Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1304 E. 2023/535 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1304 Esas 2023/535 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1304
KARAR NO : 2023/535

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2022
NUMARASI : 2021/564 Esas 2022/168 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 13/09/2021
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/04/2023

Taraflar arasındaki ticaret sicil memurunun kararına itiraz istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 24/08/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların tescili için davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yapılan başvurunun alınan kararların kanunun belirlediği karar nisabı ile alınmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, davalı tarafından şirketin %50 pay sahibi olan …’in sermaye taahhüt borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle hazirun cetvelinde pay bilgisinin eksik girilmesinin, buna bağlı olarak da oy adedinin düşük gösterilmesinin mümkün olamayacağını, 10/05/2017 tarihinde tescil edilen sermaye artırımı genel kurul evrakları ekinde yer alan mali müşavir raporu ile yerine getirildiğinin tespit edildiğini, TTK’nun 482 vd. maddelerinin uygulanma imkanının kalmadığının belirtildiğini, müdürlüğün kararında belirtildiğinin aksine ortak …’in 10/05/2017 tarihindeki sermaye artırımından doğan sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, müdürlüğün atıf yaptığı müşavir raporunun 10/05/2017 tarihli sermaye arttırımının yapılabilmesi için alınmış bir rapor olduğunu, raporda sermayenin ödenmiş olduğunun görünmesi gerektiğini, … hakkında ıskat prosedürünün uygulanmasına karar verilerek temerrüte konu tutar için 1 ay süre verilerek ödemesi gerektiğinin, aksi halde ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağı ve söz konusu sözleşme cezasının uygulanacağının bildirildiğini, …’in bu süre içerisinde ödeme yapmadığını, genel kurul toplantısında oy adedinin düşürüldüğünü, oy adedinin düşürülmesinin TTK hükümlerine uygun olduğunu belirterek davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 01/09/2021 tarihli kararının iptaline, 24/08/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; müdürlüğün tescil işlemlerini gerçekleştirirken tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlü bulunduğunu, anonim şirket genel kurulunda tescil başvurusu yapabilecek ilgililerin yönetim kurulu veya temsile yetkili üye ya da üyeleri olarak belirlendiğini, davacı şirketin tescile yetkili kişilerinin …’ın herhangi biriyle müşterek olarak kararlaştırıldığını, tescil başvurusunun ise … tarafından imzalandığını, başvurunun gerekli şartları taşımadığını, sermaye arttırımı kararının tescili için sermayenin tamamının ödendiğine dair mali müşavir raporu bulunması gerektiğini, …’in sermaye artırımına ilişkin sermaye taahhüdü borcunu ödemesinin gerçekleştirildiği tadil metninde toplantı başkanlığı tarafından yönetim kurulu beyanında yönetim kurulu üyeleri tarafından ve mali müşavir raporuyla onaylandığını, şirketin sermaye artırımı gereğince …’in 320.000 paya karşılık 8.000.000,00 TL ile ortaklık kaydı bulunduğu, buna rağmen 24/08/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısının hazirun cetvelinde …’in 291.915 adet paya karşılık 7.297.889,37 TL ile ortaklık kaydı bulunduğu belirtilerek karar alındığını, … vekilince pay oranının düşürülmesine muvafakat etmediklerine ilişkin şerhin toplantı tutanağı ve hazirun cetveline düşürüldüğünü, 10/05/2017 tarihli sermaye arttırımı sonrasında sermaye yapısında değişikliğe ilişkin evrakın ibraz edilmemesi ve sermaye yapısını gösteren en son tescilin iptaline ilişkin de yargı kararı olmaması nedeniyle hazirun cetvelinin gerçeği yansıtmadığı ve mevcut durumda alınan kararların kanunda öngörülen karar