Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/133 E. 2022/1576 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/133 Esas 2022/ 1576 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/133
KARAR NO : 2022/1576

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2021
NUMARASI : 2021/435 Esas 2021/655 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVA : Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/07/2021
KARAR TARİHİ :14/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/12/2022

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … numarasında kayıtlı …. A.Ş’nin %75 …, %25 müvekkili … ortaklığı ile 26.12.2018 tarihinde kurulduğunu, diğer davalı …’nün ise şirketin iştiraki olan …. A.Ş’nin 18.03.2020 tarihinden bu yana Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, 03.09.2020 günü yapılan Genel Kurul Toplantısından toplantı başkanı … tarafından dışarı çıkarıldığından yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerinin ibra edilemediğini, müvekkilinin ise hali hazırda şirketin %25 pay sahibi olduğunu, şirketin kuruluşundan bu yana müvekkiline hiçbir kar payı ödemesi yapılmadığını, şirketin iş ve işlemlerinin de müvekkilinden gizlendiğini, müvekkilinin son iki yıl içerisinde Türkiye’deki işlerini takip eden kişinin … olduğunu, …’ın davalı şirketin hakim ortağı …’in eşinin yeğini ve şu anki yönetim Kurulu Başkanı … tarafından şirketten uzaklaştırıldığını, mali konularda hiç bilgi verilmediğini, müvekkili tarafına en son Ankara 63. Noterliği’nin 08.06.2021 tarih ve …yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bilgi ve belgelerin talep edildiğini, davalı şirket tarafından Ankara 24. Noterliği’nin 18.06.2021 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bilgi verilmeyeceğinin açıkça bildirildiğini, bu sebeple müvekkili tarafından Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne 2021/412 E, sayılı dosyası ile TTK 437/5 maddesi uyarınca bilgi vermeye izin davası açıldığını, sonuç olarak davalıların sorumlulukları nedeniyle müvekkilinin uğradığın zararların karşılığı olarak şimdilik 50.000,00 TL’nin davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının TTK’nun 555. madde hükmüne aykırı olarak davayı açtığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, TTK’nun 479/3 maddesi gereğince sorumluluk davası açılması için Genel Kurul kararı alınması gerektiğini, ancak davacı tarafça şirket genel kurulunda bu yönde alınan bir karar olmadığını, açılan davanın yasal düzenlemelere tamamen aykırı olduğunu, davacının şirketin kuruluşundan itibaren 24 ay geçmesine rağmen halen ödenmemiş sermaye borcu bulunduğunu, davacı tarafından yetkili kılınan …’ın şirketten uzaklaştırıldığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, söz konusu şahsın şirketin genel müdürü ve tüm faaliyetlerinden sorumlu yöneticisi olarak çalışırken kendisi tarafından fiilen sonlandırıldığını, sonuç olarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı şirket ortağının şirketin %25 pay sahibi olduğu, davacının dava dilekçesinde varlığı iddia olunan zararın karşılığı olarak 50.000,00 TL’nin davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ettiği, pay sahiplerinin zarara uğraması halinde 6102 sayılı TTK’nun 555/1 maddesi gereğince tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecekleri, davacıların ise tazminatın doğrudan kendilerine ödenmesini talep ettiği, TTK’nun 555. maddesi uyarınca davacının bu yönde bir talep hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirkette %25 pay sahibi olduğunu, şirketin kuruluşundan bu yana müvekkiline kar payı ödemesi yapılmadığını, şirketin iş ve işlemlerinin gizlendiğini, müvekkiline mali konularda bilgi verilmediğini, davalıların eylemleri sebebi ile müvekkilinin zarara uğradığını, TTK 553. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin kanun veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmeleri sebebiyle şirket, pay sahibi ve şirket alacaklılarının doğrudan zarara uğraması halinde, bu kişilere dava açma hakkı tanındığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’unun 555.-561. maddeleri “Şirketin Zararı” ana başlığı altında yer aldığını, TTK 1534/1. maddesi gereği, TTK 555-561. maddelerinin uygulama alanı şirketin zararı ile sınırlandırıldığını, dolayısıyla ilgili hükümlerin yalnızca şirketin doğrudan zarara uğradığı ve pay sahiplerinin de şirketin zarara uğraması sebebi ile dolaylı zarara uğraması halinde açılacak davalarda uygulanacağının kabulü gerektiğini, öte yandan istinaf incelemesine konu işbu dava, pay sahibi müvekkilin davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları sebebi ile uğradığı doğrudan zararlara ilişkin olduğu, TTK’nın Kurucuların, Yönetim Kurulu Üyelerinin, Yöneticilerin ve Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu başlıklı 553. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin kanun veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmeleri sebebiyle şirket, pay sahibi ve şirket alacaklılarının doğrudan zarara uğraması halinde, bu kişilere dava açma hakkı tanındığı, TTK’nın 553. maddesinde pay sahiplerinin doğrudan doğruya uğradıkları zararlar bakımından da dava hakkını düzenlediği hem hükmün gerekçesinde hem de öğretide kabul edildiğini, dolayısı ile doğrudan zararın varlığı halinde zarara uğrayan pay sahibi, TTK m. 553 uyarınca bağımsız dava açabilecek ve şirketin doğrudan zararı durumunda açılan davadan farklı olarak hükmedilecek tazminatın kendisine ödenmesini talep edebileceğini, yönetim kurulu üyelerinin pay sahiplerini uğratmış olduğu zararlar sebebi ile pay sahipleri tarafından doğrudan sorumluluk davası açılabildiğini, zararların karşılığı tazminatın kendilerine ödenmesi talep edilebileceğini, müvekkili …’nun davalıların sorumlulukları sebebi ile uğramış olduğu doğrudan zararlara ilişkin tazminatın kendisine ödenmesi talebinde bulunmasının, mevzuattan doğan hakkın kullanımı olduğunu, ilk derece mahkemesinin müvekkilinin bu yönde bir talep hakkı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi yönündeki kararının hukuken uygun olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, anonim şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Tarafların ortağı oldukları dava dışı şirketin ticaret sicil özeti, 03.09.2020 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı ihtarnameler dosya içerisinde yer almaktadır.
