Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/141 E. 2023/866 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2019
NUMARASI : …..

DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/06/2016
KARAR TARİHİ : 07/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/06/2023

Taraflar arasındaki menfi tespitine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile dava dışı bazı şirketler arasında …. Kredi Sözleşmesi akdedildiğini ve bu sözleşme bedelinin 20.000.000 USD olarak tespit edildiğini, bu sözleşmede müvekkillerinin herhangi bir kefaletlerinin söz konusu olmadığını, dava dışı ve sözleşmeyi akdeden şirketin davalı bankaya Ankara 20. Noteriliğinin 14/10/2010 tarih ve …. yevmiye numaralı gönderdiği ihbarname başlıklı belge ile sözleşmede kefil olarak görünen müvekkili …’in kefaletinin başka bir isimle değişmesini talep ettiğini, davalı banka Ankara 15. Noterliğinin 26/06/2015 tarih …. yevmiye numaralı ihtarnamesi kapsamında dava dışı asıl borçlu şirketlerle birlikte müvekkillerinin tarihlerini belirtmedikleri bir kısım sözleşmelerden kaynaklı ödenmediğini iddia ettikleri yaklaşık 7.716.157,93 TL’nin ödenmesini talep ettiğini, müvekkilleri tarafından Ankara 55. Noterliğinin 30/06/2016 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtara konu sözleşmelerin kabul edilmediği ve iddia edilen kefalet sorumluluğunun kendilerine bildirilmesinin istendiğini, ancak davalı banka tarafından cevap verilmediğini, bahse geçen yazıya mukabil banka tarafından cevap verilmemesi halinde yasal yollara müracaat edileceği belirterek tekrar ihtarname gönderildiğini, müvekkilleri tarafından yapılan araştırma neticesinde dava dışı birtakım şirketler ile davalı banka arasında akdedilen 02/08/2009 tarihli 20.000.000 USD bedelli sözleşmenin 10.000.000 USD bedelli yeni bir ….. akdi ile tüm hüküm ve sonuçları ile ortadan kaldırıldığı bilgisinin verildiğini belirterek her türlü fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla ortada henüz bir icra takibi bulunmadığından İİK 72. Maddesi gereği davanın kesinleşinceye kadar dosya üzerinde ihtiyati tedbir kararı uygulanmasına, davalarının kabulü ile davalı banka ile asıl borçlu … A.Ş. ve diğer borçlu kefiller ile akdedilen 02/08/2009 GKS’nin sonraki tarihli yapılan yeni bir sözleşme ile ortadan kalkması nedeniyle ilgili kredi sözleşmesi kapsamında müvekkillerinden ayrı ayrı geçerli bir kefalet sözleşmesi ve müvekkillerinden kefil sıfatlarının bulunmaması karşısında borçlu bulunmadıklarının tespitine, ayrıca ilgili sözleşmede mevcut imzaların da müvekkillere ait olmaması durumunda ilk neden dışında gerekli olması halinde değerlendirmeye alınmak suretiyle bu bakımdan da müvekkillerinin alınan sözleşme kapsamında ortada geçerli bir kefalet sözleşmesi bulunmaması nedeniyle kefil sıfatıyla borçlu bulunmadıklarının tespitine, bu bağlamda ileride davalı banka tarafından 24/08/2015 tarihli ihtara konu edilen bedelin yasal takibe koyulması halinde ilgili dosya nedeniyle müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, davanın açılmasına neden olan ve tüm süreçte müvekkilleri aleyhine açıkça hukuk aykırı hareket eden davalı hakkında dava değeri üzerinden kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile müvekkil banka ile dava dışı … … San. Ve Tic. A.