Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1327 E. 2022/1160 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1327 Esas 2022/1160 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1327
KARAR NO : 2022/1160

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2019
NUMARASI : 2017/530 Esas 2019/293 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 04/08/2017
KARAR TARİHİ : 04/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda dosya Dairemize gönderilmiş ve celse açılmak suretiyle gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı …. Ltd. Şti. arasında 19/09/2012 tarihli 50.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi, 10/05/2011 tarihli 10.000.000,00 TL bedelli ve 25/05/2012 tarihli 50.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmelerine istinaden nakdi ve gayrinakdi kredi kullandırıldığını; davalıların sözleşmeleri müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın Ankara 43. Noterliği’nin 13/07/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle kât edildiğini ve kât ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/7614 E.sas sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip yapıldığını, davalıların takibe itiraz etiklerini ve takibin durdurulduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, alacağın zaman aşımına uğradığını, takip miktarı kadar borç bulunmadığını; kefaletin yasaya aykırı olduğunu ve hesap kât ihtarı tebligatının usulsüz tebliğ edildiğini, bu nedenle davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalı … hakkında açılan davada davanın reddine, koşulları bulunmayan tazminat isteminin reddine,
Davalılar …, … ve … hakkında açılan davada; nakde dönüşen alacak yönünden açılan davanın kabulü ile davalıların Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/7614 esas sayılı takip dosyasından vaki itirazının nakde dönüşen teminat mektupları yönünden 1.400.000,00 TL ana para alacağının 2.800,00 TL işlemiş faiz, 140,00 TL BSMV, 1.402.940,00 TL, nakde dönüşen çek yapraklarından kaynaklanan alacak yönünden 2.577,00 TL ana para alacağı, 739,41 TL işlemiş faiz, 36,97 TL BSMV, 3.353,38 TL olmak üzere toplam 1.406.293,38 TL alacak üzerinden iptaline ve takibin devamına, nakde dönüşen teminat mektuları yönünden, 1.400.000,00 TL asıl alacak için takip tarihinden itibaren yıllık %36 oranında temerrüt faizi uygulanmasına, nakde dönüşen çek yapraklarından kaynaklanan alacak yönünden takip tarihinden itibaren yıllık %59,18 oranında temerrüt faizi uygulanmasına, hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 281.258,68 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, gayrinakdi alacak yönünden koşulları bulunmayan tazminat istemlerinin reddine, İstanbul İl Özel İdaresi’ne hitaben düzenlenen 31/05/2012 tarihli 015216 seri numaralı 6.780.000,00 TL tutarlı, Adalet Bakanlığı Teknik İşler Dairesi Başkanlığı’na hitaben düzenlenen 10/10/2013 tarihli,… seri numaralı 1.900.000,00 TL tutarlı teminat mektupları toplamı 8.680.000,00 TL tutarındaki teminat mektuplarının meri oldukları belirlenmekle, davacı bankada faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmek üzere davalılardan tahsilini teminen takibin devamına, çek yaprakları tutarlarının depo talebi yönünden koşulları bulunmayan istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin davalı kefil … yönünden ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı …’nin 07/04/2016 tarihli 50.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesinde kefaletinin bulunduğunu, sözleşmenin 3.5.maddesi kapsamında müteselsil kefilin doğmuş borçlarını da kapsadığının açıkça belirtildiği halde davanın reddi kararının hatalı olduğunu,
Gayri nakdi çek bedeli riskleri ile ilgili olarak da sözleşmenin 5.20 maddesinde çek sorumluluk bedeli kredisi başlıklı maddesinde bu hususun açıkça düzenlenmiş olmasına rağmen bu talebinde reddi kararının hatalı olduğunu,
