Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/139 E. 2022/1586 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/139 Esas 2022/ 1586 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/139
KARAR NO : 2022/1586

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2021
NUMARASI : 2021/420 Esas 2021/738 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVA : Tazminat (TTK 553 Yöneticilerin Sorumluluğu)
DAVA TARİHİ : 22/07/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/12/2022

Taraflar arasındaki TTK 553 yöneticilerin sorumluluğu kapsamında tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasında kayıtlı …. A.Ş.’nin, %64 hissesinin …, %10 hissesinin …, %1 hissesinin …’nün eşi …’ye, %25 hissesinin ise müvekkiline ait bulunduğunu, davalıların şirketin Yönetim Kurulu Başkanı ve Başkan Yardımcısı olduklarını, şirket yönetim kurulunun 2 imza ile temsil ve ilzama yetkili kılındığını, 05.10.2020 günü yapılan Genel Kurul toplantısında … ve …’nün müvekkili tarafından ibra edilmediğini, şirketin 2011-2016 döneminde her yıl kar ettiğini ve resmi mali raporlarında da kar açıkladığını, ne var ki; şirketin kurulduğundan beri hiç kar dağıtmadığını, ilk yıllarda kar dağıtılmayarak yatırımlar yapıldığını ve bu yatırımlardan daha çok para kazanıldığını, kar olarak dağıtılacak zaman geldiğinde ise bu paraların Yönetim Kurulu Başkanı olan … ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olan kardeşi …’ye ait bir başka şirkete borç adı altında aktarıldığını, şirketin sermayesinin azaltılmaya başlandığını, kar dağıtımının engellenme çabalarının başlatıldığını, müvekkili tarafından Ankara 30. Noterliğinin 29.07.2020 tarihli ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile TTK. 392/7 maddesi uyarınca birtakım konuları görüşmek üzere Yönetim Kurulunun toplantıya çağrılmasının talep edildiğini, iş bu çağrı üzerine toplanan 02.09.2020 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında ise müvekkilin bütün taleplerinin, kardeş olan diğer iki Yönetim Kurulu üyesinin kendi şahsi ve şirket dışı menfaatlerine aykırı olduğu için, olumsuz oyları ve müvekkilin karşıoyları ile oy çokluğuyla reddedildiğini, müvekkil tarafından bu Yönetim Kurulu kararının batıl olduğunun tespiti için Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesine 2020/432 Esas sayılı davasının açıldığını ve dava sonucunda mahkemece Yönetim Kurulu kararının batıl olduğuna karar verildiğini, şirket Yönetim Kurulunca -o tarihte Yönetim Kurulu üyesi olan müvekkilinin yokluğunda ve davet edilmeksizin- alınan ani bir kararla o güne kadar yapılmamış olan 2016, 2017, 2018, 2019 yılı Olağan genel kurulların yapılmasına karar verildiğini, karar doğrultusunda yapılan genel kurul toplantısında ise müvekkilin yönetim kurulu üyeliğinden çıkarıldığını, Genel Kurul öncesi TTK. gereğince hazırlanarak imzalanması gereken Yönetim Kurulu faaliyet raporu hazırlık çalışmalarına ise müvekkilinin davet edilmediğini, bilgi ve belgelerin de müvekkilden gizlendiğini, Genel Kurul tarihinden önce kanunen şirket merkezinde bulunması gereken finansal tablolarin ve mali verilerin ise şirket merkezinde hazır olmadığını, bu durumun Ankara 43. Noterliğinin 27.08.2020 tarihli ve … Yevmiye numaralı tutanağı ile de tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkil tarafından TTK’nın 420. maddesi uyarınca verilen önerge ile genel kurulun 1 ay ertelendiğini ve genel kurulun ancak 05.10.2020 tarihinde yapılabildiğini, müvekkilince yapılan harici araştırmalarda, müvekkilin de kefili olduğu banka kredilerinin ödenmediğinin, piyasa borçlarının ödenmediğinin, önceleri 1000 kişi civarında çalışanı varken şirketin çalışanının dahi kalmadığının, yeni işler geliştirilemediğininin, personel maaşlarının aylar mertebesinde geciktiğinin tespit edildiğini, şirketin, … A.Ş.’ye verilen 26.4 Milyon TL’nin üzerindeki borç sebebiyle iş yapamaz hale geldiğini, hâkim iki kardeş ortak tarafından alınan kararlarla ortaklığın sermayesinin yok edildiğini, … … A.