Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/123 E. 2022/979 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi .

ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

.

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

.
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2018
NUMARASI …..
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/02/2017
KARAR TARİHİ : 05/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesince bozulması üzerine duruşma açılarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalıların takibe itirazlarının iptaline, % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talep ettiği alacak miktarının her seferinde farklı miktarlar da talep edildiğini, mevcut kredi miktarının çok üzerinde kefalet alındığını, kefaletin yasal düzenlemelere aykırı olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacının icra takip tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği, kefil olan davalılar … ile …’ın gayri nakdi alacaktan sorumlu olabilmesi için genel kredi sözleşmesinde açık hüküm bulunması gerekirken sözleşmede hüküm bulunmadığı, nakdi alacak yönünden ise kefillerin kefalet limiti dahilinde kendi temerrütlerinden sorumlu olacakları, davacının asıl borçlu davalı şirketten gayri nakti alacak talebinde bulunabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, taraflar arasında tahsilde tekerrüre yol açmamak koşulu ile nakdi alacak yönünden davalı şirketin icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin nakdi alacak yönünden 1.508.899,16 TL asıl alacak, 59.113,53 TL işlemiş faiz, 2.955,68 TL BSMV, 1.231,46 TL noter masrafı ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %22,73 TL temerrüt faizi ve bu faizin %5 BSMV’si ile takibin devamına, hükmolunan alacağın %20’si olan 314.439,96 TL icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine, davalı …’ın icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin nakdi alacak yönünden 4.458.314,59 TL asıl alacak, 59.113,53 TL işlemiş faiz, 2.955,68 TL BSMV, 1.231,46 TL noter masrafı ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %22,73 TL temerrüt faizi ve bu faizin %5 BSMV’si ile takibin devamına, hükmolunan alacağın %20’si olan 904.323,05 TL icra inkar tazminatının davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı …’ın icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin nakdi alacak yönünden 4.458.314,59 TL asıl alacak, 50.668,75 TL işlemiş faiz, 2.533,44 TL BSMV, 1.231,46 TL noter masrafı ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %22,73 TL temerrüt faizi ve bu faizin %5 BSMV’si ile takibin devamına, hükmolunan alacağın %20’si olan 902.549,64 TL icra inkar tazminatının davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı şirketin icra takip dosyasına gayrinakdi alacak yönünden yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin takip talebindeki koşullar ile devamına, davalılar … ve … hakkında gayrinakdi alacak yönünden açılan davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun eksik inceleme ile ve hatalı tespit ile tanzim edildiğini, hesap kat ihtarnamesindeki nakit asıl alacak kalemleri için bakiye tespiti ile akdi faiz talebinin kredinin kat edilmeden önceki ana parasına ilave ederek yeniden hesaplama yapmasının hatalı olduğunu, ihtarnameye konu edilen kat bakiyelerinin asıl alacak olarak kabul edilip buna göre akdi ve temerrüt faizi hesaplanması gerektiğini, davalıların hesap kat ihtarına itiraz etmediğini, dosyada yer alan hesap kat ihtarı tebliğleri gözetildiğinde bilirkişinin tespit ettiği temerrüt tarihlerinin hatalı olduğunu, genel kredi sözleşmelerinde kefillerin gayri nakdi kredilerin depo edilmesiyle ilgili sorumlulukları bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2016/22687 sayılı icra takip dosyası, genel kredi sözleşmeleri suretleri, hesap kat ihtarları, yapılandırma talebi, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 