Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1735 E. 2022/1646 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1735 Esas 2022/1646 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1735
KARAR NO : 2022/1646

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/08/2022
NUMARASI : 2022/109 D.İş Esas 2022/109 Karar
İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZ
EDEN :
VEKİLİ :
VEKİLİ :
TALEP : İhtiyati Haciz Kararına İtiraz
TALEP TARİHİ : 02/08/2022
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023

Taraflar arasındaki ihtiyati haciz kararına itiraz istemine ilişkin talebin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati haciz kararına itirazın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati haciz kararına itiraz eden vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati haciz kararına itiraz eden vekili itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz talebine dayanak yapılan ilamın kesinleşmeden infaz edilemeyecek ilamlardan olduğunu, icrai takibat yapılması kesinleşmeye bağlı ilamlar için ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, vadesi gelmiş alacağın ihtiyati haczin koşullarından olduğunu, somut olayda bu koşulun gerçekleşmediğini, takibe konu ilamın kişiler hukukuna ilişkin olduğunu, kişinin şirket ortaklığı statüsünden şirket ortaklığından çıkarılma statüsüne geçmesi sonucunu doğuracak nitelikte bulunduğunu, ihtiyati haciz kararına dayanak çıkma kararının tescilinin kararın kesinleşmesine bağlandığını, bu statüleri değişmeden çıkma bedelinin talep edilemeyeceğin, aksi durumda henüz ortaklıktan çıkmamış ortakların karar kesinleşmeden pay bedellerini almaları, pay bedelini almalarına rağmen şirket ortaklıkları devam ettiğinden hiçbir menfaatleri kalmadığı halde şirket politikaları üzerinde söz sahibi olmalarına yol açacağını belirterek ihtiyati haciz kararına itirazın kabulüne, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, takibe dayanak ilama konu şirketin Türk Ticaret Kanunu’nda sayılan anonim şirket olduğu, anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay devrinin sicil kayıtlarında herhangi bir değişiklik yapmadığı, ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesinin sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 16/son maddesi gereği kooperatifler açısından söz konusu olduğu, bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmü bulunmadığı, söz konusu ortaklıktan çıkma pay bedeline ilişkin ilamın kesinleşmeden icraya konulabileceği gerekçesiyle ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati haciz kararına itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz talebine dayanak ilamın infazı için kesinleşmesinin zorunlu olduğunu, dayanak ilama karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğundan kesinleşmesinin zorunlu bulunduğunu, sicil kayıtlarında ortak olarak gözüken bir gerçek veya tüzel kişinin şirket ortaklığından çıkması veya çıkarılması üzerine sicildeki şirket ortaklığının terkini halinde sicil kayıtlarında değişiklik olmayacağı sonucuna varılamayacağını, karara dayanak ilamda kararın bir örneğinin kesinleştiğinde Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine hükmedildiğini, infaz için kesinleşme şartı bulunduğunu, bu hükmün dikkate alınmayarak dayanak ilam hükmünü aşar şekilde kararın kesinleşmeden infazı mümkün bir karar gibi değerlendirilmesini yasaya aykırı olduğunu, talebe dayanak ilamın inşai nitelikte karar olup, icra ve infazı için kesinleşmesi gerektiğini, ihtiyati haciz talep tarihinde ve halen kararın kesinleşmediğini, vadesi gelmiş bir borç olmadığını, ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını, ihtiyati haciz talep edenlerin müeccel durumdaki bir borçtan söz etmediklerini, vadesi gelmeden talep edilebilecek ihtiyati haciz sebeplerini iddia ve ispat etmediklerini belirterek ilk derece mahkemesi ek kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; İİK’nun 257 vd. maddeleri uyarınca verilen ihtiyati haciz kararına itiraz istemine ilişkindir.
Lehine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep edenler vekili Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1699 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda müvekkilleri lehine çıkma payı alacağına hükmedildiğini, alacağın ilama bağlandığını belirterek … için 22.767.727,11 TL,… için 7.842.893,26 TL olmak üzere toplam 30.610.620,47 TL alacağın tahsilini teminen borçlunun menkul ve gayri menkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine ilişkin talepte bulunmuştur.
