Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/147 E. 2023/1100 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/147 Esas 2023/1100 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/147
KARAR NO : 2023/1100

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2020
NUMARASI : 2016/546 Esas 2020/576 Karar
DAVACI
VEKİLLERİ
DAVALI
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/10/2015
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/07/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı …. A.Ş.’nin hissedarı iken davalı ile şirket hisselerinin devri konusunda protokol imzaladığını, protokol gereğince müvekkilinin dava dışı …. A.Ş.’deki hisselerinin %5’ini ve müvekkilinin isteği üzerine müvekkilinin babasının aynı şirketteki hisselerinin %5’ini davalıya ve davalının isteği üzerine dava dışı …’na devrettiğini, müvekkilinin protokol gereğince üstlendiği hisse devri edimini yerine getirmesine rağmen davalının ödemeyi taahhüt ettiği 14/07/2009 tarihinde 40.000,00 TL ve 01/07/2010 tarihinde 100.000,00 TL ve Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1806 sayılı icra dosyasına konu olan takip dosyasına ilişkin ödemeyi yapmadığını, anılan icra dosyasına müvekkilinin 840.000,00 TL ödeme yaparak takibi durdurduğunu, müvekkili tarafından dava dışı …’na devredilen hisselerin şirketin diğer ortağı dava dışı …. A.Ş.’ne devredildiğini, söz konusu hisse devri nedeniyle şirketin hakim ortağı durumuna gelen dava dışı …. A.Ş.’nin tasarrufları nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, davalıya ve dava dışı …’na ihtarname gönderilerek edimlerinin ifasının talep edildiğini, ancak verilen süre içinde üstlenilen edimin yerine getirilmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek davalının icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen protokoldeki edimlerin yerine getirildiğini, müvekkilinin davacıya 576.225,00 TL tutarında kazandırımda bulunduğunu, müvekkilinin ifa etmediği iddia edilen edimin değerinin yaklaşık olarak 500.000,00 TL değerinde olduğunu, davacının icra dosyasına ödediği miktarı müvekkilinden isteyemeyeceğini, protokol ile üstlendiği edimi davacının tamamıyla yerine getirmediğini, icra dosyası borcunun ödenmemesine ve borcun artmasına neden olduğunu, protokolde hisse devirleri için bir vade gösterilmemesinin nedeninin hisse devirlerinin protokolün imzalanmasından hemen sonra vakit kaybetmeksizin yapılacağının kararlaştırılmış olması nedenine dayandığını, müvekkilinin hisselere ait bedelin çoğunu protokol öncesinde ifa ettiği hesaba katıldığında bu işlemin ticari teamüle uygun olduğunun görüleceğini, davacının devretmeyi üstlendiği %10 hissenin …’na devredilmesini istediğini, ancak davacının %5 hissesini karşılık gelen payı devrettiğini, kalan %5 hisseyi ise müvekkilinin taleplerine rağmen devretmediğini, davacının edimini eksik ifa etmesi sebebiyle müvekkilinin de edimini tam olarak ifa etmediğini, davacının edimini parçalı olarak devredeceğine dair sözleşmede hüküm bulunmadığını, bu sebeple %10’luk hisse devrinin tek seferde gerçekleştirilmesi gerektiğini, protokolün toplam bedelinin 1.076.225,00 TL olduğunu, müvekkilinin 576.225,00 TL’yi ifa ettiğini, devredilen hisse oranı gözetildiğinde hisselerin bedelinden fazla müvekkili tarafından ödeme yapıldığını, davacının babası tarafından müvekkiline yapılan %5’lik hisse devrinin protokol dışında yapılan bir devir olduğunu bildirerek davanın reddini, %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmede, “Davacı … hissedarı olduğu … …. A.Ş.’de mevcut 24.750 adet hissesinin 6.600 adedini davalı …’nun talebi halinde, bizzat kendisine veya göstereceği üçüncü kişilere devredecektir” denildiği, sözleşmede esas olanın … …. A.