Davalılar vekili istinaf başvurusuna karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı Banka ile dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında 19/09/2012 tarihli 50.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalılar …, …ve …’ın aynı tarihte aynı limitle sözleşmenin müteselsil kefili oldukları, davalı …’nin ise 07/04/2016 tarihinde dava dışı … Ltd. Şti.’nin 07/04/2016 tarihinden önce kullandırılmış ve bu tarihten sonra kullandırılacak kredilerden kaynaklı olmak üzere 50.000.000,00 TL limitle sözleşmenin müteselsil kefili olduğu,
Ayrıca davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında 10/05/2011 tarihli 10.000.000,00 TL limitli ve 25/05/2012 tarihli 50.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, her iki sözleşmede de davalılar …, …ve …’ın aynı limitle ve aynı tarihte sözleşmenin kefili oldukları,
19/09/2012 tarihli 50.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi’nin “Çek Sorumluluk Bedeli Kredisi” başlıklı 5.20.maddesinde; müşterinin sözleşme ile açılan kredinin kısmen veya tamamen çek sorumluluk bedel kredisi olarak kullandırılması halinde işbu çek sorumluluk bedeli kredisi hakkında sözleşmenin ilgili diğer hükümleri ile birlikte aşağıdaki hükümlerin ayrıca müşteri tarafından imzalanmış / imzalanacak ticari hizmetler sözleşmesi hükümlerinin çek sorumluluk bedeli kredisine ilişkin hükümlerin geçerli olacağını kabul edeceği,
19/09/2012 tarihli 50.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi’nin “Kredinin Kefalet Karşılığı Kullandırılması ve Kefillerin Sorumluluğu” başlıklı 3.5.maddesinde; sözleşmenin sonunda imzası bulunan kefillerin müteselsil kefil sıfatıyla kefalet vermeyi kabul edeceği, müşterinin bankaya sözleşmeden doğan borçları için sözleşmede belirtilen kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere sorumlu olacağı, kefillerin kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere müteselsilen kefaletin, ana para ve akdi faizini, bilcümle işleyecek / işlemiş temerrüt faizlerini, Fonları, komisyonları her türlü masraf, vergi ve resimler, dış işlemlerde kur artışı nedeniyle ortaya çıkacak ilave miktarları kanuni takip giderlerini ve avukatlık ücretini de kapsadığını kabul ve taahhüt edeceği,
25/05/2012 tarihli 50.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi’nin “Kefalet ve Kefillerin Sorumluluğu” başlıklı 17.maddesinde; …veya herhangi bir teminat mektubu tutarının, ödenmelerine veya depo edilmelerine bankaca tek taraflı olarak gerek görüldüğü durumlarda bankanız nezdinde bulunan veya herhangi bir zaman ve şekilde bulunabilecek olan …hak ve alacaklarının üzerinde bankanın takas, mahsup, hapis ve rehin hakkı bulunduğunu …kabul, beyan ve taahhüt ederiz.,
10/05/2011 tarihli 10.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi’nin “Kefalet ve Kefillerin Sorumluluğu” başlıklı 17.maddesinde; …veya herhangi bir teminat mektubu tutarının, ödenmelerine veya depo edilmelerine bankaca tek taraflı olarak gerek görüldüğü durumlarda bankanız nezdinde bulunan veya herhangi bir zaman ve şekilde bulunabilecek olan …hak ve alacaklarının üzerinde bankanın takas, mahsup, hapis ve rehin hakkı bulunduğunu …kabul, beyan ve taahhüt ederiz.,
Ankara 43. Noterliği’nin 13/07/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin incelenmesinde; keşidecisinin …, muhataplarının … Ltd. Şti., …, …, … ve … olup, toplam 71.959,99 TL’nin tebliğden itibaren 1 gün içinde ödenmesi, ayrıca 10.339.290,00 TL gayri nakdi riskin yine tebliğden itibaren 1 gün içinde depo edinilmesinin istendiği,
Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/7614 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının …, borçlularının, …, …, … ve … olup, davalılar hakkında 13/04/2017 tarihi itibariyle genel kredi taahhütnameleri, genel kredi sözleşmeleri ve ihtarnameden kaynaklanan alacağından dolayı 1.406.293,38 TL nakdi alacak 8.733.070,00 TL gayrinakdi alacak olmak üzere toplam 10.139.363,38 TL üzerinden, bu alacaktan 1.406.293,38 TL nakdi alacağın tahsili ile 8.680.000,00 TL gayrinakdi teminat mektubu kredileri ile 53.070,00 TL gayrinakdi çek bedeli kredisinin depo edilmesi istemiyle takip yapıldığı; borçlular vekilinin 25/04/2017 tarihinde borca itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu görülmüştür.