Anılan talep dayanağı olarak Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1699 Esas 2022/371 Karar sayılı kararını ibraz etmiştir. Bu karar incelendiğinde, … ile … tarafından borçlu şirket aleyhine ticari şirketin feshi, ortaklıktan çıkma talebi ile dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda asıl davanın kısmen kabulüne, davacıların davalı şirket ortaklığından çıkarılmalarına, davacı… için 7.473.425,62 TL, … için 22.420.276,87 TL’nin davalı şirketten alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacılar yararına vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedildiği, kararın henüz kesinleşmediği görülmüştür.
Mahkemece 22/07/2022 tarih ve 2022/109 D. İş Esas 2022/109 Karar sayılı karar ile… yönünden toplam 7.842.893,26 TL, … yönünden ise toplam 22.767.727,11 TL alacağı teminen ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, anılan karara borçlu şirket tarafından itiraz edilmesi üzerine ise, duruşma açılarak yapılan itiraz yargılaması sonunda ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair ek karar verilmiştir.
İhtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nun 257. maddesi, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 258. maddesi gereğince alacaklının, alacağının varlığı ile haciz sebepleri hakkında mahkemeden olumlu şekilde kanaat uyandırması gerekli ve yeterlidir. Bir başka deyişle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2014 tarihli 2013/16354 esas 2014/3605 karar sayılı içtihadı emsal niteliktedir).
İİK’nun 265. maddesinde, ihtiyati haciz kararına karşı itiraz usulü düzenlenmiş olup, düzenlemeye göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye itiraz edebilecektir.
Somut olayda, ihtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu şirket dinlenmeden mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İtiraz eden borçlunun henüz huzuri ile yapılan haciz ve/veya yokluklarında yapılan haciz tutanağının kendilerine tebliği söz konusu olmadığından ihtiyati haciz kararına itiraz edenin itirazının süresinde olduğu kabul edilmiştir.
İİK’nun 265. maddesinde, ihtiyati haciz kararına itiraz nedenleri tahdidi olarak sayılmıştır.
İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekilinin itiraz gerekçesi muaccel bir alacağın bulunmadığı, karara dayanak ilamın kesinleşmediği, ilam kesinleşmeden ihtiyati haciz talep edilemeyeceği, lehine ihtiyati haciz kararı verilenlerin müeccel bir alacakları bulunduğu, bu durumun koşullarının oluştuğuna ilişkin bir iddialarının olmadığı, bu nedenle ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğine yöneliktir.
Yukarıda açıklandığı üzere lehine ihtiyati haciz kararı verilen davalı şirket ortağı olan davacılar tarafından davalı şirket aleyhine anonim şirketin haklı sebeple feshi, alternatif çözüm olmak üzere payların gerçek değerinin ödenmesi suretiyle ortaklıktan çıkarılmaları talebiyle açılan davada yapılan yargılama sonunda davanın alternatif çözüm yöntemi olarak davacıların ortaklıktan çıkarılması ve payların gerçek değerinin pay sahiplerine ödenmesine hükmedilerek kısmen kabulüne, davacıların davalı şirket ortaklığından çıkarılmalarına, davacılar lehine çıkma payı alacağına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kararın bir örneğinin kesinleştiğinde Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiştir. Anılan karara karşı, davalı şirket vekili tarafından tehiri icra talepli olarak istinaf kanun yoluna başvurulması nedeniyle kararın henüz kesinleşmediği dosya içeriğiyle sabittir.
Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2022/12591 sayılı icra takip dosyasıyla lehine ihtiyati haciz kararı verilenler tarafından itiraz eden borçlu aleyhine toplam 30.610.620,47 TL alacağın tahsili talebiyle icra takibi başlatılmıştır.
İhtiyati haciz kararına dayanak ilam anonim şirket çıkma payı alacağına yöneliktir. Anonim şirket ortaklığından çıkma kararı inşai nitelikte bir karardır. Lehine ihtiyati haciz kararı verilen şirket ortaklarının itiraz eden borçlu şirket ortaklığından çıkmaları ancak kararın kesinleşmesi ile mümkündür. Bir başka anlatımla, karar kesinleşene kadar lehlerine çıkma payı alacağı hüküm altına alınan ortaklar şirket ortağı olmaya devam edecektir.
