Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/166 E. 2022/1475 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/166 Esas 2022/1475 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/166
KARAR NO : 2022/1475

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2021
NUMARASI : 2021/109 Esas 2021/581 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 18/ 02/2021
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2022
Taraflar arasındaki şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bakanlık tarafından …. Şti. (unvan değişikliği ile …. Ltd. Şti.) aleyhine açılacak alacak davası sonucunda Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/263 esas-2018/219 karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, karar aleyhine yalnızca Milli Savunma Bakanlığı adına davacı tarafça faizin başlangıcı yönünden istinaf yoluna başvurulduğunu, ancak Ankara BAM 4. HD.’nin 2018/2423 esas-2020/2027 karar sayılı kararı ile istinaf taleplerinin reddine karar verildiğini, anılan kararı temyiz ettiklerini, dosyanın tebligat işlemlerinin yapılabilmesi ve temyiz üzerine Yargıtay ilgili dairesine gönderilebilmesi için Ticaret Sicil Müdürlüğüne dava açılması gerektiğini, müvekkili bakanlığın ilama bağlı alacağının tahsili bakımından, şirketin ileride herhangi bir şekilde mal edinmesi-mal varlığının ortaya çıkması halinde bunu talep edebilmesi için borçlu şirketin ihyası için işbu davayı tasfiye memuru … aleyhine açma zorunluluğu ortaya çıktığını beyan ederek, Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne açtıkları Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/109 esas nolu dosyası üzerinden açmış oldukları dava ile birleştirilmesini ve …. Şti. (unvan değişikliği ile …. Ltd. Şti.) tasfiye memuru olan …’a davanın yöneltilerek şirketin ihyası ile ticaret siciline yeniden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili bakanlık tarafından …. Şti. (unvan değişikliği ile …. Ltd. Şti.) aleyhine açılacak alacak davası sonucunda Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/263 esas-2018/219 karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, karar aleyhine yalnızca Milli Savunma Bakanlığı adına davacı tarafça faizin başlangıcı yönünden istinaf yoluna başvurulduğunu, ancak Ankara BAM 4. HD.’nin 2018/2423 esas-2020/2027 karar sayılı kararı ile istinaf taleplerinin reddine karar verildiğini, anılan kararı temyiz ettiklerini, dosyanın tebligat işlemlerinin yapılabilmesi ve temyiz üzerine Yargıtay ilgili dairesine gönderilebilmesi için Ticaret Sicil Müdürlüğü ile birlikte şirket tasfiye memuru …’a da dava açılması gerektiğini, müvekkili bakanlığın ilama bağlı alacağının tahsili bakımından, şirketin ileride herhangi bir şekilde mal edinmesi-mal varlığının ortaya çıkması halinde bunu talep edebilmesi için borçlu şirketin ihyası için işbu davayı tasfiye memuru … aleyhine açma zorunluluğu ortaya çıktığını beyan ederek, Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne açtıkları Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/109 esas nolu dosyası üzerinden açmış oldukları dava ile birleştirilmesini ve …. Şti. (unvan değişikliği ile …. Ltd. Şti.) tasfiye memuru olan …’a davanın yöneltilerek şirketin ihyası ile ticaret siciline yeniden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Asıl davada davalı cevap dilekçesinde özetle; Sicil müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde …Şirketi’nin 08/09/2006 tarihinde kurulduğunu, şirketin 13/12/2017 tarihli genel kurulunda tasfiyeye girme kararı aldığını ve şirket tasfiye memurluğuna …’ın seçildiğini, bu kararın 28/12/2017 tarih ve … sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde tescil ve ilan edildiğini, tasfiyeye girdiğine dair alacaklılara çağrı yapılan üç ilan gazetelerinin yayımlandığını, son 3. ilan olan 11/01/2018’den itibaren 6 ayı aşkın süre geçtikten sonra, 13/09/2018 tarihli şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair aldığı genel kurul kararının tescilinin 28/09/2018’te yapıldığını, söz konusu şirketin terkininin 03/10/2018 tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret sicili gazetesinde ilan edildiğini, şirketin yukarıda bahsedildiği üzere hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, şirketin terkin tarihinde; şirketin derdest davalarının, alacak ve borçlarının Müdürlük tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü, işbu davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, kanundaki öngörülen usullere uygun şekilde ticaret sicilinden silinen şirketin, sonrasında borçları veya sonuçlandırılması gereken hukuki ilişkilerinin gerektirmesi halinde ihyası değil; 6102 sayılı TTK’nin 547.maddesi uyarınca ek tasfiyeye ilişkin hükümlerin esas alınması gerektiğini, zira şirketin sona erme nedeni ortadan kalkmadığı için, şirketi aktifleştirme karar ek tasfiye işlemleriyle sınırlı olarak verilmesi ve re’sen kapatıldığı için yapılamayan tasfiye işlemlerini tamamlamak üzere 6102 sayılı TTK’nin 547.maddesinin 2.fıkrası Uyarınca tasfiye memurunun atanması gerektiğini, söz konusu şirket yukarıda bahsedildiği üzere hukuka uygun bir şekilde kapatılıp ve ihya söz konusu olmayıp; 6102 sayılı TTK’nin 547.maddesi uyarınca ek tasfiyeye karar verilmesi ve TTK’nin 547/2.maddesi uyarınca tasfiye memuru atanması gerektiğini, Ticaret sicili müdürlüğü tescile dair verilen kararlara karşı açılan davalarda yasadan doğan zorunlu hasım durumunda olduğunu, davada taraf gösterilmesinin sebebinin de bu olduğunu, bu nedenle yapılacak yargılama sonucu, zorunlu hasım olmaları nedeniyle aleyhlerine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin söz konusu şirkette tasfiye memuru olarak usul ve yasaya uygun tasfiye işlemlerini yaptığını, bu nedenle açılan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının