Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/151 E. 2022/509 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2018
NUMARAS…..
DAVA TARİHİ : 19/04/2017
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesince bozulması üzerine duruşma açılarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında İHDS imzalandığını, dağıtım faaliyetlerini davalı tarafından yürütüldüğü dönemde meydana gelen iş kazası nedeniyle açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda verilen kararın icra takibine konulduğunu, müvekkilinin takip nedeniyle 1.998.764,63 TL ödediğini, ödenen bedelden davalının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.998.764,63 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, … ile %100 hisselerini sahip olduğu 20 … dağıtım şirketi arasında dağıtım varlıklarının işletilmesine ilişkin İHDS imzalandığını, devre esas bilanço düzenlemeleri suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, ihale şartnamesi, satış sözleşmesi ve işletme hakkı devir sözleşmesi hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, rücu davasına konu mahkeme kararında yeralan alacağın müvekkillinden talep edilemeyeceğini, dava ihbar edilmediğinden icra takibine sebep olan davacının davaya ilişkin faiz ve icra giderlerini talep edemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; rücuya esas mahkeme ilamına konu iş kazasının dağıtım faaliyetlerini davalı tarafından yürütüldüğü 2000 yılında, İHDS tarihinden önce gerçekleştiği, sözleşmenin 7.4.maddesi uyarınca dava dışı üçüncü kişiye ödenen bedel nedeniyle davacının talep hakkının doğduğu, yargılama aşamasında bilirkişiden alınan ek raporda davacının ilk ödeme tarihi itibarıyla ilamdan doğan sorumluluğunun tespit edildiği, davacının rücuya esas davada bozmadan önce tehiri icra talebi süresinde olmadığından fazla ödeme yaptığından söz edilerek davalının sorululuğunun gidemeyeceği, vekalet ücretinin tenziline ilişkin ek raporda ki görüşün dosya ile uyumlu olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 904.676,95 TL’nin 11/04/2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilene karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının ödediğini iddia ettiği tutarı rücuya esas davadaki diğer davalılara rücu edip etmediğinin araştırılmadığını, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunun kusur dağılım oranlarına göre hesaplama yapılarak davacı şirketin ilam nedeniyle ödediği bedelin 1/3’nü rücu edebileceği belirtilmesine rağmen mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, gerekçeli kararın eksik inceleme sonucu tesis edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ödenen bedelin tamamının davalıdan rücu edilip edilemeyeceğinin mahkemenin taktirinde olduğu belirtildiği halde bu husustan herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, davacının lehine hükmedilen vekalet ücreti kadar mamelekinde azalma meydana gelmeyeceğinden bu tutarı ve faizini istemeyeceğini, bu miktarın mahsup edilmesi gerektiğini, dava konusu alacağın sözleşmenin 7.maddesi kapsamına girmediğini, dilekçelerde yeralan bilanço düzenlemelerine ilişkin açıklamaların değerlendirilmediğini, verilen kararın şirket açısından sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, talep edilen alacağın hisselerinin tamamının …’a ait olduğu dönemde gerçekleştirildiğini, devre esas bilanço kayıtlarında yer aldığını, müvekkili tarafından tekrar ödeme yapılmasının mükerrer ödemeye yol açacağını, hisse satış sözleşmesi, ihale şartnamesi, İHDS hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ödenen bedelin tamamını ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte talep edemeyeceğini, ödeme belgesinde yeralan işlem tarihi ile kararda yeralan tarihin hatalı olduğunu avans faizine hükmedilemeyeceğini, rücuya esas davada yasal faiz uygulandığını, davacının dayanak dosyada lehine hükmedilen vekalet ücretini mahsup edere uhdesine aldığını, müvekkili aleyhine hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinde de hata yapıldığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda alacağın eksik hesaplandığını, ek rapora yönelik itirazların mahkemece değerlendirilmediğini, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin bozma kararları öncesinde tehiri icra talebinin Yargıtay tarafından reddi sebebi ile yapılan ödemeler olduğunu, icra dosyasına fazla ödeme yapılmasının davalının sorumluluk miktarı yönünden hiçbir şekilde önemi bulunmadığını, ödenen bedelin tamamından davalının sorumlu olduğunu, müvekkilinin tehiri icra talebinin Yargıtay tarafından reddedilmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
Dairemizin 18/04/2019 tarih ve 2019/581 Esas 2019/529 Karar sayılı kararıyla davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, anılan karara karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23/12/2021 tarih ve 2021/4248 Esas 2021/7351 Karar sayılı kararı ile;
“… İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesinin 2013/637 Esas sayılı davasına konu olayın davalının sorumluluğundaki dönemde meydana geldiği, ödemeye neden olan iş kazasının dağıtım faaliyetinden kaynaklandığı, yine gider ödemesine neden olan iş kazasının İHDS’nin imzalandığı 24.07.2006 tarihinden önce 17.10.2000 tarihinde meydana geldiği, olayda İHDS’nin 7.4. maddesinin koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla, uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan İHDS’den kaynaklanıp 818 Sayılı BK’nun 125’nci ve 6098 Sayılı BK’nun 146’ncı maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, ödemenin yapıldığı tarih ve dava tarihi dikkate alındığında henüz bu sürenin tamamlanmadığı ve ayrıca taraflar arasında imzalanan İHDS’nin 7.4.maddesinde; dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacı ile gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğu davalıya ait ve yine bu kapsamda 3.kişiler tarafından ileri sürülebilecek talep ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülüğün de davalı tarafından karşılanacağı düzenlemesi karşısında, davacı tarafından yapılan ödemenin tamamından davalının sorumlu olduğu, iş mahkemesi kararında belirtilen davalı …’ın devralan sıfatıyla dava dışı … … … A.Ş.’nin %30 sorumluluk payına bağlı kalınmaksızın davacı tarafından yapılan tüm ödemelerin davalıdan tahsili gerektiği kabul edilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddi doğru görülmemiş …” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Bozmaya karşı taraf vekillerinin beyanı alınmış, davacı vekili uyma kararı verilmesini istemiş, davalı vekili ise direnme kararı verilmesin talep etmiştir.
