Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/168 E. 2023/270 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/168 Esas 2023/270 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/168
KARAR NO : 2023/270

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2021
NUMARASI : 2016/967 Esas 2021/890 Karar
DAVACI : … -T.C.: …- …
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :
DAVA : Ortaklıktan Çıkma
DAVA TARİHİ : 23/12/2016
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2023

Taraflar arasındaki ortaklıktan çıkma istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin dava dışı … ve… … ortaklığında kurulduğunu, 04.12.2014 tarihinde Ankara 6. Noterliği’nin …yevmiye no’lu Pay Devir Sözleşmesi ile dava dışı …’a 09.12.2014 tarihinde ve … . … ait hisselerini müvekkili …’a devredildiğini, devirden sonra şirketteki ortaklık durumunun müvekkilinin %60, dava dışı …’in ise %40 payının bulunduğunu, şirketin eski müdürü …’in yetkili olduğu dönem boyunca nüfuzunu kötüye kullanarak ve bağlılık yükümlüğünü açıkça ihlal etmesi, bunların dışında ticari kurallara ve etiğine aykırı hareket etmesi sonuçlarında şirketin ve ortakların büyük maddi kayıplara ve zarara uğradığını, müdürlük yetkisine getirildikten sonra şirketin ihtiyacı olduğunu ileri sürerek… gibi bir çok bankadan krediler kullandığını ve çek karneleri alarak bu çekleri kullandığını, şirketin çeklerini vererek … şirketlerinden … A.Ş. … A.Ş. ve yasal olmayan para ticari yapan kişilerden paralar kullandığını, şirketin amaçları ve uğraş konuları ile hiçbir bir bağlantısı olmayan 245.000,00 TL son model lüks mercedes araç satın alındığını, bu satım aşamasında da müvekkili …’ın kefil olarak imzasının yer aldığını, müvekkilinin bu durumdan rahatsız olduğunu ifade ettiğini, müvekkilinin eşi dava dışı …’ın imzasının taklit edilerek aracın dava dışı … tarafından teslim alınmış gibi gösterilerek aracın başka kişilerce teslim alındığının tespit edildiğini, bu konuda … ve şirketin diğer yetkilileri … hakkında müvekkileri tarafından şirketi vasıta kullanarak dolandırılıcılık, sahte evrak ve mizalarda usulsüz işlem yapmak şirketin hileli yöntemlerle malvarlığının azaltılması ve bunun gibi birçok suçtan suç duyusundan bulunulduğunu, şikayetçi olunan …’in şirket kredi kartlarını da yine amacı dışında kullanarak güveni kötüye kullandığını, alınan kredilerin ödenmemesi üzerine müvekkili ile eşi hakkında bankalardan hesap kât ihtarnameleri keşide edildiğini, icra takibi başlatıldığını, anılan dosya üzerinden müvekkilinin eşi ve oturduğu eve haciz şerhi konulduğuna dair 103 davet kağıdı gönderildiğini, müvekkilinin maaşına haciz konulduğunu, şirket adına çekilen krediler, mal satış bedelleri şirket bilançosuna gerçek dışı naylon faturalar sokularak anılan paralar şüphelelerin annesi … Hesabına aktarıldığını veya kendi kişisel harcamaları için kullanıldığını, Ankara 17. Noterliğinden keşide edilen 20.04.2015 tarih ve 5749 03.06.2015 tarih ve … tarihli ihtarnameye rağmen Müdürlüğün görevini kötüye kullanarak, şirket adına çekilmiş olduğu kredilerin usulsüz şekilde kullandığını, şirketin fatura karşılığı alacakları ile kendi üzerinden almış olduğu avansları, şirket kayıtlarına naylon faturalar sokarak kendisine menfaat temin ettiğini, şüpheli …’in annesi şüpheli …’in banka hesaplarına aktarıldığını, … şubesi tarafından verilen şirket kartlarını kendi harcamaları için kullandığını, anılan bankalardan 2013.2014.2015 yıllarına ait şirkete ait tüm hesapların hesap hareketlerin incelenmesini talep ettiklerini, bu hususlar doğrultusunda artık davalı şirket ortaklığından şirketin ve ortaklarının haksız ve hukuka aykırı alarak zarara uğratılması, hileli yollar ile şirket üzerinden haksız kazanç sağlanması, özellikle şirket müdürünün şirketi aracı kullanarak dolandırıcılık, sahte evrak ve usulsüz işlemlerde bulunması gibi