Ş.’nin 6.600 adedini davalıya veya bu kişinin göstereceği kişiye devredilmesi olduğu, bu borcun bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati olan bir borç olmadığı, bizzat borçlu tarafından ifa edilebileceği gibi, üçüncü bir şahıs tarafından da ifa edilebileceği, davacının borcunun bir kısmını (%5) kendi hisselerinden olmak üzere davalıya devir ve temlik ettiği, bakiye %5’lik hisseyi ise üçüncü kişi olan davacının babası tarafından davalıya ve davalının işaret ettiği kişiye devir ve temlik edildiği, davalının savunmasına TBK’nun 83. maddesi anlamında itibar edilmediği, davalının aksi yöndeki savunmasını ispat edemediği, davalı vekili tarafından teklif olunan yeminin de davacı tarafından eda edildiği, davacının borcunu ifa ederek borcundan kurtulduğu, davacının protokol gereğince üstlendiği hisse devri edimini sözleşmenin 02/07/2009 yapılmasından, makul süre sonunda 04/11/2009 tarihinde yerine getirdiği, davalının ise taahhüt ettiği 14/07/2009 tarihinde 40.000,00 TL ve 01/07/2010 tarihinde 100.000,00 TL ödemeyi yapmadığı, yine protokol gereğince davalı tarafından yapılması gereken Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1806 sayılı icra dosyasına konu ödemenin de yapılmadığı, anılan icra dosyasına davacının 03/03/2014 tarihinde toplam 842.100,00 TL ödeme yaptığı, takip dosyasının infaz edildiği, davalının protokol gereğince icra dosya borcunu zamanında kapatmayarak miktarın artmasına kendi kusuru ile sebebiyet verdiği, davacının protokol hükümleri gereğince icra takibine konu ödenmeyen 40.000,00 TL ve 100.000,00 TL ile icra dosyasına yatırdığı 842.100,00 TL’yi isteme hakkının bulunduğu, dava konusunun şirket hisse devri olduğu ve miktarı dikkate alındığında davacının temerrüt tarihlerinden itibaren avans faizi talep edebileceği, talebe konu 40.000,00 TL’nin 14.07.2009 tarihinde, 100.000,00 TL’nin 01.07.2010 tarihinde ödenmesi gerektiğinden bu tarihte borçlunun temerrüte düştüğü, Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1806 sayılı dosyasında kapak hesabının gazete ilanı hariç yapıldığı, tahsilat makbuzlarına göre davacının 842.100,00 TL ödeme yaptığı ve bu miktarı talep edebileceği, takipteki talebin ise 840.000,00 TL olduğu görülmekle taleple bağlı kalınması gerektiği, ödemenin davacı tarafından 03/03/2014 tarihinde yapıldığı, bu tarihte borçlunun temerrüde düştüğü, davacı tarafından icra takip tarihi itibariyle 980.000,00 TL asıl alacak, 213.659,73 TL işlemiş avans faizi talep edilebileceği, davalının sözleşmeye dayalı likit olan borca haksız olarak itirazda bulunduğu, reddedilen kısım faize yönelik olup, alacaklının kötüniyeti ispat edilemediğinden, davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takip dosyasında 980.000,00 TL asıl alacak, 213.659,73 TL işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 1.193.659,73 TL alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın %20’si oranında 238.731,94 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacaklının kötüniyeti ispat edilemediğinden davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen protokol gereği davacının hissedarı olduğu dava dışı … … A.Ş.’de mevcut hissesinin, 6.600 adedini müvekkilinin talebi halinde bizzat kendisine veya göstereceği üçüncü kişilere devredeceğini, müvekkilinin ise bu hisse devri karşılığında protokolün 2. maddesinde yer alan “a,b,c,d,e,f,g” bentleri ile düzenlenen edimleri yerine getirmeyi taahhüt ettiğini, davacının protokoldeki açık hükümlere karşılık %10 hissenin tamamı yerine ilk olarak sadece şirketin %5 hissesini dava dışı …’na devrettiğini, kalan %5 hissenin ise müvekkilinin tüm ısrarlarına ve taleplerine rağmen dava dışı …’na devredilmediğini, davacının babası … …’in gerçekleştirdiği hisse devrinin protokolden bağımsız harici hisse devri olduğunu, davacının yargılama süresince bu devri protokol gereği yapılmış bir devir olarak göstermeye çalışarak protokol ile üstlendiği %10’luk hisse devri ediminin tamamını ifa etmiş gibi bir durum oluşturmaya