Dairemizce önceki kararımızda direnilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
DİRENME GEREKÇESİ
Sözleşme hükmü davalı … … … dayanak davada taraf sıfatı yer almakla yerine getirilmiştir. İlam yükümlüsü … … … olmuştur. Davacı, ilamda yükümlü olmadığı bir külfete katlanmak zorunda değildir. Kendisi aleyhine başlatılmış bir icra takibi de bulunmamaktadır. Olsa bile ilamda taraf olmadığından ödemek zorunda değildir. İlam yükümlüsü olmayan davacı, davalı idarenin talimatı ile ödeme yaptığını da ispatlayamamıştır. Artık bu aşamada yaptığı ödeme sözleşmeye dayalı ödeme değildir ve artık sözleşmeye dayalı olarak talep de bulunamaz. Artık ya sebepsiz zenginleşme ya da vekaletsiz iş görme hükümlerine göre ödediğini davalıdan talep edebilir. Davacı da davalı adına vekaletsiz iş görme iradesi olmaksızın İHDS sözleşmesine dayalı olarak rücu edebileceği inancı ile ilamda yükümlülüğü olmadığı halde davalı ilam yükümlüsünün borcunu üçüncü kişiye ödemesinde de vekaletsiz iş göre hükümleri değil sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanacaktır.
Kartal 4. İş (İstanbul Anadolu 8. İş) Mahkemesi’nin 2008/798 Esas 2010/568 Karar sayılı ilam sureti, anılan kararın bozulmasına ilişkin yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 24/11/2011 tarih ve 2011/12779 Esas 2011/11100 Karar sayılı ilamı, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonuna verilen İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi’nin 2013/637 Esas 2013/613 sayılı karar sureti, Yargıtay onama ilamı, Kocaeli 1. İcra …’nün 2010/9697 sayılı icra takip dosyası sureti, icra dosyasına yapılan ödemelere ilişkin tahsilat makbuzları, yargılama aşamasında hesap bilirkişiden alınan 25/04/2018 tarihli kök, 02/08/2018 tarihli ek rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Kartal 4. İş (İstanbul Anadolu 8. İş) Mahkemesi’nin 2008/798 Esas 2010/568 Karar sayılı ilamı ve İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi’nin 2013/637 Esas 2013/613 Karar sayılı ilamı incelendiğinde; davacılarının ….. olduğu, davanın 2000 yılında meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden işçinin hak sahipleri tarafından maddi ve manevi tazminat talebiyle açıldığı, Kartal 4. İş (İstanbul Anadolu 8. İş) Mahkemesi’nin 2008/798 Esas 2010/568 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verildiği, anılan kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 24/11/2011 tarih ve 2011/12779 Esas 2011/11100 Karar sayılı ilamı ile manevi tazminat yönünden verilen kararın davalı … … … lehine bozulduğu, İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi’nce bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda 2013/637 Esas 2013/613 sayılı karar ile maddi tazminata ilişkin karar kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin denetiminden geçerek kesinleştiği görülmüştür.
