Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1341 E. 2022/1157 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1341 Esas 2022/1157 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1341
KARAR NO : 2022/1157

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2018
NUMARASI : 2017/64 Esas 2018/426 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 03/02/2017
KARAR TARİHİ : 05/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/10/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı … Bankası A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın ise kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı ve davalı … vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemizce verilen kararın temyiz edilmesi üzerine yargıtay bozma ilamı doğrultusunda duruşma açılmak suretiyle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankanın … Şubesinin mudisi olduğunu, diğer davalı …’in ise davacı şirketin ortağı ve münferiden temsil ve ilzama yetkili müdürü iken 20/01/2017 tarihinde tüm yetkileri iptal edilip şirket ortaklığından çıkarıldığını, daha sonra müvekkili şirket yetkilisi … tarafından bu durumu gösterir Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin bir örneğinin davalı bankaya ibraz edilerek banka nezdindeki tüm yetkilerinin iptal edilmesinin talep edildiğini, bu talep ile davalı …’in bankadaki yetkilerinin iptal edildiğini, ancak internet bankacılığı işlemi yapabilme yetkisinin iptal edilmediğini, bunun neticesinde davalı …’in şirket hesabından kendi hesabına 350.000,00 TL para havale ettiğini, bu miktardan her iki davalının da sorumlu olduğunu, yapılan işlemin usulsüz olması nedeniyle suç duyurusunda bulunduklarını, davalı …’in haksız parayı uhdesine geçirmesinden dolayı sorumlu olduğunu, diğer davalı bankanın ise sorumluluğunun kusursuz sorumluluk ilkesine dayanması nedeniyle banka çalışanlarının kusurundan sorumlu olduğunu, bu nedenlerle 350.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu havale işleminin haricen internet bankacılığı kullanılarak gerçekleştirildiğinden müvekkilinin herhangi bir ilgisi ve bilgisinin bulunmadığını, bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, davacı şirketin bankaya sunduğu 06/02/2013 tarihli imza sirkülerine göre şirket ortakları … ve …’in ayrı ayrı ve münferiden yetkili kılındıklarını, daha sonrasında 10/09/2015 tarihinde …’in işbu münferit imza yetkisine istinaden müvekkili bankaya internet bankacılığı yetkisi için başvurduğunu, anılan şahsın bu tarihten sonra pek çok kez internet bankacılığı yetkisini kullandığını, bu durumun davacı şirketin yetkilisi …’in de kabulünde olduğunu, davacı şirket yetkilisi …’in 25/01/2017 tarihinde banka şubesine uğrayarak şirketin ortaklık yapısının değiştiğini, artık tek yetkilinin kendisi olduğunu belirterek 25/01/2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesini bırakıp gittiğini, dava konusu olan 350.000,00 TL’lik internet bankacılığı havale işleminin 30/01/2017 tarihinde yapıldığını, bu tarihte …’in kurumsal internet bankacılığı yetkisinin kaldırılması için müvekkili bankaya verilmiş hiç bir talimatın bulunmadığını, anılan davalının internet bankacılığı yetkisinin havale işlemi yapıldıktan sonra aynı gün içerisinde daha sonra iptal edildiğini, davacı ile müvekkili arasında imzalanan ticari müşteri sözleşmesinin internet bankacılığı maddeleri uyarınca sorumluluğun tamamen davacı şirkete ait olduğunu ileri sürerek aleyhlerine açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket ortaklığından çıkması yada çıkarılmasının, müdürlük ve temsil yetkilerinin iptal edilmesinin internet bankacılığı işlemlerini kullanma yetkisini tek başına ortadan kaldıramayacağını, niza konusu havale işleminin 30/01/2017 tarihinde internet bankacılığı işlemleri yapma yetkisi dahilinde gerçekleştirildiğini, internet bankacılığı yetkisinin bu havaleden sonra iptal edildiğini, müvekkilinin davacıdan