Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/126 E. 2022/52 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2021 (Ara Karar)
NUMARASI :…
TALEP TARİHİ : 13/11/2021

KARAR TARİHİ : 02/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/02/2022

İhtiyati tedbire ilişkin talebin dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı reddine yönelik olarak verilen karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … Limited Şirketi’nin ortağı olduğunu, şirket aleyhine ortaklıktan çıkma ve çıkma payının ödenmesi talepli dava açıldığını, bilirkişiler tarafından çıkma bedelinin 784.573,51 TL olarak hesaplandığını, bilirkişilerce hesaplanan çıkma bedelinin müvekkili tarafından yıllar önce ödenen tutarın çok altında çıkması üzerine davalı müdürler tarafından şirketin … varlıklarının kendilerine, aile üyelerine, aileye ait diğer tüzel kişiliklere ve hatta 3. kişiliklere aktarıldığı, kötü yönetimle şirkete ve ortaklara zarar verildiği, sahte imzalar kullanılarak düzenlenen genel kurul kararıyla şirket varlıklarının elden çıkarıldığının tespit edildiğini, şirket müdürlerinin sorumluluğuna bağlı tazminat ve müdürlerin azli davası açmakta meşru yararlarının bulunduğunu, davalı müdürler tarafından şirketin 13/03/2020, 10/04/2020, 30/014/2020 tarihli genel kurul toplantılarında gerçeğe aykırı belge düzenlenip, evrakta sahtecilik suçunun işlendiğini, hükümsüz genel kurul kararlarına dayanak olarak sahte SMMM ve … varlık raporları düzenlettirildiğini, hükümsüz genel kurul kararlarına dayanarak şirket varlıklarının bila bedel devredildiğini, mahkemece verilen denetim kayyımı atanmasına ilişkin kararın kaldırılması üzerine şirket aktiflerinin elden çıkartılmasına devam edildiğini, ortağın şirkete ait mali verileri inceleme hakkının kısıtlandığını belirterek davalıların TTK’nun 630. maddesi gereğince şirket müdürlüğünden azline, şimdilik 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsil edilerek dava dışı … Limited Şirketi’ne ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava dilekçesinde ayrıca dava sonuna kadar müdürlerin temsil yetkilerinin kaldırılarak re’sen seçilecek bir mali müşavirin yönetim kayyımı atanmasına, bu talebin kabul edilmemesi halinde, davalı müdürlerin şirketi borçlandırıcı veya şirket aktiflerini azaltıcı işlemlerinin denetim onayına tabi tutulması için denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı şirketin yönetim organının bulunduğu, davanın şirketin müdürünün azli ve şirketin uğradığı zararın müdürlerden tahsiline ilişkin olduğu, TMK’nun 426. vd. maddelerinde hangi hallerde kayyım atanacağının düzenlendiği, kanunun 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlendiği, bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği, TMK’nun 426. ve 427. maddeleri gereğince yönetim kayyımının atanamayacağı, şirketin zorunlu organı olan müdürünün bulunduğu, HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir için aranan davacının davanın esası yönünden yaklaşık olarak ispat etme şartının mevcut dosya kapsamındaki delillere göre gerçekleşmediği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; haklı sebeplerin varlığı halinde her ortağın yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını ve sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceğini, yöneticinin özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul edildiğini, TTK’nun 630. maddesinde haklı sebeplerin sınırlı olarak sayılmadığını, haklı sebeplerin varlığı halinde temsil yetkisinin bir ortağın başvurusu üzerine mahkemece kaldırılabileceğini, gecikmesinde tehlike bulunan hallerde mahkemenin temsil yetkisini ihtiyati tedbir yoluyla kaldırıp, bu yetkiyi bir kayyıma verebileceğini, şirket müdürlerinin yönetim yetkisini kötüye kullanarak şirkete zarar verdiğini, sahte imzayla genel kurul düzenlediklerini, müvekkilinin zararlarının önlenmesi için şirkete yönetim kayyımı atanması gerektiğini, bunun mümkün olmaması halinde denetim kayyımı atanabileceğini, bu şekilde müvekkilinin yargılama sırasında haklarını ve şirketin daha fazla zarar görme endişesinin ortadan kalkacağını, kayyıma ilişkin talebin kabul edilmemesi halinde şirketin taşınır ve taşınmaz mal varlığının el değiştirmesi halinde müvekkilinin hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya tamamen imkansız hale geleceğinin sunulan belgelerle yaklaşık olarak ispat edildiğini, ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile şirketin taşınır ve taşınmaz mal varlığı üzerine üçüncü kişilere devrini önlemeye yönelik ihtiyati tedbir şerhi konulması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; HMK’nun 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/560 Esas sayılı dosyasında hukukçu, mali müşavir, makine mühendisi, gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 31/05/2021 tarihli bilirkişi raporu, dava dışı … Limited Şirketi ortaklar kurulu kararları, Dairemizin 2021/641 Esas 2021/624 Karar sayılı kararı dosya içerisinde yer almaktadır.
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili karşı taraf davalı şirket müdürlerinin dava sonuna kadar temsil yetkilerinin kaldırılarak re’sen seçilecek bir mali müşavirin yönetim kayyımı atanması, bu talebin kabul edilmemesi halinde, davalı müdürlerin şirketi borçlandırıcı veya şirket aktiflerini azaltıcı işlemlerinin denetim onayına tabi tutulması için denetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle ihtiyati tedbir talebinin reddine hükmedilmiştir.
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nun 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
TMK’nun 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 426. maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği gibi, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK’nun 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabilir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK’nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK’nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı).
Bu durumda, mahkemece şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı, açılan davada verilecek karar ile ulaşılacak sonuca ihtiyati tedbir kararı ile ulaşılamayacağı, müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması olmadığı gözetilerek davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili, ilk derece mahkemesi yargılaması sırasında talep etmemekle birlikte istinaf dilekçesinde dava dışı … Limited Şirketi’nin taşınır ve taşınmaz malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Ara karara karşı yapılan istinaf başvurusu sırasında, ilk derece mahkemesinden talep edilmeyen tedbir doğrudan istinaf mahkemesinden istenemeyecektir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep eden davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının ihtiyati tedbir talep eden davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 02/02/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.