çalıştığını, davacının müvekkilinin kardeşi …’na yaptığı devir işlemine protokolde yer verildiğini, ancak davacının babasının protokol gereği bir hisse devri yapabileceği konusunda protokolde bir düzenleme bulunmadığını, davacının kendi hissesi dururken yazılı düzenlemeye konu olmayan bir durum oluşturarak babasının hisselerini müvekkiline devrettiği hususunun mahkemece yeterince irdelenmediğini, davacının edimini eksiksiz yerine getirmemiş olması karşısında müvekkilinin edimlerini yerine getirmesinin beklenemeyeceğini, müvekkilinin davacıya toplamda 576.225,00 TL tutarında kazandırımda bulunduğunu, protokolün tarihi de gözetildiğinde 02/07/2009 tarihinde müvekkilinin davacıya zaten protokol bedelinin yarısından fazlasını ödediğini, Kasım 2009’a kadar 1 adet dahi hisse devralamayan müvekkilinin 14/07/2009’da yapılması kararlaştırılan ödemeyi yapmamasının hukuka uygun bulunduğunu, protokolde hisselerin derhal devredileceği kararlaştırılmış olduğu için müvekkilinin protokol sonrası hisse devrini talep ettiğini, davacının üstlendiği 6.600 hissenin sadece 3.300’ünü devrettiği için müvekkilinin de kendi edimlerini ifa etmediğini, icra dosyasının borcunun fahiş miktarlara ulaşarak katlanmasının tamamen davacının kusurundan kaynaklandığını, ilgili icra dosyası incelendiğinde görüleceği üzere dosya borcunun artmasının en önemli nedeninin icra takibi açıldıktan sonra işleyen faiz ve masraflar olduğunu, bu durumun meydana gelmesinin tek nedeninin ise davacının protokol gereği yüklenimini üstlendiği hisse devirlerini ifa etmemiş olması olup, davacı tarafından yapılan kötü niyetli itirazların da (kıymet takdirine itiraz ve sair usuli itirazlar) dosyayı uzatıp borcu artırdığını, protokolde belirtildiği üzere protokolün imzalanması sırasında borç miktarının 360.000,00 TL tahmin edildiğini, davacının protokol sonrası ifa etmesi gereken 6.600 pay miktarının tamamını ifa etmiş olsa idi müvekkilinin de ilgili icra dosyasını borç miktarı 360.000,00 TL civarlarında iken protokol sonrası derhal ödeyeceğini, ancak davacı edimini ifa etmeyerek ve ilgili borcu 2014 yılına kadar ödemeyerek borcun artmasına ve katlanmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin söz konusu icra borcunu ödememekte haklı olduğunu, davacıdan devretmesini talep ettiği hisse devirleri gerçekleşmediği için müvekkilinin de kendi edimini yerine getirmediğini, bu konuda müvekkiline bir sorumluluk atfedilmesinin hukuka uygun olmadığını, şirket hissedarlarının hisse oranına göre şirket yönetiminde etkileri ve pay sahipliğinden doğan haklarının değişikliğe uğrayabileceğini, davacının protokol ile üstlendiği hisse devirlerini taahhüt ettiği şekilde kendi hisseleri ile ifa etmemiş olmasının şirket içi karar alma mekanizmaları üzerinde değişiklik yaratabileceği hususunun mahkemece gözetilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; reddedilen kısım için davacı üzerine bırakılan vekalet ücreti tutarının hakkaniyete aykırı olarak hesaplandığını, davanın 3.429,31 TL’lik tutar yönünden reddedildiğini, 23.646,23 TL red vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilecek vekalet ücretinin alt limitinin maktu ücret olmakla birlikte, aslolanın nisbi ücrete hükmedilmesi olduğunu, ancak her halükarda hükmedilen vekalet ücretinin reddedilen miktarı geçemeyeceğini, somut durumda reddedilen tutarın neredeyse 7 katı kadar vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının ret vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; anonim şirket hisse devrine ilişkin protokolden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup, anılan mahkemenin 2015/1115 Esas 2016/246 Karar sayılı kesin yetki dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin kararın kesinleşmesi ve davacı vekilinin süresinde gönderme talep etmesi üzerine dosya Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir.