nisabı ile alınmadığının tespit edildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, işbu davanın TTK’nun 34. maddesinde öngörülen 8 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davacı şirketin 24/08/2021 tarihli genel kurulunda … vekilinin müvekkilinin oylamada tutanağa yazılan pay adedi ve değerinin hazirun cetvelinde yazıldığı gibi olmadığı, müvekkiline ait pay adedinin 15/05/2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde tescil edildiği üzere 320.000 paya karşılık 8.000.000 TL olduğu ve şirketin % 50 oranına sahip olduğunun ifade edildiği ve pay oranının düşürülmesine muvafakat etmediklerine ilişkin şerhin toplantı tutanağına düşüldüğü, davacı vekilince … hakkında sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi nedeniyle hakkında ıskat prosedürü işletilmesi nedeniyle genel kurulda oy adedinin düşürüldüğünün ileri sürüldüğü, dosya arasında mevcut 15/05/2017 tarihli ticaret sicil gazetesinin incelenmesinden, davacı şirketin 10/05/2017 tarihli genel kurul kararı ile sermaye arttırımına gittiği ve ortakların pay oranlarının gösterildiği, buna göre şirketin sermayesinin her biri 25,00 TL itibari değerde 640.000 paya bölündüğünün ve toplam 16.000.000,00 TL olduğu, bu sermayenin ortaklar arasında paylaşımına göre …’in 320.000 paya karşılık 8.000.000,00 TL ile ortaklık kaydının gösterildiği, 10/05/2017 tarihli sermaye arttırımı sonrasında sermaye yapısında değişikliğe ilişkin ticaret sicil müdürlüğüne bir başvuru bulunmadığı gibi sermaye yapısında değişikliğe ilişkin bir mahkeme kararı da bulunmadığı, bu nedenle davalı tarafından en son tescil edilen ortaklık kaydı gözetilerek 24/08/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısının hazirun cetvelinde …’in pay miktarının düşürülmüş olması nedeniyle gerçeği yansıtmaması ve kararların TTK’nın 418. maddesinde öngörülen karar nisabı ile alınmaması gerekçesi ile reddedilmesinin hukuka uygun ve yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın aksine …’in 10/05/2017 tarihindeki sermaye artırımından doğan sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, müdürlüğün taleplerini reddederken atıf yaptığı mali müşavir raporunun sermaye artırımının yapılabilmesi için kanun gereğince alınmış rapor olduğunu, o raporda sermayenin ödenmiş olduğunun görünmesi gerektiğini, şirket ortaklarından …’in yetkisi olmadığı halde 2012 yılında şirket adına bir daire satın alması ve 2015 yılında 875.000,00 Usd’ye sattığı daire ile ilgili olarak Amerika Merkez Bankasından şirket adına gönderilen 88.000,00 Usd çek ile …’ta bulunan hesabından şirket hesabına aktarılan 700.000,00 Usd’nin toplamı olan 2.384.033,23 TL’nin kendisine ait olduğunu beyan etmesi üzerine ortaklara borçlar hesabına alacak kaydedildiğini, daha sonra bu tutarların …’in sermaye artış borcuna mahsup edildiğini, ancak Amerika’da görülen davada mahkemeye sunduğu savunma dilekçesinde söz konusu paraların şirkete ait olduğunu belirtmesi üzerine yönetim kurulunun aldığı karar ile 2.384.033,28 TL’nin şirketin gelir hesaplarına aktarılmasına, …’in cari hesabındaki bakiye alacağının silinmesine, sermaye hesabına aktarılan tutardan 702.110,63 TL’nin çıkartılmasına karar verildiğini, şirket hesaplarında düzeltme yapıldığını, yönetim kurulu kararının bir örneğinin …’e gönderildiğini, söz konusu borcun sermaye artış kararı uyarınca sermayenin ödenmesi gereken, 31/12/2018 tarihinde ödenmemiş olması nedeniyle TTK’nun 482/1. maddesi gereğince temerrüt faizi ile birlikte 10 gün içinde banka hesaplarına yatırılması, ödenmediği takdirde ödenmeyen miktarın sermaye payından düşülerek ticaret sicilinde tescil ve ilan ettirileceğinin bildirildiğini, verilen 10 günlük süre içinde bu konuda herhangi bir ödemede bulunmaması üzerine … için TTK’nin 482. madde uyarınca ıskat prosedürünün uygulanmasına karar verildiğini, temerrüde konu olan