Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1339 E. 2022/1389 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1339 Esas 2022/1389 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1339
KARAR NO : 2022/1389

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2017
NUMARASI : 2012/17 Esas 2017/872 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVALI MÜTEVEFFA
TEREKE TEMSİLCİSİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 05/02/2012
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/11/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı şirket vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyaya Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda duruşma açılmak suretiyle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yatırılan paraların istenildiği her an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa 110.000 DM yatırdığını ancak, talep etmesine rağmen yatırdığı parayı geri alamadığını ileri sürerek, haksız fiil hükümleri gereğince paranın yatırıldığı tarihden itibaren işleyecek en yüksek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, davacıların iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre davacının davasının kısmen kabulü ile, davacının davalı … Holding A.Ş. nin şirket ortağı olmadığının tespitine 138.286,43-TL nin temerrüt tarihi olarak kabul edilen 30/12/2011 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemin reddine
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İlk derece mahkemesi kararının davacının hile ve/veya kesin hükümsüzlük iddiasını ispat etmesine yönelik kabulünün dosya içeriğine ve yasaya aykırı olduğunu, davalının para toplanırken davacıya anonim şirkete ortak olacağı konusunda hiçbir bilgi vermediği, aynı şekilde davacının da yatırım yaparken anonim şirkete ortak olacağı iradesiyle hareket etmediği yönündeki iddia ve kabulün yerinde olmadığını, davacının milli ve / veya dini duyguları istismar ederek yüksek oranda kar verileceği, verilen paranın istenildiği an geri alınabileceği vaatleri ile davalı müvekkili şirketçe kandırıldığı yönündeki iddiaların da kendi içinde çelişkili hemde gerekçe ile bağdaşmayan iddialar olduğunu, alacağın zaman aşımına uğradığını, davacı taraf ile davalı arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunduğunu, davanın temelinde zarara katlanmak arzu ve iradesinin yer aldığını, davacının her türlü hak ve talebinin hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülmediğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davalı şirket vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun yasa nedeniyle kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 3332 Sayılı Yasanın geçici 4.maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Anılan karara karşı davacı vekilinin temyiz yoluna başvurması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2022 tarih ve 2021/1772 Esas 2022/4769 Karar sayılı kararı ile;
“….Dava, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve 6.212,20 Euro’nun davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı taraflara tebliğ edilmiş olup davalılardan … vasisi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Davada davalı şirket ile davalı gerçek kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı … tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmaması nedeniyle … hakkında verilen İlk Derece Mahkemesi kararı kesinleşmiş bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi, kamu düzenine aykırılık halleri dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Somut olayda kamu düzenine aykırılık da söz konusu olmadığından bölge adliye mahkemesince istinaf kanun yoluna başvuran davalılar hakkında inceleme yapılması ve bir karar verilmesi gerekmektedir. Bölge Adliye Mahkemesi kararında davalı … tarafından istinaf başvurusu yapılmadığı gerekçesiyle bu davalı hakkında değerlendirme yapılmamış ise de, davalı … hakkında verilen ilk derece mahkemesi kararının kesinleşmiş olduğu gözetilerek bu davalı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
…” gerekçesiyle bozularak dosya Dairemize gönderilmiş olup, Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda somut olaya gelince,
Sermaye Piyasası Kanunu’nun “Halka Açık Ortaklık Statüsünün Kazanılması” başlıklı 16/1.maddesinde (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılacağı, bu ortaklıkların halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olacağı,
2. fıkrasında ise; payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıkların, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorunda olacağı, aksi durumda, Kurulun, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alacağı düzenlemesi yer almaktadır.
İstinaf aşamasında yürürlüğe giren 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde, 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna geçici madde eklenmiş olup, geçici 4. Maddesinde ise; 31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü aracın, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunacağı, bu ortaklıklara yapılan ödemelerin pay karşılığı yapılmış kabul edileceği ve ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayılacağı, bu payların kaydileştirilmemiş olmasının ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığının da iddia edilemeyeceği, birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verileceği ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılacağı hükmü düzenlenmiştir.
Davacı vekili, 7194 sayılı yasanın 41. maddesinin Anayasanın birçok maddesine aykırı olduğunu iddia edilerek somut norm denetimi yolu ile Anayasaya aykırı yasa maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasını talep etmiş ise de, Dairemizce Anayasaya aykırılık iddiası uygun görülmemiştir.
07/12/2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yasa kapsamında Dairemizce Sermaye Piyasası Kurulu’na yazılan yazıya verilen cevaba göre; davalı şirketin Sermaye Piyasası Kurulu’nun 21/11/1996 tarih ve 50/1475 sayılı kararı ile şirket payları sahibi sayısı nedeniyle halka arz edilmiş sayıldığı, 23/11/2012 tarihinde ise şirketin paylarının borsada işlem görmeye başladığı şirketin 31/12/2014 tarihine kadar pay sahibi sayısı nedeniyle halka arz edilmiş sayılan ancak borsada işlem gören şirketler kapsamına girdiği belirtilmiştir. Bu hale göre davalı şirketin Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında kaldığı ve davacının da artık davalı şirketin ortağı olarak kabul edildiği, anlaşılmakla davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun Yasa nedeniyle kabulü ile davalı şirket hakkında açılan davada 3332 sayılı Yasanın geçici 4. maddesi gereğince davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı … hakkında verilen Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2017 tarih ve 2012/17 Esas 2017/872 Karar sayılı kararının davalı … vasisi … istinaf kanun yoluna başvurmadığından kesinleşmiş olduğu gözetilerek bu davalı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf bavşurusunun HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca Yasa nedeniyle KABULÜNE,
2-Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2017 tarih ve 2012/17 Esas 2017/872 Karar sayılı kararının davalı şirket yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-3332 Sayılı Yasanın geçici 4. maddesi gereğince davalı şirket hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalı … hakkında verilen Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2017 tarih ve 2012/17 Esas 2017/872 Karar sayılı kararının davalı … vasisi … istinaf kanun yoluna başvurmadığından kesinleşmiş olduğu gözetilerek bu davalı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gerekli olan 59,30 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından fazla yatırılan 2.007,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan 18,40 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç, 1.450,00 TL bilirkişi ücreti, 115,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.642,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde yatırana iadesine,
C)1-Davalı tarafından yatırılan 2.361,59 TL istinaf karar harcı ile 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
4-İstanbul 22. İcra Müdürlüğü 2017/41413 Esas takip dosyasına davalı şirket tarafından sunulan teminatın İİK’nun 36. maddesi uyarınca davalı şirkete iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında açılan duruşma bozma ilamı gereği olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/03/2021 tarih ve 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı emsal içtihadı da gözetilerek taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/11/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi-1

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.