Ş.’nin Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/378 Esas sayılı dosyası üzerinden konkordato ilan ettiğini ve bu konkordato sürecinden önce şirketten toplam 26.347.352,48 TL. borç aldığını, konkordato projesine ve şirketin eski tarihli tüm ortakların ittifakla aldıkları 10/02/2020 Yönetim Kurulu kararına göre ise; borcun bonolar ile öncelikle şirketin ortaklarının yani … ve … borçlarının ödenmesi için kullanılacağının, kalan bonoların ise şirketin başkaca piyasa borçlarının ödenmesi için veya işlerin teminatı için kullanılacağının kararlaştırıldığını, ancak şirketin iki kardeş Yönetim Kurulu üyesinin, bu bonoların vadelerini ötelediği gibi gelen tüm bonoların da kendi hakimiyetleri altındaki bir başka şirkete aktarılmasını sağladıklarını, şirketin bazı önemli kaynaklarının açıklanmayan bir şekilde ortadan kayıp olduğunu, şirketin demirbaşlarının ise hiç tespitinin yapılamadığını, akıbetlerinin bilinmediğini, davalı Yönetim Kurulu Başkanının eşine ait olan … A.Ş.’den bir beton santrali satın alındığını, vergilendirme, gümrükleme ve nakliye işleri sonucunda toplam 211.000,00 Euro’ya mal edilerek Rusya Federasyonu ülkesine gönderildiğini, oradayken de … A.Ş.’ye tekrar satıldığını, bu şekilde nakit ödemeler dışında şirketin en az 211.000,00 Euro değerindeki mal varlığının da davalılar tarafından kendi hakimiyetlerine geçirildiğini, şirkete gerçek dışı muhasebe kayıtlarının oluşturulduğunu belirterek tüm bu nedenlerle şirket ve bağlı ortaklık yöneticilerinin görev ve yükümlülükleri sırasında eylemleri ile şirketi uğratmış olduğu zararların karşılığı olarak müvekkilinin payı oranında fazlaya ve sair konulara dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini ve davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tüm talep ve dava haklarının zamanaşımına uğradığını, TTK’nın 555. maddesine göre, şirketin uğradığı zararın tazminini, şirketin ve her bir pay sahibinin isteyebileceğini, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebileceğini, ancak davacının tazminatı kendisine ödenmesini talep ettiğini, bunun yasal dayanağı olmadığını, TTK 555 madde hükümlerine aykırı olduğunu, TTK 479/3 maddesi gereğince sorumluluk davası açılması için Genel Kurul kararı alınması şart olduğunu, sorumluluk davası açılması için şirket Genel Kurulunda alınmış herhangi bir karar bulunmadığını, bu konuda karar olmadığı gibi davacının da bu konuda talebi bulunmadığını, davacı vekili tarafından, yasal dayanağı olmayan davasına ilişkin olarak, gerçeğe aykırı, mahkemeyi yanıltmaya yönelik, maddi gerçekliği olmayan hayal ürünü olaylar anlatıldığını, şirketin 05.10.2020 tarihli Genel Kurulu Toplantısında Yönetim Kuruluna …, … ve …’nün seçildiğini, 05.10.2020 tarihine kadar Yönetim Kurulu üyesi olan ve o tarihe kadar yapılan tüm işlemlerde haberdar olan davacının, 05.10.2020 tarihli Genel Kurulda Yönetim Kurulu üyeliğine aday olmadığını, dava dilekçesinde beyan edilen ” müvekkil yönetim kurulu üyeliğinden çıkarılmıştır” yolundaki beyanın tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, davacıya Genel Kurula davet gönderildiğini, Genel Kurul öncesi tüm inceleme ve değerlendirmelerini yaptığını, Genel Kurula avukatı eşliğinde katıldığını, tüm kararlara dahil olduğunu, Genel Kurul’un Bakanlık temsilcisi gözetimde yapıldığını, davacının Genel Kurulda alınan kararlara karşı sayfalarca, ayrıntılı kapsamlı karşı oy gerekçeleri sunduğunu, sunduğu karşı oy gerekçelerinin dahi, şirkette yapılan tüm iş ve işlemlere hakim olduğunu, her türlü inceleme ve değerlendirmeyi yaptığını açıkça ortaya koyduğunu, davacı …’ın, 15.06.2011 ile 13.09.2019 tarihleri arasında şirketin yöneticiliğini, 2012 den sonra da 13.09.2019 tarihine kadar Genel Müdürlük görevini yürüttüğünü, dava dilekçesinde sözü edilen, … … A.Ş.ye borç verme işleminin de bizzat davacının genel müdürlüğü döneminde, bilgisi, onayı ve imzası ile gerçekleştiğini, davacının, dava dışı … … A.Ş.ye ortak olma, karlı olduğunu düşündüğü bir yatırım yapma isteği ve arzusu nedeniyle bilahare sermaye payı karşılığı olarak ele alınmak düşüncesi ile borç verildiğini, ancak daha sonra dava dışı … …. A.Ş.nin ekonomik durumunun bozulması üzerine ortaklık isteğinden vazgeçilerek, borç kaydının devam ettirildiğini, dava dışı … …. A.