Öte yandan davacının ortaklıktan çıkma kararı anonim şirkete mahsus olmak üzere TTK’nun 531. maddesinde alternatif duruma uygun herkesçe kabul edilebilecek çözüm yöntemi olarak getirilmiş bir müessese olup, haklı sebeple fesih şartları oluşup oluşmadığının tespitine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının yasa denetimine tabi olması ve kesinleşmeden infaz edilemeyecek nitelikte bulunması karşısında, fesih kararının alternatif olarak hükmedilen çözümün kesinleşmeden infaz edilebileceğinin söylenmesi de, TTK’nun 531. maddesine ve anonim şirketin yapısına aykırıdır. Ortak olmaya kesinleşinceye kadar devam eden kişi sermayeden pay isteyemeyecektir. Oysa çıkma bedelinin içinde mutlaka kısmen de olsa sermaye payı da vardır.
Haklı nedenle fesih davası TTK’nun 531. maddesinde düzenlenmiş olup, hakime haklı sebebin varlığı halinde alternatif çözüm yetkisi veren inşai bir davadır. Mahkemece fesih yerine payın gerçek değerinin ödenmesine ve ortağın ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesi de bu anlamda verilmiş bir karardır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021 yılına kadar bu tür kararların kesinleşmeden infaz edilemeyeceği görüşünde iken (30/06/2020 tarih ve 2019/10942 Esas 2020/5968 Karar sayılı kararı), “…. Takip talebi ve buna uygun olarak düzenlenen icra emrinin incelenmesinde, borçluların limited şirket olduğu, takip dayanağı ilamda şirket ortaklığından çıkarılma ile çıkarılma payı ve kar payı ödenmesine karar verildiği, ilamın kişiler hukukuna ilişkin, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratan ilam niteliğinde olduğu anlaşılmakla kesinleşmeden takibe konu edilmesi mümkün değildir” gerekçesi ile parasal kısım için kesinleşme gerekmediğine hükmetmiştir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 02/11/2021 tarih ve 2021/5549 Esas 2021/9594 Karar sayılı kararı ile “…Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK 367/2 fıkrası uyarınca kişiler hukukuna dayandırılmıştır. Bu uygulamada kişiler hukuku cümlesi geniş yorumlanarak tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilen kararlar olup, bu sonucu da geniş yorum yapılarak ulaşılmıştır.
Dairemizin bazı kararlarında da ticari şirketlere ilişkin ilamlarda sicil değişikliği yaptığı gerekçesiyle kesinleşme aranmıştır. İhtiyati haciz talebine dayanak ilama konu şirket Türk Ticaret Kanunu’nda sayılan ticaret şirketlerinden anonim şirkettir. Anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay devri sicil kayıtlarında herhangi bir değişiklik yapmamaktadır.
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesi sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi gereği aranmıştır. Bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmü bulunmamaktadır” gerekçesindeki tescile tabi olup olmadığı ayrımı şahsın hukuku ile ilgili değişikliğin geçerliliğine ilişkin değildir.
Karardaki A.Ş’in pay devrinin sicile tescil zorunluluğunun bulunmadığına ilişkin gerekçe; “tek kişilik şirketteki dönüşme halini” ve hamiline yazılı pay senetlerini Merkezi kayıt sistemine kayıtlanma zorunluluğuna ilişkin değişik TTK maddeleri ile uyumlu olmadığı gibi, limited şirketlerde ise değişikliğin sicile bildirimi zorunludur.
TTK’unun “4. Tescil” başılıklı 598 maddenin: (1) Esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulur. Başvurunun otuz gün içinde yapılmaması hâlinde, ayrılan ortak, adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabilir. Bunun üzerine sicil müdürü, şirkete, iktisap edenin adının bildirilmesi için süre verir. Sicil kaydına güvenen iyiniyetli kişinin güveni korunur. Hükmü ile tescil zorunlu olup kurucu olmasa bile sonuç itibari ile tescile tabidir. Bu zorunluluk 12. HD gerekçesine göre kesinleşmeden infaz için her kararın ayrı ayrı yorumlanmasını gerektirecek midir? İcra müdürü ilamdan tescile tabi bir değişiklik gerekip gerekmediğini nasıl tespit edecek, şirketin ortaklık yapısında değişiklik yaratan kararın şahsın hukukuna ilişkin olmadığı söylenemez. A.Ş. pay devrinin şirkete karşı hüküm ifa etmesi pay defterine kayıtla birlikte olmaktadır. Hükmün infazının ortaklığın sona ermesine ilişkin kararın kesinleşmesinin doğal sonucu olduğu ve TBK anlamında eş zamanlı ifası gereken yükümlülükler olduğu gözetildiğinde davacı ortak sıfatı ile karar kesinleşinceye kadar tüm hakları kullanabilirken (TTK 638/2 maddesinde öngörülen bir tedbir kararı verilmemiş ise ki limited şirkete özgü maddenin anonim ortalığa uygulanacağına dair Erdem’in görüşü tartışmalıdır) payın gerçek değerini tahsil edebileceğinin ileri sürülmesi tahsile konu tutar içinde bir kısmının mutlaka sermaye payı olması gerçeğine de aykırıdır.