tutar için 1 ay süre verilerek ödemesi gerektiği aksi halde ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağı ve söz konusu sözleşme cezasının uygulanacağının bildirildiğini, …’in bu süre içerisinde de herhangi bir ödeme yapmadığından genel kurul toplantısında oy adedinin düşürüldüğünü, yönetim kurulunun sermaye borcunu yerine getirmeyen ya da eksik ödemede bulunan ortağın yerine başkasını almaya, kendisine verilmiş pay senetlerini iptal etmeye, iştirak haklarından yoksun bırakmaya yetkili olduğunu, TTK’nun 483. madde uyarınca ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun kaldığını, bunların başında da oy hakkı olduğunu, pay sahipliği haklarının sermaye taahhüdünün ifası ile doğduğunu, …’in sermaye koyma borcunu ödemediğinden oy hakkının da 702.110,63 TL tutarındaki bedeli ödenmemiş olan paylar için doğmadığını, oy hakkının ancak kanunen ve esas sözleşmede belirlenmiş bulunan sermaye borcunun en az miktarının ödenmesiyle doğacağını, sermaye borcu bulunan ortağın oy kullanma hakkının da olmayacağını, sermaye artırımında …’in 2.000.000,00 TL ödeme borcuna girdiğini, bu tutarın var olduğu düşünülen şirketteki alacaklarından karşılandığını, ancak bizzat kendi beyanlarıyla şirketten alacaklı olmadığının anlaşıldığını, sermaye artırımında artırılan tutara ilişkin borcun 1/4’ünün tescilden önce ödenmiş olması gerektiğini, …’in bu tutarı süresinde ödemediğini, 702.110,63 TL için oy kullanabilmesinin mümkün olmadığını, hazirun cetvelinde belirlenen oy adedinin gerçek durumu yansıttığını, mali müşavir raporuna dayanılarak hata yapıldığını, bu raporun 10/05/2017 tarihli artımın yapılabilmesi için gerekli rapor olup, …’in ödemediği sermaye koyma borcunun 10/05/2017 tarihli artırım sonucu artan sermaye olduğunu, genel kurul toplantısının Ticaret Bakanlığı temsilcisi gözetiminde yapıldığını, Bakanlık temsilcisinin de hukuka uygunluğu onayladığını, bakanlık temsilcisinin onayladığı bir konuda sicilin tescili reddetmesinin doğru olmadığını, sicil müdürlüğü’nün sermaye koyma borcunun yerine getirilip getirilmediğini, bununla birlikte ıskat prosedürü ve oy haklarını ortadan kaldıran işlemleri ve bunların yerindeliğini inceleme yetkisi bulunmadığını, …’in pay sahibi olarak TTK hükümlerine göre hukuka aykırı alınmış bir karar var ise iptal davası açabileceğini, hukuka aykırılığın mahkeme tarafından incelenebileceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, Ticaret Sicil Müdürlüğü kararına itiraz ve davacı şirketin 24/08/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların tescili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı şirketin 24/08/2021 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, davacı şirketin 01/06/2021 tarih 2021/1 sayılı ve 21/06/2021 tarih 2021/2 sayılı yönetim kurulu kararları, davalı sicil müdürlüğünün 01/09/2021 tarihli ret yazısı, davacı şirket ticaret sicil kaydı, ilan edilen davacı şirketin 10/05/2017 tarihli sermaye artırım kararı, 24/04/2017 tarihli sermayenin ödendiğinin tespitine ait mali müşavir tasdik raporu, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/429 Esas sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında ilk derece mahkemesince 05/10/2021 tarihli ara karar ile yönetim kurulu seçiminin yapılabilmesi için ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, anılan ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 2021/1687 Esas 2021/1379 Karar sayılı kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dairemizin 2022/802 Esas 2022/883 Karar sayılı kararıyla gerekçeli karar ve istinaf dilekçesinin fer’i müdahil vekiline tebliğ edilerek istinaf süresinin beklendikten sonra dosyanın Dairemize gönderilmek üzere mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, anılan karar üzerine gerekçeli karar ve istinaf dilekçesinin fer’i müdahil vekiline tebliğ edilmiştir.
