Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1609 E. 2022/1327 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1609 Esas 2022/1327 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1609
KARAR NO : 2022/1327

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/08/2022-ARA KARAR
NUMARASI : 2022/187 Esas
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 14/03/2022
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2022

Taraflar arasındaki limited şirketin feshi, mümkün olmaması halinde şirket ortaklığından çıkarılma istemiyle açılan dava kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmesi isteminin ara kararda yazılı nedenlerden dolayı reddine karşı davalı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili ile fer’i müdahil vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili ve fer’i müdahil vekili dava dilekçesinde ve fer’i müdahale dilekçesinde özetle; aile şirketi niteliğindeki davalı limited şirketin ortaklarından olan…’ın ölümü üzerine şirketteki payının müvekkilinin de aralarında bulunduğu mirasçılarına geçtiğini, 08.08.2020 tarihinde gerçekleştirilen … miras ortaklığı toplantısında davalı şirket adına kayıtlı üzerinde ipotek bulunmayan taşınmazların mirasçılara hisseleri oranında devri konusunda yapılan anlaşmanın şirket ortaklarından… ve … arasında husumet bulunması sebebiyle gerçekleştirilemediğini, 19.09.2022 tarihinde gerçekleştirilen şirketin olağanüstü genel kurul toplantısında … Miras Ortaklığı toplantısında alınan karar gereği davalı şirket adına kayıtlı bulunan üzerinde ipotek olmayan taşınmazların ihale yolu ile satılması yönünde komisyon kurulduğunu, bu toplantıda şirket müdürleri olarak… ve …’ın seçildiğini, ayrıca şirket ortağı …’ın Eskişehir 4. Noterliği’nin 08.11.2021 tarihli devir sözleşmeleri ile paylarını eşit hisseler ile… ve …’a bağış yolu ile devrettiğine dair bilgilendirme ve pay devrinin oylamasının gerçekleştirildiğini, müvekkili ile birlikte … ve …’ın olumsuz oy kullanmalarına karşın salt çoğunluk ile yeni hisse durumunun pay defterine işlenmesi yönünde karar alındığını, müvekkilinin şirketin mal varlıklarının korunması ve şirket ortakları olan… ile …’ın aralarında bulunan husumette yer almamaya çalıştığını, şirketin taşınır ve taşınmaz mal varlıklarının kullanımı konusunda anılan ortaklar arasındaki husumet sebebiyle ortak hareket etmenin mümkün olmadığını , şirketin devam eden bir faaliyetinin olmadığını, kar dağıtımının yapılmadığını, şirketin mali durumu ve üstlendiği riskler belirsiz olup bu konuda davacının bilgi almasının da engellendiğini, şirket ortakları olan… ve …’ın kendi nam ve hesaplarına ticari faaliyetlerinin bulunduğunu, rekabet yasağına aykırı hareket ettiklerini, tüm ortakların şirketin tasfiyesi hususunda iradelerini ortaya koymalarına rağmen şirketin tasfiyesinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek TTK’nın 636. Maddesi gereği haklı nedenle davalı limited şirketin feshi istemiyle açılan davada 28.03.2022 tarihli dilekçe ile … davacı yanında fer’i müdahale talebinde bulunarak şirketin devamının aile ilişkilerine zarar verdiğini, müvekkilinin annesi olan şirket ortağı …’ın iradesi dışında şirket hisselerini…’a ve …’a bağış yolu ile devrinin bu durumun en önemli kanıtı olduğunu, şirketin faaliyeti bulunmadığı halde hala pay dağılımı yapılmadığını, şirketin genel kurulunda alınan iki karara karşı iptali istemiyle dava açıldığını, şirketin mali durumu ve