Davalı vekilince 09/07/2020 tarihli ihtiyati tedbir talebinin kabulü kararına karşı da istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de, Dairemizin 16/02/2023 tarih 2022/147 Esas sayılı ara kararı ile, “… Davacı yanın ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebi üzerine, mahkemece 09/07/2020 tarihli ara karar ile karşı taraf davalı dinlenmeden davacı yanın ihtiyati haciz talebinin reddine, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece verilen ve davalı vekilince istinaf konusu yapılan ihtiyati tedbir talebinin kabulüne yönelik ara karar HMK’nun 341/1. maddesi kapsamında düzenlenen esas hakkında nihai karar niteliğinde olmadığı gibi ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddi, bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen karar niteliğinde de değildir. HMK geçici hukuki korumalarda sadece 341/1. maddesinde yazılı olan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf kanun yolunu açmış, diğerleri hakkındaki kararlar yönünden ise istinaf imkanı tanımamıştır. Olayların anlatımı taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir. İhtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin ara karar istinafa tabi karar niteliğinde olmayıp itiraza tabidir. Verilen ara karara karşı, karşı taraf davalı vekilinin itirazlarını içerir istinaf talepli dilekçe karşısında mahkemece yapılması gereken iş, dilekçenin ihtiyati tedbir ara kararına karşı itiraz niteliğinde olduğu gözetilerek ihtiyati tedbir ara kararına karşı HMK’nun 394. maddesi gereğince duruşma açılarak itiraz yargılamasının yapılıp, itiraz hakkında duruşmada olumlu veya olumsuz bir karar verilmesinden ibarettir.” denilmek suretiyle dosya Uyap üzerinden ilk derece mahkemesine gönderilmiş, ilk derece mahkemesince duruşma açılarak yapılan ihtiyati tedbir kararına itiraz yargılaması sonunda 15/06/2023 tarih 2016/546 Esas sayılı ara karar ile davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar verilmiştir. Anılan karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmadığından istinaf incelemesi esas hakkında verilen karara yönelik olarak yapılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen 02/07/2009 tarihli protokol, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/9825 sr. sayılı dosya sureti, pay senedi ilmuhaberleri, nama muharrer A grubu muvakkat hisse senedi il muhaberi, hisse devir ve temlik senetleri, ortaklar pay defteri sureti, davacı tarafından davalı ve dava dışı …’na gönderilen ihtarname sureti, EPDK tarafından … A.Ş.’ye verilen devir onayı, davacı tarafından Avukat …’na verilen 09/07/2009 tarihli vekaletname sureti, Ankara Ticaret Sicil müdürlüğü Yazı cevabı, yargılama aşamasında mali müşavir ve hukukçu bilirkişi heyetinden alınan 19/10/2018 tarihli kök, 04/07/2019 tarihli ek rapor, Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2009/1806 sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti, İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğünün 2015/8742 sayılı takip dosyası sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğünün 2015/8742 sayılı icra takip dosyası ile, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 1.197.089,04 TL alacağın tahsili istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 11/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde olacak şekilde 12/05/2015 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 14/10/2015 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Taraflar arasında 02/07/2009 tarihli protokol, davacı satıcı davalı alıcı sıfatıyla imzalanmış olup, … … A.Ş.’de satıcı davacıya ait bir kısım hissenin devri sözleşmesi olduğu, davacının anılan şirketteki 24.750 adet hissesinin 6.600 adedinin davalının talebi halinde bizzat kendisine veya göstereceği üçüncü kişilere devredeceği, davalı devralacağı hisse bedelini sözleşme öncesinde davacıya elde verilen 138.225,00 TL ile davalının abisinin kiracı olarak kullandığı dükkanın 1 yıllık kira bedeli toplamı 18.000,00 TL, bir başka taşınmaz kira bedeli 120.000,00 TL, davacıya devredilen iki adet daire bedeli 300.000,00 TL, davacı hakkındaki icra takip dosyası kapak hesabının ödenmesi, 14/07/2009 tarihinde 40.000,00 TL, 01/07/2010 tarihinde 100.000,00 TL olarak ödeyeceği hükme bağlanmıştır.
Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/9825 sr. sayılı dosyası ile, davacı tarafından taraflar arasında akdedilen 02/07/2009 tarihli protokolün zorla imzalandığı, bedellerini almadan %5 kendi hissesi, %5 babasının hisselerini devrettiği, kendisinden zorla senet alındığı iddiasıyla davalı ve dava dışı üçüncü kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduğu, yapılan soruşturma sonunda takipsizlik kararı verildiği, karara karşı yapılan itirazın Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/1390 D. İş sayılı kararıyla reddedildiği ve takipsizlik kararının kesinleştiği görülmüştür.
Nama muharrer A grubu muvakkat hisse senedi il muhaberinden, … … A.Ş.’de davacının 24.750 adet pay sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Hisse devir ve temlik senetlerinden, 04/11/2009 tarihli davacı imzalı senet ile … … A.Ş.’deki 24.750 adet hissenin 3.300 adedinin sermaye taahhüt borcuyla birlikte 205.000,00 TL’sini …’na devir ve temlik ettiği, bedelini tahsil ettiği, 04/11/2009 tarihli dava dışı … … imzalı senette ise 6.600 hisseden 3.300 adedinin sermaye taahhüt borcuyla 205.000,00 TL’sini davalıya devir ve temlik ettiği görülmüştür.
Davacı tarafından davalı ve dava dışı …’na gönderilen 16/01/2015 tarihli ihtarname ile, protokol uyarınca kendisine %5, babasının %5 hissesini devrettiği, alınan %10 hisseyi şirket ortağı … A.Ş.’ye devrettikleri, hisse devirleri sonucu %50 şirket hissesinin %40’a düştüğü, … Grubu hissesinin ise %60 olduğu, şirket yönetiminden uzaklaştırıldıkları, büyük maddi zarara uğradığı, protokoldeki 40.000,00 TL ve 100.000,00 TL ödeme ile icra dosya borcunun ödenmediği, 03/03/2014 tarihinde icra dosyasına 842.000,00 TL ödediğini belirterek 15 gün içinde ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte protokoldeki borcun ödenmesi talep edilmiştir.
EPDK tarafından … A.Ş.’ye 10/10/2011 tarihli devir onayı ile, 27/06/2007 tarihinde… …’e ait 6.600 adet hissenin … …’e, 04/11/2009 tarihinde …’e ait 24.750 hisseden 3.300 adedinin …’an, … …’e ait 6.600 adet hisseden 3.300 adedinin …’na, 10/02/2011 tarihinde … …’an ait 3.300 adet hisseden 330 adedinin … …’na, …’na ait 3.300 hisse ile …’na ait 3.300 hissenin … İnşaat A.Ş.’ye devredilmesi uygun bulunmuştur.