Ş.’nin mevcut borçlarını ödeyerek faaliyetine devam edebilmek için 2018 yılında konkordato talep etmek zorunda kaldığını, konkordato projesinin onaylandığını, halen ve üstelik turizm sektöründe yaşanan tüm olumsuzlukların üstüne tüm dünyada yaşanan pandemi nedeniyle turizm tamamen durmuş olmasına rağmen, dava dışı … …. A.Ş., ortakları ve tüm aile bireyleri tarafından büyük özverilerle mahkemece onaylanan konkordato projesine uygun olarak ödemelerini yapmaya da devam ettiğini, davacının tüm bu olaylardan, gelişmelerden bilgisi olduğunu, 10.02.2020 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile dava dışı … …. A.Ş. tarafından düzenlenmiş olan bonoların şirket ortakları … ve …a alacakları karşılığı cirolanarak bilançoda bulunan ortaklara borç kaleminin tasfiyesine karar verildiğini, ancak söz konusu karardan dönülerek sonra kayıtlarda yapılan incelemede muhasebesel bir hata yapıldığının fark edildiğini, tüm kayıtların gerçeğe uygun olarak düzeltildiğini, söz konusu hatada …. A.Ş.ye verilen borcun tamamının ortaklardan alındığı şeklinde bir hata yapıldığını, şirket kayıtları incelendiğinde açıkça ortaya çıkacağı üzere davacı …’ın …. A.Ş.ye herhangi bir borç vermediği, yine … tarafından şirket hesaplarına hiçbir zaman nakit girişi yapılmadığının tespit edileceğini, yine kayıtlar incelendiğinde görüleceği üzere şirkete nakit para vermesi bir yana ödenmemiş sermaye borcunu dahi kendisinin ödemediğinin, sermaye borcu ödemesinin bile ortaklardan müvekkil … hesaplarından yapıldığının görüleceğini, davacının sözünü ettiği senetlerin de şirket tarafından şirket borçlarının ödenmesi için kullanıldığını, şirket demirbaşlarının, şirket kayıtlarında mevcut olduğunu, şirket ortaklarından …’nün eşi olan …’nün ortağı ve yöneticisi olduğu ve şirketten çok önce …’nün babası tarafından kurulmuş olan … A.Ş.den borç alındığını, iki şirket arasında hiçbir bağlantı bulunmadığını, dava dışı … A.Ş.den, şirketin Rusyada yapımını üstlendiği inşaat işi için, bir adet beton santralinin davacı … tarafından satın alındığnı ve Rusyaya götürüldüğünü, Rusya Şubesinin tek yetkilisi ve sorumlusunun da davacı olduğunu, işin tamamının davacı tarafından tek imza ile yürütüldüğünü ve yönetildiğini, iş makinasının, … A.Ş. tarafından geri alındığı iddiası tamamen gerçek dışı olduğunu, Rusyada davacının yetki ve sorumluluğunda yürütülen işin, ağır zararla kapandığını, davacının bütün şantiyeyi bırakarak Türkiye’ye döndüğünü, iş makinasının akıbetinin ne olduğunun davacı tarafından açıklanması gerektiğini, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 28/07/2021 tarihli yazısı ekinde mahkememize gönderilen ticaret sicil özeti incelendiğinde, davacının dava dışı …’nin ortağı olduğu, şirket ortağının yöneticiler hakkında, TTK’nın 553. maddesine göre sorumluluk davası açabilmesi için şirket genel kurulu kararının gerekmediği, ancak TTK’nın 555/1. maddesi uyarınca, tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebileceği, oysa davacı tarafın, dava dilekçesinde ve 11.11.2021 tarihli duruşmada, davalı yöneticilerin görev ve yükümlülükleri sırasında eylemleri ile şirketi uğratmış olduğu zararların karşılığı olarak müvekkilinin payı oranında olmak üzere dava konusu olan tazminatı ortağı olduğu … yerine kendisine ödenmesini talep ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirkette %25 pay sahibi olduğunu, şirketin kuruluşundan bu yana müvekkiline kar payı ödemesi yapılmadığını, şirketin iş ve işlemlerinin gizlendiğini, müvekkiline mali konularda bilgi verilmediğini, davalıların eylemleri sebebi ile müvekkilinin zarara uğradığını, TTK 553. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin kanun veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmeleri sebebiyle şirket, pay sahibi ve şirket alacaklılarının doğrudan zarara uğraması halinde, bu kişilere dava açma hakkı tanındığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, anonim şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Tarafların ortağı oldukları dava dışı şirketin ticaret sicil özeti, 05.10.2020 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı, ihtarnameler dosya içerisinde yer almaktadır.
