Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1319 E. 2022/1091 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1319 Esas 2022/1091 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1319
KARAR NO : 2022/1091

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ… 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2022
NUMARASI : 2022/168 Esas 2022/346 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 08/03/2022
KARAR TARİHİ : 23/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2022

Taraflar arasındaki limited şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ihyası istenilen …Tic. Ltd. Şti. ile İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü arasında imzalanan kira sözleşmesine istinaden ödenmeyen adi kira ve hasılat kirasının tahsili için İl Özel İdaresi’nce başlatılan Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2013/13768 Esas sayılı dosyasına ve 2014 yılı kuyu ve kaynak suyu payının tahsili için başlatılan Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5908 sayılı dosyasına karşı borçlu vekili tarafından menfi tespit istemiyle açılan davada Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1045 Esas, 2019/1320 Karar ve 05.11.2019 tarihli ilamıyla davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Yargıtay temyiz incelemesinden geçerek onandığını, Ankara 30. İcra Müdürlü’nün 2013/13768 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin durması üzerine, Ankara Valiliği vekilince açılan itirazın iptali davasında Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1338 Esas, 2021/1363 Karar ve 14.10.2021 tarihli kararıyla davanın kısmen kabulüne kesin olarak karar verildiğini, borçlu …Tic. Ltd. Şti.’nin akıbetinin sorulduğu Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden alınan 16.09.2021 tarihli E.28352 sayılı cevabi yazıda, “…Tic. Ltd. Şti’nin 03.02.2015 tarihinde Ticaret Sicilinden Re’sen silindiğinin ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 06.02.2015 tarih ve 8753 sayısında ilan edildiği”nin bildirildiğini, söz konusu davalarda verilen kararların infazının sağlanamadığını, şirketin usulsüz olarak tasfiye edildiğini ileri sürerek 03.02.2015 tarihinde re’sen silindiği tescil olunan …Tic. Ltd. Şti. ile ilgili işlemlerin yapılabilmesi için tasfiye memuru olarak atayarak bu durumun tescil ve ilan edilmesini, aksi halde ise şirketin ihyasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … sicil müdürlüğüne dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde cevap dilekçesi sunulmamış, duruşmalara katılarak beyanda da bulunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia ve toplanan tüm delillere göre; ticaret sicilinden re’sen terkin olunan limited şirketin ihyası istemiyle açılan davada, davalı … Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ticaret sicilindeki adreslerine bu konuda ihtarat yapıldığına ilişkin tebligat bulunmadığı, bu nedenle sicil işlemi hatalı olmakla birlikte 559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen geçici 10. maddesi gözetildiğinde asgari sermaye şartını süresinde arttırmadığından münfesihlik durumu ortadan kalkmadığından tasfiye ile sınırlı olmak üzere ihyası karar verilebileceği gerekçesiyle, ihya isteminin kabulüne, TTK 547/2. maddesi gereğince tasfiye memuru olarak şirket yetkili temsilcisi … T.C. kimlik numaralı …’in atanmasına, usulüne uygun şekilde de terkin işlemi yapmayan Ticaret Sicil Müdürlüğünün yargılama giderinden sorumlu tutulmasına, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcileri istinaf dilekçesinde özetle; TTK’nın geçici 7/15. Maddesi gereği davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, TTK’nın geçici 7/12. Maddesi uyarınca sicil kayıtları silinen şirket borçlarının, şirketlerin unvanlarının silinmesine engel olmayacağının açık bir şekilde belirlendiğini, ohalde davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, bu durumda hukuki yarar şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, davalı şirkete ihtar tebliğ edildiği gibi ihtarın ilan edildiğini, dolayısıyla artık şirket yetkilisine tebligat yapılmadığına dair iddianın dinlenemeyeceğini, şirketin derdest davalarının, alacak ve borçlarının Müdürlükleri tarafından bilinmesi mümkün olmadığından Müdürlüğün bu davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, ihya davalarında yasal hasım konumunda olan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, TTK’nın geçici 7. Maddesi gereği re’sen terkin olunan limited şirketin ihyası istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekirkse, ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 03.02.2015 tarihinden itibaren 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 08.03.2022 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuştur. Ne var ki terkin işlemi TTK’nın geçici 7. Maddesinde belirtilen prosedüre uygun olarak yapılmadığı gibi ihyası istenilen şirketler hakkında derdest icra takibi ve davalar bulunduğundan usulsüz terkin işlemi sebebiyle dava tarihi itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gözetilmemiştir. Şöyle ki;
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
Somut olaya gelince, ihyası istenen …Tic. Ltd. Şti’nin 10/12/2011 tarih ve 7963 sayılı Türkiye Sicil Gazetesi’nden sermayesinin 5000,00 Türk Lirası olduğu, davalı … Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca 5.000.000.000 TL’ye artırması için şirkete ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 14/07/2014 tarih 8606 sayısında ilan ettirilerek sermayesini 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinde belirtilen sürede sermayelerini asgari tutara yükseltmediğinden bahisle 03/02/2015 tarihinde kaydının ticaret sicilinden re’sen silindiği, davacı … tarafından itirazın iptali istemiyle Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1338 Esas, 2021/1363 Karar ve 14.10.2021 tarihli kararıyla davanın kısmen kabulüne kesin olarak karar verildiğini, ayrıca borçlu şirket tarafından açılan menfi tespit davasında Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1045 Esas, 2019/1320 Karar ve 05.11.2019 tarihli ilamıyla davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Yargıtay temyiz incelemesinden geçerek onandığını, söz konusu mahkeme ilamlarının infazı aşamasında sicilden re’sen terkin edildiğinin öğrenildiği, bunun üzerine şirketin ihyası için eldeki davanın açıldığı, anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesinin 4 fıkrasında; “Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.