Bankacı …’den alınan rapor ve ek raporda özetle; davacı banka ile dava dışı şirket arasında 3 ayrı genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalı …’nin 19/09/2012 tarihli sözleşmeye 07/04/2016 tarihinde 50.000,00 TL limitle kefil olduğunu, diğer davalıların her 3 sözleşmede kefaletlerinin bulunduğunu, davacı banka tarafından davalılara 13/07/2016 tarihinde kât ihtarının gönderildiğini, takibe konu alacakların ise kât ihtarından sonra oluştuğunu, davacının takip tarihine göre davalılardan İstanbul İl Özel İdaresine hitaben düzenlenen 31/05/2012 tarihli… seri numaralı 6.780.000,00 TL tutarlı, Adalet Bakanlığı Teknik İşler Dairesi Başkanlığı’na hitaben düzenlenen 10/10/2013 tarihli… seri numaralı 1.900.000,00 TL tutarlı teminat mektupları toplamı 8.680.000,00 TL tutarındaki teminat mektuplarının mer’i olduklarını, nakde dönüşen teminat mektupları yönünden ise 1.400.000,00 TL anapara alacağı, 2.800,00 TL işlemiş faiz, 140,00 TL BSMV olmak üzere 1.402.940,00 TL olarak tespit edildiğini, nakde dönüşen çek yapraklarından kaynaklanan alacağın; 2.577,00 TL anapara alacağı, 741,46 TL işlemiş faiz, 37,08 TL BSMV, 3.355,84 TL olarak tespit edildiğini, depo talebine konu çek yapraklarının takip tarihi itibariyle 53.070,00 TL olduğunu ve bu riskin 12/07/2018 itibariyle 31.790,00 TL’yi düştüğünü, sözleşmede çek yapraklarına ilişkin yasal garanti tutarlarının depo talebinden kefillerin sorumlu olacağına dair sözleşmede açık bir hüküm bulunmadığından çek riski depo talebinden kefillerin sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine; Dairemizin 19/11/2021 gün ve 2019/887 Esas 2020/1198 Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararına karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Dairemiz kararı ;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/05/2022 tarih ve 2021/73 Esas 2022/4131 Karar sayılı bozma ilamında özetle; “….6100 sayılı HMK’nın karar tarihinde ve halen yürürlükte olan 353/1-b-2 maddesinde; “b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Anılan düzenleme uyarınca davacı vekilinin istinaf talebi üzerine İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında, değiştirilen ve genişletilen gerekçelerle davalı … yönünden açılan davanın reddine yönelik karar verilmesi gerektiği sonucuna varılması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine şeklinde hüküm kurulması doğru olmamış Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu sebeple re’sen bozulması gerekmiştir….”, gerekçesi ile bozulmuştur.
DİRENME GEREKÇESİ;
Yargıtay bozma ilamında Dairemizin ilk derece mahkeme kararını değiştirdiği gerekçesine dayanmış ancak davanın reddine dair hangi gerekçenin ilk derece mahkemesi kararındaki gerekçeden farklı olduğu, hukuki niteliği değiştiren bir genişletme ve değiştirmenin Dairemizin hangi gerekçesine ait olduğu belirtilmeden bozma kararı verilmekle Dairemizce ilk derece ve Daire kararı arasında karşılaştırma yapılarak, Dairemizin ilk derece mahkemesinin davanın reddi kararının esasta değiştirip genişletmediği, HGK kararına yer verilerek hukuki dayanakların açıkladığı anlaşılmakla önceki kararda direnme kararı verilmiştir.
Özetle; ilk derece mahkemesi
“Çek yaprakları yönünden kefillerin sorumluluğuna ilişkin sözleşmede açık hüküm bulunmadığı belirlenmiştir. Dolayısıyla, kefillerin sorumluluğuna ilişkin açık sözleşme hükmü bulunmadığından sorumluluklarına dayanılamayacaktır.”
” çek bedeli kredisinden kaynaklanan gayri nakdi alacak isteminin sözleşmede kefillerin sorumluluğuna ilişkin hüküm bulunmadığından istemin reddine karar verilmesi gerekmiştir.”
Nakde dönüşen teminat mektubu ile depo talebine konu teminat mektubu ve nakde dönüşen çek yapraklarının Davalılardan …’nin kefaletinin bulunduğu tarihten önceki sözleşmelerden dolay kullanıldığından bu davalı yönünden koşulları bulunmayan davanın reddine karar verilmelidir.”
Gerekçesi ile gayrinakdi kerdi yönünden red gerekçesini sözleşmede kefilin sorumlu olduğurnna dair hüküm bulunmamamsına;
Davalı kefil … hakkındaki nakde dönüşen teminat mektubundan kaynaklı çek yapraklarının ise adı geçinin kefaletinden önceki tarihli sözleşmelerden dolayı kuyllanıldığı gerekçesi ile red etmiştir.