Davacı yan, dava dışı ……AŞ’de %25 pay sahibi olduğunu, şirketin kuruluşundan bu yana kendisine hiçbir kar payı ödemesi yapılmadığını, şirketin iş ve işlemlerinin de gizlendiğini, mali konularda hiç bilgi verilmediğini, şirketin 2019 yılında peşinen tahsil edilen karının şirket kasasında olması gerekirken yok edildiğini davalıların şirket menfaatine hareket ederek kendi şirketlerine para aktarımı yaptıklarınıı ve zarara uğradığını iddia etmiş, davalı yan ise şirketin zarara uğramadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık şirketin eski ve yeni yöneticisi olan davalıların davacıyı doğrudan ve/veya dolaylı olarak zarara uğratıp uğratmadığı, uğratmış ise miktarı, davacının davalılardan bu zararın tahsilini talep edip edemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen şirket yöneticileri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığa ait ise de, zarar gören ortakların da yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır.
Ortakların dava açma hakkı doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik gösterir. Yöneticinin yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışı sonucunda ortağın doğrudan zarara uğraması söz konusu ise, ortak uğradığı zararın tazmin edilerek kendisine verilmesi için yönetici aleyhine tazminat davası açabilecektir. Yöneticinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Bir başka anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Şirket yöneticisi hakkında ortakların ve şirket alacaklılarının tazminat davası açma hakkını düzenleyen 6102 sayılı TTK’nın 555. maddesinde yer alan “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” hükmü uyarınca ortak, dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatın kendisine değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2015 tarih ve 2014/11886 Esas 2015/5364 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/10/2017 tarih ve 2016/2892 Esas 2017/5003 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/03/2018 tarih ve 2016/8965 Esas 2018/2193 Karar sayılı emsal içtihatları).
Somut olaya gelindiğinde, davacı yan, ortağı olduğu dava dışı anonim şirketin davalılar tarafından kötü şekilde yönetilmesi nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek iş bu tazminat davasını açmıştır. Yargılama aşamasında davacılar vekili 13.10.2021 tarihli celsede “davalıların şirketi zarara uğrattıklarından tespit edilecek zarardan müvekkiline düşecek payın davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesini istiyoruz” şeklinde dava dilekçesinde yer alan zarar kalemleri açıklanmıştır. Davacı, doğrudan zarar iddiasını somutlaştırmamıştır. Pay sahibinin doğrudan zarara uğraması halinde tazminatı kendisine verilmesini isteyebilir. Ancak davacı dava dilekçesinde kar payı dağıtılmadığı, bilgisi verilmediği, şirketin işlemlerinin gizlendiği gibi eylemlerin zarar iddiası ile bağlantısı kurulmadığı gibi bilgi ve belge saklanması iddiası ile zararın şirket bünyesinde doğduğuna ilişkin bir iddia olup davacı ortak yönünden dolaylı zarar niteliğindedir.
Davada, davalı yöneticilerin şirketi kötü yönetimi sonucu şirketi zarara ve dolayısıyla davacı ortağı da zarara uğrattığı ileri sürüldüğüne göre, dava konusu edilen zararın davacı yönünden dolaylı zarar niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece, davanın ancak hükmedilecek tazminatın dava dışı şirket lehine hüküm altına alınması istemli olarak açılabileceği, davacı tarafça tazminatın bizzat kendilerine ödenmesinin talep edilmesi karşısında iş bu davanın dinlenemeyeceği nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi isabetli olup davacılar vekilinin bu husustaki istinaf itirazları yerinde değildir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/12/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.