Ticaret sicili müdürlüklerince; 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılacağı” hükmü yer almaktadır.
Davalı … Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin temsil ve ilzama yetkilendirilmiş …”in ticaret sicilindeki adresine bu konuda ihtarat yapıldığına ilişkin tebligat bulunmamaktadır. Nitekim bu husus davalı … Sicil Müdürlüğünce verilen istinaf başvuru dilekçesinde kabul edilmektedir. Ancak 559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen geçici 10. maddesi gözetildiğinde asgari sermaye şartını süresinde arttırmadığından münfesihlik durumu ortadan kalkmadığından tasfiye ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilebilir.
Kaldı ki, ihyası istenen limited şirketin sicilden terkin edildiği 03.02.2015 tarihinden önce hakkında davalı sıfatıyla, davacı kurum tarafından hasılat ve adi kira alacağının tahsili istemiyle başlatılan Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2013/13768 Esas sayılı takip dosyası ile bu dosyaya itiraz üzerine açılan ve Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinde n 2016/1338 Esasında görülerek karar verilen dava dosyası ile davacı kurum tarafından 2014 yılı kuyu ve kaynak suyu payının tahsili için başlatılan Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5908 sayılı dosyasına karşı borçlu vekili tarafından menfi tespit istemiyle açılan davada Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1045 Esas (2014/1695 eski esas) sayılı dava derdest bulunduğundan, anılan şirketin geçici 7. Maddesinin 2. fıkrasına aykırı bir şekilde sicilden terkin işlemi gerçekleştirilmiştir.
Bu durumda mahkemece, davalı … sicil müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde ve 559 sayılı KHK’da öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, dolayısıyla usulsüz terkin işlemi sebebiyle anılan maddenin 15. Fıkrasında belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılma şartının artık somut olayda aranmayacağı gözetilerek davalı … Sicil Müdürlüğü hakkında açılan davanın kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın 10 yıllık hak düşürücü sürede açıldığının kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz ise de davacı kurumun başlattığı Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2013/13768 Esas, Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5908 Esas, Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1045 Esas sayılı dosyasında mevcut dosya davacısı lehine hükmedilen vekalet ücreti ile ilgili girişilecek icra işlemleri ile ilgili ve Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi 2016/1338 Esas sayılı dosyasında mevcut dosya davacısı lehine hükmedilen inkar tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile ilgili girişilecek icra işlemleriyle sınırlı olmak üzere istem konusu limited şirketin ihyasına ve sicilden sermaye artırımı yapmayarak münfesih duruma düşmesinden ötürü tasfiye işlemleri için de şirkete tasfiye memuru atanması gerektiği, davacının şirketten anılan mahkeme ilamlarıyla hüküm altına alınan alacaklarını tahsil edebilmesi için işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu dikkate alınarak TTK’nun 547/2. maddesi gereğince ek tasfiye kararı ile ihya ve tasfiye işlemlerinin yapılması için mahkemece ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi yukarıda açıklandığı üzere usulsüz terkin ile dava açılmasına sebebiyet veren davalı aleyhine HMK’nın 326. Maddesi gereği yargılama giderlerine hükmedilmesi de doğru görülmüştür. O halde davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davalı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/09/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.