Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1606 E. 2022/1258 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1606 Esas 2022/1258 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1606
KARAR NO : 2022/1258

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/04/2022
NUMARASI : 2022/657 (Ara Karar)
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
KARŞI TARAF
DAVACILAR :
VEKİLİ :
TALEP : İhtiyati Tedbir Kararına İtiraz
TALEP TARİHİ : 28/03/2022
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/10/2022

İhtiyati tedbire itirazın reddine yönelik olarak verilen karara karşı ihtayati tedbire itiraz eden …. ile davalı …. vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılar tarafından alınan konkordato kararına rağmen konkordato projesi tasdik edilen davacıların hesaplarına bloke konulduğunu, bu durumun konkordatonun amacına aykırı olduğunu belirterek, bu blokelerin kaldırılarak davalıların alacaklarının projeye dahil edilmesini ve hacizlerin düşürülmesini istemiş, bununla birlikte blokelerin kaldırılmasına dair tedbir talebinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece19/07/2022 tarihli ara karar ile; davalı bankaların alacaklarının bir kısmının proje kapsamına alındığı, kalan kısımlara yönelik ise dosya kapsamında dava açıldığının anlaşılmadığı, bu haliyle hesaplara bloke konulmasının davacı şirketçe acil olan ödemelerin yapılamaması, buna bağlı olarak şirket faaliyetlerinin aksaması ve tasdik edilen konkordatonun da akamete uğramasına neden olacağı anlaşıldığı (Ankara BAM 21.HD.nin 04.03.2021 Tarih ve 2021/359 Esas,2021/351 Karar sayılı ve benzer diğer kararları), dolayısıyla HMK’nın 389.maddesi anlamında konkordato projesinin akibeti de gözetilerek tedbir koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davacı tarafın ihtiyati tedbir kabulü ile; davacılar davalı bankalarda bulunan hesaplarına davalılarca kendi alacaklarına ilişkin olarak koydukları blokelerin tedbiren kaldırılmasına karar verilmiştir.
İhtiyati tedbir kararını itiraz eden davalı … vekili dilekçesinde özetle; müvekkili banka yönünden huzurda görülen davanın konusu blokelerin kaldırılmasından ibaret olduğu, yargılama gerektiren bu talebe ilişkin olarak tedbir kararı verilmesinin davayı konusuz hale getireceğini belirterek, ara karardan rücu edilerek tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
İtiraz üzerine mahkemece 06/09/2022 tarihli ara karar ile; ilk derece mahkemesinin 19/07/2022 tarihli tedbir kararının HMK’nun 389. maddesinde belirtilen şartları taşıdığı, her iki davalıca verilen itiraz dilekçesinde sunulan gerekçelerin soyut nitelikte olduğu, kredi sözleşmesine dayanılarak davacının hesaplarına bloke konulmasının konkordato tasdik kararını sonuçlarına aksatabileceği gözetildiğinde ihtiyati tedbir kararının devamında hukuki yarar görüldüğü gerekçesiyle ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbire itiraz eden …. vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın gayrinakdi alacağına ilişkin olarak hapis hakkını kullandığını, gayrinakdi alacağın konkordato kapsamında olmadığını, bu nedenle konkordato kapsamında yer almayan gayrinakdi kredi alacağına istinaden hesaplarında bulunan tutarlar üzerinde hapis hakkını kullanmak suretiyle bloke uygulanmasının usul ve yasaya uygun olduğunu, eldeki davanın konkordato tasdik kararı kapsamında konkordatoya dahil olan alacaklılar yönünden ikame edildiğini, gayrinakdi alacaklar yönünden uygulanmasının mümkün olmadığını, blokelerin kaldırılması sonucunda davacıların hesaplardaki tutarları hesaplarından çekerek teminat mektubuna dayalı risklerin teminatsız kalacağını ve müvekkili banka açısından telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet vereceğini, davanın ve uyuşmazlığın esasını çözer şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
İhtiyati tedbire itiraz eden … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı vekili tarafından Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen tedbir kararının uygulanmasına ilişkin olarak anılan dosyaya ibraz edilmiş bir talep bulunmadığını ve tedbirin kendiliğinden kalktığını, hükümsüz bir tedbir kararına ilişkin olarak yapılan tüm işlemlerin yok hükmünde olduğunu, müvekkili banka tarafından kendi alacaklarına ilişkin olarak rehin hakkına istinaden şirket hesaplarına bloke konulmasının şirket ve müvekkili banka arasında imzalanan sözleşme hükümleri gereği yasal olduğunu, bu nedenle verilen ihtiyati tedbir kararının müvekkili banka açısından hak kaybına neden olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilecektir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi için yaklaşık ispat yeterlidir yani çekişmeli vakıanın gerçeğe yakın bir derecede kanıtlanması esastır. Mahkeme mevcut delillere göre tedbir isteyenin hakkını muhtemel görmeli ve tedbir verilmesini icap ettiren sebeplerinde varit görülmesi gerekir.
Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen vekili tarafından, müvekkilinin banka hesapları üzerine konulan blokelerin kaldırılmasına karar verilmesi yönünde ihtiyati tedbir talep edildiği anılan talep üzerine mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 19/07/2022 tarihli ara karar ile davacıların davalı bankalarda bulunan hesaplarına davalılarca kendi alacaklarına ilişkin olarak koydukları blokenin tedbiren kaldırılmasına karar verildiği, davalıların itirazı üzerine de 27/04/2022 tarihli karar ile HMK’nın 389.maddesinde belirtilen şartların bulunduğu, her iki davada görülen itiraz dilekçesinde sunulan gerekçelerin soyut nitelikte olduğu, kredisi sözleşmesine dayanılarak davacı şirketin hesaplarını bloke konulmasını konkordato tasdik kararının sonuçlarını aksedebileceği gözetildiğinde ihtiyati tedbir kararının devamında hukuki yarar bulunduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.
Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen şirket hakkında açılan konkordato davasında 30/12/2019 tarihinde geçici mühlet kararı, 27/03/2020 tarihinde kesin mühlet kararı verilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda ise şirketin konkordato projesinin tasdiki talebinin kabulüne hükmedilmiştir. Bu durumda lehine ihtiyati tedbir kararı verilen şirketin hesapları üzerine bloke konulması halinde konkordato projesinde yer alan ödemeler yapılamayacaktır. Bunun yanı sıra hesaplarda bloke bulunması şirket faaliyetlerini aksatacağı gibi tasdik edilen konkordatonun uygulanamaması sonucunu da doğuracaktır.
Hal böyle olunca, mahkemece ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu, şirketin hesapları üzerine bloke konulması halinde konkordato projesinde yer alan ödemelerin yapılamayacağı, şirket faaliyetlerini aksayacağı, tasdik edilen konkordatonun uygulanamayacağı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, HMK’nun 389.maddesinin gerekçesinde de açıklandığı üzere mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişim nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller genel bir ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Madde de bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Somut olayda madde gerekçesinde açıklanan hususların mevcut olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygundur. Zira asıl uyuşmazlık gerekçesinde de belirtildiği üzere eda veya düzenlenen tedbir karar verilebilir. Somut olsaydı da verilen tedbir bu aşamada olduğundan ilk derece mahkemesi tedbir kararı verilmesi hukuka uygundur. Öte yandan asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceğinden istinaf sebebine gelince; HMK’nın 391. maddesinin gerekçesine göre tedbir kararı verilebilir. Ancak mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilirken, asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette bir karar verilmemelidir. Aksi halde geçici hukuki koruma olan ihtiyati tedbir, davanın yerine ikame edilmiş olur. Bununla birlikte, bu hüküm ihtiyati tedbir türleri için de, eda veya düzenleme amaçlı tedbire karar verilmesine engel değildir. Örneğin, geçici olarak iş ilişkisinin düzenlenmesi, düzenleme ya da eda amaçlı tedbir niteliğindedir. Görünüşte, asıl davada ki gibi bir sonuç doğursa da, bu durumlarda verilen kararlar geçici nitelikte olup, asıl hüküm verildiğinde ortadan kalkacaktır. Asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceğine dair istinaf sebebine gelince; HMK’nın 391. Maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere eda veya düzenleme amaçlı tedbir kararı verilebilir. Somut olayda da verilen tedbir bu aşamada İDM tedbir kararı verilmesi hukuka uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazının reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbire itiraz eden davalı bankalar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı banka vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayır ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbire itiraz eden ….’den alınması gerekli olan 80,70 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbire itiraz eden ….’den alınması gerekli olan 80,70 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı bankalar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi.19/10/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.