Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1545 E. 2022/1239 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1545 Esas 2022/1239 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1545
KARAR NO : 2022/1239

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/567 Esas
İHTİYATİ HACİZ TALEP
EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF DAVALI :

TALEP : İhtiyati Haciz
TALEP TARİHİ : 08/09/2022
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2022

Taraflar arasındaki ihtiyati hacze ilişkin talebin dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; çeşitli bölgelerde rüzgar enerji santrali kurulumu ve enerji üretimi faaliyetleri gerçekleştirmek amacıyla kurulan 11 yatırım şirketinde müvekkilinin %65, davalının %35 oranında hissesi bulunduğunu, 11 yatırım şirketine ilişkin ortaklar sözleşmelerinde aynı hükümlerin yer aldığını, ortaklar sözleşmesinin 16. maddesinde 11 yatırım şirketi için 2021 yılı olağan genel kurul toplantısının 31/03/2021 tarihine kadar yapılması gerekirken davalının kusur ve ihmalinden dolayı yapılamadığını, ortaklar sözleşmelerinin müşterek 15. maddesinde hissedar gruplarından birinin ortaklar sözleşmelerindeki herhangi bir yükümlülüğünü ihlal etmesi durumunda temerrüt halinin gerçekleşeceği ve temerrüte düşen hissedar grubu olarak adlandırılacağının kabul edildiğini, düzeltme süresi içinde temerrüt halinin ortadan kaldırılamaması halinde diğer hissedar grubunun ortaklar sözleşmelerindeki tüm hakları saklı kalmak koşuluyla, temerrüde düşen hissedarlar grubunun her bir gün başına 5.000,00 Usd tutarındaki meblağı ifaya eklenen cezai şart olarak ödeyeceğini kabul ettiğini, temerrüt halinin doğması halinde ise ortaklar sözleşmesinin 15.2. maddesinde, 10 iş günü içerisinde temerrüde düşen hissedarlar grubuna düzeltme bildirimi yapılacağı ve düzeltme bildiriminden itibaren 10 gün içerisinde temerrüde düşen hissedar grubu’na temerrüt halini ortadan kaldırması yükümlülüğünün getirildiğini, müvekkili tarafından temerrüt halinin öğrenilmesinden sonra davalının düzeltme bildirimi gönderdiğini, ancak 10 günlük düzeltme süresi içerisinde davalının temerrüt halini gidermediğini, düzeltme süresinin geçmesiyle müvekkilinin ifaya ekli cezai şart talep hakkının doğduğunu, davalının bu cezayı ödeme borcunun muaccel hale geldiğini, müvekkili şirketin 20/05/2022 tarihinde her bir ortaklık şirketi için 10 günlük toplam 550.000,00 Usd cezai şart bedelini e-fatura ile muhasebeleştirmek suretiyle davalıya tebliğ ettiğini, faturaya konu cezai şart alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava dilekçesinde ayrıca fatura yanında, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin varlığı, bu sözleşme hükümlerinin davalı tarafından açıkça ihlal edilmesi ve bu sözleşme hükümlerine aykırılık üzerine gönderilen ihtarnamelerin ihtiyati haczin koşullarının varlığını ispat ettiğini belirterek toplam 551.265,75 Usd alacağın fiili ödeme tarihindeki TL değeri üzerinden tahsili için başlatılan takipte harca esas değer olan 9.9191.694,86 TL yönünden davalının gerek yedinde gerekse üçüncü kişilerde bulunan haczi kabil mal, hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, alacağın varlığının ve muaccel olup olmadığı hususlarının tespitinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek ifaya eklenen cezai şart alacağı bulunduğunu, mahkemece ihtiyati haciz talebi için ek koşul yaratıldığını, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, rehinle temin edilmemiş bir para borcunun vadesi gelmiş, muaccel olmuş, buna rağmen borcunu ödememişse alacaklının ihtiyati haciz isteyebileceğini, ihtiyati haczi talebinde tam ispat koşulunun aranmadığını, ihtiyati hacizde alacağın yargılamayı gerektirmesi şeklinde bir koşulun öngörülmediğini, cezai şart talep edilmesinin tüm koşullarının gerçekleştiğini, cezai şart alacağının doğmuş ve muaccel olduğunu, davalının cezai şartı ödeme borcunun 10 günlük düzeltme süresinin geçmesi ile muaccel hale geldiğini, davalının olağan genel kurul toplantısını haklı hiçbir sebep olmadan gerçekleştirilmesine engel olduğu için ve ortaklar sözleşmelerindeki yükümlülüğünü yerine getirmemek konusunda tek ve mutlak kusurlu olduğunu, talebin açık sözleşme hükmüne dayandığını, cezai şartın ifadan ayrı olarak talep edilebileceğini, cezai şartın talep edilebilmesi için zararın bulunması ve bunun bildirilmesinin zorunlu olmadığını, alacağın sözleşmeye dayalı likit ve tenkise tabi olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; İİK’nun 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İİK’nun 257/1. maddesi “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir. Anılan hükme göre, rehinle temin edilmemiş bir para alacağının muaccel hale gelmesi durumunda alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. Diğer bir ifadeyle ihtiyati haciz talep edilebilmesi için borçlunun temerrüde düşmesi şeklinde bir koşul kanunda öngörülmemiştir.
İİK’nun 258/1. hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Öte yandan, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşul da kanunda öngörülmemiştir. Aksine ihtiyati hacze konu her alacağın kural olarak İİK’nun 264. maddesi kapsamında itirazın kaldırılmasına veya itirazın iptali davasına ya da açılacak bir menfi tespit veya istirdat davasına konu olması kanunda öngörülen bir olasılıktır.
İhtiyati haciz talep eden davacı yan, muaccel ve rehinle temin edilmemiş cezai şart alacağının varlığının yaklaşık ispatı yönünde dosyaya yatırım şirketleri ana sözleşmeleri, ortaklar sözleşmeleri, fatura sureti, hisse alım ve satım sözleşmelerini sunmuştur.
Bu durumda mahkemece, somut olayda davacı alacaklı tarafından sunulan belgeler dikkate alındığında, davacının rehinle temin edilmemiş muaccel cezai şart alacağının varlığını yaklaşık olarak ispatlayamadığı gözetilerek ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerekirken ihtiyati haciz koşullarından olmayan alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesi bir kısım gerekçe yönünden doğru görülmemiş ise de, netice olarak ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olması nedeniyle sonucu itibarıyla usul ve yasaya uygun bulunan karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddi yönündeki ara kararında, sonucu itibarıyla herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati haciz talep eden davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 14/10/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.