Öte yandan, TTK 531. maddesindeki kararın istinaf ve temyiz denetim öncelikle haklı sebep kavramı üzerinden yapılarak fesih koşulları bulunması halinde duruma uygun çözüm değerlendirilecektir. Eş anlatımla çıkma payının hak edilmesi ancak haklı sebebin varlığı ve başka bir çözümün yararlı olup olmayacağına ilişkin ilk derece mahkeme kararının bu kısmının kesinleşmesine bağlıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/03/2015 tarih ve 2015/1027 Esas 2015/3429 Karar sayılı kararında da çıkma kararının inşai nitelikte bir karar olup bu karara göre hesap ve tahakkuk eden çıkma payının ancak bu kararın kesinleşmesi ile infazı mümkün alacaklardan olduğu ve ihtiyati haciz istem tarihi itibarı ile muaccel bir para alacağının varlığından söz edilemeyeceği açıkça belirtilmiştir.
HGK’nun 06/02/2020 tarih ve 2019/11-658 esas 2020/101 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, şirket ortaklığından çıkarılma kararı inşai nitelikte bir karar olup, irade mahkemece oluşturulduğundan çıkma bedeli de en erken buna dair kararın kesinleşmesi ile istenebilir hale gelir. Doktrindeki TTK’nun 642. maddesi, ayrılma akçesinin istenebilme anına ilişkin tartışmalar da bulunmakta olup, kesinleşmeden infaz edilebileceğine dair bir görüş bulunmadığı gibi sadece bir müellif, dava sırasında ilk derece mahkemesince çıkma bedelinin depo ettirilmesi yönünde bir çare önermekte olup, o da depo edilen paranın kesinleşmeden davacı ortağa ödenmesi yönünde görüş bildirememektedir.
Bu durumda, mahkemece anonim şirket ortaklığından çıkmaya ilişkin karar inşai nitelikte olup, infazı için kararın kesinleşmesi gerektiği, karar kesinleşene kadar şirket ortağı olmaya devam edecek olan ortakların ortaklıktan çıkmaları kesinleşmeden çıkma payı alacaklarını talep edemeyecekleri, lehlerine ihtiyati haciz kararı verilenlerin talep tarihi itibarıyla ve halen muaccel bir alacaklarının bulunmadığı, ihtiyati haciz kararının dayandığı sebebe yönelik ihtiyati haciz kararına itirazın yerinde olduğu, İİK’nun 257/1. maddesindeki koşulların oluşmadığı, lehine ihtiyati haciz kararı verilenlerin müeccel alacağa yönelik herhangi bir iddia ve delillerinin olmadığı gözetilerek itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ihtiyati haciz kararına itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ihtiyati haciz kararına itirazın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi ek kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz kararına itirazın kabulüne, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-İhtiyati haciz kararına itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/08/2022 tarih ve 202109 D. İş Esas 2022/109 Karar sayılı ihtiyati haciz kararına itiraz yargılamasına ilişkin ek kararının KALDIRILMASINA,
3-İhtiyati haciz kararına itirazın KABULÜNE, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/07/2022 tarih 2022/109 D. İş Esas 2022/109 D. İş Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
4-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.000,00 TL vekalet ücretinin lehine ihtiyati haciz kararı verilenlerden müteselsilen tahsili ile ihtiyati haciz kararına itiraz edene verilmesine,
5-İhtiyati haciz kararına itiraz eden tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Lehine ihtiyati haciz kararı verilen tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-İhtiyati haciz kararına itiraz eden tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talebi halinde ihtiyati haciz kararına itiraz edene iadesine,
2-İhtiyati haciz kararına itiraz eden tarafından istinaf aşamasında yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 66,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 286,70 TL yargılama giderinin lehine ihtiyati haciz kararı verilenlerden müteselsilen alınarak ihtiyati haciz kararına itiraz edene verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ihtiyati haciz kararına itiraz eden yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme HMK’nın 362/(1)-f maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 15/12/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.