üstlendiği risklerin müvekkili açısından de belirsiz olduğunu, şirket yönetiminde bulunan … ve…’ın ticari işlemleri şirketin diğer ortaklarından habersiz olarak sürdürmesinin tasfiyeyi zorunlu kıldığını ileri sürerek davacı yanında davada yer almak üzere fer’i müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesine ilişkin istem ilk derece mahkemesince kabul edilmiş, davacı yanında fer’i müdahale talebinde bulunan vekili 12.08.2022 e-imzalı dilekçesinde özetle; müvekkilinin annesinin hisselerinin iradesi dışında devri sebebiyle iptali yönünde dava açıldığını, davalı şirket müdürlerinin usulsüz bir şekilde kar paylarını ve şirket sermayesini hakkaniyete uygun bölüştürmemeyi ve hatta borçlu göstermeyi plandığının aşikar olduğunu, anne …’ın hisselerini iradesi dışında devralıp şu anda davalı şirketin yönetim kurulunda yer alan ortakların, dava dışı … A.Ş.’de daha fazla hisseye sahip olduğunu, 19.02.2022 tarihli genel kurulda alınan 8 nolu kararda “Miras ortaklığının Yonca inşaattan alacağı Cari hesap kapanana kadar öncelikli olarak ödenerek kapatılması, tüm borçlar kapandıktan sonra alınan kiraların kurumlar vergisi kanunu kar dağıtımı hükümleri çerçevesinde Genel Kurul kararları ışığında dağıtımının planlanmasına 2021 yılı için yapılacak genel kurulda kar payı avansı ödenmesi hususlarının görüşülmesine Oybirliği ile karar verildiği” halde bilgileri haricinde 07/06/2022 tarihinde ortaklardan … ve …’a herhangi bir genel kurul kararı olmaksızın 225.000,00 TL kar payı avansı açıklamasıyla bir ödeme gönderildiğini, 9. maddede şirketin serbest olan taşınmazların ihale yöntemiyle satışına ilişkin yeni bir genel kurul yapılacağına,10. maddede şirket taşınmazlarının …. A.Ş. borçları için … bankası A.Ş. ve diğer bankalara verilen teminatlar ve teminatlardan ötürü alacaklarının neler olduğu hususunda 2021 yılı için yapılacak genel kuruldan en az 15 gün önce ortaklara bilgi verilmesine, 11.Şirketin tasfiyesi ve tasfiye memurlarının atanması hususunun 2021 genel kurulunda karar bağlanmasına oybirliğiyle karar verildiğini ancak şirketin henüz genel kurul toplantısını yapmadığı gibi diğer yükümlükleri için bugüne kadar şirkete yapılan sözlü uyarıların da sonuçsuz kaldığını, buna rağmen şirkete kayıtlı serbest taşınmazlarda … Bankası A.Ş. … şubesince 25/05/2022 tarihinde bilirkişi raporundan sonra 50.000.000,00-TL değerinde ipotek tesis edildiğinin tespit edildiğini, bu krediye, taraflara, kefalete, hangi taşınmazlar teminat alındığına vs. ye ilişkin ortaklara herhangi bir bilgi de verilmediğini, yukarıda alınan kararlar hilafsız, itirazsız oybirliği ile kabul ve imza olunmasına rağmen, …. Tic. Ve San. A.Ş. ‘nin %5 ve … Şirketinin %95 hisse pay sahibi olduğu … Parseldeki tripleks meskenin satışının yapıldığının öğrenildiğini, kar payı dağıtımında ve belki şirketin satışında … A.Ş. ne kadar değerli olursa o kadar kar payı veya satış bedeli alacaklarını, davalı … İnşaat’ın değerlenmesi halinde şu anki maddi kazanımlarını elde edemeyeceklerini, şirket müdürlerinin mal kaçırma saikinde ve diğer ortakları mağdur etme çabasında olduğunu, diğer bir deyimle şirketi boşaltarak şahsi menfaatlerini gözettiklerini, davalı şirket temsilcilerinin şirketi yönetmek adıyla şirketi kendi menfaatlerine kullanmaya başladıklarını, sunulan raporun şirketin şu anki mali durumundan uzak halde olduğunu ileri sürerek davalı şirkete ait taşınmaz mallarında dava süresince şirket müdürlerinin tasarruf