alacağının bulunduğunu, davacı şirket yetkilisi …’in müvekkiline yaklaşık 4.000.000,00 TL alacağını her ay 350.000,00 TL – 400.000,00 TL olarak ödeyeceğini bildirdiğini, müvekkilinin de bu beyana dayanarak havale işlemini yaptığını, davacı şirketin internet bankacılığı işlemleri yapma yetkisini havale tarihinden sonra iptal etmesinin de dava konusu işlem için müvekkiline yetki verildiği şeklinde yorumlanması gerektiğini belirterek haksız, kanuna ve hukuka aykırı olan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalı …’in şirket ortaklığı ve münferiden temsil yetkisinin son bulduğu 13/01/2017 tarihli ortaklık kurulu kararı ile belirlendiği, bu durumun 20/01/2017 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanarak üçüncü kişiler bakımından yürürlüğe girdiği, bu tarih itibariyle anılan davalının internet bankacılığı işlemleri yapma yetkisi sonlanmadığı, davalının cevabında da bildirdiği şekilde 10/09/2015 tarihli başvuruya istinaden verilen internet bankacılığı yapma yetkisinin devam ettiği, 30/01/2017 tarihinde gece 01:42 saatinde davalı … tarafından internet bankacılığı yetkisi kullanılarak davacı hesabından kendi hesabına 350.000,00 TL aktarıldığı, davacının bu işlemin hukuka aykırı olduğunu, her iki davalının da bu işlemden sorumlu olduğunu bildirmiş ise de, davalı banka yönünden gerek bankacılık uygulaması ve gerekse taraflar arasında akdedilen ticari müşteri sözleşmesi hükümlerine göre, şirketi temsil yetkisinin sonlanmasının internet bankacılığı yetkisini de sonlandırmayacağı, başvurudaki usul ile şirket tarafından bankaya gerekli bildirimin yapılarak davalı …’in internet bankacılığı yetkisinin sonlandırıldığının bildirilmesi gerektiği, davacı şirket yetkilisinin, niza konusu havale işlemi yapıldıktan sonra aynı gün davalı banka şubesine başvurarak diğer davalı …’in internet bankacılığı yetkisini iptal ettiği, bu durumda niza konusu havale işleminden dolayı davalı bankanın sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, davalı …’in temsil yetkisi sona ersede internet bankacılığı işlemi yapma yetkisinin devam ettiğini, ayrıca davacıdan alacaklı olduğunu, şifai anlaşmaya uygun olarak havale işlemini yaptığını ileri sürmüş ise de, şirketteki temsil yetkisinin sona ermesi neticesinde yaptığı havale işleminin kendisini yetkisiz temsilci durumuna düşürdüğü, sırf internet bankacılığı yetkisinin olması, her hangi bir bağının kalmadığı davacı şirket hesaplarına girerek kendisinin ya da başkasının hesaplarına para aktarmasını yasal hale getirmeyeceği, öte yandan davacı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, varsa bunun miktarının ne olduğuna ilişkin bir mahkeme ilamı yada tarafların itirazına uğramamış sözleşme ve benzeri belge sunulmadığı, davalı …’in usulsüz ve yasaya aykırı olarak davacı şirketin hesabından internet bankacılığı yetkisini kullanarak aldığı 350.000,00 TL’nin iadesinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı banka aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın ise kabulüne, 350.000,00 TL’nin davalı …’ten tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı … hakkında verilen karar isabetli olsa da diğer davalı … Bankası hakkında verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Ticaret sicil gazetesinde yayımlanan kayıtların yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracağı ve üçüncü kişiler üzerinde hüküm doğuracağını, bu ilan aleni olmasına ve üçüncü kişilerin durumu bilmediğini iddia etmesi mümkün olmamasına rağmen bir nüshası müvekkili şirket yöneticisi … tarafından 25/01/2017 tarihinde davalı bankaya ibraz edildiğini, bu durumun gözardı edilerek davalı bankanın sorumlu olmadığına ilişkin karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı bankanın objektif özen yükümlülüğüne aykırı davranarak 25/01/2017 tarihinden itibaren yetkisiz temsilci konumunda bulunan …’in internet bankacılığı kullanımını engellemediğini, davalı bankanın