suçlar ile davalı şirketin hem bankalar hem piyasa nezdinde ticari itibarının kalmaması ve artık müekkili için iş bu ortaklığın çekilmez hale gelmesi neticesinde müvekkili davalı şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, şirket eski müdürü …’in şirketi zarara uğrattığını, bu kapsamda şirketin amaçları ve uğraş konuları ile hiç bir bağlantısı olmayan 245.000,00 TL son model lüks … alındığı yönünde iddalarda bulunduğunu, davacının bu aracın alınmasında ki sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzalayarak aktif olarak katıldığı halde, bu durumun şirketi kötü yönetimi olarak vasıflandırılması davacının kötü yinetinin açık bir göstergesi olduğunu, davacının aracı kendi isteği dışında alındığı iddiasının doğru olmadığının sözleşmeden açık olduğunu, 26.09.2015 yılında davacının eşinin divan başkanı olduğu oturumda, davacı pay devrine ilişkin bir talepte bulunmadığını, taraf vekillerinin katılımı ile şirketin tasfiyesine ve şirket tasfiye memuru atanmasına karar verildiğini, tasfiye sürecine girmiş bir firmada, bu kararın karar defterine asiller tarafından işlenmesi ve tasfiyenin sürecinin tamamlanması gerekirken bu sürecin davalı tarafından engelendiğini, bu sürecin tamamlanması yerine huzurdaki davayı açtığını, ortaklıktan çıkma davasının açılmasında hukiki bir yarar bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının Ankara Ticaret Sicil Memurluğunda … Sicil numarası ile kayıtlı davalı şirkettin %60 hisse ortağı olduğu, dava dışı …’in ise %40 hissedarı olduğu, …’in aynı zamanda şirket müdürü olarak görev yaptığı, davalı şirketçe tasfiyeye ilişkin karar alınmadığı, ekonomik ve mali yönden ortaklıktan çıkmayı gerektiren bir olgunun tespit edilemediği ancak davalı şirketin ortakları olan davacı … ve şirket Yöneticisi … ve aileleri arasında husumet oluştuğu karşılıklı birbirlerini özel belgede sahtecilik, tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı suçları ile itham ettikleri, davacının eşi … tarafından şirket yöneticisi … aleyhine alacak davası açıldığı bu kapsamda davacının … ile bir araya gelerek şirketin yönetilmesinin, karar alınmasının zorlaştığı, bu sebeplerle TTK’nun 245. maddesi gereği davacının şirket ortaklığından ayrılmayı istemekte haklı sebebinin bulunduğu, davacının ortaklık payı alacağı talep etmediği gibi şirketin negatif öz kaynaklı bulunduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, davacının Ankara Ticaret Sicilinde … ticaret sicil numarası ile kayıtlı …. Şti. ortaklığından haklı sebep ile çıkartılmasına, davalı şirketin negatif öz kaynaklı olması davacı tarafça talep de bulunulmaması nedeniyle çıkma payı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkili şirketin tasfiye sürecine girdiğini, davacının kendi kusurlu fiilleri ile tasfiyeye ilişkin karar alınmasının engellendiğini, davacının ağır kusurlu olduğunu, kendi eylemleri ile şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, açılan davada hukuki yararı bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini,
Müvekkili şirketin ihalelere katılma amacıyla kurulduğunu, bu hususun bilirkişi raporlarında da belirtildiğini, alınan tek ihalenin … …ihalesi olup, müvekkili şirketinde bu ihaleyi tamamladığını, işin parasının alındığını, bunun dışında başka bir işi de bulunmadığını, şirket sermayesinin artırılması amacıyla davacının talebi üzerine … marka otomobil alınmasına karar verildiğini, davacının da bankayla imzalanan sözleşmede müteselsil kefil olduğunu, kendisinin bilgisi dahilinde arabanın alındığını, arabanın alınmasında şirketin herhangi bir zararının söz konusu olmadığını, davacının kusurlu fiili sonucu aracın teslim alınamadığını, araç nedeniyle kredi borcunun ödenemediğinden şirket hakkında takip yapıldığını, hacizler konulduğunu, şirketin bu nedenle ihalelere giremediğini, ayrıca davacının bankalara ve finans kurumlarına şirketten ayrıldığını belirterek şirketi kötüleyerek şirketin prestijini zedelediğini, bu nedenle müvekkili şirketin ticari kredibilitesinin düştüğünü ve zarar ettiğini, davacı tarafından şirketin …’a olan borcunun muvazaalı olarak arkadaşına devredildiğini, arkadaşı tarafından şirket aleyhine takip yapılıp araç üzerine haciz konulduğunu, araç üzerine fiili haczin davacı tarafından uygulattırıldığını,
