Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1231 E. 2022/1106 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1231 Esas 2022/1106 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1231
KARAR NO : 2022/1106
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2018
NUMARASI : 2015/846 Esas 2018/42 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Rücuen Alacak (İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/04/2015
KARAR TARİHİ : 27/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/10/2022
Taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf yoluna başvurulması sonucunda Dairemizce verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesince bozulması üzerine duruşma açılarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin % 100 oranındaki hissesinin satışına ilişkin hisse satış sözleşmesi ile tamamının … Hiz. A.Ş.’ye geçmesi suretiyle 30/10/2009 tarihinde özelleştiğini, kamu kurumu statüsünün bu sözleşme ile sona erdiğini sözleşmeden evvel …’ın hisselerinin …’a ait olduğunu, 24/07/2006 tarihinde işlemin temelinin İHDS’ye dayandığını, sözleşme ile bütün sorumluluğun …’a ait olduğunu, bu sözleşmenin 1. maddesi ile 7.4 ve 7.5 maddeleri gereğince 30/10/2009 tarihli hisse devrine kadarki sorumluluğunda …’a ait olması gerektiğini, 17/08/2008 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle … tarafından ödenen meblağın davalıdan tahsili gerektiğini, malül kalan …’ın Çumra Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 06/06/2013 tarihli kararının kesinleştiğini, Çumra İcra Müdürlüğü’nün 2013/733 Esas sayılı takip dosyasında icraya konulduğunu, 16/02/2015 tarihinde 192.540,00 TL ödenerek dosyanın kapatıldığını, ayrıca 14/06/2013 tarihinde 1.674,00 TL temyiz harcı ve 4.661,21 TL onama harcı olmak üzere toplam 198.875,21 TL ödediğini, ödediği bedellerin ödenme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 4628 sayılı kanunla Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 4046 sayılı yasa çerçevesinde …’ın özelleştirilmesinin programa alındığını, davacı şirketin % 100 hissesinin 30/10/2009 tarihinde hisse devir sözleşmesinin imzalanması ile fiilen… A.Ş. tarafından devralındığını, hisselerin blok satışının öngörüldüğünü, özelleştirme öncesinde ve sonrasında şirketin hak, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını, sadece hisselerin el değiştirdiğini, sorunun İHDS ve HDS kapsamında taraflardan hangisinin yapılan ödemeden sorumlu olması noktasında bulunduğunu, İHDS’nin 7. maddesi gereğince faaliyetin … tarafından yürütüldüğünü, bu dönemde üçüncü kişinin zararının meydana geldiğini, aynı konuda başka mahkemelerde verilen emsal kararlarının bulunduğunu, İHDS’nin 7.1, 7.2 ve 7.3 maddeleri gereğince icra dosyasıyla ilgili bildirimde bulunmayan …’ın yapılan ödemeden faiz ve icra dosyası giderlerinden sorumlu bulunduğunu, 24/07/2006 tarihinden sonra meydana gelen davanın açılma tarihi nazara alındığında ödemeden sorumluluğun …’a ait olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının Çumra Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/349 Esas 2013/327 Karar sayılı ilamına istinaden davalı …’tan dava dışı üçüncü kişilerin zararı nedeniyle icra dosyasında yaptığı ödemeyi işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.4 maddesi uyarınca fiili devrin gerçekleştiği 30/10/2009 tarihinden evvel meydana gelmekle davalıdan talep edebileceği, davacının icra dosyasında yapılan ilk hesap yönünden toplam 176.979,02 TL’yi 28/06/2013 tarihinde ödemediği, 2 yıllık bir gecikme ile borcun artmasına neden olduğu, makul ödeme süresinin geçirdiği, borcun artmasından davadan ve ödeme miktarından haberdar olmayan davalının sorumlu tutulamayacağı, tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ticari işlerinden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 176.979,02 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin icra dosyasına makul süre içerisinde borcu ödemeyip 2 yıllık bir gecikme ile borcu ödemesinden dolayı geç ödemesi nedeniyle davalının davadan ve ödeme miktarından haberdar olmadığından fazlaya ilişkin ödemeden sorumlu tutulamayacağı gerekçesinin yerinde olmadığını, davalı tarafın ihbar yoluyla haberdar edildiğini, davanın tam kabul yerine kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, davalı tarafın kazanan işletme devir hakkı sözleşmesinden sonra gerçekleştiği gerekçesiyle sorumlu olmadığını ileri sürmüş ise de bu iddianın yerinde olmadığını, iş kazası sonucu malul kalan kişinin üçüncü kişi konumunda olduğunu, ayrıca avans faizinin ödeme tarihi yerine dava tarihinden itibaren işletilmesinin yerinde olmadığını, bu nedenlerle ve re’sen göz önünde tutulacak sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; devre esas bilanço düzenlemeleri ile geçmişe dönük alacak ve borcun kesinleştirildiğini, dayanak iş kazasının 24/07/2006 İHDS tarihinden sonra 25/09/2006 tarihinde meydana geldiğini, İHDS’nin hiç bir maddesinde İHDS tarihinden önceki olaydan dolayı …’ın sorumlu olacağına ilişkin hükmün mevcut olmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15/01/2018 tarih ve 2016/12733 Esas 2018/281 Karar sayılı ilamında da İHDS tarihinden sonraki olaylardan dolayı üçüncü kişilerin zarardan sorumlu olmadığı yönünde olduğunu, bu nedenlerle ve re’sen sebeplerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
