Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1771 E. 2022/1357 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1771 Esas 2022/1357 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1771
KARAR NO : 2022/1357

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/460 Esas
İHTİYATİ TEDBİR TALEP
EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
TALEP : İhtiyati Tedbir
TALEP TARİHİ : 07/07/2022
KARAR TARİHİ : 02/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/11/2022

İhtiyati tedbir isteminin dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda kararda yazılı gerekçelerle reddine yönelik olarak verilen karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin %30 pay sahibi olduğu davalı şirketin 24/06/2022 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yaparak gündemin 11. maddesi ile sermaye artırımına karar verildiğini, verilen bu kararın TTK’nun 457. maddesine aykırı olduğunu, TTK’nın 457. maddesinin öngördüğü şekliyle hazırlanması gereken yönetim kurulu beyanının hazırlanmadığını ve taraflarına tebliğ edilmediğini, madde metnindeki niteliklere haiz bir yönetim kurulu kararından genel kurul ilan kararı metninde de bahsedilmediğini, toplantıda ilgili yıllara ait faaliyet raporu, bilanço ve gelir tablosu çerçevesinde görüşme gerçekleştirildiğini, mali müşavir raporu ve sermaye artırımının gerekliliğini ifade eden denetime elverişli bir bilanço dökümantasyonu bulunmadığını, alınan kararın batıl karar niteliğinde olduğunu, şirket tarafından hazırlanan faaliyet raporunun yönetmeliğin öngördüğü niteliklere haiz olmadığını, sermaye artırımının nedeninin diğer pay sahiplerinin pay oranlarını düşürmeye yönelik olmaması, alınan sermaye artırımı kararının kanun ve yönetmelik gereği lüzumlu olduğunun gerekçeli bir şekilde ortaya konulması gerektiğini, kararın iyi niyetli olmadığını, sermaye artırımının dış kaynaklarla tesis edilmesine yönelik olup, işbu kararı alan işlemin TTK’nun 462. maddesi uyarınca da iptali gerektiğini belirterek sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava dilekçesinde ayrıca 62.6000.000,00 TL’lik sermaye artışının müvekkilinin davalı şirketteki pay oranını %30’dan %0,24’e düşüreceğini, bu durumun telafisi zor maddi ve hukuki menfaat kaybına yol açacağını belirterek ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, TTK’nun 449. maddesi uyarınca davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebine ilişkin davalı şirket yöneticilerine meşruhatlı davetiye tebliğ edildiği, yöneticiler vekilinin dava konusu genel kurulda alınan sermayenin artırılması kararının yeni yatırımlar yapmak, teknolojileri yenilemek, büyümek vs. hususlarda şirket menfaatine olarak alındığını, sermaye artırımı kararında kanun, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırılık bulunmadığını, bu sebeple genel kurulda alınan sermaye artırımı kararının yürütmesinin geri bırakılması yönünde tedbir kararı verilmesine gerek olmadığını yazılı olarak beyan ettiği, haklılık durumunun bu aşamada değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sermaye artırım miktarı ve müvekkilinin pay oranının düşeceği seviye göz önüne alındığında telafisi mümkün olmayan zararlara neden olabilecek genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılması tedbirinin uygulanmasında zaruret bulunduğunu, oy çoğunluğunu ellerinde bulunduran pay sahiplerinin ortaklığın yarar ve çıkarları yerine kendi özel çıkarlarını ön planda tutarak karara bağladıkları sermaye artırımının sermaye artırım hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, dava konusu kararın kanun, yönetmelik gereği gerekçeli bir şekilde açıklanmasının zorunlu bulunduğunu, hiçbir somut gerekçeye dayanmayan, TTK’nun 457. maddesindeki şartları taşımayan, objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil eden artırım kararına ilişkin yürütmenin geri bırakılması talebinin reddinin hukuka aykırı bulunduğunu, bu durumun sermaye artırımı hakkının kötüye kullanılmasına sebebiyet verdiğini, davaya konu 62.600.000,00 TL’lik sermaye artışının müvekkili yönünden pay oranını %30’dan %0,24’e düşüreceğini, müvekkili yönünden yaratacağı zarar ve davanın esasına ilişkin taleplerin haklılığın ortada olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilecektir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
6102 sayılı TTK’nun Kararın Yürütülmesinin Geri Bırakılması başlıklı 449. maddesinde; genel kurul kararları aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceği, bu hükme göre yapılacak değerlendirmede HMK’nun 389/1. maddesindeki; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği kıstası göze alınacaktır. Öte yandan kanun koyucu şirketler hukukunda genel kurul kararlarına karşı ayrı bir prosedür öngörmekle (TTK’nun 449. maddesi) tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilirken şirketler hukukunun kendisine özgü yapısının gözetilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Anılan hükümler karşısında somut uyuşmazlığa gelindiğinde, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu olağan genel kurul toplantısında gündemin 11. maddesi ile alınan sermaye artırım kararının iptaline karar verilmesini talep etmiş, dava dilekçesinde ayrıca dava konusu sermaye artırımına ilişkin olağan genel kurul kararına ilişkin olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Dava, olağan genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olduğundan mahkemece usul ve yasaya uygun olarak, TTK’nun 449. maddesi uyarınca yönetim kurulunun görüşü alındıktan sonra davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmiştir.
Dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler gözetildiğinde bu aşamada ihtiyati tedbirin koşullarının oluşmadığı gözetilerek ilk derece mahkemesince davacı vekilinin olağan genel kurulda alınan ve 02/08/2022 tarihinde ticaret sicilinde tescil ve ilan edilen sermaye artırım kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep eden davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 02/11/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.