imkanlarının kısıtlanması için gerekli tedbirlerden bulunmakla üçüncü şahıslara devrinin önlenmesini ve ayrıca bu taşınmazların ipotek veya diğer bir ayni hak konusu yapılmaması adına tapu kayıtlarına tedbir konulmasını, şirketin taşınır mallarının satılmasının önlenmesini ve borçlandırıcı işleme konu olmamaları adına ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; somut uyuşmazlık davalı şirketin fesih ve tasfiyesi talebine ilişkin olup ihtiyati tedbir talep eden, şirket müdürlerinin tasarruf imkanlarının kısıtlanmasına yönelik olarak taşınır ve taşınmazlara ilişkin ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş ise de davalı şirketin genel işleyişini etkilenecek şekilde tedbir kararı verilmeyeceği gibi talep yargılamaya muhtaç bulunmakla mevcut dosya kapsamı uyarınca bu aşamada yasada aranan yaklaşık ispat koşulu yerine getirilmediğinden ve davacı vekilinin aynı husustaki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair Mahkememizin 21/04/2022 tarihli ara kararınından dönülmesini gerektirir yeni bir delilin de bulunmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı yanında Feri müdahil vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirketin 19/02/2022 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurulunun 8.maddesinde; “Miras ortaklığının … inşaattan alacağı Cari hesap kapanana kadar öncelikli olarak ödenerek kapatılması, tüm borçlar kapandıktan sonra alınan kiraların kurumlar vergisi kanunu kar dağıtımı hükümleri çerçevesinde Genel Kurul kararları ışığında dağıtımının planlanmasına 2021 yılı için yapılacak genel kurulda kar payı avansı ödenmesi hususlarının görüşülmesine oybirliği ile karar alındığı” halde bilgi verilmeksizin 07/06/2022 tarihinde davacı …’na ve …’a herhangi bir genel kurul kararı olmaksızın 225.000,00 TL kar payı avansı açıklamasıyla bir ödeme gönderildiğini, genel kurulu kararı alınmaksızın bu şekilde bir ödeme yapılmasının yasal olmadığını, geçmiş yıl kâr ve zararları tasfiye edilmeden (dağıtılmadan veya sermayeye ilave edilmeden), içinde bulunan yılın kâr payı avansı ödenemeyeceğini, 07.06.2022 tarihinde yatırılan kâr payı avansının hangi 3 aylık döneme ait olduğunun belli olmadığını, ancak 30.06.2022 tarihi dolmadığına göre muhtemel 1. döneme ait ise, kâr payı avansı ödendiğine göre tüm geçmiş yıllar kâr ve zararları tasfiye edildiğini, bu durumda hesaplanan 225.000,00 TL’lik tutarın iki katı kadar ilk üç ayda 3.000.000,00 TL’ye kar elde edildiğini göstermekte ise de ilk 3 aylık dönemde 3.000.000,00 TL kâr elde edecek nasıl bir faaliyet gerçekleştiğinin belli olmadığını, zira ilk derece mahkemesince verilen 28.06.2022 tarihli Bilirkişi Kurulu’nun raporunda, şirketin 31.03.2022 tarihindeki faaliyet gelirinin 471.343,80 TL olduğunu, hiçbir gideri olmadığı varsayılırsa bile karının 471.343,80 TL olduğunu, oysa 2 ortağa dağıtılan kâr payı avansına göre 3.000.000,00 TL kâr olması gerektiğini, ortada ortaklara dağıtılmış kâr payı avansı dağıtımına ilişkin müdür raporunun bulunmadığını, kâr payı avansı dağıtılıyorsa tüm ortaklara dağıtılması gerektiğini, müvekkilinin banka hesabına böyle bir kâr payı avansı ödenmediğini, 9. maddede şirketin serbest olan taşınmazların ihale yöntemiyle satışına ilişkin yeni bir genel kurul yapılacağına, 10. maddede şirket taşınmazlarının …. A.Ş. borçları için … bankası A.Ş. ve diğer bankalara verilen teminatlar ve teminatlardan ötürü alacaklarının neler olduğu hususunda 2021 yılı için yapılacak genel kuruldan en az 15 gün önce ortaklara bilgi verilmesine, 11.