Davacı tarafından taraflar arasında akdedilen protokolde belirtilen avukat …’na 09/07/2009 tarihinde vekaletname verilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök raporunda, davacının 3.300 adet hissesinin davalının isteği üzerine 04/11/2009 tarihinde …’na devrettiği, protokol gereğince davalı tarafından 576.225,00 TL ödeme yapıldığının taraflar arasında çekişmesiz olduğu, davacının protokol gereğince 3.300 adet hisseyi davalıya devrine ilişkin ifanın … … tarafından yapıldığı, davacının devir borcundan kurtulduğu, davalının icra takibine itirazında haksız olduğu, davacının davalıdan takip tarihi itibarıyla 977.526,58 TL asıl alacak, 153.408,43 TL işlemiş faiz talebinde bulunabileceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Alınan ek rapor, davacının davalıdan takip tarihi itibarıyla 980.000,00 TL asıl alacak, 217.089,04 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili 20/02/2020 tarihli celsede … …’in devrettiği hisselerle ilgili herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin ellerinde bir belge bulunmadığını, bu devir işleminin protokol dışı bir işlem olduğunu, iddianın genişletilmesine muvafakatlerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece yemin delilinin hatırlatılması üzerine davalı vekilince 02/11/2020 tarihli yazılı beyanı ile yemin deliline dayandığını beyan etmiş, davalı tarafından teklif edilen yemin davacı asil tarafından 17/12/2020 tarihli celsede ifa edilmiştir. Davacı asil yemin beyanında protokol gereğince yüklendiği edimi ifa ettiğini, hissedarı olduğu şirkete ait hisselerden 6.600 adet hisseyi devretmesi gerektiğini, kendi hissesinden 3.300 adedini dava dışı …’na, şirketin işleyişinde hiçbir zaman yer almayan babası … …’e ait hisselerden 3.300 adedini davalıya devretmek suretiyle edimlerini gerçekleştirdiğini, davalının protokoldeki edimlerini yerine getirmediğini, dosyaya sunduğu dilekçelerdeki iddia ve beyanların doğru olduğunu belirtmiştir.
Davacı yan davalı ile akdedilen protokol uyarınca hisse devir edimini ifa ettiğini, davalının ise hisse devri karşılığında ödemesi gereken bedeli tam olarak ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davacının protokolden kaynaklanan hisse devir edimini tam olarak ifa etmediğini, davacının devrettiği hisselerin bedelinin ödendiğini, davacının babası tarafından devredilen şirket hisselerinin protokol kapsamında bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında 02/07/2009 tarihli dava dışı … … A.Ş.’deki davacıya ait 6.600 adet hissenin davalının talebi halinde davalıya veya göstereceği 3. Kişilere devrine ilişkin protokol imzalandığı, davacının şirketteki 3.300 adet hissesini davalının talebi üzerine dava dışı …’na devrettiği, davacının babasının anılan şirketteki 3.300 adet hissesinin davalıya devredildiği, davacının protokolde yer alan icra takip dosyasına ödeme yaptığı, davalının ise anılan takip dosyasına ödeme yapmadığı, 14/07/2009 ve 01/07/2010 tarihli ödemeleri yapmadığı hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının babasına ait dava dışı … … A.Ş.’deki 3.300 adet hissenin davalıya devri ile davacının taraflar arasında akdedilen protokoldeki hisse devir edimini ifa edip etmediği, ifa etmiş ise protokol kapsamında davalıdan takip tarihi itibarıyla talep edebileceği bir alacak bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı, davalının icra takibine itirazının haksız olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, taraflar arasında davacının dava dışı … … A.Ş.’deki 3.300 adet hissesini protokol kapsamında …’na devrettiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davalı yan cevap dilekçesinde ve aşamalarda taraflar arasında akdedilen protokol uyarınca davacının dava dışı … … A.Ş.’deki 3.300 adet hissesini …’na devretmiş ise de, kalan 3.300 adet hisseyi devretmediğini, davacının babası tarafından davalıya yapılan hisse devrinin protokol kapsamında olmadığını, davacının hisse devrini bizzat yapması gerektiğini savunmuştur.
Davacı yan ise, babasına ait dava dışı … … A.Ş.’deki 3.300 adet hissenin taraflar arasında akdedilen protokol uyarınca davalıya devrettiğini ileri sürmüştür.
Taraflar arasında akdedilen protokolde davacının hissedarı olduğu dava dışı … … A.Ş.’deki 24.750 adet hissenin 6.600 adedini davalının talebi halinde bizzat davalıya veya göstereceği üçüncü kişilere devredeceği düzenlenmiştir. Protokolde yer alan hisse devir borcunun bizzat davacı borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunduğu bir borç türü değildir. Anılan borç bizzat davacı borçlu tarafından ifa edilebileceği gibi üçüncü bir kişi tarafından da ifa edilmesi mümkündür.