Kartal 4. İş (İstanbul Anadolu 8. İş) Mahkemesi’nin 2008/798 Esas 2010/568 Karar sayılı ilamına dayalı olarak başlatılan Kocaeli 1. İcra …’nün 2010/9697 sayılı takip dosyasında davacı tarafından icra dosyasına ibraz edilen teminat mektubu nakde çevrilmek suretiyle 1.959.925,00 TL, nakit olarak da 38.839,63 TL ödenmiştir. Her ne kadar icra dosyasında düzenlenen tahsilat makbuzlarında davacı şirketten tahsilat yapıldığı yazılı ise de, nakde çevrilen teminat mektubunun dava dışı banka tarafından davacı şirket adına düzenlendiği görülmüştür. Kaldı ki davalı …’ın icra dosyasına yapılan ödemelerin kendisi tarafından yapıldığına yönelik bir savunması bulunmadığı gibi aksine davacı tarafından yapılan ödemelerin kendisine rücu edilemeyeceğini savunmuştur.
Kartal 4. İş (İstanbul Anadolu 8. İş) Mahkemesi’nin 2008/798 Esas 2010/568 Karar sayılı ilamı ve İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi’nin 2013/637 Esas 2013/613 Karar sayılı ilamı bu dosyanın tarafı olan … … … hakkında kurulmuştur. Anılan Kartal 4. İş (İstanbul Anadolu 8. İş) Mahkemesi’nin 2008/798 Esas 2010/568 Karar sayılı ilamına dayalı olarak başlatılan Kocaeli 1. İcra …’nün 2010/9697 sayılı takip dosyasında da işbu dosyanın tarafı olan … … … ve … A.Ş. borçlu olarak yer almaktadır. Davacı şirket tarafından bozma öncesinde hüküm altına alınan tazminat miktarı icra dosyasına ödenmiş ise de, rücuya dayanak ilam … … … hakkında olduğundan, davacı … A.Ş. taraflar arasında akdedilen İHDS hükümlerine dayanarak …’dan rücuen tahsil talebinde bulunamaz.
Zira …, İHDS gereğince zaten rücuya esas davada sorumluluğu üstlenmiş ve davada taraf olmuştur. Kararda … … … aleyhine verilmiştir. … … …’nün sorumluluğu artık sözleşmeye dayalı olmaktan çıkmış ilama dayalı hale gelmiştir. Davacının artık hiç bir ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Zira ilam … … … aleyhine kurulmuş ve takipte … … … aleyhine yapılmıştır. İlamın tarafı olmayan ve icra tehdidi altında bulunmayan sözleşmeye göre de kendisine artık bu konuda başvuru imkanı bulunmayan davacı kesinleşmiş ilam aşamasından sonra sözleşmeye (İHDS) dönemez. Zira sözleşme hükümleri … … Müdürlüğünce rücu davasında taraf sıfatı ile yer almakla yerine getirilmiştir.
Davacıda vekaletsiz iş görme iradesi bulunmadığına ve İHDS kapsamında doğduğunu düşündüğü bir yükümlülüğü ifa etme amacıyla üçüncü şahıs konumundaki alacaklıya ödeme yaptığı nazara alındığında davacı şirket vekaletsiz iş görme hükümlerine dayanamaz (Vekaletsiz İş Görende İşi Vekaletsiz Olarak Görme Bilinci Aranmalı Mıdır?, Hüseyin Can Aksoy, Ankara Barosu Dergisi, 201/1 sayfa 116-117). Bu durumda davacı ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak alacak isteminde bulunabilir. Bu durumda da davalı …’ın usulüne uygun olarak ileri sürdüğü zamanaşımı def’i incelenmelidir. Dayanak ilama istinaden davacı tarafından 08/04/2011 ve 27/04/2011 tarihlerinde yapılan ödemeler o tarihlerde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 66. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme dava zamanaşımı süresi 1 yıldır. Bu durumda da 08/04/2011 ve 27/04/2011 ödeme tarihleri ile işbu davanın açıldığı 19/04/2017 tarihi arasında zamanaşımı süresi dolduğundan davalı …’ın usulüne uygun zamanaşımı def’i nedeniyle HMK’nun 142. maddesi gereğince ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra tahkikata başlamadan önce zamanaşımı def’inin incelenerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken tahkikat aşamasına geçilerek esas yönden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/(1)-b-2.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)Dairemizin 18/04/2019 gün ve 2019/581 Esas 2019/529 Karar sayılı kararında direnilmesine,
B)1-Davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 44,40 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
C)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Ankara 9. Asliye … Mahkemesi’nin 18/12/2018 tarih ve 2017/289 Esas 2018/1061 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
3-Alınması gerekli olan 44,40 TL karar ilam harcının peşin yatırılan 34.133,91 TL harçtan mahsubu ile bakiye 34.089,51 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından 25/02/2019 tarih ve AB2019 seri 6613 sıra nolu sayman mutemedi alındısı ile yatırılan 27.664,57 TL bakiye karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
6-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 80.181,47 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
D)1-Davalının peşin yatırdığı 15.449,62 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 24,38 TL posta gideri olmak üzere toplam 145,68 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Bozma ilamı sonrasında Dairemizce duruşma açılmış ise de Dairemizce önceki kararımızda direnilmesine karar verilmekle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/04/2022
…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.