Şirket tasfiye kararı alabilmiş olsaydı tasfiye sürecine gireceğini, bu nedenle bu davanın açılmasına da gerek olmayacağını, 29/06/2015 tarihli 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısına ortaklar ile temsilcilerin katıldığını, bu toplantıda şirketin tasfiyeye götürülmesine ilişkin karar alındığını, ancak tasfiye kararının deftere asiller tarafından işlenmesi ve tasfiye sürecinin tamamlanmasının davacı tarafından engellendiğini, bu hususun dinlenen tanık beyanları ile de sabit olduğunu, müvekkili şirketin …’a yaptığı işten dolayı 5 yıl iş garantisi yükü altında olduğunu, şirketin tasfiyeye girmemesi nedeniyle ve davacının da ortaklıktan çıkmasına izin verilmesinden ötürü bu sürecin yükünün diğer ortağa yıkılmaya çalışıldığını, ilk derece mahkemesince davacının sebep olduğu hususlar göz ardı edilerek usul ve yasaya aykırı olarak davanın kabulüne karar verildiğini,
Mahkeme gerekçesinde şirket ortaklarının aileleri arasında husumet oluştuğu yönündeki gerekçenin de maddi gerçeklerle bağdaşmadığını, taraflar arasında açılan bir dava bulunmadığını, iddia edilen olaylara ilişkin dava ve şikayetlerin müvekkili şirketle davacı arasında olduğunu, kaldı ki alınan bilirkişi ek ve kök raporunda da davacının iddialarını ispat edemediği, ortaklıktan çıkmayı gerektiren bir durum bulunmadığının tespit edilmesine rağmen bilirkişi raporu aksine davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; haklı nedenle limited şirket ortaklığından çıkma istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/92876 soruşturma 2017/2849 karar numaralı yetkisizlik kararının incelenmesinde; müştekilerinin … , …, şüphelilerin …,… … ve … atılı suçların tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı, bilişim sistemleri,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması yolu ile dolandırıcılık, olduğu, Savcılığın 20/02/2017 tarihli kararı ile dosyanın yetkisizlikle Adana Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/24028 hazırlık sayılı evrakı numarasını aldığı,
Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/5648 Hazırlık sayılı dosyasının incelenmesinde; müşteki şüphelilerinin …. Ltd.Şti. Ve …’a isnat edilen suçun Tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı, …’e isnat edilen suçların tacir veya şirket yöneticileri ile Kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı,güveni kötüye kullanma,resmi belgede sahtecilik, …’e isnat edilen suçların özel belgede sahtecilik, Tacir veya Şirket yöneticileri ile Kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı,…’a isnat edilen suçun tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı,…. A.Ş’ne isnat edilen suçların özel belgede sahtecilik tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı olup, Cumhuriyet Başsavcılığının 19/02/2020 tarih 2016/5648 Hazırlık 2020/9163 Karar sayılı kararıyla Kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/416 Esas 2018/84 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … olup, Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2015/18787 sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline yönelik olarak davanın açıldığı, takibe konu 25/09/2012 tarihli havale dekontunda 40.000,00 TL’nin gönderilmesi ile ilgili açıklama kısmında Boru İzolasyon işi olarak açıklama getirildiği, mahkemece yapılan yarılama sonunda açılan davanın kabulü ile davalı yanın itirazın iptaline karar verildiği, dosyanın halen istinaf aşamasında olduğu görülmüştür.