Davacı yan, dava dışı ….AŞ’de %25 pay sahibi olduğunu,kendisinden şirketin iş ve işlemlerinin gizlendiğini,şirket sermayesinin azaltılmaya başlandığını,kar dağıtımı yapılmadığını,davalı …’e ait dava dışı … ….Aş’ye borç verildiğini ancak şirketin korkordato ilan ettiğini,davalıların bazı işlemleri ile şirketin zarar uğratıldığını iddia etmiş, davalı yan ise şirketin zarara uğramadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık şirketin yönetim kurulu başkanı ve başkan yardımcısı olan davalıların davacıyı doğrudan ve/veya dolaylı olarak zarara uğratıp uğratmadığı, uğratmış ise miktarı, davacının davalılardan bu zararın tahsilini talep edip edemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen şirket yöneticileri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığa ait ise de, zarar gören ortakların da yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır.
Ortakların dava açma hakkı doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik gösterir. Yöneticinin yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışı sonucunda ortağın doğrudan zarara uğraması söz konusu ise, ortak uğradığı zararın tazmin edilerek kendisine verilmesi için yönetici aleyhine tazminat davası açabilecektir. Yöneticinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Bir başka anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Şirket yöneticisi hakkında ortakların ve şirket alacaklılarının tazminat davası açma hakkını düzenleyen 6102 sayılı TTK’nın 555. maddesinde yer alan “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” hükmü uyarınca ortak, dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatın kendisine değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2015 tarih ve 2014/11886 Esas 2015/5364 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/10/2017 tarih ve 2016/2892 Esas 2017/5003 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/03/2018 tarih ve 2016/8965 Esas 2018/2193 Karar sayılı emsal içtihatları).
Somut olaya gelindiğinde, davacı yan, ortağı olduğu dava dışı anonim şirketin davalılar tarafından kötü şekilde yönetilmesi nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek iş bu tazminat davasını açmıştır. Yargılama aşamasında davacı vekili 11.11.2021 tarihli celsede “davanın şirketin yöretim kurulu üyelerinin sorumlulukları sebebiyle şirkete verilen ve müvekkilinin uğradığı doğrudan zarar,başka bir ifadeyle payı oranındaki zarar”olduğunu belirtmiştir. Dava dilekçesinde davalılara yöneltilen isnatların tümü şirketin mal varlığının azaltıldığı, başka şirketlere aktarıldığı eylemlerini içermekte olup nitelikleri itibarı ile dava dışı şirket yönünden doğrudan; davacı ortak yönünden ise dolaylı zararlar iddiasını içermektedir.
Davada, davalı yöneticilerin şirketi kötü yönetimi sonucu şirketi zarara ve dolayısıyle davacı ortağı da zarara uğrattığı ileri sürüldüğüne göre, dava konusu edilen zararın davacı yönünden dolaylı zarar niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece, davanın ancak hükmedilecek tazminatın dava dışı şirket lehine hüküm altına alınması istemli olarak açılabileceği, davacı tarafça tazminatın bizzat kendilerine ödenmesinin talep edilmesi karşısında iş bu davanın dinlenemeyeceği nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi isabetli olup davacı vekilinin bu husustaki istinaf itirazları yerinde değildir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/12/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.