23/11/2017 tarihli kök, 15/10/2018 tarihli ek rapor, davacı vekili tarafından ibraz edilen 25/01/2018 tarihli açıklama dilekçesi, ipotek resmi senetleri, istinaf aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 16/05/2012 tarihli rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2016/22687 sayılı icra takip dosyası ile davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine 4.458.314,59 TL asıl alacak olmak üzere toplam 4.657.899,83 TL nakit alacağın tahsili, 98.700,00 TL gayri nakit alacağın depo edilmesi (davalı şirket yönünden 3.085.000,00 TL ipotek bedeli mahsup edilmek suretiyle 1.670.899,83 TL nakit alacağın tahsili, davalı borçlu … yönünden ise toplam nakit alacağın 4.656.913,24 TL ile sınırlı olmak üzere) istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 28/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği, diğer borçlulara 26/11/2016 tarihinde tebliğ olduğu, davalı borçlular vekilinin 05/12/2016 tarihinde, 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde takibe konu borca itiraz ettikleri, itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline 13/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, iş bu itirazın iptali davasının, itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde, 13/02/2017 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Davacı vekili icra takip tarihinden sonra icra müdürlüğüne başvurarak davalı … Şirketinin tasfiye hesabının 02/12/2016 tarihinde 10.080,00 TL, 06/12/2016 tarihinde 1.720,00 TL, 08/12/2016 tarihinde 2.500,00 TL, 12/12/2016 tarihinde 1.200,00 TL, 19/12/2016 tarihinde 3.500,00 TL, 28/12/2016 tarihinde 1.500,00 TL, 10/01/2017 tarihinde 2.000,00 TL, 06/02/2017 tarihinde 1.500,00 TL, 10/02/2017 tarihinde 3.500,00 TL ödendiğini bildirmiş, işbu itirazın iptali davasını açarken de dava dilekçesinde toplam 27.500,00 TL tahsilat yapıldığını belirterek dava açmıştır. Bir başka anlatımla ödenen 27.500,00 TL yönünden itirazın iptali davası açılmadığından anılan miktara yönelik icra takibidurmuştur. Bu durumda işbu itirazın iptali davasının icra takibinden sonra dava tarihinden önce ödenen toplam 27.500,00 TL miktar yönünden açılmadığı kabul edilerek bu kabul çerçevesinde istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı yan genel kredi sözleşmelerinden kaynaklı alacağı bulunduğunu, davalıların icra takibine itirazının haksız olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlenen kararda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu icra takip dayanağı olan ve davacı banka ile davalı şirket arasında akdedilen, 03/12/2007 tarihli genel kredi sözleşmesinde diğer davalıların 300.000,00 TL limitle müteselsil kefil oldukları, 20/03/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde diğer davalıların 5.000.000,00 TL limitle müteselsil kefil oldukları, 26/09/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde diğer davalıların 5.000.000,00 TL limitle müteselsil kefil oldukları, 01/07/2013 tarihinde kefalet limitinin 10.000.000,00 TL’ye çıkarıldığı, 27/01/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde diğer davalıların 5.000.000,00 TL limitle müteselsil kefil oldukları, 03/07/2007 ve 20/03/2012 tarihli sözleşmelerdeki kefaletlerin anılan sözleşme tarihlerinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484 vd. Maddelerinde düzenlenen şekil koşullarına uygun olduğu, 26/09/2012 ve 27/01/2015 tarihli sözleşmelerdeki kefaletlerin anılan sözleşme tarihlerinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerinde düzenlenen şekil koşullarına uygun olduğu, 26/09/2012 tarihli sözleşmede davalı kefillerin eşlerinin 5.000.000,00 TL kefalet limitine ilişkin eş muvafakatlerinin alındığı, 27/01/2015 tarihli sözleşme tarihinde ise TBK’nun 584/3. maddesi yürürlükte bulunduğundan davalı kefillerin davalı asıl borçlu şirketin ortakları olması nedeniyle eş muvafakatlerinin bulunma zorunluluğunun olmadığı dosya içeriğiyle sabittir.