Bu durumda, davacının dava dışı … … A.Ş.’deki 3.300 adet hissesini davalının gösterdiği …’na, davacının babası ….’de dava dışı … … A.Ş.’deki 3.300 adet hissesini davalıya devretmesi ile davacının sözleşmedeki hisse devir edimini tamamen ifa ettiğinin kabulü gerekir. Bir başka anlatımla, anılan hisse devir işlemleri ile davacı taraflar arasında akdedilen protokol kapsamında borcunu ifa etmiştir.
Protokol hükümleri gereğince borcunu ifa eden davacı davalıdan ediminin ifasını talep edebilecektir. Anılan protokol uyarınca davalının, protokolde belirtilen icra takip dosyasına ödeme yapmadığı gibi, 14/07/2009 tarihinde 40.000,00 TL, 01/07/2010 tarihinde 100.000,00 TL ödeme yapmadığı da taraflar arasında ihtilafsızdır.
Hal böyle olunca, mahkemece taraflar arasında akdedilen protokol uyarınca hisse devir edimini ifa eden davacının davalıdan protokolde yer alan hisse devir bedellerini talep edebileceği, davalının temerrüt tarihleri ve davacı talebi de gözetilerek takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacaklı olduğu miktar tespit edilip, anılan miktara davalının itirazının haksız olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelindiğinde, davacı vekilinin istinaf itirazı reddedilen kısım yönünden aleyhine hüküm altına alınan vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yöneliktir.
İşbu itirazın iptali davası toplam 1.197.089,04 TL alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali talebiyle açılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, davalının toplam 1.193.659,73 TL’ye itirazının iptaline karar verilmiştir. Bu durum karşısında davada reddedilen miktar 3.429,31 TL’dir.
Konusu para veya para ile değerlendirilebilen hukuki yardımlarda avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’de belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak üzere (7. maddenin ikinci fıkrası, 10. maddenin üçüncü fıkrası ile 12. maddenin birinci fıkrası, 16. maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) tarifenin üçüncü kısmına göre, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçmemek üzere, nispi olarak belirlenecektir.
Bu durumda mahkemece karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13. maddesi uyarınca, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak ve reddedilen miktarı geçmemek üzere, reddedilen 3.429,31 TL’yi geçmemek üzere vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken reddedilen miktarı aşacak şekilde 23.646,23 TL vekalet ücretine hükmedilmesinde isabet görülmemiştir.
Öte yandan, dosya ve Uyap kayıtları gözetildiğinde davacı tarafından yapılan bir kısım yargılama gideri gözetilmeden mahkemece yargılama gideri hüküm altına alınmıştır. Dairemizce Uyap kayıtları gözetilmek suretiyle davacı tarafından yapılan yargılama giderleri tespit edilip, davanın kabul ve reddi oranı da gözetilerek yargılama gideri hüküm altına alınmıştır.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının reddedilen kısma ilişkin vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 66.943,80 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 16.795,25‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 50.148,55‬ TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2020 tarih ve 2016/546 Esas 2020/576 Karar sayılı kararının reddedilen kısma ilişkin vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalının İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8742 sayılı dosyasında 980.000,00 TL asıl alacak, 213.659,73 TL işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 1.193.659,73 TL alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin anılan miktar üzerinden, 980.000,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans fazi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-İİK’nun 67/2. maddesi gereğince hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 238.731,94 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gereken 66.943,80 TL harçtan peşin alınan 14.457,84 TL harç ile 5.985,45 TL icra peşin harcının mahsubu ile eksik 46.500,51 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 14.489,64 TL harç ile 5.985,45 TL icra peşin harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 5.000,00 TL bilirkişi ücreti, 947,80 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 5.947,80 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı gözetilerek hesaplanan 5.930,76 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından posta ve tebligat gideri olarak yapılan 200,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı gözetilerek hesaplanan 0,57 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 66.050,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 3.429,31 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştikten sonra iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında posta ve tebligat gideri olarak yapılan 94,50 TL yargılama giderinin davadaki haklılık durumu gözetilerek 94,23 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/07/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.