Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1401 E. 2022/1473 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1401 Esas 2022/1473 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1401
KARAR NO : 2022/1473

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2022
NUMARASI : 2022/418 Esas 2022/608 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 13/06/2022
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2022

Taraflar arasındaki limited şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava hak düşürücü sürede açılmamış olması sebebiyle usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun sigortalısı …’in … Şirketi işyerinde çalışmakta iken 06/01/2013 tarihinde meydana gelen iş kazasında yaralanması üzerine ödenen tedavi ve sağlık giderlerinin rücuan tazmini istemiyle anılan şirket aleyhine açılan ve Ankara 13. İş Mahkemesinin 2021/474 esasına kayden görülen davada davalı … Şirketi’nin, sermayesini 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda belirlenen asgari tutarlara yükseltmemesi sebebiyle 03.02.2015 tarihinde kaydının ticaret sicilinden re’sen silindiğini ileri sürerek … Şirketinin tüzel kişiliğinin ihyasına ve ticaret siciline kaydedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sermayesini yasada öngörülen 10.000 TL’ye çıkarmayan ihyası istenen şirketin usul ve yasaya uygun olarak ticaret sicilinden re’sen terkin edildiğini, şirketin davalarının alacak ve borçlarının Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından bilinmesi mümkün olmadığından Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün işbu davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, davanın 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını savunarak davanın usulden reddine karar verilmesine, ek tasfiyeye karar verilmesi halinde TTK’nin 547/2. maddesi uyarınca tasfiye memuru atanmasına, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne açılan bu davada yasal hasım olduğundan aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; ticaret sicilinden re’sen terkin edilen …. Ltd. Şti’nin tüzel kişiliğinin ihyası istemiyle açılan davada 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesinin 15. Fıkrasının son cümlesinde şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını talep edebilecekleri düzenlenmiş olup somut uyuşmazlıkta tüzel kişiliğinin ihyası talep edilen …. Ltd. Şti’nin sermayesini asgari tutara yükseltmeyerek münfesih duruma düştüğünden şirketin ticaret sicilinden 03/02/2015 tarihinde resen terkin edildiği, bu tarihten itibaren yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra işbu davanın 13/06/2022 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmakla davanın hak düşürücü sürede açılmamış olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun alacağını tahsil etmek için Ankara 13. İş Mahkemesi’nin 2021/474 Esasında derdest davada yargılamaya devam edilebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin TTK hükümleri uyarınca ihyası gerektiğini, re’sen terkin işleminin TTK hükümlerine uygun yapılmadığını, müvekkilinin işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunu, anılan iş mahkemesinde görülen davada taraf teşkilinin sağlanması için şirket tüzel kişiliğinin canlandırılması ek tasfiye niteliğinde olup TTK’nın 547. Maddesi gereğince şirkete tasfiye memurunun atanması gerektiğini, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre davacı kurum ihyası istenen şirketten istediği alacağını şirket ortaklarında talep edebileceğinden işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca ticaret sicilinden re’sen terkin edilen limited şirketin ihyası istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesinin 15. Fıkrasında; devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilecekleri düzenmiştir.
Somut olayda ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 03.02.2015 tarihinden itibaren 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrasına son cümlesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 13.06.2022 tarihinde açılmıştır. Ayrıca, ihyası istenen … Şirketi’nin sicilden terkin edildiği tarihten önce hakkında devam eden bir davası veya icra takibi de bulunmamaktadır. Davacı kurum tarafından ise şirket sicilden terkin edildikten sonra rücuan alacak istemiyle Ankara 13. İş Mahkemesi’ne açılan 2021/474 Esas sayılı davada anılan mahkemece şirketin ihyası davasını açması için davacıya süre vermesi üzerine eldeki dava açılmıştır. Şu halde ilk derece mahkemesince anılan yasa hükmü gözetilerek 5 yıllık hak düşürücü sürede şirketin ihyasına yönelik dava açılmadığından özel dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 22.03.2022 tarihli ve 2022/582 Esas-2022/2208 Karar sayılı emsal nitelikteki kararı da aynı yöndedir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçtan muaf olan davacı idareden istinaf başvuru ve maktu karar harcı alınmadığından iadesi yönünde hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/11/2022

Başkan Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.