Dairemizin 13/02/2020 tarih ve 2018/2390 Esas 2020/231 Karar sayılı kararıyla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın esastan reddine karar verilmiş, anılan karara karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20/04/2022 tarih ve 2020/6101 Esas 2022/3172 Karar sayılı kararı ile;
“… Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında akdedilen İHDS’nin 7.4 maddesi uyarınca, dağıtım faaliyetinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğunun davalıya ait olduğu ve yine bu kapsamda üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek talep ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülüğün de davalı tarafından karşılanacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin imzalanmasından sonra ortaya çıkabilecek her türlü cezai ve hukuki sorumluluğun ise …’a ait olacağının kararlaştırıldığı, ancak fiili devir tarihine kadar hisselerin tamamı davacıya ait olduğundan davacı ile davalı …’ın ayrılmaz bir bütün olduğu, her ne kadar 24/07/2006 tarihinde işletme hakkı davalı …’a devredilse de fiili devir tarihine kadar dağıtım faaliyetinin davacı şirket tarafından yerine getirildiği, o halde 30/10/2009 tarihli hisse devir sözleşmesinden önce gerçekleşen olaylardan kaynaklı tazminatlarda da sorumluluğun …’a ait olacağı gözetilerek sonuca varılması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamı taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili uyma kararı verilmesini istemiştir.
Dairemizce önceki kararımızda direnilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
DİRENME GEREKÇESİ
Çumra Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 06/06/2013 tarih ve 2011/349 Esas 2013/327 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacı … ve diğerleri tarafından … ve … aleyhine davalı …’ın ihalesini alan davalı …’un işletmesinde çalışan …’ın 25/09/2008 tarihindeki iş kazası sonucu yaralanmasından dolayı 08/07/2011 tarihinde maddi ve manevi tazminat davası açtıkları, yapılan yargılama sonunda 08/07/2011 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne, davacı … için 50.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, temyiz üzerine kararın Yargıtay’ın 21. Hukuk Dairesinin 20/01/2015 tarih ve 2014/21254 Esas 2015/679 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilerek kesinleştiği görülmüştür.
Çumra İcra Müdürlüğünün 2013/733 Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinden, alacaklı … ve diğerleri tarafından … ve … aleyhine Çumra Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 06/06/2013 tarih ve 2011/349 Esas 2013/327 Karar sayılı ilamına dayanarak 91.000,00 TL manevi tazminat, 9.330,00 TL ilam vekalet ücreti, 271,00 TL yargılama gideri ve 55.355,54 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 155.956,54 TL’nin tahsili için 25/06/2013 tarihinde takip yaptığı, davacı …’ın 16/02/2015 tarihinde 192.540,00 TL icra dosyasına ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
Dava dışı … ve diğerleri tarafından … ve … aleyhine işçi …’ın 25/09/2008 tarihindeki iş kazası sonucu yaralanmasından dolayı 08/07/2011 tarihinde maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, davacı … için 50.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminat ve davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlışılmıştır. Taraflar arasında imzalanan 24/07/2006 tarihli İHDS’nin 7. maddesinde üçüncü kişilerin hak iddiaları düzenlenmiştir. Sözleşmenin 7.1, 7.2 ve 7.4. maddesi kapsamında dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerden bütün sorumluluğun …’a ait olacağı, … tarafından yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının da … olacağı ve icra takibi ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülüğün de … tarafından karşılanacağı belirtilmiştir.
Özetle İHDS nin 7.1, 7.2 ve 7.4. maddesi kapsamında dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerden bütün sorumluluğun …’a ait olacağı düzenlemesi ile sorumluluk için milad olarak İHDS imzalanma tarihi belirlenmiş ve İHDS tarihinden önceki dönem “dağıtım faaliyetlerinin … tarafından yürütüldüğü dönem olarak ifade edilmiştir. Maddenin yazımı itibarı ile de “gerçekleştirilen ” denilmek sureti ile İHDS tarihi itibarı ile gerçekleştirilmiş faaliyet tanımlanmıştır. Sözleşme tarafları İHDS tarihden sonraki dönemi de kapsamasını düşünselerdi “Gerçekleştirilen ve gereçekleştirilecek her türlü iş ve işlem tanımlaması yaparlardı. Ancak bu şekilde yazıma en büyük engel İHDS tarihinden sonraki tüm iş ve işlemlerin …’tan bağımsız ayrı bir tüzel kişilik olan dağıtım şirketleri tarafından gerçekleştirileceğinin bilinmesindendir. …’ın dağıtım şirketinin paylarına sahip olması şirket ortaklığından başka bir hukuki sonuç doğramaz ve iş ve işlemlerin dağıtım şirketi tarafından gerçekleştirildiği hukuki durumunu değiştirmez. Zira şirketler pay sahiplerinden bağımsız ayrı bir tüzel kişilik olarak faaliyette bulunurlar ve bu iş ve işlemeler pay sahibi tarafından gerçekleştirilmiş sayılmaz ve pay sahiplerini (sgk ve vergi borcu gibi …kanunda aksi düzenlemedikçe) bağlamaz. Nitekim sözleşmenin 7.5 maddesinde de açıkça dağıtım faaliyetinin şirket tarafından (Sözleşmenin tanımlar başlıklı 2.1 maddesine göre MERAM Elektrik Dağıtım A.Ş:’dir) yürütüldüğü dönemdeki sorumluluğun şirkete ait olacağı açıkça düzenlenmiştir.
