Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1258 E. 2023/44 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1258 Esas 2023/44 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1258
KARAR NO : 2023/44

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2022
NUMARASI : 2022/5 Esas 2022/199 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 06/01/2022
KARAR TARİHİ : 19/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/01/2023

Taraflar arasındaki limited şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafından Ankara 25.İcra Müdürlüğü’nün 2020/4441 Esas(yenilenmeden önce 2008/5929 Esas sayılı dosyasında ihyası istenen…. Şti. Hakkında 25 adet fatura alacağının tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığını, ancak şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından re’sen sicil kaydının silindiğinin bildirildiğini, takibe devam edebilmek için şirketin ihyası gerektiğini ileri sürerek…. Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle; ihyası istenen şirketin TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca usulüne uygun olarak ticaret sicilinden 23.01.2014 tarihinde re’sen terkin edildiğini, eldeki davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddi gerektiğini, ihyası istenen şirkete ihtarın usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, TTK’nın 547/2. Maddesi uyarınca şirketin ek tasfiyesine ve şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi gerektiğini, müvekkili yasal hasım olduğundan aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; TTK’nın geçici 7. Maddesi gereği ticaret sicilinden re’sen terkin edilen limited şirketin ihyası istemiyle açılan davada, ihyası talep edilen şirkette hak sahibi olduğu iddiasıyla başlatılan icra takibinin takibi ve infazı ile bu dava konusunun da tasfiye kapsamında işleme tabi tutulması gerektiği ve davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, Ankara Ticaret Sicil Memurluğuna kayıtlı…. Şti.’nin eksik tasfiye işlemleri nedeniyle, Ankara 25.İcra Müdürlüğü’nün 2020/4441 Esas sayılı takip dosyasında temsili ve sonuçlanması halinde ek tasfiyenin yapılması ile sınırlı olmak üzere TTK’nun 547.maddesi gereğince ihyası ile, ticaret siciline tesciline; T.T.K.’nun geçici 7/2. maddesine göre tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına; Kararın Ticaret Siciline tesciline ve usulüne uygun olarak ilan edilmesine karar vermek gerektiği, T.T.K.’nın geçici 7/2. maddesinde “Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüş olup; Ankara 25.İcra Müdürlüğü’nün 2020/4441 Esas(yenilenmeden önce 2008/5929 Esas ) sayılı takip dosyasının terkin tarihinde ve halen derdest olduğu, ticaret sicil müdürlüğü tarafından anılan madde hükmüne göre terkin işlemi yapılmaması gerektiği halde 23/01/2014 tarihinde terkin işlemi yapılmış olmakla tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile …’nun …. Şti.’nin eksik tasfiye işlemleri nedeniyle, Ankara 25.İcra Müdürlüğü’nün 2020/4441 Esas sayılı takip dosyasında temsili ve sonuçlanması halinde ek tasfiyenin yapılması ile sınırlı olmak üzere TTK’nun 547.maddesi gereğince ihyası ile, ticaret siciline tesciline, T.T.K.’nun geçici 7/2. maddesine göre tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına, kararın Ticaret Siciline tesciline ve usulüne uygun olarak ilan edilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; terkin tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmayan davanın reddi gerektiğini, icra takip dosyası ile sınırlı olarak şirketin ihyasına karar verildiği halde TTK’nın 547/2. Maddesi uyarınca tasfiye memuru atanmamasının doğru olmadığını, yasal hasım olan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili, davalının istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca ticaret sicilinden re’sen terkin edilen limited şirketin ihyası istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre limited şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
Dosya kapsamından; ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23.01.2014 tarihinden itibaren 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 06.01.2022 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuştur. Ne var ki terkin işlemi TTK’nın geçici 7. Maddesinde belirtilen prosedüre uygun olarak yapılmadığından usulsüz terkin işlemi sebebiyle dava tarihi itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gözetilmemiştir. Şöyle ki;
Davacı kurum tarafından ihyası istenen…. Şti. Aleyhine 01.07.2007 ile 31.12.2007 tarihleri arasında 64 adet irsaliyeli faturaya bağlı alacağın tahsili için başlatılan Ankara 25. İcra Müdürlüğü’nün 22.06.2020 tarihinde yenilenmekle yeni esas alan 2020/4441Esas (eski esas 2008/5929) sayılı icra takip dosyasının derdest olduğu anlaşılmıştır.