özen yükümlülüğüne aykırı davranarak müvekkili şirketi zarara uğratması nedeniyle davalı … Bankasının diğer davalı … ile birlikte müştereken sorumlu olduğunu, söz konusu durumum dikkate almadan davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin davalı … hakkında verdiği kararın kaldırılmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının davasını ispat edemediğini, müvekkilinin davacı şirket ile bağının kalmadığı şeklindeki tespitin hatalı olduğunu, müvekkilinin 13/01/2017 tarihindeki ortaklıktan çıkarıldıktan ve müdürlük yetkisi sonlandırıldıktan sonra 16/01/2017 tarihinde davacı şirkete 12.000,00 TL para gönderdiğini, davacı tarafın sadece hukuki sebep olarak müvekkilinin internet bankacılığı yetkisi olmaması dolayısıyla havale edilen parayı talep ettiğini, ancak mahkemenin taleple bağlılık ilkesine uymayarak genel hükümlere uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin dosyada mevcut ticari kayıtlara göre bilirkişi raporuyla da davacı şirketten alacaklı olduğunun belirlendiğini, müvekkilinin şirket ortaklığından çıkması, çıkarılması hatta müdürlük temsil yetkilerinin iptal edilmesi, müvekkilinin gerek şahsi hesaplarından gerekse de kendisinin bizzat bankadan davacı şirketi hesabına işlemler yaptığını, bunun da internet bankacılığı yapma yetkisinin kaldırıldığı anlamına gelmeyeceğinin anlaşılacağını, müvekkilinin davacı şirkete 350.000,00 TL tutarında borcu olmadığını, bilakis davacı şirketin müvekkiline yaklaşık 4.000.000,00 TL borcu bulunduğunu, davacı şirketin yetkilisi …’in müvekkiline “Şirketin sana olan yaklaşık 4.000.000,00 TL borcu peyder pey 350.000,00 – 400.000,00 TL olarak her ay ödeneceğini, ocak ayı sonunda vergi iadelerinden dolayı şirketin hesabına para yatacağını, kendisinin de zaten yetkili olduğundan bu yatan paranın 350.000,00 TL’sinin alacağına mahsuben almasını” söylemesi üzerine söz konusu işlemin yapıldığını, davacı şirketin 01/01/2016 – 30/06/2016 tarihleri arasındaki mizana göre müvekkilinin davacı şirketten toplam 3.428.585,10 TL alacaklı bulunduğunun bilirkişi raporuyla belirlendiğini, mahkemenin ise bu durumu göz önünde tutmayarak sırf internet bankacılığı yetkisi olmaması nedeniyle müvekkili yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin yetkilerinin haberi olmadan 13/01/2017 tarihli toplantıda iptal edildiğini, müvekkilinin yetkileri iptal edilmesine rağmen davacı şirkete 16/01/2017 tarihinde 12.000,00 TL para gönderdiğini, 26/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “internet bankacılığı aracılığıyla gerçekleştirilen dava konusu havale işlemi nedeniyle davalılara kusur ve sorumluluk yüklenemeyeceği, para aktarım işleminin Ticaret Müşteri Sözleşmesinin 14. maddesinde tanınan yetki çerçevesinde ve taraflar arasındaki akdi ilişkiye uygun olarak gerçekleştirildiği, 350.000,00 TL tutarındaki havale işleminin davalı alacaklı …’in davacı borçlu şirketten alacağının tahsiline yönelik olarak gerçekleştirildiği ve davalı … yönünden sebepsiz zenginleşmeye yol açmadığı, davalılardan …’in 30/01/2017 tarihinde davacı şirketin hesabından bireysel hesabına aktardığı 350.000,00 TL’lik meblağ nedeniyle davacı şirketin davalılardan alacaklı olmadığı” kanaatine vardığını, dava konusu işlem nedeniyle müvekkili hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, müvekkilin bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle nitelikli hırsızlık eyleminden dolayı Ankara Batı 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/784 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan kamu davasının halen derdest olduğunu, söz konusu ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmak suretiyle müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Bankası A.