Davacı şirketin 01/06/2021 tarih ve 2021/1 sayılı yönetim kurulu kararıyla ABD Merkez Bankasından … A.Ş. Adına gelen 88.186,00 Usd çek bedeli olan 320.783,23 TL ile satıştan elde edildiği ve …’ğa gönderdiği 700.000,00 Usd’nin karşılığı 2.063.250,00 TL’nin toplamı olan 2.384.033,23 TL’nin …’in cari hesabından çıkartılarak şirketin gelir hesaplarına aktarılması gerektiği, buna göre …’in cari hesabından 2.384.033,23 TL’nin çıkartılmasına, cari hesabın düzeltilmesine, artan bakiye olan 702.110,63 TL’nin …’in sermaye taahhüt hesabına kaydedilerek borçlandırılmasına, bu borcun hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte ödemesi için kendisine 10 gün süre verilmesine, verilen sürede tamamlanmadığı takdirde ödenmeyen miktarın sermaye payından düşülerek ticaret sicil gazetesinde ilanına karar verilmiştir.
Anılan yönetim kurulu kararına karşı … tarafından davalı … … A.Ş. aleyhine Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/429 Esas sayılı dosyası ile, 01/06/2021 tarih ve 2021/1 sayılı yönetim kurulu kararının butlanı yönünde dava açılmış, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar henüz kesinleşmemiştir.
Davacı şirketin 21/06/2021 tarih ve 2021/2 sayılı yönetim kurulu kararıyla ise, …’in yetkisi olmadığı halde Amerika’da şirket adına daire satın alması, 2015 yılında sattığı daireyle ilgili ABD Merkez Bankasından şirket adına gönderilen paranın kendisine ait olduğunu söylemesi üzerine ortaklara borçlar hesabına alacak kaydedildiği, bu tutarların …’in sermaye artış borcuna mahsup edildiği, Amerika’da görülen davada mahkemeye sunduğu savunma dilekçesinde söz konusu paraların şirkete ait olduğunu belirtmesi üzerine yönetim kurulu tarafından bu paranın şirketin gelir hesaplarına aktarılmasına, …’in sermaye hesabına aktarılan tutardan 702.110,63 TL’nin çıkartılmasına karar verildiği, bu kararın …’e gönderildiği, sermaye artış kararı uyarınca sermayenin ödenmesi gereken tarihte ödenmediği, ihtarname ile verilen 10 günlük süre içerisinde temerrüt faiziyle birlikte herhangi bir ödeme yapılmadığı, TTK’nun 483. maddesi uyarınca 702.110,63 TL eksik sermaye borcu ile 315.023,36 TL temerrüt faizine bir ay içinde ödenmesi için …’e ihtarname gönderilmesine, ödeme yapılmaması halinde ıskat dahil tüm müeyyidelerin uygulanmasına karar verilmiştir.
Anılan karar üzerine davalı şirket yönetim kurulu başkanı … … tarafından …’e 21/06/2021 tarihli ihtarname gönderilerek eksik sermaye borcunu temerrüt faizi ile bir ay içinde ödenmesi, aksi halde ıskat dahil tüm müeyyidelerin uygulanacağı bildirilmiştir.
Dava konusu sicil kararına konu davacı şirketin 24/08/2021 tarihli genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde davacı şirketin … dahil 7 ortaklı olduğu, …’in 7.297.889,37 TL sermaye payı gözüktüğü, hazirun cetveli altında … vekilinin pay oranının düşürülmesine muvafakatinin olmadığına ilişkin şerhi bulunduğu görülmüştür.
Anılan genel kurul toplantı tutanağında … vekilinin muhalefetinin bulunduğu oylamada tutanağa yazılan pay adedinin ve değerinin hazirun cetvelinde yazıldığı gibi olmadığı, …’in pay adedinin 320.000 adet olup, şirketin %50 payına sahip bulunduğu, oylamalar sonucu …’in 291.915 pay ret oyuna karşılık diğerlerinin 320.000 pay kabul oyuyla kararlar alındığı anlaşılmıştır.