Şirketin tasfiyesi ve tasfiye memurlarının atanması hususunun 2021 genel kurulunda karar bağlanmasına oybirliğiyle karar verildiğini, ancak şirket henüz genel kurul toplantısını yapmadığı gibi diğer yükümlükleri için bugüne kadar şirkete yapılan sözlü uyarıların da sonuçsuz kaldığını, buna rağmen şirkete kayıtlı serbest taşınmazlarda … Bankası A.Ş. … şubesince 25/05/2022 tarihinde bilirkişi raporu sunulduktan sonra 50.000.000,00-TL değerinde ipotek tesis edildiğinin belirlendiğini, bu krediye, taraflara, kefalete, hangi taşınmazlar teminat alındığına vs. ye ilişkin ortaklara herhangi bir bilgi de verilmediğini, şirketin 31.12.2018, 12.04.2019, 31.12.2019 bilançolarında ve mizanlarında gözüken … mahallesindeki arsalarının … AŞ.’nin kullandığı bilinen 50.000.000,00 TL’lik banka kredisine teminat verildiği 31.12.2019 tarihli mizanın 900 Nazım Hesaplarında görülmediğini, her iki şirkette de imza yetkisi olan ve dolayısıyla kontrol gücünü elinde bulunduran şirket müdürlerinin, faaliyet hacmi daha büyük olan şirkete neden kefil olduğu konusunda yapılan genel kurulda veya genel kurul dışında bilgi verilmediğini, …. Tic. Ve San. A.Ş. ‘nin %5 ve … Şirketinin %95 hisse pay sahibi olduğu … Parseldeki tribleks meskenin satışı yapıldığının öğrenildiğini, davalı şirket müdürlerinin usulsüz bir şekilde kar paylarını ve şirket sermayesini hakkaniyete uygun bölüştürmemeyi ve hatta borçlu göstermeyi planladığını, şirketin 2018 yılı bilançosuna göre 2.368.645,62 TL ortaklara borç var iken, 12.04.2019 tarihli ara bilançoda borç kalmadığını, 2019 bilançosunda da borç gözükmediğini, 2020 yılında ise yine 1.294.771,82 TL ortaklara borç oluştuğunu, söz konusu 2018 yılındaki borcun ortağa nasıl ödendiği, 2020 yılında neden ortaklardan borç alındığı konusunda açıklama bulunmadığını, 12.04.2019 tarihli genel kurula sunulan bilançonun gerçeği yansıtmadığını, zira aksi takdirde ya özkaynaklar altında özel fonlar veya sermaye yedekleri arsa değeri kadar gözükürdü ya da bir satış var ise gelir tablosunda bu satıştan doğan kâr ayrıca gözükeceğini, nitekim 31.12.2020 tarihli gelir tablosunda bir önceki dönem olan 31.12.2019 tarihli 10.000.000,00 TL’yi aşan bir arsa satışı gözükmediğini, dolayısıyla genel kurula sunulan bilanço T.T.K. hükümlerinde açıklanan “dürüst resim ilkesine” aykırı ve gerçeği yansıtmadığını, 2020 yılı bilanço ve gelir tablosunun görüşüldüğü 19.02.2022 tarihinde şirket müdürleri 2021 yılındaki mali olayları dahi bilebilecek durumda olduklarını, dosyaya sunulan 28.06.2022 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporu’nda davalı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre düzenlenen bilirkişi Kurulu Raporu’nun 9. sayfasında “aktife kayıtlı arsalar” 5 adet gözüktüğünü, dolayısıyla 19.02.2022 tarihli genel kurulda, şirket müdürleri 2021 yılı kayıtlarında 5 adet arsa olduğunu bilecek durumda olduklarını, oysa şirket müdürlerinin genel kurulda şirket bilançosunda değişiklik olmadığını ve 22 adet arsanın da mevcut olduğunu beyan ettiklerini, şirket müdürlerinin “dürüst resim ilkesine” açıkça uymadıkları ve yalan beyanda bulunduklarının anlaşıldığını, 2020 yılı bilançosuna göre, şirketin dağılabilecek 1.726.806,70 TL civarında kârı bulunduğunu, bu rakamın geçmiş yıl karları düzeltilirse 2.000.000,00 TL’yi geçtiğini, şirketlerde “kâr payı dağıtılmaması” finansman