Ş. Ve diğer … firmaları ile birlikte … Genel Kredi sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, bu sözleşmeye bağlı olarak fon/kredilerin kullandırıldığını, ancak davacı tarafın bu sözleşme ile bağlı olmadığını ve bankaya borçlu olmadığını iddia ettiğini, ancak davacı tarafın müşterek borçlu/müteselsil kefil olarak isminin genel kredi sözleşmesinde açıkça geçtiğini, davacının tek taraflı beyanı ile kefaletinin sona ermeyeceğinin açık olduğunu, bahsi geçen genel kredi sözleşmesinin 15. Maddesinde kefillerin BK. 493 ve 494 maddeleri ile kendilerine tanına kefaletten kurtulma imkanından feragat ettiklerinin açıkça düzenlendiğini, muhtelif Yargıtay kararlarında da bu durumun sabit olduğunu, davacı tarafın iddialarının hukuki bir dayanağının bulunmadığını, … firmalarının bir kısmı ile yapılmış olan yeni bir genel kredi sözleşmesinin bir önceki sözleşmeye dayalı olarak kullandırılmış kredilerden kaynaklı borca ve müteselsil kefalete tesiri olmayacağının aşikar olduğunu, davacılar aleyhine henüz başlatılmış bir icra takibi bulunmayıp kötü niyet tazminatı isteminin asılsız olduğunu, müvekkili bankanın 10.000.000 TL civarında olan alacağını tahsil edemediğinden hesap kat yapıp takip aşamasına getirmiş ise de davacı tarafa aleyhine başlatılmış bir icra takibi bulunmadığını, hal böyle iken dava yanın müvekkil bankayı kötü niyetli olmakla itham etmesinin iyi niyet kurullarına aykırı olduğunu, davacının borcunu ödeme niyetinde olmadığı gibi dayanaksız taleplerle bulunarak haksız kazanç elde etme hayali bulunduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunduğu görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalı banka tarafından davacılara gönderilen noter ihtarnamesinde, banka ile dava dışı … … San. Ve Tic. A.Ş. arasında düzenlenen 02/08/2009, 01/05/2010 ve 05/10/2010 tarihli genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil olan davacıların kefaletten dolayı borçlarının olduğunu belirterek borç bakiyesini tablo halinde gönderildiği, davacıların bu sözleşmedeki imzaların kendilerine ait olmadığı ve borçtan dolayı sorumlu olmadıkları iddiasıyla derdest menfi tespit davasını açtıkları, aldırılan bilirkişi raporlarına göre dava ve ihtarnameye konusu genel kredi sözleşmelerindeki imzaların davacılara ait olmadığı, bu nedenle davacıların ihtarname konusu borçtan sorumlu olmadıkları anlaşıldığından davanın kabulüne, davalı bankanın 24/08/2015 tarihli ihtarname ile davacılardan talep ettiği bedelden dolayı davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davalı talep ettiği alacağı takibe koymadığından koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine,her ne kadar davacılar vekili dava değerini 923.852,87 TL olarak göstermiş ve davalı da bakiye borç hesap tablosunda bu miktarda talepte bulunmuş ise de davacı peşin harç olarak 157,78 TL harç yatırdığından bunun tekabül ettiği dava değeri 9.238,52 TL olup vekalet ücreti bu miktar üzerinden hesaplanmasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kararının, eksik inceleme sonucu yanlış bir neticeye varılmış olan bilirkişi raporuna dayandığını, imza incelemesine konu edilen 02/08/2009 tarihli genel kredi sözleşmesi üzerindeki tüm imzalar müvekkili bankanın çalışanları tarafından huzurda alındığını, davacı tarafa ait imzaların kendi eli ürünü olmama ihtimali bulunmadığını, keza bilirkişi incelemesine tabi tutulan mukayese imzalar dava konusu imzaların atıldığı tarihe yakın zamanlardan seçilmediğini, bilirkişi raporunun son sayfasındaki örneklere bakıldığında dahi bazı örnek imzaların tamamen farklı olduğunun açıkça gözüktüğünü, anlaşılan odur ki davacı taraf farklı zamanlarda farklı karakterlerde imza kullandığını, tek bir bilirkişi tarafından kabulü mümkün olmayan mukayese imzalar kullanılarak ve yeterli teknik donanımdan mahrum şekilde yapılan incelemeye dayalı rapora açıkça itiraz ettiklerini, incelemenin sağlıklı yapılabilmesi