Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1153 E. 2022/985 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1153 Esas 2022/985 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1153
KARAR NO : 2022/985

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2022
NUMARASI : 2022/560 Esas
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
TALEP : İhtiyati Tedbir – İhtiyati Haziz
TALEP TARİHİ : 27/05/2022
KARAR TARİHİ : 05/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/07/2022

Taraflar arasındaki anonim şirketin feshi olmadığı takdirde şirket ortaklığından çıkma istemiyle açılan davada ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminin yargılaması sonunda ara kararda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili dava dilekçesinde özetle; üç kardeşin pay sahibi olduğu aile şirketi olarak kurulan davalı anonim şirkette %34 pay sahibi ve şirketi münferiden temsile yetkili yönetim kurulu üyesi olan müvekkilinin, kardeşleri olan şirketin diğer ortakları tarafından şirketten uzaklaştırıldığını, müvekkilinin oğlunun şirketten bölünme yolu ile kurulan … San. AŞ’deki işinden diğer ortaklar tarafından kovulduğunu, gerek davalı şirketin gerekse bölünme yolu ile kurulan anılan şirketin iş ve işlemleri ile ilgili müvekkiline bilgi verilmediği gibi müvekkilinin şirketin idaresinden uzaklaştırıldığını, müvekkiline mali konular hakkında bilgi ve inceleme yapması için izin verilmediğini, şirket defterlerinin ve kayıtlarının incelenemediğini, şirket adresine gelme ve inceleme yapma taleplerinin de 16.05.2022 tarihinde tehdit ve zor kullanma ile reddedildiğini, şirket merkezine gelerek inceleme yapmak ve bilgi almak isteyen müvekkiline saldırılması üzerine Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022/20300 soruşturma sayılı dosyasının açıldığını, müvekkilinin oğlu … adına kayıtlı İstanbul deposunun diğer şirket ortakları tarafından boşaltıldığını, 17.05.2022 tarihinde yayımlanan Ticaret Sicil Gazetesinde olağanüstü genel kurul toplantı çağrısı ilan edildiği halde genel kuruldan 15 gün önce şirket merkezinde tüm defter ve belgelerin incelemeye açık tutulması ve tüm ortaklara inceleme hakkı tanınmasına ilişkin kurala da uyulmadığını, gündemde yönetim kurulu üyelerinin artırılıp kısıtlanmasının da yer aldığını, şirkette müvekkilinin yetkilerinin kısıtlanmaya çalışıldığının aşikar olduğunu, bu durumda şirket mal varlığının ve aktiflerinin azaltılacağını, bölünme ile kurulmuş olan … AŞ de diğer ortaklara göre müvekkiline daha az pay verildiğini, yönetim ve denetim organları dışında tutulduğunu, aile üyeleri arasında yaşanan bu husumet sebebiyle şirket yönetim organlarının faaliyetlerini sürdürebilmesinin imkansız hale geldiğini, bu sebeple şirkete kayyım tayininin zaruri olduğunu, müvekkiline bu tarihte müvekkilinin ortaklık haklarının yok sayıldığını, şirketin kuruluşundan beri ortaklara kar dağıtımı yapmadığını, müvekkiline ortaklara huzur hakkı ve maaş ödemesi yapılıp yapılmadığı hakkında bilgi verilmediğini, şirketin diğer ortaklarının gayri menkul mal varlığı yönünden adaletsiz bir şekilde zenginleştiğini, şirketin iyi yönetilmediğini, şirketin tüm imkanlarının şu anda sadece yönetici ortak tarafından kullanıldığını, TTK’nın 531. Maddesi kapsamında şirketin feshi koşullarının oluştuğunu, aile ortaklığı şeklindeki şirketler için ortaklar arasındaki husumetin ve yaşanan olayların şirketin tasfiyesini isteme veya ortaklıktan çıkmak için haklı neden olarak görüldüğünü ileri sürerek anonim şirketin feshi, mümkün görülmemesi halinde müvekkilinin ortaklıktan çıkma hakkının kullandırılarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL çıkma payının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont/avans faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılan dava kapsamında; müvekkilinin haklarının zayi olması, telafisi güç ve imkânsız zararların doğma ihtimali bulunması nedeniyle şirketin adına kayıtlı araç ve tapularına ihtiyati tedbir ve/veya ihtiyati haciz konulmasına, şirketin banka hesapları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, şirketin yönetiminden dışlanan müvekkilinin