Bozma ilamındaki fiili devir tabiri ise yeni bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Dava dilekçesinde anlatımlarda hisse devri ile şirketin paylarının alınması vurgulanmakla şirketin ayrı tüzel kişiliği ile pay sahipliği karıştırılmaktadır. İHDS sözleşmesi ile ayrı bir tüzel kişilik olan dağıtım şirketi ile … sorumluluk sınırını İHDS tarihi olarak belirlemiştir. İHDS ile zaten iş ve işlemlerin dağıtım şirketi tarafından yürütüleceği dönem İHDS imzalanmasından sonraki dönem olarak kurgulanmıştır. Dağıtım şirketinin iş ve işlemelerinin yürütüldüğü dönemde …’ın dağıtım şirketinin hisselerinin sahibi olması işlerin fiilen … tarafından yürütüldüğü anlamına gelmeyecektir.
Bilindiği üzere … ile kurulan dağıtım şirketlerinin tüzel kişilikleri farklı olup, İHDS sözleşmesinin tarafı dağıtım şirketinin paylarının …’a ait olması dağıtım şirketinin faaliyetlerinden (faaliyetin fiilen … tarafından yürütüldüğü gerekçesiyle) …’ın sorumlu tutulabileceği anlamına gelmemektedir. Zira pay sahipliği şirketin faaliyetlerinin de pay sahibi tarafından yürütüldüğü şeklinde yorumlanması mümkün değildir. Zira dağıtım şirketi tüzel kişilik olarak organları tarafından yapılan faaliyetlerinden sorumlu tüzel kişiliktir. Yargıtay kararlarında da müessese müdürlüklerinin kurulmasından bu yana müessese müdürlüklerinin (sonrasında dağıtım şirketleri) iş ve işlemlerine ilişkin davalarda … Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davalar husumet yokluğundan red edilmiştir (Yargıtay HGK 2006/10-722 esas, 2006/730 karar sayılı kararı, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 23.10.2007 ve 2007/2125 E., 2007/19017 K. sayılı kararı).
Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin bugüne kadar ki uygulamaları da …’a rucu koşulunun İHDS sözleşme tarihinden önceki- sonrası kıstasına oturmaktadır. Aksine bir düşünce tarzı İHDS imzalanmasından sonra dahi …’ın sorumluluğu üstlendiği anlamına gelecektir ki o zaman İHDS sözleşmesindeki 7. Maddesinin anlamı kalmayacaktır.
Somut olayda iş kazasının 25/09/2008 tarihinde gerçekleşmiş olduğu gözetildiğinde hisselerin tamamı davacı …’a ait iken dağıtım faaliyeti kapsamında ortaya çıkan üçüncü kişi alacağından 24/07/2006 tarihli İHDS hükümleri uyarınca artık davalı …’ın sorumlu tutulamayacağı açıktır. Bu durumda davacının dayanak ilam nedeniyle ödediği temyiz harcı, onama harcı ile icra dosyasına ödediği bedelin davalıdan tahsili istemi yerinde bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Dairemizin 13/02/2020 tarih 2018/2390 Esas 2020/231 Karar sayılı kararında direnilmesine,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
3-Davacıdan alınması gerekli olan 54,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile geri kalan 18,50 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2- Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2018 tarih ve 2015/846 Esas 2018/42 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın ESASTAN REDDİNE,
4-Davacıdan alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 3.396,30 TL harcın mahsubu ile artan 3.341,90 TL harcı karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yatırılan 8.693,14 TL bakiye harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya iadesine,
7-Davalının ilk derece mahkemesi yargılaması için yaptığı 162,00 TL posta giderinin davacından alınarak davalıya verilmesine, kullanılmayan delil avansının talep halinde davalıya verilmesine,

8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 22.370,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
C)1-Davalıdan alınan 3.022,35 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafça ödenen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 88,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 186,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Bozma ilamı sonrasında Dairemizce zorunlu olarak duruşma açıldığından ve Dairemizce önceki kararımızda direnilmesine karar verilmekle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/09/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.