taraflarca kararlaştırılan ve Sözleşme imza tarihi olan 02.07.2007’den itibaren 5 yıl içinde üretime geçmeyi taahhüt etmiş olduğu ancak 5 yıllık sürenin bitiminde üretim izinleri alınmadığı gibi 5 yıllık sürenin bitmesine yakın bir tarihte izin başvurularında bulunduğu, Rödavans bedelinin Sözleşme’ye ve teamüllere uygun hesaplanmaması ve bu konuda tüm uyarı ve yazışmalara rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı, Sözleşmenin “Kontrol ve Denetim” başlıklı 6. maddesinin alenen ihlal edildiği, Sözleşmeye konu alan ile ilgili KAP’ta yapılan rezerv açıklamasına karşın bu miktarda üretim yapılmaması ve rezerv boyutuna uygun kapasitede üretime yönelik gerekli yatırımların yapılmamış olduğu, sahadan cevher olarak dolomit ve gümüş madenlerinin çıkartılmasına rağmen rödovans bedelinin ödenmediği ve denetim imkanı sunulmadığı, Sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerin yerine getirilmediği (Sözleşme hükümlerine uygun davranılmadığı) gerekçeleriyle Sözleşmenin feshedilmiş olması olduğunu, TTK 553 ve 369 maddeleri gereğince davalı eski yöneticilerin sözleşmede taahhüt edilen zamanlamalara uyumlu hareket etmemeleri ve özen borcunu ihlal etmeleri nedeniyle şirkete karşı kusurlarıyla vermiş oldukları zararlardan sorumlu olduklarını, İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasında verilen kararın hukuka aykırı fiilin varlığı noktasında delil teşkil ettiğini, davalılar tarafından sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle müvekkili şirketin kazanç kaybına uğradığını, şirketin yapacak olduğu yatırımlar ile maden sahasının işletilmesinde kazanç ve kar elde edecek iken sözleşmenin erken feshi nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, eski yöneticilerin müvekkili şirketin zararın artmasına yol açtığını, eski yöneticilerin müvekkili şirketin menfaatini gözetmediğini, özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandıklarını ileri sürerek müvekkili şirketin uğradığı tespit edilen şimdilik her bir davalıdan 10.000 TL olmak üzere toplamda 60.000,00-TL zararın (ana para ve faize ilişkin fazlaya dair tüm haklar saklı kalmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle açılan maddi tazminat davası kapsamında müvekkili şirketin uğradığı zararların asgariye indirilmesi, mal kaçırmaların engellenmesi, müvekkili şirketin haklarının korunması amacıyla bilcümle ve davalılara ait mal varlıkları üzerinde teminat aranmaksızın; Ankara Ticaret Sicilinde kayıtlı tüm şirket hisselerinin devir, temlik, ipotek ve her türlü hukuki tasarruflara, varsa davalılar adına kayıtlı gayrimenkuller ve araçlar ile varsa sair malvarlıklarının devir, temlik ve her türlü hukuki tasaruflara, davalıların Türkiye Cumhuriyeti ve yurtdışında mevcut banka hesapları üzerinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından 21/09/2022 tarihli dilekçe ile SRK raporunun sunulduğu belirtilerek SRK raporları incelendiğinde müvekkili şirketin sözleşmenin fesih sebebi ile o gün için 348.000.000,00 USD zararının olduğu açık olduğunu, sunmuş oldukları SRK raporları açık olmakla beraber üzerinde gerekli bilirkişi incelemeleri yapıldığında da sözleşmenin feshinden dolayı müvekkilinin 348.000.000,00 USD zarara uğratıldığının anlaşılacağını, davalıların ağır kusurlu eylemleriyle sebep oldukları zararların dava dilekçesinde açıklandığını, söz konusu dosyada mübrez deliller açık ve sabitken ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karar verilmiş olan kararın uslu ve yasaya aykırı olup müvekkili şirketin sonradan telafisi olmayacak derecede zarara süreklemekte olduğunu, iş bu davadaki davalıların kaçak olup söz konusu hususun Ankara 24 ACM’nin 2017/44 esas sayılı dosyası ile açıkça karara bağlandığını, davalı kaçaklar hakkında dosyanın tefrik edilerek yargılamanın 24 ACM’nin 2020/20 esas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğünü, SRK raporu ile de yaklaşık olarak ispat edilmiş olan alacaklarının tahsilinin önemli ölçüde zorlaşmasından dolayı İİK 257 maddesindeki şartların gerçekleştiğini belirtmiş ve 07/04/2022 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin bir nolu ara kararından dönülmesine, ihtiyati haciz talebinin istinaf merci kararı doğrultusunda yeniden incelenerek kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; davacı şirket tarafından, şirketin eski yönetim kurulu başkan, başkan yardımcısı ve üyelerine karşı 6102 sayılı TTK’nın 553 ve 369. Maddeleri gereğince şirkete zarar verdikleri gerekçesiyle sorumluluk davasının açıldığı, TTK 553 ve 369 maddeleri gereğince yöneticinin sorumluluğundan dolayı davacı tarafından talep edilen miktarda ( her bir davalı yönünden 10.