Ş. vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davacı şirketin eski ortak ve yöneticisi olan davalı …’in internet bankacılığı yolu ile davacı şirket hesabından kendi hesabına aktardığı paranın tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davalı … Bankası A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizce 06/03/2020 tarih 2018/2126 Esas ve 2020/333 Karar sayılı karar ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekili istinaf başvurusunun kabulü ile kararın davalı banka hakkındaki dava yönünden kaldırılmasına karar verilmiş, kararının davalı … vekili ile davalı … Bankası A.Ş. vekilince temyiz edilmesine üzerine Dairemiz kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04/04/2022 tarih 2020/2358 ve 2022/2799 Karar sayılı ilamı ile “… (1) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davalı … vekilince yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı … yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
(2) Davalı … Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davacı şirket yetkilisi …’in banka şubesine diğer davalı …’in yetkilerinin sona erdiğini bildirmesine ve kendisi bakımından internet bankacılığı kullanımı açısından belge düzenlemesine rağmen, eş zamanlı olarak daha önce internet bankacılığı kullanım hakkı tanınıp şifre verilen davalı …’in şirket adına internet bankacılığı kullanımının sonlandırılması için yazılı olarak talepte bulunmamış olmasına göre zararın meydana gelmesinde davacı şirketin de müterafik kusurunun bulunduğu gözetilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi’nin davalı … Bankası A.Ş. hakkında verdiği kararın bozulması gerekmiştir…” denilmek suretiyle bozulmuştur.
Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyularak bozma ilamı doğrultusunda davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair Dairemiz kararına karşı adı geçen davalının temyiz başvurusu üzerine onanarak kesinleştiğinden davalı … hakkındaki davada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davalı banka yönünden yapılan değerlendirme de ise; davacı şirketin yetkilisi, davalı …’in davacı şirketteki hissesini diğer ortağa devrettiği ve müdürlükten alındığına dair ortaklar kurulu kararı yayınlandığına dair Ticaret Sicil Gazetesini 25/01/2017 tarihinde davalı banka yetkilisine verilmiştir. Öte yandan davacı şirket ile imzalanan 20/01/2017 tarihli ticari müşteri sözleşmesi çerçevesinde 20/01/2017 tarihinde davacı şirket müdürü … davacı şirket adına internet bankacılığı için başvurarak internet bankacılığı kullanma yetkisi talebinde bulunmuştur. Bilindiği üzere TTK’nın 36. maddesi uyarınca Türkiye Ticaret Sicil Gazetesine yayınlanan ilanların üçüncü kişileri bağlar. Davacı şirket ilan ile yetinmeyip davalı …’in müdürlük yetkisinden alındığını, yani davacı şirket adına işlem yapma yetkisine son verildiğini davalı bankaya bildirilmiş ve 20/01/2017 tarihinde de yeni müdürün internet bankacılığı üzerinden işlem yapma yetkisi ve sıfatını davalı bankadan almıştır. Davalı banka 20/01/2017 tarihli bu bildirim üzerine yetkisi sona eren davalı …’in internet bankacılığı üzerinde işlem yapması engelleyecek bir güvenlik önlemi almamıştır. Bankalar güven kurumu olması nedeniyle objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmediğinden hafif kusurundan dahi sorumludur (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 24/01/2017 tarih ve 2016/1647 Esas 2017/407 Kararı, 28/05/2015 tarih ve 2014/19941 Esas 2015/7813 Kararı ile 11/09/2013 tarih ve 2013/9411 Esas 2013/13587 Kararı). Bu nedenle davalı banka gerekli engelleyici önlemleri almayarak yetkisi son bulan davalı …’in internet bankacılığı yolu ile davacı şirketin hesabından kendi şahsi hesabına toplam 350.000,00 TL aktardığından dava konusu olayın gerçekleşmesinde davalı bankanın %80 oranında müterafik kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, davacı şirket yetkilisi …’in banka şubesine diğer davalı …’in yetkilerinin sona erdiğini bildirmesine ve kendisi bakımından internet bankacılığı kullanımı açısından belge düzenlemesine rağmen, eş zamanlı olarak daha önce internet