Dairemiz ise;
Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2018 tarih, 2018/19-689 Esas, 2018/1624 Karar sayılı emsal içtihatındaki “…..5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdi kredi” kavramı tanımlanmamıştır. Ancak, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti, sözü edilen Kanun gereğince bankalara yükletilmiş olduğundan, borçlunun bankadaki mevduatının bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun, 27.12.2017 tarih, 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararı). Tüm bu açıklamalardan ve yasal düzenlemelerden ortaya çıkan sonuç, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiğidir. Eldeki kredi sözleşmesinde ise depo talebinin müteselsil kefilleri de kapsayıp kapsamayacağı hususunda açık bir hüküm bulunmamaktadır….” açıklamaya yer verilerek;
Hukuk Genel Kurulu’nun içtihatı ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı bankaca takip tarihi itibariyle 53.070,00 TL çek bedeli kredisinden kaynaklanan risk bulunduğundan bahisle depo istemlerinin devam ettiği, ilk derece mahkemesince gayrinakdi alacağın depo edilmesine yönelik talebin reddi kararının hatalı olduğundan kaldırılması talep edilmiş ise de taraflar arasında imzalanan 3 ayrı tarihli genel kredi sözleşmesinde de “Çek Sorumluluk Bedeli Kredisi” başlıklı 5.20.maddesi gereğince, asıl borçlu müşteri yönünden sözleşmede düzenleme yapılmış olmakla, davacı bankanın dava dışı şirket lehine vermiş olduğu çek bedelinin bankaya depo edilmesini ancak asıl borçlu olan dava dışı şirketten isteme hakkı bulunmaktadır. Öte yandan, sözleşmenin müteselsil kefili olan diğer davalıların ise imzalanan genel kredi sözleşmesinde kefillerin gayri nakdi kredilere yönelik (çek bedelinin) depo sorumluluğuna ilişkin herhangi bir özel bir düzenleme bulunmadığı gibi henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceğinden davalı olan müteselsil kefiller yönünden depo isteminin reddi gerekmektedir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince bu yönde verilen karar usul ve yasaya uygundur (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 20/03/2018 tarih ve 2016/16494 esas sayılı ile 2018/1375 karar sayılı emsal içtihatları).
Gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan red kararı verilmiştir. İlk derece mahkemesinin de Dairemizin de çek bedellerinin depo edilmesinin kefillerden istenemeyeceğine dair gerekçesi sözleşmede hüküm bulunmamasıdır. Davanın red gerekeçesi esası bu hukuki durumdur. Dairemiz, YHGK’nun da aynı yöndeki kararını karara alarak bu çerçevede red gerekçesinin hukuki dayanağını açıklamak sureti ile istinaf sebebini karşılmış olup red gerekçesini değiştirip genişletmemiştir.
Diğer taraftan;
Dairemiz davalılardan … yönünden yapılan istinaf incelemesinde bankacı bilirkişinin gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli rapor ve ek raporunda belirtildiği ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de açıklandığı üzere dava ve takibe konu nakde dönüşmüş teminat mektupları ile depo talebine konu teminat mektupları ve nakde dönüşen çek yapraklarının davalı …’nin kefil olduğu 19/09/2012 tarihli sözleşmeden önceki tarihte imzalanan 10/05/2011 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırıldığı, 10/05/2011 tarihli sözleşmede davalı …’nin herhangi bir kefaleti bulunmadığından dava ve takibe konu borçtan herhangi bir sorumluluğu bulunmamakla 10/09/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde doğmuş doğacak ibaresinin ancak bu sözleşme kapsamındaki borçları kapsadığı, başka genel kredi sözleşmesi ile bağlantı kurulmadığı gözetildiğinde de diğer genel kredi sözleşmesi borçlarını kapsamadığından davalı … yönünden açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur. Gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalı … hakkındaki davanın asıl ve esaslı red gerekçesi dava ve takibe konu nakde dönüşmüş teminat mektupları ile depo talebine konu teminat mektupları ve nakde dönüşen çek yapraklarının davalı …’nin kefil olduğu 19/09/2012 tarihli sözleşmeden önceki tarihte imzalanan 10/05/2011 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırılması ve 10/05/2011 tarihli sözleşmede davalı …’nin herhangi bir kefaletinin bulunmamasıdır. Dairemiz ilk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak ilk derece mahkemesinin kararına da atıf yaparak aynı gerekçeyi kabul ettiğini açıkça belirtmiş, ancak tartışılmaması halinde eksik olacak sözleşmeler arasındaki bağlantı hukuki durumunu da değerlendirerek esaslı gerekçeden farklı onu değiştiren veya esaslı anlamından uzaklaşacak şekilde genişleten bir gerekçe ilave etmemiştir. Davacının “Davalı …’nin 07/04/2016 tarihli 50.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesinde kefaletinin bulunduğunu, sözleşmenin 3.5.maddesi kapsamında müteselsil kefilin doğmuş borçlarını da kapsadığının açıkça belirtildiği halde davanın reddi kararının hatalı olduğunu,” dair istinaf sebebini karşılamıştır, İstinaf sebeplerinin gerekçeli olarak karşılanması HMK 359. madde hükmü olduğuna göre ilk derece mahkeme karar gerekçesinin genişletilmesi veya değiştirilmesi anlamında kabul edilememesi gerekir.