Davacı şirketin 24/08/2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların tescili için davalı sicile yapılan başvuru üzerine sicil tarafından 01/09/2021 tarihli ret yazısı ile, davacı şirketin tescile yetkili kişilerinin … …, …’in herhangi biriyle müşterek yetkili bulunduğu, anonim şirket genel kurulunda toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile karar alınabileceği, …’in hazirundaki düşürülen pay oranına itiraz ettiği, …’in sermaye taahhüt borcunu 10/05/2017 tarihinde tescil edilen sermaye artırımı genel kurul evrakları ekinde yer alan mali müşavir raporu ile yerine getirdiğinin tespit edildiği, TTK’nun 482 vd. maddeleri hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, 10/05/2017 tarihli sermaye artırımı sonrasında sermaye yapısında değişikliğe ilişkin evrakın ibraz edilmemesi ve sermaye yapısını gösteren en son tescilin iptaline ilişkin de yargı kararı olmaması sebebiyle hazirun cetvelinin gerçeği yansıtmadığı, mevcut durumda alınan kararların TTK’nun 418. madde hükmüne göre belirlenen karar nisabıyla alınmadığı, tescil talebinin reddedildiği bildirilmiş, davalı sicilin ret kararı 03/09/2021 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir.
Davacı şirketin 10/05/2017 tarihli ilan edilen sermaye artırım kararında şirketin 640.000 adet payının 320.000 adedinin …’e, 128.000 adedinin …. …’a, 64.000 adedinin … …’a, 32.000 adedinin … …’a, 32.000 adedinin … …’a, 32.000 adedinin … …’a, 32.000 adedinin … …’a ait olduğu, önceki 12.000.000,00 TL sermayenin tamamının ödendiği, artırılan 4.000.000,00 TL’nin 2.000.000,00 TL’sinin …’in şirketteki alacaklarından karşılandığı, alacakların mali müşavirin 24/04/2017 tarihli raporuyla tespit edildiği belirtilmiştir.
Anılan sermaye artırım kararına dayanak 24/04/2017 tarihli sermayenin ödendiğinin tespitine ait mali müşavir tasdik raporunda, 12.000.000,00 TL eski sermayenin ödendiği, şirket öz varlığının 31/12/2016 tarihi itibarıyla 1.485.328,37 TL olduğu, ortaklara borçlar hesabından …’e 2.970.976,46 TL borç bulunduğu, ortakların şirkete nakit ödedikleri ve alacaklı oldukları bu tutarların …’in 2.000.000,00 TL’sinin sermaye artırımı için kullanılacak olduğu tespit edilmiştir.
Davacı yan ıskat ihtarına rağmen …’in sermaye borcunu ödemediğini, genel kurul toplantısında oy adedinin düştüğünü, TTK’nun 483. maddesi uyarınca ödenmeyen sermayeye ilişkin …’in oy hakkından yoksun bulunduğunu, genel kurulda alınan kararların karar nisabına uygun olarak alındığını iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı şirketin 24/08/2021 tarihli genel kurul toplantısında fer’i müdahil …’in sermaye payının 291.915 adet olarak gösterildiği, … vekilinin hazirun cetvelinde yer alan pay adedine muhalefet ettiği, …’in pay adedinin şirketin %50 payına sahip olacak şekilde 320.000 adet olduğunu ileri sürdüğü, genel kurul toplantısında alınan kararların …’in 291.915 ret oyuna karşılık diğer ortakların 320.000 kabul oyuyla alındığı, alınan kararların tescili için davalı sicile yapılan başvuru üzerine davalının başvurunun davacı şirketin yetkili temsilcileri tarafından yapılmadığı ve alınan kararların anonim şirket genel kurul karar nisabına uygun olarak alınmadığı gerekçesiyle tescil talebinin reddine karar verdiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacı şirketin 24/08/2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların karar nisabına uygun olarak alınıp alınmadığı, fer’i müdahilin davacı şirketteki hisselerinin hazirun cetvelinde ve genel kurul toplantısında eksik gösterilip gösterilmediği, genel kurul toplantısında alınan kararların tescil ve ilanı için sicile yapılan başvurunun davacının yetkilisi tarafından yapılıp yapılmadığı, davalının başvurunun reddi kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı hususundan kaynaklanmaktadır.