için dosyanın konusunda uzman en az üç kişilik bir bilirkişi heyetine tevzisini önem arz ettiğini, mahkemece eksik ve yanlış evrak üzerinden yapılan incelemeye dayalı olarak yanlış bir karara varıldığını, bu nedenlerle, 29/05/2019 tarihli kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemeye ibraz etmiş oldukları dava dilekçesi incelendiğinde dava değeri olarak 923.852,87 TL dava değeri gösterilmiş olduğu görüleceğini, taraflarınca dava dilekçesi hazırlanarak mahkemeye ibraz edildiğini, mahkemece de hazırlayarak sunmuş oldukları dava dilekçesi ve üzerinde belirtmiş oldukları değer üzerinden harç alınarak esas numarası verildiğini, dava değerlerinin 923.852,87 TL olması nedeni ile yerel mahkemece dava heyet tarafından görüldüğünü, mahkemenin gerekçeli kararında belirttiği gibi 9.238,52 TL üzerinden yatırılmış olması durumunda zaten yerel mahkemece davanın heyet tarafından değil, tek hakim tarafından görülmüş olması gerektiğinin açık ve ortada olduğunu, mahkemece dava dilekçesinde dava değerinin 923.852,87 TL olarak gösterildiğini ve mahkemeye sunulduğunu, mahkemece de sehven 9.238,52 TL üzerinden harç hesaplaması yapıldığını, belirtilen miktarlar göz önünde bulundurulduğunda girilen sayıların mahkemece sehven 2 hane kaydırıldığının görüleceğini, dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlardan bir tanesi HMK m. 119/1-d gereğince dava değeri olduğunu, dava değerini dava dilekçesinde göstermek davacı taraf için zorunlu bir unsurken davanın görülmesi için harcın alınması mahkemece yapılması gereken iş ve işlemlerden olduğunu, taraflarınca dava dilekçesinde 923.852,87 TL olarak dava değeri gösterildiğini, mahkemece sehven 9.238,52 TL üzerinden harç alınarak yargılama yapıldığını, Harç, Bazı kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları hukuki işlemden ve sundukları hizmetten dolayı aldıkları paraya dendiğini, harç konusu olan hizmetleri sadece devlet yerine getirmediğini ve bunun karşılığını da yine devletin aldığını, dolayısı ile mahkemece dava değerinin 923.852,87 TL olarak kabul edildiğini ve buna göre işlemlerin yürütüldüğünün açık ve ortada olduğunu, öyle ki yerel mahkemece davanın heyet olarak incelemeye alındığını ve heyet olarak işlem tesis edilerek hüküm kurulduğunu, mahkemenin beyan etmiş olduğu gibi 9.238,52 TL üzerinden harç alınmış ise zaten yargılamanın heyet olarak değil tek hakim tarafından görülmesi gerekeceğini, mahkemece harcı tam olarak yatırmadıkları beyan ediliyor ise mahkemenin zaten eksik yatırıldığı iddia edilen harca esas değer göz önünde bulundurularak davayı heyet olarak görmemesi ve hüküm kurmaması gerektiğini, mahkemece eksik harç alındığı düşünülüyorsa yargılamanın devam etmemesi gerektiğini, mahkeme harcın eksik yatırıldığını düşünüldü ise harcın tamamlatılması için taraflarına süre verilmesi, ve ona göre yargılamaya devam etmesi ve hüküm kurması gerektiğini, dolayısı ile de bu dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmetmesi gerektiğini, harç konusu kamu düzeninden olduğundan dolayı da mahkemenin bu iş ve işlemleri re’sen göz önünde bulundurması gerektiğini, bu nedenlerle, yerel mahkemece verilen hükmün yalnızca vekalet ücretine ilişkin kısmının istinaf yolu ile incelenerek müvekkil lehine bozulmasına karar verilmesini, mahkemece gerekli görülmesi durumunda yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davacıların, İİK’nın 72/2. Maddesi gereğince icra takibinden önce borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;