Açıklanan gerekçelerle direnme kararı verilmiş ve davacı vekilinin istinaf başvurusuna ilişkin değerlendirme ile;
Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2018 tarih, 2018/19-689 Esas, 2018/1624 Karar sayılı emsal içtihatında “…..5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdi kredi” kavramı tanımlanmamıştır. Ancak, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti, sözü edilen Kanun gereğince bankalara yükletilmiş olduğundan, borçlunun bankadaki mevduatının bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun, 27.12.2017 tarih, 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararı). Tüm bu açıklamalardan ve yasal düzenlemelerden ortaya çıkan sonuç, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiğidir. Eldeki kredi sözleşmesinde ise depo talebinin müteselsil kefilleri de kapsayıp kapsamayacağı hususunda açık bir hüküm bulunmamaktadır….” denilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun içtihatı ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı bankaca takip tarihi itibariyle 53.070,00 TL çek bedeli kredisinden kaynaklanan risk bulunduğundan bahisle depo istemlerinin devam ettiği, ilk derece mahkemesince gayrinakdi alacağın depo edilmesine yönelik talebin reddi kararının hatalı olduğundan kaldırılması talep edilmiş ise de taraflar arasında imzalanan 3 ayrı tarihli genel kredi sözleşmesinde de “Çek Sorumluluk Bedeli Kredisi” başlıklı 5.20.maddesi gereğince, asıl borçlu müşteri yönünden sözleşmede düzenleme yapılmış olmakla, davacı bankanın dava dışı şirket lehine vermiş olduğu çek bedelinin bankaya depo edilmesini ancak asıl borçlu olan dava dışı şirketten isteme hakkı bulunmaktadır. Öte yandan, sözleşmenin müteselsil kefili olan diğer davalıların ise imzalanan genel kredi sözleşmesinde kefillerin gayri nakdi kredilere yönelik (çek bedelinin) depo sorumluluğuna ilişkin herhangi bir özel bir düzenleme bulunmadığı gibi henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceğinden davalı olan müteselsil kefiller yönünden depo isteminin reddi gerekmektedir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince bu yönde verilen karar usul ve yasaya uygundur (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 20/03/2018 tarih ve 2016/16494 esas sayılı ile 2018/1375 karar sayılı emsal içtihatları).
Davacı vekilinin davalılardan … yönünden yapmış olduğu istinaf incelemesine gelince; bankacı bilirkişinin gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli rapor ve ek raporunda belirtildiği ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de açıklandığı üzere dava ve takibe konu nakde dönüşmüş teminat mektupları ile depo talebine konu teminat mektupları ve nakde dönüşen çek yapraklarının davalı …’nin kefil olduğu 19/09/2012 tarihli sözleşmeden önceki tarihte imzalanan 10/05/2011 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırıldığı, 10/05/2011 tarihli sözleşmede davalı …’nin herhangi bir kefaleti bulunmadığından dava ve takibe konu borçtan herhangi bir sorumluluğu bulunmamakla 10/09/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde doğmuş doğacak ibaresinin ancak bu sözleşme kapsamındaki borçları kapsadığı, başka genel kredi sözleşmesi ile bağlantı kurulmadığı gözetildiğinde de diğer genel kredi sözleşmesi borçlarını kapsamadığından davalı … yönünden açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair Dairemiz kararımızda direnılmesine karar verilmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Dairemizin 19/11/2021 gün 2019/887 Esas 2020/1198 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Davacıdan alınması gerekli olan 54,40 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/10/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.