Dosya içerisinde yer alan ipotek resmi senetlerinden davalı asıl borçlu şirketin davacı bankaya doğmuş ve doğacak borçlarını teminat altına almak üzere davalı kefil …’ın taşınmazları üzerinde 23/09/2013 tarihinde 500.000,00 TL, 19/09/2013 tarihinde 175.000,00 TL, 20/09/2013 tarihinde 350.000,00 TL, davalı asıl borçlu şirket ile dava dışı … … … … … … Ltd. Şti.’nin taşınmazı üzerinde ise 28/03/2014 tarihinde 2.060.000,00 TL limit ile ipotek tesis edildiği, ipoteklerin kefillerin kefalet borçlarını teminat altına almadığı, davacı bankanın takip talebinde davalı asıl borçlu şirket yönünden toplam 3.085.000,00 TL ipotek bedelini İİK’nun 45.maddesine uygun olarak toplam alacak miktarından mahsup etmek suretiyle ipotek ile teminat altına alınmayan alacak miktarı üzerinden icra takibi başlattığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında icra takip dayanağı genel kredi sözleşmelerinde müşteri imzasının davalı şirkete, müteselsil kefil imzalarının ise diğer davalılara ait olduğu, kredi borcunun ödenmediği iddiası ile davacı banka tarafından davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacı bankanın genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı ve bu alacağın davalılardan talep edilip edilemeyeceği, davalıların icra takibine itirazının haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
İlk derece mahkemesince verilen davanın kısmen kabulü kararına karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 02/07/2020 tarih ve 2019/404 Esas 2020/642 Karar sayılı kararıyla; “……. Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelindiğinde; davalıların dosya içerisinde yer alan genel kredi sözleşmelerindeki müşteri ve kefalet imzalarına yönelik herhangi bir inkarı bulunmamaktadır. Davacı tarafından davalı şirketin kredi hesabı kat edilerek 03/10/2016 tarihli hesap kat ihtarnamesi davacı ve davalılara gönderilmiş, ihtarname davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacı bankanın takip tarihinde davalılardan asıl alacaklı olduğu miktar usulüne uygun olarak tespit edilmiştir. Kaldı ki alınan bilirkişi raporu ile takip tarihi itibarıyla hesaplanan asıl alacak miktarı, daha yüksek olarak hesaplanmış ise de talebin aşılamayacağı gözetilerek takip talebinde yer alan asıl alacak miktarıyla aynı olacak şekilde hesaplamaya esas alınmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin asıl alacak miktarının hatalı hesaplandığına yönelik istinaf itirazında hukuki yararı bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin bilirkişi raporunda temerrüt tarihlerinin hatalı tespit edildiğine yönelik istinaf itirazına gelindiğinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı şirket ile davalı …’ın temerrüt tarihleri 04/11/2016, davalı …’ın temerrüt tarihi ise 07/11/2016 olarak tespit edilip bu tespit çerçevesinde temerrüt faizi hesabı yapılmıştır.
Hesap kat ihtarı ile, nakit alacağın ödenmesi, gayri nakit alacağın depo edilmesi yönünde davalılara 24 saatlik atıfet süresi tanınmıştır. Anılan ihtar davalı şirkete ve davalı …’a 02/11/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. 24 saatlik atıfet süresinin sonu olan 04/11/2016 tarihi anılan davalıların temerrüt tarihidir. Bilirkişi raporundaki davalı şirket ve …’ın temerrüt tarihleri dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelere uygun olarak tespit edildiğinden davacı vekilinin anılan davalılara yönelik temerrüt tarihinin hatalı olduğuna ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı …’ın temerrüt tarihine gelindiğinde ise, hesap kat ihtarı davalı …’a 03/11/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. 24 saatlik atıfet süresinin sonu olan 05/11/2016 tarihi anılan davalının temerrüt tarihidir. Bilirkişi raporunda ise davalı …’ın temerrüt tarihi anılan tarihi aşacak şekilde 07/11/2016 olarak tespit edilmiştir. Bu tespit ise dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelere uygun değildir. Bu durumda davalı …’ın tespit edilen 05/11/2016 temerrüt tarihi esas alınarak takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi ve bu faize göre BSMV hesabının yapılması gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere bilirkişi raporu ile takip tarihindeki asıl alacak, talebin aşılamayacağı gözetilerek takip talebinde yer