şirketin ticari faaliyetini kontrol etme imkanının tamamen kaldırılmasına yönelik olarak yapılacak 01.06.2022 tarihli olağanüstü genel kurul yapılması kararının iptaline ve/veya olağanüstü genel kurulun yapılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkilinin şirketin faaliyetlerini kontrol edemez durumda olması, fiilen ve hukuken şirket faaliyetlerinin dışında tutulması, 01.06.2022 tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurulun bunca yaşanan olay sonrasında yapılacak olması husususları dikkate alınarak şirkete özel denetçi ve kayyım atanmasına, bu aşamada kayyım ve özel denetçi atanmaması durumunda şirketin hak ve borçlarının dondurulmasına, şirketteki mal kaçırma durumları dikkate alınarak mahkemenin 2022/90 D.iş sayılı dosyasından yapılan tespit de dikkate alınarak şirketin adresinde yeniden keşif yapılarak şirkete ait makina , teçhizat , hurda akü, plastik, kurşun, baca tozu vs stokların gerçek durumları hakkında tedbiren değer tespitinin yapılmasına, makina techizat ve demirbaşlar üzerine ihtiyati haciz uygulanmasına, davalı şirketin tüm aktif mal varlıklarının değerlerinini belirlenerek müvekkilinin ayrılma payının hesaplanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; dosya incelendiğinde davacı tarafın şirketin adına kayıtlı araç ve tapuların ihtiyati tedbir ve/veya ihtiyati haciz konulması, şirketin banka hesaplarına ihtiyati haciz konulması yönündeki talepleri değerlendirildiğinde; dosyada davacı tarafın bu taleplerini haklı çıkartacak HMK’nın 389.maddesi anlamında şu aşamada “yaklaşık ispat” ölçüsünde delil olmadığı, talebin yargılamayı gerektirdiği gözetilerek bu taleplerin reddi, davacı tarafın şirketin 01/06/2022 tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurulunun yapılmaması yönündeki tedbir kararı değerlendirildiğinde ise bu talebin yargılamayı gerektirdiği, davacı tarafın bu toplantıda alınacak kararlara karşı her zaman yargı yoluna başvurabileceği gözetildiğinde bu talebin de reddi gerektiği, yine davalı şirkete kayyım ve özel denetçi atanması, atanmaması durumunda şirket hak ve borçlarının dondurulması talebiyle davalı şirkete ait makine teçhizat ve demirbaşları üzerine ihtiyati haciz uygulanması talebi değerlendirildiğinde bu taleplerin de yargılamayı gerektirmesi, dosya kapsamından şirkette yönetim boşluğunun var olduğunun anlaşılamadığı ve davacı tarafın haklılığı yönünde yaklaşık ispat ölçüsünde delil olmadığı gözetilerek bu taleplerin reddi gerektiği gerekçesiyle davacının taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
Karşı taraf davalı vekili, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir/ihtiyati haciz isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin gerekçesinde yaklaşık ispat kuralının gerçekleşmediği belirtilmiş olsa da tüm kaygılarının gerçek olduğunun 01.06.2022 tarihli olağanüstü genel kurul tutanağı ile ispatlandığını, mal kaçırma ihbarında bulunan avukatlara saldırı sonucunda oluşan soruşturma dosyası, yine müvekkilin oğlu …’a ait deponun boşaltılması olayına ilişkin oluşan soruşturma dosyası, bu aşamadan sonra herhangi bir tedbir kararı verilmediğinde şirket yönetim kurulunu oluşturan diğer iki ortağın istedikleri gibi şirketin mal varlığında tasarruf edeceklerini şirketi borçlandıracaklarını ve müvekkilin hisse payını azaltabileceklerini, davalı şirketin diğer ortaklarının şirketin yönetiminde şeffaflıklarını kaybetmiş olmalarının yanında şirket yönetiminde de başarısız olduklarını, müvekkilinin yetkilerini elinden almak üzere 01/06/2022 tarihinde olağanüstü genel kurulu topladıklarını ve usule, hukuka aykırı bir tutanakla müvekkilinin yetkilerinin elinden alındığına ilişkin karar aldıklarını, bahse konu kararı yine hukuka aykırı bir şekilde ilana koymayıp toplantıdan bir gün sonra şirket ana sözleşmesindeki pay devrine ilişkin 7.maddenin tadiline, şirket ana sözleşmesinin 6102 sayılı TTK hükümlerine göre uyumlu hale getirilmesine ve yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve yetkilerinin görüşülmesi gündemiyle 17/06/2022 tarihinde yeniden olağanüstü toplantı yapılmasıyla ilgili ilan yapılması ile şirketin diğer