Dairemizin 2019/1867 Esas 2021/1336 Karar sayılı ilamı ile, 6100 sayılı HMK’nun 344. maddesi gereğince istinaf kanun yoluna başvuru esnasında alınması gerekli olan 15.732,70 TL istinaf nispi karar harcının ikmali için gereği yapılmak üzere ilk derece mahkemesine müzekkere yazıldığı anılan müzekkere üzerine işlem muhtırasının davalı vekiline 02.11.2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde söz konusu muhtırada verilen 7 günlük kesin sürede bildirilen istinaf nispi karar harcının yatırılmadığı, bu durumda, Dairemizce her ne kadar HMK’nun 352. maddesi gereğince HMK’nın 346/1 madde kapsamında istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verme yetkisinin bulunduğu görüşünde ise de, davalı vekili tarafından süresi içerisinde harç yatırılmadığından emsal Yargıtay kararları doğrultusunda 6100 Sayılı HMK’nın 346/1. maddesi gereğince gerekli kararın verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verildiği ilk derece mahkemesince 29.05.2019 tarihli ek kararı ile davalının istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, ek kararın davalı vekiline tebliğ edildiği istinaf süresinin dolmasından sonra dosyanın Dairemize gönderildiği görülmüştür.
Davalı banka tarafından davacı kefillere genel kredi sözleşmesine istinaden toplam 923.852,87 TL’yi ödemeleri için Ankara 15.Noterliğinin 24.08.2015 tarih …. yevmiye sayılı ihtarname çıkarıldığı anlaşılmıştır.
Davacı yan genel kredi sözleşmesindeki kefaletinin geçersiz olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda menfi tespit davasının kabulüne karar verilmiştir.
İşbu davada davacı yan dava dilekçesinde harca esas değeri 923.852,87 TL göstermiş ancak tevzi formunda dava değeri 9.238,52 TL belirtilerek bu miktar üzerinden 157,78 TL peşin harcı yatırmak suretiyle işbu davayı açmıştır.
Dava dilekçesinde ileri sürülen iddia genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davacıların, İİK’nın 72/2. Maddesi gereğince icra takibinden önce borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince, davacılar vekilinin dava değerini 923.852,87 TL olarak gösterdiği ve davalı da bakiye borç hesap tablosunda bu miktarda talepte bulunmuş ise de davacının peşin harç olarak 157,78 TL harç yatırdığı bunun tekabül ettiği dava değerinin 9.238,52 TL olduğundan davacı lehine bu miktar üzerinden vekalet ücreti takdir edilmiş ise de, menfi tespit davası kısmi dava şeklinde açılamayacaktır.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılması gereken iş, davalı banka tarafından davacı kefillere genel kredi sözleşmesine istinaden toplam 923.852,87 TL’yi ödemeleri için çıkarılan Ankara 15.Noterliğinin 24.08.2015 tarih …. yevmiye sayılı ihtarnamede belirtilen ve dava dilekçesinde dava değeri olarak gösterilen 923.852,87 TL üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanunun 16, 30 ve 32 maddeleri ile HMK 150. maddesi gözetilmek suretiyle eksik harcın ikmali için davacılara uygun bir süre verilmesi ve harcın ikmalinden sonra yargılamaya devam edilmesinden ibarettir. (Yargıtay 11 HD 03.10.2012 gün 2011/8026 Esas 2012/14965 Karar) Harç yatırılmadığı takdirde ise, 492 sayılı Harçlar Kanunun 16. ve 30.maddeleri gereğince dosyanın öncelikle işlemden kaldırılması, 3 aylık süre içinde harç yatırılmaz ve dava yenilenmez ise HMK 150.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a.4 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2019 tarih ve 2016/533 Esas 2019/409 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a.4 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/06/2023
Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı … İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden … imza ile imzalanmıştır.