alan asıl alacak miktarı ile aynı olacak şekilde hesaplamaya esas alınmıştır. Bu durumda davacının davalı …’dan takip tarihi itibarıyla 4.458.314,59 TL asıl alacağı bulunduğu, 05/11/2016 temerrüt tarihi ile 25/11/2016 takip tarihi arasında 20 günlük temerrüt süresi için 4.458.314,59 TL x 20 gün x 22,73 / 36500 = 55.527,39 TL işlemiş faiz, anılan işlemiş faiz miktarı üzerinden %5 oranında BSMV hesaplandığında 2.776,36 TL BSMV alacağı bulunduğu hesaplanmıştır. Davacının 1.231,46 TL noter masrafı yaptığına ilişkin dekontta dosya içerisinde yer almaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece davalı …’ın temerrüt tarihinin 05/11/2016 olduğu, takip tarihi itibarıyla davacının anılan davalıdan 4.458.314,59 TL asıl alacak, 55.527,39 TL işlemiş faiz, 2.776,36 TL BSMV, 1.231,46 TL noter masraf alacağı olmak üzere toplam 4.517.849,80 TL alacağı bulunduğu gözetilerek anılan miktarlar üzerinden hüküm kurulması gerekirken temerrüt tarihini hatalı olarak tespit eden bilirkişi raporundaki hesaplama hükme esas alınmak suretiyle karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Çekten ve/veya teminat mektubundan kaynaklanan gayrı nakdi alacağın depo edilmesi kefiller yönünden nakit alacağın dışında bir sorumluluk doğurduğundan bu hususta genel kredi sözleşmesinde açık hüküm bulunması gerekir. Bir başka anlatımla genel kredi sözleşmesinde müşterinin çekten ve/veya teminat mektubundan kaynaklanan gayrı nakdi alacağın depo edilmesinden sorumlu olduğuna ilişkin hüküm, müşteri hakkında yer alan hükümlerin kefiller hakkında da uygulanacağına yönelik bir atıf hükmü ile kefillerin de gayrı nakdi alacağın depo edilmesinden sorumlu olması sonucunu doğurmayacaktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde, dava konusu icra takibinde davalı kefiller yönünden çekten kaynaklanan 98.700,00 TL gayrı nakdi alacağın depo edilmesi talep edilmiş, davalı kefillerin icra takibinde yer alan tüm borca itiraz etmeleri üzerine iş bu itirazın iptali davası açılmıştır. Dava konusu icra takibine dayanak genel kredi sözleşmelerinde, kefillerin çekten kaynaklanan gayrı nakdi alacağın depo edilmesinden sorumlu olduklarına yönelik açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davalı kefiller yönünden genel kredi sözleşmelerinde kefillerin çekten kaynaklanan gayrı nakdi alacağın depo edilmesinden sorumlu olduklarına yönelik açık bir hüküm bulunmadığı gözetilerek, gayrı nakdi alacağa yönelik itirazın iptaline ilişkin açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin davalı … hakkında temerrüt tarihine yönelik istinaf itirazı yerinde görüldüğünden, dosyada yer alan bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit edilen temerrüt tarihi esas alınmak suretiyle temerrüt faizi hesabı yapılırken yıl 365 gün olarak esas alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davalı şirket ve davalı … hakkında temerrüt faizi hesabı yapılırken yıl 365 gün yerine 360 gün olarak esas alınmasında isabet görülmemiş ise de, aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.” gerekçesiyle davacı vekilinin davalı …’a yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, sair istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Anılan karara karşı davacı vekilince temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 07/12/2021 tarih ve 2021/1399 Esas 2021/6911 Karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile; “….Somut olayda takibe konu alacağın dayanağı dört adet genel kredi sözleşmesidir. Bu sözleşmelerden 26.09.2012 ve 27.01.2015 tarihli olanların teminatlara ilişkin hükümler kısmının 10.9 hükmünde müteselsil kefilin çek depo bedelinden sorumluluğu düzenlenmiş olup, müteselsil kefiller çek garanti tutarından sorumlu tutulmuşlardır. Ancak, mevzubahis çek yapraklarının tahsis edildiği hesaplar bilirkişi raporunda belirtilmiş ise de bu hesapların ve dahi çek yapraklarının hangi kredi sözleşmesi sonucu davalı şirkete teslim edildiği ayrıştırılmamıştır. Bu nedenle öncelikle alacağa konu çek yapraklarının hangi kredi sözleşmelerine atfen verildiği hususu dosya kapsamında netleştirilerek çeklerin ait olduğu sözleşmelerin yukarıda yazılı sözleşmelerden biri olup olmadığı, yani müteselsil kefilleri çek depo bedelinden sorumlu tutan yazılı tarihli sözleşme kapsamında olup olmadıkları belirlenmeksizin eksik incelemeye dayalı olarak hüküm verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle Dairemiz kararının bozulmasına hükmedilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı üzerine yapılan yargılama sırasında usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