Somut olaya gelince, münfesih şirketin 5174 sayılı kanuna göre odadan kaydı silinmesi sebebi ile 23/01/2014 tarihinde geçici 7. madde uyarınca re’sen ticaret sicil kaydının silindiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça münfesih olan şirketin taraf olduğu icra takibinin derdest bulunduğundan bahisle şirketin ihyası istemine ilişkin olarak işbu dava açılmıştır. İlk derece mahkemesince terkin olunan şirketin aleyhine derdest icra takibinde taraf teşkilinin sağlanması gerektiğinden şirketin ihyasının istenilmesinde davacı kurumun hukuki yararının bulunduğu, gerekçesiyle TTK’nın 547. Maddesi gereğince davanın kabulüne, şirketin ihyasına karar verilmiştir.
Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden celp edilen kayıtların incelenmesinde şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7.maddesi gereğince 18/05/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Kanunu gereğince kaydının 23/01/2014 tarihinde silindiği, anlaşılmaktadır.
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10.maddesinde “Odalara kayıt zorunluluğu bulunanlar, durumlarında meydana gelen ve Türk Ticaret Kanununa göre tescil ve ilânı gereken her türlü değişikliği, gerçekleşmesinden itibaren bir ay içinde, kayıtlı oldukları odalara bildirmek zorundadır. Ticaret siciline tescili zorunlu olup da yasal şekil ve sürede tescil ettirilmemiş olan bir hususu haber alan ilgili oda, bu yasal zorunluluğu yerine getirmeyenlerin durumlarını gerekli sicil değişikliklerinin yapılması için ilgili ticaret sicil memurluğuna bildirir. Ticaret sicil memurluğu, bu bildirim üzerine gerekli işlemleri yapmakla yükümlüdür.
İçinde bulunulan yıldan önceki iki yıldan itibaren adresleri ve durumları tespit edilemeyenler ile bu süre zarfında aidat ödemeyen üyelerin isimleri, oda yönetim kurulu kararıyla, meslek grupları ve seçmen listelerinden silinir; aidat tahakkukları durdurulur. Bu fıkra hükmünün gereğinin her yılın ocak ayı içinde yerine getirilmesinden oda yönetim kurulu sorumludur. ” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıdaki fıkrada anılan oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemezler.
Ticaret sicilinden re’sen veya işin bırakılması halinde üyenin talebi üzerine kayıt silinmesine ilişkin ilânlar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ücretsiz olarak yayımlanır.” hükmünü içermektedir.
30.12.2012 gün ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. Maddesinin d bendi ” 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
TTK’nın geçici 7. Maddesinde “1/7/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfeyi edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. Maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tututalamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. HGK’nın 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas, 2017/1193 karar sayılı kararında ” …Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2017/714 esas 2018/254 karar, Yargıtay 11. HD 24/09/2018 gün ve 2018/2834-5605 e-k sayılı, 24/03/2022 gün ve 2021/6686 Esas 2022/2403 Karar Sayılı ilamı).
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,) O halde, geçici 7. maddede tadadi olarak sayılan silinme sebepleri arasında yer almayan ihyası istenen şirketin oda kaydının silinmesine dayanılarak davalı sicil tarafından söz konusu terkin işleminin gerçekleştirilmesi anılan yasa maddesine açıkça aykırıdır. Kaldı ki geçici 7. maddenin 2. fıkrasına göre de hakkında icra takibi bulunan şirketler hakkında bu madde uygulanamaz. Nitekim somut olayda da, ihyası istenen şirket aleyhine davacı kurum tarafından işbu şirketin terkin tarihi olan 23.01.2014 tarihinden önce Ankara 25. İcra Müdürlüğü’nün 2020/4441 (2008/5929 eski esas) esas sayılı derdest icra takibi bulunduğundan, davalı sicil tarafından geçici 7/2. maddeye aykırı olarak ihya istemine konu şirketin terkinine karar verilmesi de doğru değildir.