Mali müşavir ve nitelikli hesap uzmanı bilirkişiden oluşan heyetten alınan rapor ve ek raporda özetle; davalı şirketin 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait yevmiye defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, silinti, kazıntı bulunmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığını, …plakalı … marka aracın … firmasından 36 ay vadeli aylık 6.799,77 TL taksitli ticari kredi ile 245.291,54 TL geri ödemeli taşıt kredisi kullanılarak şirket tarafından satın alındığını, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Kocatepe Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığının 02/11/2018 tarihli yazıyla davalı şirkete “15.145,30 TL bedelli muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeden ötürü” izaha davet yazısı gönderildiği, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359.maddesine göre sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge tutarının her bir belge bazında KDV hariç tutarının 50.000,00 TL’yi geçmemesi ve mükellefin ilgili yılındaki toplam mal ve hizmet alışlarının %5’ini aşmaması kaydıyla mükelleflerin izaha davet edileceğini, davalı şirketin muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin bu sınırların altında kaldığını, davalı şirketin 01/01/2013 – 31/12/2015 tarihleri arası… Bankası hesap ekstrelerinin incelendiğini, ekstre incelemelerinin şirketin kredi, BCH, vergi ve şirket ödemelerinden kaynaklandığını, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına işlenen çeklerin dökümünün yapıldığı bir kısım çeklerin şirketin … Bankasından çekmiş olduğu kredilerin ödemesinde kullanıldığını, davalı şirketin 31/12/2016 tarihi itibariyle bilançosuna göre öz kaynaklarının -224.086,70 TL olduğunu, davacının 331 Ortaklar Borçlar Hesabında davalı şirketten 63.500,00 TL alacaklı olduğunu, davalı şirketin dosya içerisinde marka ve unvan değerine ilişkin belge bulunmadığından hesaplama yapılamadığını, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile davacının tek tek iddialarının araştırılmasına göre davalı şirketin kötü yönetildiğine ait davacının iddialarını ispat eden ekonomik ve mali ortaklıktan çıkmayı gerektiren bir olguya rastlanılmadığını belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTK’nın 638/2. maddesinde, her ortağın, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği, mahkemenin istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceği, düzenlemesi mevcuttur.
Türk Ticaret Kanunu’nda limited şirketin feshinde haklı sebebin tanımı yapılmadığı gibi haklı sebeplerin neler olabileceğine madde metninde yer verilmemiştir. Ancak Anonim Şirkete ilişkin TTK’nun 531. maddesine ait gerekçede tasarıda İsviçre öğretisinde genel kurulun birçok kez kanuna aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlalî, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kâr payının düzenli azalmasının haklı sebep sayıldığı ifade edilmiştir.
Doktrinde ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal içtihatlarında “şirketin kötü yönetilmesi ve ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunması”, “şirketin kuruluş gayesini gerçekleştirmesinin imkânsız olması”, “şirket varlıklarının yanlış kullanılması veya israf edilmesi”, “azınlığa karşı fiili veya manevi güç baskı uygulanması”, “azınlığın meşru taleplerinin devamlı olarak reddedilmesi” ve “pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetinin ortadan kalkması” şirketin feshi açısından örnek olacak şekilde haklı sebep olarak sayılmıştır.
Hakim her somut olayda haklı sebep bulunup bulunmadığını durumun özelliğine göre ortaklığın yapısını gözeterek takdir edecektir.
…’na göre haklı sebep; hukuki ilişkinin sürdürülmesini çekilmez hale getiren ve bozucu yenilik doğuran bir bildirim veya dava ile hukuki ilişkiyi sona erdirmek ve değiştirmek yetkisinin kullanılmasını adil gösteren hukuki olgudur.
Limited şirket, anonim şirkete nazaran kişisel niteliklerin de gözetildiği bir özelliğe de sahiptir. Bu anlamda ortaklar arasındaki uyumsuzluk gibi şahsi sebepler de haklı sebep olarak ileri sürülebilir.