İstinaf yargılaması sırasında uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda alınan 16/05/2022 tarihli ek bilirkişi raporunda; çek kredilerinin belirli bir sözleşme ile ilgi ve bağlantı kurulmaksızın kullandırıldığı, çek kayıtlarında bu hususta her hangi bir açıklama yer almadığı gibi taraflarca bu konuda imzalanmış her hangi bir tutanak veya form da bulunmadığı, akdedilen tüm sözleşmelerin ayrılmaz bir bütün oluşturduğu, sözleşmelerin kullandırılmış ve kullandırılacak her türlü kredilerin tamamını kapsamına aldığı, bu anlamda çek defterlerinin teslim tarihine bakılarak çek kredileri ile belirli bir sözleşme arasında ilgi ve bağlantı kurulmasının mümkün olmadığı, kök rapordaki gayrı nakdi krediler yönünden müteselsil kefillerin sorumluluğu konusundaki tespit ve görüşlerini değiştirmesini gerektirir her hangi bir durum bulunmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı vekili anılan rapora itiraz etmiş ise de, alınan bilirkişi ek raporunun aksini, dava konusu icra takibi ile depo edilmesi talep edilen çekten kaynaklanan gayrı nakdi alacağın, taraflar arasında akdedilen ve müteselsil kefilin çek depo bedelinden sorumluluğuna ilişkin açık hüküm bulunan 26/09/2012 ve 27/01/2015 tarihli genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığını usulüne uygun delillerle ispatlayamamıştır.
Hal böyle olunca istinaf aşamasında alınan bilirkişi ek raporu karşısında, davacı vekilinin dava konusu icra takibi ile depo edilmesi talep edilen çekten kaynaklanan gayrı nakdi alacağın, taraflar arasında akdedilen ve müteselsil kefilin çek depo bedelinden sorumluluğuna ilişkin açık hüküm bulunan 26/09/2012 ve 27/01/2015 tarihli genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı, taraflar arasında akdedilen 03/12/2007 ve 20/03/2012 tarihli genel kredi sözleşmelerinde ise müteselsil kefilin çekten kaynaklanan gayrı nakdi alacağın depo edilmesinden sorumlu olduğuna ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı gözetilerek mahkemece davalı kefiller aleyhine gayrı nakdi alacağa yönelik itirazın iptaline ilişkin açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin anılan hususa yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin davalı …’a yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının davalı … yönünden kaldırılmasına, sair istinaf itirazlarının reddine ve davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)Davacı vekilinin davalı …’a yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜNE, Ankara 1. Asliye … Mahkemesi’nin 29/11/2018 tarih 2017/113 Esas 2018/986 Karar sayılı kararının davalı … yönünden KALDIRILMASINA, sair istinaf itirazlarının reddine,
B)-DAVALILAR ARASINDA TAHSİLDE TEKERRÜRE YOL AÇMAMAK KOŞULU İLE;
1)Nakdi alacak yönünden;
a)Davalı … ……Ltd. Şti.’nin Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/22687 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının nakdi alacak yönünden 1.508.899,16 TL asıl alacak, 59.113,53 TL işlemiş faiz, 2.955,68 TL BSMV, 1.231,46 TL noter masrafı olmak üzere toplam 1.572.199,83 TL üzerinden iptaline, 1.508.899,16 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %22,73 TL temerrüt faizi ve bu faizin %5 BSMV’si yürütülmek sureti ile takibin devamına,
Davalının likit olan alacağa haksız olarak itiraz ettiği gözetilerek İİK. 67.maddesi gereğince hükmolunan alacağın %20’si olan 314.439,96 TL icra inkar tazminatının davalı … ……Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
b)Davalı …’ın Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/22687 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının nakdi alacak yönünden 4.458.314,59 TL asıl alacak, 59.113,53 TL işlemiş faiz, 2.955,68 TL BSMV, 1.231,46 TL noter masrafı olmak üzerene toplam 4.521.615,26 TL üzerinden iptaline, 4.521.615,26 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %22,73 TL temerrüt faizi ve bu faizin %5 BSMV’si ile takibin devamına,