Öte yandan davalı sicil müdürlüğü geçici 7. maddeye göre tesis ettiği işleme gerekçe olarak oda kaydının silinmesini göstermiş ve işlemlerini de bu çerçevede yapmıştır. Yapılan işlemler geçici 7. Maddenin 4/a fıkrasındaki usule göre de yerine getirilmemiş, silinme işlemi nedeniyle şirketi temsil ve ilzama yetkili …’e ihtar gönderilmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle esasen ihyası istenen şirketin sicilden terkin koşulları oluşmadığı halde TTK’nın 7. maddesine aykırı olarak dosyada yer alan ticaret sicili kayıtlarına göre ihyası istenen şirket halen faal iken davalı sicil terkin işlemini gerçekleştirmiş olduğundan, ilk derece mahkemesince şirkete tasfiye memuru atanmaksızın şirketin ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davalı sicilin bu yöndeki istinaf sebebine itibar edilmemiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/03/2022 tarih 2021/6686 Esas 2022/2403 Karar sayılı emsal içtihatı).
Ne var ki davalı sicil müdürlüğünün usulsüz terkin işlemi sebebiyle ihya edilen şirkete tasfiye memuru atanmadığı halde ilk derece mahkemesince şirketin yanılgılı değerlendirme ile tam ihyasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin kararı kendi içinde çelişkili hale getirecek biçimde icra takip dosyası ile sınırlı olacak şekilde ihyasına karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı sicil müdürlüğünün bu yöndeki istinafının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca, davalı sicil tarafından hem TTK’nın geçici 7.maddesinde sayılmayan 5174 sayılı oda kaydının silinmesi sebebine dayalı olarak hem de zaten terkin tarihi itibarıyla hakkında derdest icra takibi bulunduğu halde anılan Yasa’nın geçici 7/2. Maddesine aykırı bir biçimde dava konusu şirketin ticaret sicilinden re’sen terkini açıkça aykırı olduğu gibi terkin işlemleri aynı maddenin 4/a maddesindeki usule de uyulmaksızın gerçekleştirilmiştir. Bu durumda davanın açılmasına sebebiyet veren ve yargılama sonunda haksız olduğu anlaşılan davalı sicil aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekir ise de ilk derece mahkemesince davalının yasal hasım olduğu gözetilerek aleyhine yargılama ve vekalet ücretine hükmedilmemiş, istinafa gelen tarafın davalı olduğu gözetilerek kamu düzeninden olan aleyhe hüküm kurma yasağı gereği bu husus mahkeme kararının kaldırılma sebebi yapılmamıştır.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü temsilcisinin istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği öteki istinaf sebeplerinin esastan reddine, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince, şirketin icra takip dosyası ile sınırlı olarak ihyasına ilişkin verilen kararın HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılmasına, davanın kabulü ile …. Şti.’nin ihyasına dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-İstinafa başvuran davalı sicil müdürlüğü temsilcisinin öteki istinaf sebeplerinin esastan reddine, istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/03/2022 tarih ve 2022/5 Esas-2022/199 Karar sayılı Kararının HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği KALDIRILMASINA,
B) 1- Davanın KABULÜNE,
2-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde … sicil numarasında kayıtlı…. Şirketi’nin İHYASINA,
3-Kararın kesinleşmesine müteakip Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,2 TL’nin ilk derece mahkemesi kararı davacı tarafça istinafa taşınmadığından davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İlk derece mahkemesi kararı davacı tarafça istinaf edilmediğinden açılan davanın niteliği ve davalı tarafın yasal ve zorunlu hasım olması nedeniyle, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İlk derece mahkemesi kararı davacı tarafça istinaf edilmediğinden Yargılamada vekil ile temsil olunan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde kendisine iadesine,
2-Sonuçta davanın kabulüne karar verildiğinden istinafa başvuran davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/01/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.