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL ) davalıların tazminat borcunun bulunduğunun mevcut delillere göre İİK 258 maddesi hükmü gereğince yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilmemiş olduğu, davalılar … ve … hakkında yakalama kararı bulunduğu belirtilmiş ise de İİK 257/2 maddesinde düzenlenen hususların mevcut olması durumunda dahi ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için öncelikle talep edilebilecek borç/ alacak miktarının yaklaşık ispat seviyesinde belli olmasının gerektiği, sunulan SRK raporu içeriğinden dava konusu 02/07/2007 tarihli sözleşmenin feshinden dolayı davacı şirketin uğradığı zarar miktarının, bilirkişi incelemesi yapılmaksızın tespitinin mümkün olmadığı, mevcut dosya kapsamına göre davacının sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığı zararın miktarı hususunun yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilemediği ve bu şekilde İİK 257 maddesi kapsamında mevcut dosya kapsamına göre ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati haciz isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtildiği üzere; müvekkil şirketin eski yöneticileri olan davalıların kusurlu eylemleri ile açıkça müvekkil şirketi zarara uğrattıkları ve uğrattıkları bu zararların tahsilinin gerek davalılardan birkaçının kaçak olması gerek malvarlıklarının çoğu üzerinde dava dilekçesinin ekinde de yer alan mahkeme kararlarıyla tedbir konulmuş olmasına binaen; alacağın tahsilinin önemli ölçüde zorlaşmasından ve akabinde tamamen imkansız hale gelmesinden dolayı ciddi bir zararın doğma ihtimalinden dolayı ihtiyati haczin talep edilmesi zaruretinin hasıl olduğunu, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere, müvekkil şirketin …’la olan sözleşmesinin, davalı yöneticilerin ağır kusurlu eylemlerinden kaynaklı olarak dava dışı … tarafından ikame edilen davada İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1344 Esas, 2018/1194 K. sayılı kararı ile feshedildiğini, söz konusu kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiğini, sözleşmenin mahkeme kararıyla feshinden sonra alınan bir örneği dosyada yer alan SRK Raporlarına göre müvekkil şirketin sözleşmenin feshi sebebiyle o gün için 348.000.000,00 ABD Doları zarara uğratıldığının belirlendiğini, bilirkişi tarafından yapılacak inceleme sonucu, müvekkil şirketin zararı artık yaklaşık ölçüde değil neredeyse tamamen ispatlanmış sayılacağından ve ihtiyati haczin amacı zaten dava başında gerekli tedbirleri almak olduğundan Mahkeme’nin kararının hatalı olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Bir kısım davalılar vekili, ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep, ihtiyati haciz isteyen davacı anonimin eski yöneticileri olan davalılar hakkında TTK’nın 553. Ve 369. Maddeleri uyarınca açılan sorumluluk davası kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere ihtiyati haczin reddine ilişkin gerekçeli ara kararın usulüne uygun olarak davanın taraflarına tebliği gerekir. Ayrıca HMK’nın 347/1. maddesine göre istinaf dilekçesi kararı veren mahkemece karşı tarafa tebliğ olunur. O halde gerek bu hükümde gerekse ihtiyati haczi düzenleyen İİK’nın 257 vd.maddelerinde işbu maddenin aksine düzenleme bulunmadığından ihtiyati haczin reddi kararına karşı yapılan istinaf başvuru dilekçesi de aleyhine ihtiyati haciz istenilen karşı tarafa tebliğ edilmelidir. Zira, bu zorunluluk Bölge Adliye Mahkemelerince ihtiyati haciz talepleri hakkında verilen kararların HMK’nın 362/1-f bendi gereği kesin nitelikte olduğu gözetildiğinde, Anayasanın 36. Maddesinde, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. Maddesinde ve HMK’nın 27. Maddesinde hüküm altına alınan karşı tarafın hukuki dinlenilme hakkının da doğal bir sonucudur.
İlk derece mahkemesinin 29/09/2022 tarihli ara kararının ihtiyati haciz isteyen davacı şirket vekiline ve davalı … ile davalı … vekiline, ayrıca ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin anılan davalılara tebliğ edildiğine ilişkin bir bilgi ve belge dosya içerisinde bulunmadığı gibi UYAP kayıtlarında da herhangi bir tebliğ evrakı yer almamaktadır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, 29/09/2022 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin gerekçeli ara kararının davalı … ile davalı … vekiline ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçeleri ile birlikte usulüne uygun tebliğ edilerek, başvurma süresi olan HMK’nın 345. Maddesindeki yasal iki hafta istinaf süresinin beklenilmesi, bu süre zarfında istinafa başvurulması halinde verilen dilekçenin aynı Yasa’nın 348. Maddesine göre davacıya tebliği temin edildikten sonra yeniden istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmesi amacıyla dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
İlk derece mahkemesince verilen 29/09/2022 tarihli gerekçeli ara kararın ayrıca; aleyhine ihtiyati haciz talep olunan davalı … ile davalı … vekiline ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesi ile birlikte HMK’nın 347/1 maddesi gereği tebliği sağlanarak istinafa başvurma süresi olan HMK’nın 345. Maddesindeki yasal iki hafta istinaf süresinin beklenilmesi, bu süre zarfında istinafa başvurulması halinde verilen dilekçenin aynı Yasa’nın 348. Maddesine göre ihtiyati haciz isteyen davacıya tebliği sağlanarak herhalükarda ihtiyati haciz talep eden tarafın istinaf talebinin incelenebilmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesini teminen ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/11/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.