Davalının likit olan alacağa haksız olarak itiraz ettiği gözetilerek İİK. 67.maddesi gereğince hükmolunan alacağın %20’si olan 904.323,05 TL icra inkar tazminatının davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
c)Davalı …’ın Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/22687 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının nakdi alacak yönünden 4.458.314,59 TL asıl alacak, 55.527,39 TL işlemiş faiz, 2.776,36 TL BSMV, 1.231,46 TL noter masrafı olmak üzere toplam 4.517.849,80 TL üzerinden iptaline, 4.458.314,59 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %22,73 TL temerrüt faizi ve bu faizin %5 BSMV’si yürütülmek sureti ile takibin devamına,
Davalının likit olan alacağa haksız olarak itiraz ettiği gözetilerek İİK. 67.maddesi gereğince hükmolunan alacağın %20’si olan 903.569,96 TL icra inkar tazminatının davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2)Gayrinakdi alacak yönünden;
a)Davalı … ……Ltd. Şti.’nin Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/22687 esas sayılı takip dosyasına gayrinakdi alacak yönünden yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin takip talebindeki koşullar ile devamına,
b)Davalılar … ve … hakkında gayrinakdi alacak yönünden açılan davanın AYRI AYRI REDDİNE,
3-Hüküm altına alınan nakdi alacak miktar üzerinden hesaplanan 308.871,53 TL harçtan peşin alınan 56.255,79 TL harç ile icra dosyasına yatırılan ve mahsup edilen 23.289,50 TL peşin harç toplam 79.545,29 TL’nin mahsubu ile bakiye 229.326,24 TL karar harcın , (davalı … tümünden, davalı … … Ltd. Şti’ 79.738,46 TL ile sınırlı sorumlu, davalı … 229.135,27 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere) davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına
4-Gayri nakdi alacak üzerinden hesaplanan 54,40 TL maktu karar harcının davalı … … … Ltd. Şti’nden tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Nakdi alacak yönünden, davanın kabul edilen kısmı yönünden; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kararın kaldırma gerekçesi de gözetilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 133.803,50 TL nispi vekalet ücretinin, aleyhe istinaf itirazı bulunmadığı gözetilerek (davalı … tümünden, davalı … … Ltd. Şti’ 38.392,53 TL ile sınırlı sorumlu, davalı … 110.416,15 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere) davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davanın reddedilen kısmı yönünden; davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 13.652,77 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
7-Gayri nakdi alacak yönünden; davanın kabul edilen kısmı yönünden; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ve kesinleşen 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı … ….. Ltd. Şti den tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davanın redddilen kısmı yönünden; davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … ve …’a verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 750,00 TL bilirkişi ücreti, 223,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 973,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 945,00 TL yargılama giderinin aleyhe istinaf itirazı bulunmadığı gözetilerek davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 56.255,79 TL harç ile icra dosyasına yatırılan ve mahsup edilen 23.289,50 TL peşin harç toplam 79.545,29 TL’nin aleyhe istinaf itirazı bulunmadığı gözetilerek davalılardan alınarak davacıya verilmesine, (davalı … … Ltd. Şti’nin sorumluluğunun 19.899,14 TL ile sınırlı olmak üzere)
11-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde, yatırana iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından davalı … hakkında istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 69,19 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 190,49 TL yargılama giderinin anılan davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer davalılar hakkında yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında açılan duruşma bozma ilamı gereği olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/03/2021 tarih ve 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı emsal içtihatı da gözetilerek taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
05/07/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.