yöntemlerinin (otofinansman) içinde en ucuz finansman yöntemi olarak elbette yöneticilerin en çok tercih ettiği yöntemlerden biri olduğunu, ancak şirketin faaliyetleri yönünden finansman ihtiyacından çok, genel kurul tutanaklarına göre şirket müdürlerinin kâr payını dağıtmak istememelerinin etkin olduğunun görüldüğünü, kâr payı dağıtmama gerekçesinin otofinansman olduğu söylenecek olursa, şirkette yönetici olan ortakların aldıkları huzur hakları ve şirketin taşıtlarını, gayrimenkulleri, menkullerini kullanma imkanına sahip olmaları, dolayısıyla kâr paylarını müdür olan ortakların dağıtmayarak yıllar içinde eritmelerinin söz konusu olacağını, şirketin Kurumlar Vergisi Beyannamesi eklerine göre 2018 ve 2019 yıllarına ait bilanço bilgileri ile şirket ortağı …’ın vefatı nedeniyle düzenlenen 12.04.2019 tarihli bilanço bilgileri karşılaştırıldığında, özellikle ara dönem finansal tablolarında kabul edilmesi imkânsız tutarsızlıklar içerdiği ve hatta kanuni düzenlemelere aykırı işlemler olduğunun görüldüğünü, şirketin son yıllarda toplam varlıklarının %83’ü kadar borçlandığı ve üstelik bu borcun ilişkili kişi tabir edilen yöneticisi ve ortakları aynı olan … A.Ş.’ne ait olduğunun görüldüğünü, bu tutarsızlığın ne gerekçeyle yapıldığı ortada olup şirket müdürlerinin kontrolü ele geçirerek mal kaçırma saikinde ve diğer ortakları mağdur etme çabasında olduğunun da kanıtı olduğunu, diğer bir deyimle şirketi boşaltarak şahsi menfaatleri gözettiklerinin açık olduğunu, Yerel Mahkemeye sunulan rapor dahi şirketin şu anki mali durumundan uzak halde olduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı şirketin Olağanüstü Genel Kurulu 19/02/2022 tarihinde toplanmış olup, ortaklardan müvekkilinin annesi …’ın 08/11/2021 tarihinde hissesinin oğulları… ve …’a eşit oranda bağışladığına dair belge sunulduğunu, toplantı sonrası ortaklardan annem … tarafından 08.11.2021 tarihinde yapılan işlemde, amacının davalı şirket hisselerinin bağışlamak olmadığı, kendisinin yanıltıldığı gerekçesiyle Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/586 E. Sayılı dosyayla irade sakatlığı nedeniyle hisse devrinin iptali için dava açıldığını, davalı şirket hissedarlarından… ve …’ın annesini yanıltarak ve iradesini sakatlayarak annemden aldığı paylarla hisselerini % 30’dan , %55’e çıkardıklarını ve şirket çoğunluğuna ulaştıklarını, davalı şirket çoğunluğunun… ve … tarafından ele geçirilmesi ile birlikte davalı şirket taşınmazları üzerine tamamen haksız ipotek konulduğunu, …ın tamamen haksız olarak davalı şirket hisselerinin çoğunluğunu ele geçirmesi ve davalı şirketin temsili ve ilzamı konusunda yetkiyi alarak müdür seçilmeleri üzerine; Yine büyük hissesi kendilerine ait olan … Anonim Şirketi adına davalı şirket adına ipotek şerhi bulunmayan serbest taşınmazları üzerine … Bankası A.Ş. … şubesi lehine 25/05/2022 tarihinde 50.000.000,00-TL tutarında üçüncü şahıs ipoteği verdiklerini, davalı şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığını, şirketin üzerine sadece taşınmazlar ve bu taşınmazlardan elde edilen kira geliri olduğu dikkate alındığında; İsmail Ilgaz ve …’ın büyük hissedarı olduğu dava dışı … Anonim Şirketi lehine üçüncü şahıs ipoteğinin verilmesinin dahi tek başına haklılığını ortaya koyduğunu, davalı şirket müdürleri tarafından tamamen haksız bir şekilde üçüncü şahıs ipoteğinin verilmesi yanında yine şirkete ait bir taşınmazın da satışının yapıldığının öğrenildiğini, davalı