işbu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunduğu, davalı tasfiye memurunun pasif husumet ehliyetinin olduğu, davacının alacak davası sonucunda verilen kararda belirtilen alacak tasfiye edilmeden şirketin sicilden kaydının silinmesinin yerinde olmadığı, ek tasfiye için şirketin yeniden sicile kaydolması gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken sicilden kaydı silinen Armandan Danışmanlık Dış Ticaret ve Mümessillik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/263 Esas, 2018/219 karar sayılı ilamda belirtilen alacakla sınırlı olmak üzere ihyasına, tasfiye memuru olarak birleşen dosyanın davalısı …’ın atanmasına, tasfiye ücreti taktirine yer olmadığına, ihyaya yönelik giderlerin daha sonra tasfiyeden karşılanmak üzere davacı kurum tarafından ödenmesine davalıların zorunlu hasım olması nedeniyle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığını karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada asıl ve birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/400 Esas sayılı dosyasında asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verildiğini, mahkeme kararı yerinde olmakla birlikte asıl dosyada ve birleşen dosyada lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, her 2 dosyada da lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, 6102 Sayılı TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca, ek tasfiye için şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/263 Esas 2018/219 karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacı Milli Savunma Bakanlığı tarafından, ihyası istenen… Ltd.Şti. Aleyhine 24/05/2016 tarihinde alacak davası açıldığı,15.05.2018 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği,kararın istinaf edildiği ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesince davacı vekiline, ihya davası açması için süre verildiği görülmüştür.
Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya 17/03/2021 tarihinde verilen cevapta; dava konusu şirketin 13.12.2017 tarihli genel kurulda tasfiye kararı alındığı,tasfiye memurluğuna …’nın atandığı, şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair aldığı genel kurul kararının tescilinin 28.09.2018 tarihinde yapıldığı, şirketin terkininin 03.10.2018 tarihli ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 643. maddesinde; limited şirketin tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup, aynı kanunun 536 – 548. maddeleri arasında anonim şirketlerin tasfiye usulü düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
Somut davada, dava dışı şirketin 13/12/2017 tarihi itibariyle tasfiye girdiği ve şirkete …’nın tasfiye memuru olarak atandığı, 28/09/2018 tarihinde tasfiye kapanışı yapılmak suretiyle terkin edildiği, davacı tarafından… Ltd.Şti.den olan alacağının tahsili istemiyle Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/263 Esas sayılı ile 24/05/2016 tarihinde dava açıldığı, 15.05.2018 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği,kararın istinaf edildiği ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesince davacı vekiline şirketin ihyasına yönelik dava açma hususunda süre verdiği, davacı tarafın kararın kesinleştirilmesi için şirketin ihyasını istemekte hukuki yararının bulunduğu ve şirketin ek tasfiye için ihyası gerektiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin ihyaya ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Ancak,tasfiye sürecinde tasfiyenin eksik bırakılmasından ve gereği gibi yapılmamasından davalı tasfiye memurunun sorumlu olması ve 6100 sayılı HMK’ nın 326. maddesinde yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği düzenlemesi nedeniyle İDM’ce davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin yanı sıra işbu davada yapılan harç vb. yargılama giderlerine de hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde davada yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve davacının harçtan muaf olduğu belirtilerek harç alınmaması doğru görülmemiştir. Öte yandan ihyaya ilişkin masrafların şirket yerine davacıdan karışlanmasına karar verilmesi hukuka aykırı olduğundan bu yöne ilişkin davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulü gerekmiştir. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 25.05.2016 tarihli ve 2016/5405 Esas- 2016/5701 Karar, 22.03.2022 tarihli ve 2022/578 Esas-2022/2212 Karar sayılı emsal nitelikteki kararları da bu yöndedir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti,harç ve yargılama gideri yönünden kaldırılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2021 tarih ve 2021/109 Esas 2021/581 Karar sayılı kararının harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KABULÜNE,
2-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken sicilden kaydı silinen … Şirketi’nin Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/263 Esas, 2018/219 karar sayılı ilamda belirtilen alacakla sınırlı olmak üzere ihyasına,
3-Tasfiye memuru olarak birleşen dosyanın davalısı …’ın atanmasına, tasfiye ücreti taktirine yer olmadığına,
4-Alınması gerekli 80,70 TL harcın birleşen dosya davalısından tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Asıl ve birleşen dosya davacısı tarafından yapılan 67,60 TL yargılama giderinin birleşen dosya davalısından tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin birleşen dosya davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
7-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
C)1-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından istinaf aşamasında posta masrafı olarak yapılan 100,50 TL yargılama masrafının birleşen dosya davalısından alınarak davacıya verilmesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından asıl ve birleşen davada davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/11/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.