Haklı sebep kavramı kanunda çoğul olarak belirtilmiş ise de tek bir sebep bile niteliği ve ortaya çıkardığı sorunlar gözetildiğinde fesih için yeterli haklı sebep oluşturabilir.
Düzenleme ile birlikte somut olaya gelince; davacı yanca davalı şirketin ortakları arasında güven ilişkisinin zedelendiği, ortaklar arasında uyuşmazlıklar bulunduğu, şirket faaliyetleri hakkında bilgi verilmediği, şirket müdürünün şirketi zarara uğrattığı, bankalardan çekilen kredilerin usulsüz şekilde kullanıldığı, fatura karşılığı ile kendi alacakları üzerine almış olduğu avansları şirket hesabına naylon fatura olarak yansıttığı, banka hesaplarının annesine ait hesap üzerine aktarıldığı, bankalardan verilen kredi kartlarının kendi şahsi harcamaları için kullandığı, şirketin amaçlarıyla ilgisi bulunmayan … marka araç satın aldığı, şirket kredi kartlarını amacı dışında kullandığı iddiası ile haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılmasına ve çıkma bedelinin ödenmesine yönelik işbu dava açılmıştır. Davalı şirkette davacının %60, dava dışı …’in ise %40 payının bulunduğu dosya kapsamıyla sabittir.
Dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli mali müşavir bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalı şirketin 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, bankadan çekilen kredilerin ve ödemelerin ticari defter ve kayıtlara yansıtıldığı, … Bankasına ait hesap ekstrelerinin incelenmesi sonucu şirketin kredi BCH, vergi ve şirket ödemelerinden kaynaklı ödemeler olduğunun tespit edildiği, davacı yanca iddia edilen çeklerin davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, çeklerin bir kısmının … Bankasından çekilen kredilerin ödenmesinde kullanıldığı, davalı şirketin kötü yönetildiğine ilişkin somut bilgi belge bulunmadığı, davacı yanın naylon fatura kullanıldığı iddiasına yönelik olarak 213 VUK’nun 359.maddesine göre sahte beyan muhteveliyatı itibariyle yanıltıcı belge tutarının her bir belge için KDV için 50.000,00 TL’yi geçmemesi ve mükellefin ilgili yılındaki toplam mal ve hizmet alımlarının %5’ini aşmaması kaydıyla mükellefin izaha davet edileceğini, davacı yanın iddia ettiği yanıltıcı belgenin bu sınırlar altında kaldığı, davacı yanın çekilen kredileri annesinin hesabına aktardığı ve bankadan aldığı kredi kartını dava dışı müdürün şahsi ilişkilerinde kullandığı iddia edilmiş ise de, dosya kapsamında bu iddiaların ispatına yönelik somut bilgi belgelerin dosyaya yansıtılmadığı gibi ticari defter ve kayıtlara yansıtılan …plakalı … marka aracın bankadan çekilen kredi ile alındığı, çekilen krediye davacının da kefil olduğu, çekilen kredinin ödenmemesi üzerine alınan araç üzerine haciz konulduğu, bu nedenle iddiaya konu aracın alımından ve alım bedelinden davacının bilgisi bulunduğu, dosyaya yansıtılan bir kısım şikayet ve açılan davaların taraflarının ise şirketin ortakları olan davacı … ile şirketin diğer ortağı olan … olmadığı, bu hale göre şirket ortakları açılmış ve devam eden herhangi bir derdest davanın bulunmadığı, davacı yanca ortaklar arasında uyumsuzluk bulunduğu, güven ilişkisinin zedelendiği, şirketin zarara uğratıldığı, bankadan çekilen krediler ile kredi kartının şirket müdürünün şahsi hesaplarına aktarılarak kullanıldığına yönelik iddialarının somut bilgi belgelerle ispatlanamadığı anlaşıldığından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/11/2021 tarih ve 2016/967 Esas 2021/890 Karar Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 150,70 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödemesine,
5-Davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davalı tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru gideri ve 83,00 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 303,70 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi . 01/03/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.