Dava konusu davalı sicil ret kararı 03/09/2021 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş olup, işbu dava TTK’nun 34. maddesinde yer alan 8 günlük hak düşürücü süre içerisinde, 13/09/2021 tarihinde açılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davacı yan dava dilekçesinde ve aşamalarda fer’i müdahil …’in davacı şirketten alacaklı olduğu miktardan sermaye artırım kararı nedeniyle hissesine düşen miktarın mahsup edildiğini, bu mahsup işleminden sonra …’in şirketten olan alacağının gerçek bir alacak olmadığı, bu alacağın esasında şirketin kendi parası olduğunun anlaşılması üzerine sermaye artırım kararı nedeniyle …’in şirketten olan alacağından mahsup edilen miktarın düzeltilerek …’in sermaye taahhüt borcu bulunduğunun tespit edildiğini, …’in sermaye artırım kararına konu sermaye borcunu ödemediğini, ıskat ihtarının gönderildiğini, ödenmeyen sermaye miktarı nedeniyle …’in bu miktara isabet eden oy hakkından yoksun kaldığını, bu nedenle dava konusu genel kurul toplantısında şirketteki hissesinin ödediği sermaye payı miktarı kadar gösterildiğini ileri sürmüş, davalı yan ise aşamalarda tescili talep edilen genel kurul kararlarının yasanın aradığı karar nisabına uygun olarak alınmadığını savunmuştur.
Anonim şirkette toplantı ve karar nisabının düzenlendiği TTK’nun 418. maddesinde, genel kurulların bu kanunda veya esas sözleşmede aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan haller hariç, sermayenin en az 1/4’nü karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanacağı, bu nisabın toplantı süresince korunması gerektiği, ilk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmayacağı, kararların toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verileceği hükme bağlanmıştır.
Davalı sicil tarafından tescil talebi reddedilen genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde fer’i müdahil …’in 291.915 adet payı bulunduğu belirtilmiş, toplantıda alınan kararlar fer’i müdahilin 291.915 ret oyuna karşılık 320.000 kabul oyuyla ve … vekilinin muhalefetiyle alınmıştır.
Burada tartışılması gereken husus, tescili talep edilen genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde …’in şirketteki pay adedinin doğru gösterilip gösterilmediği, doğru gösterilmemiş ise genel kurul toplantısında alınan kararların TTK’nun 418/2. maddesinde yer alan karar nisabına uygun olarak alınıp alınmadığıdır.
Davacı şirketin ilan edilen 10/05/2017 tarihli sermaye artırım kararında, şirketin 640.000 payının %50’sine isabet eden 320.000 adedinin …’e ait olduğu, önceki 12.000.000,00 TL sermayenin tamamının ödendiği, artırılan 4.000.000,00 TL’nin 2.000.000,00 TL’sinin …’in şirketten olan alacaklarından karşılandığı belirtilmiştir. Anılan karara dayanak mali müşavir raporunda da ortakların şirkete nakit ödedikleri ve alacaklı oldukları bu tutarların … yönünden 2.000.000,00 TL’sinin sermaye artırımı için kullanılacağı tespit edilmiştir.
10/05/2017 tarihli sermaye artırım kararından sonra, davacı şirketin sermaye yapısında değişiklik bulunduğuna ilişkin tescil ve ilan edilen bir karar bulunmadığı gibi, bu yönde verilen herhangi bir mahkeme kararı da bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece, davacı şirketin 24/08/2021 tarihli genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde …’in payının düşük gösterildiği ve bu şekilde toplantıda alınan kararların TTK’nun 418/2. maddesinde düzenlenen karar nisabına uygun olarak alınmadığı, davalının tescil talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun bulunduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harcın peşin alınan 80,70 TL harcından mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/04/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.