Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1608 E. 2022/1787 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1608 Esas 2022/1787 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1608
KARAR NO : 2022/1787

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15/06/2022
NUMARASI :2022/208 Esas 2022/502 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 23/03/2022

KARAR TARİHİ : 28/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2022

Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ihyasını talep ettikleri …. Ltd. Şirketinin müvekkili kuruma yüklenici olarak hizmet alımı sözleşmesi kapsamında ziraat işleri hizmeti verdiğini, yüklenici firma olarak çalışanlarının işçilik alacaklarından sorumlu olduğunu, müvekkili kurum tarafından dava dışı yüklenici firma işçilerine ödeme yapılması sonrasında Gebze 5.ASHM’nin 2021/229 E.sayılı dosyasında yüklenici şirket aleyhine rücu davası açtıklarını, dosyada ticaret sicilinden daha önce terkin edilen şirketin ihyası için dava açmak üzere kendilerine yetki ve süre verildiğini beyanla anılan şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmiş ise de davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava konusu ticaret sicilinden terkin koşulları gerçekleşmediği halde yasaya aykırı olarak terkin edildiği sabit olmakla Gebze 5.ASHM’nın 2021/229 E.sayılı dosyasında davacı taraf olarak ihyasını talep ettiği dava konusu şirkete husumet yönelttiği sabit olan davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılan davacının talebinin kabulü ile Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı …. Ltd. Şirketinin ihyasına, dava konusu Şirketin terkin öncesindeki yetkilisi olan …’ın (T.C….) Şirkete tasfiye memuru olarak atanmasına, tasfiye memuruna ücret takdirine yer olmadığına, karar kesinleştiğinde bir örneğinin tescil ve ilan yönünden Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece TTK’nın geçici 7/15. Maddesi uyarınca ihyası edilen şirketin ticaret sicilinden silinme işlemesinden itibaren 5 yıl içerisinde talep edilebileceği, dava itibariyle 5 yıllık sürenin dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, şirketin sona erme nedeni ortadan kalkmadığı için, ihya kararının ek tasfiye işlemleriyle sınırlı olarak verilmesi re’sen kapatıldığı için yapılamayan tasfiye işlemlerini tamamlamak üzere 6102 sayılı TTK’nın 547. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca tasfiye memurunun atanması gerektiğini, ek tasfiye işlemlerini yapacak olan tasfiye memurlarını da belirlemesi gerektiğini, bu nedenlerle mahkemece verilen kararın kaldırılarak, 5 yıllık sürenin geçirilmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatteyse şirketin 6102 sayılı TTK’nin 547. Maddesi uyarınca ek tasfiyesine karar verilmesini ve 547/2. Maddesi uyarınca tasfiye memuru atanmasını, aleyhlerine vekalet ücreti-yargılama giderlerine hükmedilmemesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İhyası talep olunan şirketin terkinine dayanak ihtar, tebligat ve ilan suretleri, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/229 esas sayılı dosya örneği dosya içerisinde yer almaktadır.
İhyası talep olunan …. Ltd. Şirketinin münfesih sayılmasına rağmen TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca kendisine yapılan ihtar ve ilan üzerine süresi içerisinde bildirimde bulunmadığından 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiği, ihtarnamede infisah sebebi olarak 5174 sayılı kanuna göre odaca kaydı silinenler olarak yer aldığı dosya içeriğiyle sabittir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirket yetkilisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı gibi dosyaya sunulan ihyası istenen şirkete çıkartılan tebligatın ise bila tebliğ iade edildiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır.
Öte yandan 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3.maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. ( Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,)
Davalı … Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır.
İhyası talep olunan şirketin davalı olarak yer aldığı Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/229 esas sayılı dosyasında davacı tarafından rücuen tazminat davası açıldığı mahkemece 22.03.2022 tarihli celsede davacı vekiline ihya davası açmak üzere süre verdiği, davanın derdest olduğu ve davacının ihya davası açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, davalı … sicil müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, terkin işleminin usulsüz olduğu, ihyasına karar verilen şirketin Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/229 esas sayılı dosyası ile sınırlı olmamak üzere ihyasına karar verilmesinde isabetsizlik yok ise de, sınırlı ihya kararı verilmediği halde terkin nedeni dikkate alınarak şirketin son yetkilisinin tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/09/2022 tarih 2022/5605 Esas 2022/6373 Karar sayılı emsal ilamı).
6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23/01/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 23/03/2022 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, davalı … Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nun Geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan şirkete bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmediğinden davalının bu hususa ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir.
Davalının yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik istinaf itirazına gelindiğinde; yukarıda açıklandığı üzere davalı … sicil müdürlüğü 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin etmiştir. Bu durumda davalının usulsüz terkin işlemi ile işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü kararında tasfiye memuru atanmasına kararı verilmesinde isabet görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının tasfiye memuru atanma kararı yönünden kaldırılmasına, sair istinaf itirazlarının reddine, talebe konu şirketin ihyasına, ihya kararı kesinleştiğinde kararın tescil ve ilanına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/06/2022 tarih ve 2022/208 Esas 2022/502 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca tasfiye memuru atanması yönünden KALDIRILMASINA, sair istinaf itirazlarının reddine,
B)1-Davanın KABULÜNE,
2-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı …. Ltd. Şirketi’nin ihyasına,
3-Karar kesinleştiğinde kararın tescil ve ilanına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacın yargılama aşamasında yaptığı posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 279,75 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı ilk derece yargılaması sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-HMK 333. maddesi uyarınca artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-Davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … Sicil Müdürlüğü’nün iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/12/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.