şirketin %95’ine sahip olduğu … Parseldeki tripleks meskenin satıldığını, şirketin devamının ailevi ilişkilere zarar verdiğini, şirketin devam eden bir faaliyeti bulunmadığı gibi herhangi bir kar payını da ödemediğini, ortakların bir birlerine karşı sadakat ve bağlılık görevlerini yerine getirmediklerini, şirket Müdürlerinin rekabet yasağına aykırı davrandıklarını, tüm ortaklar şirketin tasfiyesi konusunda irade ortaya koymalarına rağmen bir kısım ortak tasfiye kararının aksine kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ettiklerini ileri sürerek açıklanan bu ve resen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen 17.08.2022 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep, TTK’nın 636/3. Maddesi uyarınca limited şirket ortaklığının haklı nedenle feshi, mümkün olmadığı takdirde ortaklıktan çıkmaya izin verilmesi istemiyle açılan dava kapsamında davacı yanında feri müdahil vekilinin ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinin 2. fıkrası gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Ayrıca, HMK’nın 66, 68 ve 69. maddeleri gereğince feri müdahil asıl davanın kazanılmasında yararı bulunan taraf yanında ona yardımcı olmak için davada yer alabilir, tek başına hareket edemez. HMK’nın 69. maddesi gereğince feri müdahil hakkında bir hüküm kurulamaz. Hüküm, ancak davanın tarafları hakkında kurulabilir. Açılan bir dava kapsamında ihtiyati tedbir ancak davanın tarafları tarafından talep edilir ve yine davanın tarafları hakkında ihtiyati tedbire hükmedilebilir. (Yargıtay HGK’nın 12.09.2012 tarihli ve 2012/1-330 E.-2012/558 K. sayılı ilamı)
Somut olaya gelince; Davacı tarafından davalı limited şirketin feshi, mümkün olmaması halinde ortaklıktan çıkmaya izin verilmesi istemiyle açılan davada … vekilinin davacı vekilinin yanında fer’i müdahale talebi ilk derece mahkemesince 28.04.2022 tarihli ara karar ile kabul edilmiş, fer’i müdahil vekili tarafından 12.08.2022 tarihli dilekçe ile ihtiyati tedbir isteminde bulunulması üzerine ilk derece mahkemesince sanki fer’i müdahil davacıymış gibi ihtiyati tedbir istemi hakkında karar verildiği görülmüştür. Davacı tarafın ise istinaf incelemesine konu ihtiyati tedbir ara kararı öncesinde 17.08.2022 tarihli dilekçesindeki ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar da verilmemiştir. Bu hali ile verilen karar 6100 sayılı HMK’nın 69. ve 297/2. maddesine aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili ile fer’i müdahil vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/1-a-6. Maddesi gereği kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin ve fer’i müdahil vekilinin esasa ilişkin öteki istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili ile fer’i müdahil vekilinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/08/2022 tarih ve 2022/187 Esas sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6. Maddesi gereği KALDIRILMASINA,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili ile fer’i müdahil vekilinin esasa ilişkin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına
4-Dosyanın yeniden görülmesi için karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
5-İstinafa başvuran davacı ve fer’i müdahil vekili tarafından ayrı ayrı yatırılan 80,70’şer TL istinaf maktu karar harcının talep halinde yatıran taraflara iadesine,
6-İstinafa başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/10/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.