Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1294 E. 2022/1285 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1294 Esas 2022/1285 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1294
KARAR NO : 2022/1285

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2022
NUMARASI : 2020/587 Esas 2022/168 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Haklı Nedenle Fesih
DAVA TARİHİ : 27/08/2020

KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/11/2022

Taraflar arasındaki anonim şirketin feshi istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkette hisse sahibi olduğunu, şirketin kuruluşundan itibaren ortaklar arasında fikir birliğinin sağlanamadığını, şirket müdürünün uzun zamandan beri cezaevinde olması ve ticari faaliyetin sürdürülememesinden dolayı 30/11/2018 tarihinde vergi dairesince resen terk işleminin uygulandığını ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenleri de ileri sürerek davalı şirketin tasfiyesi ve ticaret sicilden silinmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirkete ve şirket yetkilisine dava dilekçesi tebliğ edildiği halde cevap dilekçesi sunulmamış, duruşmalara katılarak beyanda da bulunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; davalı anonim şirketin haklı nedenle feshi istemiyle açılan davada; Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yazı cevabına göre, feshi talep edilen şirketin sicilin … numarasında kayıtlı ve aktif olduğu, yetkilisinin … olduğu, şirket ana sözleşmesine göre sermayenin 100.000 paya ayrıldığı, 94.000 adet payın …, 5.000 adet payın davacı …’na ve 1.000 adet payın … tarafından nakdi olarak taahhüt edildiği, TTK’nın 531. Maddesi hükmüne göre; anonim şirketin haklı nedenle feshini talep edebilecek olanların sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri olduğu, davacının sahibi olduğu payın yirmide bir olduğu, feshi talep edilen şirketin halka açık şirket olmaması nedeniyle en az onda bir sermaye payına sahip pay sahibi tarafından haklı nedenlerle feshini talep edebileceği, davacının ise bu oranda payının bulunmadığı ve bu nedenle fesih davası açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 07.07.2021 tarihli ön inceleme duruşma tutanağında davacının talepleri şirketin tasfiyesi, ortaklıktan çıkma ve re’sen terkle şirketin terkin edilmesinin hüküm altına alınmasına ilişkin olduğu hususunun davacı vekilinin imzası ile sabit olduğunu, 2 no’lu ara kararda şirketin 31.10.2018 tarihinde re’sen terk işleminin yapıldığının bildirildiğinin tespitine, hüküm fıkrasında ise sadece fesih talebine ilişkin hüküm oluşturulduğunu, diğer talepler yönünden ret veya kabul şeklinde herhangi bir karar verilmediğini, dosya kapsamına bakıldığında mahkemece;şirketin tasfiyesi, bu mümkün olmazsa şirket ortaklığından çıkma yönünde karar oluşturabilecek hukuki işlemlerde, tasarruflarda bulunulduğunu, bu doğrultuda, tarafların ekonomik durumlarının araştırılmasına ve tasfiye memuru için ücret tayinine gidildiğini, bu bağlamda, usul ekonomisiyle bağdaşmayacak hukuki işlemler söz konusu olduğu gibi,davacının talepleri doğrultusunda farklı(ıslah gibi)hukuki tasarrufların da kısıtlandığını, şayet TTK’nın 531. maddesinde 1.fıkradan bağımsız 2.fıkra doğrultusunda dava ele alınabilinecekse, davacının talebi doğrultusunda karar verilmesinde hukuken bir engel bulunmadığını, şayet 1.fıkra dava şartı olarak görülürse, o zaman, esasen 1.fıkra hayatın olağan akışına ve Anayasa da güvence altına alınan hükümler zedelenmiş, anayasal yargıya konu olabilecek bir durumun ortaya çıkması gündeme gelebileceğini, dosyada mübrez Başkent Vergi Dairesi Müdürlüğünün 04.06.2021 tarihli cevabi yazısında; “..dairemizce bilinen adreslerinde yapılan yoklamalarda mevcut olmadığından, 30.11.2018 tarih itibariyle re’sen terk işlemi yapıldığı tarh dosyasının ve sistem kayıtlarımızın tetkikinden anlaşıldığını, denildiğini, ” (…)Ticaret ünvanı ticaret sicilinden silinen bir sermaye şirketi,6102 sayılı kanun uyarınca tasfiye sürecini tamamladığından…”(…)Ayrıca,ticaret sicil kaydı silinen bir şirketin varlığından da bahsedilemeyeceğinden ve buna bağlı olarak işlem tesis etme kabiliyeti kalmayacağından..” -içtihatlar doğrultusunda- şirketin terkin edildiğinin tespiti hüküm alınması gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davalı anonim şirketin tasfiyesi ile ticaret sicilden terkini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davalı şirketin 22.03.2017 tarihli ana sözleşmesine göre üç ortaklı olan davalı anonim şirketin sermayesinin 100.000 paya ayrıldığı, 94.000 adet payın …’ye, 5.000 adet payın davacı …’na ve 1.000 adet payın …’a ait olduğu, ilk üç yıl süre ile şirketin yetkilisi olan dava dışı …’nin devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan İstanbul 29.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17.05.2019 tarihli ve 2017/103 sayılı tevkif müzekkeresi ile tutuklu olarak bulunduğu, şirketin halen aktif olduğu dosya kapsamındaki ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında bulunan Gelir İdaresi Başkanlığı Başkent Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 04.06.2021 tarihli yazı cevabına göre;”…ödevli kurumun, dairece bilinen adreslerinde yapılan yoklamalarda mevcut olmadığından 30.11.2018 tarihi itibarıyla re’sen terk işlemi yapıldığının tarh dosyasının ve işlem kayıtlarının tetkikinden anlaşıldığı” bildirilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesinde “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” hükmü düzenlenmiş olup, anılan hüküm uyarınca sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri ancak haklı sebeplerin varlığını kanıtlamaları halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceklerdir.
Uyuşmazlık, davacının TTK’nın 531. Maddesi gereği haklı nedenle davalı anonim şirketin haklı nedenle feshini talep edip edemeyeceği, aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, halka açık bir şirket olmayan davalı şirkette, 5.000 adet payı bulunan davacının, 1/10 oranında 10.000 adet payı bulunmadığından işbu davada dava açma ehliyeti, eş deyişle, aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Davacı vekilinin işbu davadaki diğer talepleri yönünden ise, TTK’nın 531. Maddesi uyarınca haklı nedenle fesih davasının görülme ön şartı olan, anılan kanun maddesinde aranılan azanlık pay oranı somut olayda oluşmadığından, davacının bu dava kapsamındaki alternatif çözüm yöntemlerinin uygulanmasına ilişkin istem de davanın reddi gerekçesi içinde erimiş olmaktadır. O halde ilk derece mahkemesince davanın bu sebeple reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında istinafa başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/10/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.