bankacılığı kullanım hakkı tanınıp şifre verilen davalı …’in şirket adına internet bankacılığı kullanımının sonlandırılması için yazılı olarak talepte bulunmamış olmasına göre zararın meydana gelmesinde davacı şirketin de %20 oranında müterafik kusurlu olduğu kanaatine varılmakla davalı banka hakkındaki davanın kusur oranları gözetilerek kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının davalı banka yönünden kaldırılmasına, tarafların kusur oranları gözetilerek davanın 280.000,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE Dair Dairemizin 06/03/2020 tarih 2018/2126 Esas 2020/333 Karar sayılı kararına karşı adı geçen davalının yapmış olduğu temyiz başvurusunun Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 04/04/2022 gün 2020/2358 Esas 2022/2799 Karar sayılı kararının sonuç kısmının 1 nolu bendi ile onanmasına karar verilerek kesinleştiğinden davalı … hakkındaki davada karar verilmesine yer olmadığına,
B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/06/2018 gün ve 2017/64 Esas 2018/426 Karar sayılı kararının davalı banka hakkındaki dava yönünden KALDIRILMASINA,
3-Davanın kısmen kabulüne, 280.000,00 TL’nin davalı bankadan (İlk Derece Mahkemesince davalı … yönünden kurulan hükümde karar altına alınan ve Yargıtay onaması ile kesinleşen tutar ile tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla müteselsilen) tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Alınması gereken 19.126,80 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 5.977,13 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.149,67 TL harcın davalı bankadan (İlk Derece Mahkemesince davalı … yönünden kurulan hükümde karar altına alınan tutar ile tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla müteselsilen) alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça sarf edilen 31,40 TL başvurma harcı, 5.977,13 TL peşin harç ve 4,60 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 6.013,13 TL (İlk Derece Mahkemesince davalı … yönünden kurulan hükümde karar altına alınan tutar ile tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla müteselsilen) alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının 217,90 TL posta ve tebligat gideri, 2.600,00 TL bilirkişi gideri olarak toplam 2.817,90 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı gözetilerek hesaplanan 2.254,32 TL yargılama giderinin davalıdan (İlk Derece Mahkemesince davalı … yönünden kurulan hükümde karar altına alınan tutar ile tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla müteselsilen) alınarak davacıya verilmesine,
7-Gider avansından varsa artan miktarın talep halinde davacıya iadesine,
8-Kendini vekil ile temsil ettiren davacı lehine kabul edilen miktar göz önünde tutularak karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 42.200,00 TL vekalet ücretinin (İlk Derece Mahkemesince davalı … yönünden kurulan hükümde karar altına alınan 26.950,00 TL tutar ile tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla ve bu tutar yönünden müteselsilen) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Kendini vekil ile temsil ettiren davalı banka lehine reddedilen miktar göz önünde tutularak karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı bankaya verilmesine,
B)1-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacının istinaf aşamasında yaptığı 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile ile posta tebligat gideri 77,00 TL olmak üzere toplam 175,10 TL yargılama giderinin davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında birden fazla duruşma açıldığından yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 11.000,00 TL vekalet ücretinin davalı bankadan alınarak kendini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı banka vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/10/2022

Başkan- … Üye – … Üye – 92578 Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.