ortaklarının, şirket yönetiminde bir kargaşaya sebep olduklarını, bu aşamada genel kurul tutanağı da dikkate alınarak şirketin aktiflerinin ivedi bir şekilde tespit edilmesi ve özellikle genel kurul sonrasında şirketten dışlanan müvekkilin haklarının korunması için şirkete kayyım veya özel denetçi atanmasının zorunlu hale geldiğini, yine şirketin hak ve borçlarının dondurulmasının şart olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak davalı şirketin adına kayıtlı araç ve tapularına ihtiyati tedbir ve/veya ihtiyati haciz konulmasına, şirketin banka hesapları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, müvekkilinin şirketin faaliyetini kontrol edemez durumda olması, fiilen ve hukuken şirket faaliyetlerinin dışında tutulması, 01.06.2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda alınan kararların dikkate alınarak şirkete özel denetçi ve kayyım atanmasına, şirketteki mal kaçırma durumları dikkate alınarak mahkemenin 2022/90 D.iş sayılı dosyasından yapılan tespit de dikkate alınarak şirketin adresinde yeniden keşif yapılarak şirkete ait makina , teçhizat , hurda akü, plastik, kurşun, baca tozu vs stokların gerçek durumları hakkında tedbiren değer tespitinin yapılmasına, makina techizat ve demirbaşlar üzerine ihtiyati haciz uygulanmasına, karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep, anonim şirketin feshi olmadığı takdirde çıkma payı ödenerek ortaklıktan çıkmaya izin verilmesi istemiyle açılan davada HMK’nın 389. Vd. maddeleri gereği ihtiyati tedbir ve İİK’nın 257. Madddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle tüm taleplerin reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, HMK’nın 389/(1). maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, HMK’nın 390/(2). maddesinde de hakimin talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden de tedbir kararı verebileceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 390/(3). maddesinde ise tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nın 257. maddesi ise, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 258. maddesi gereğince alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermek mecburiyetindedir. Bir başka deyişle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2014 tarihli 2013/16354 esas 2014/3605 karar sayılı içtihadı emsal niteliktedir).
Somut olayda, davacı dahil üç kardeşin ortak olduğu aile şirketi niteliğindeki davalı anonim şirketin dava açıldığı tarih itibarıyla aynı zamanda şirketin münferiden temsile yetkili bulunan davacı ortağın, kardeşleri olan diğer ortaklar ile yaşadığı aile içi husumetler sebebiyle iki ayrı savcılık soruşturma dosyasının derdest olduğunu, şirketten davacı ortağın dışlandığı, şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine izin verilmediği ve şirketin faaliyetleri ile ilgili bilgi verilmediğini, şirketin idaresinden uzaklaştırıldığını, şirkete inceleme yapmak için şirket merkezine gittiğinde saldırıya uğradığını, bir örneği istinaf başvuru dilekçesi ekinde sunulan 01.06.2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantı tutanağına göre davacı ortağın yönetim kurulu üyeliği görevine son verilerek, şirketin diğer iki ortağının 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi olarak görevlendirildiğini, şirketin bölünmesi ile kurulan yeni şirkette daha az pay verildiği gibi şirketin yönetim ve denetim organlarına da seçilmediğini, diğer ortakların adaletsiz şekilde mal varlığının arttığını, şirketin kuruluşundan beri kar payı, yönetim kurulu üyelerine maaş veya huzur hakkı verilmediğini, şirketin iyi yönetilmediğini ileri sürerek davalı anonim şirketin fesih ve tasfiyesine ve tasfiye payının verilmesi, olmadığı takdirde şimdilik 50.000,00 TL çıkma payı ödenerek şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesi istemleriyle açılan davada, davalı şirketin adına kayıtlı araç ve tapularına ihtiyati tedbir ve/veya ihtiyati haciz konulmasına, şirketin banka hesapları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, müvekkilinin şirketin faaliyetini kontrol edemez durumda olması, fiilen ve hukuken şirket faaliyetlerinin dışında tutulması, 01.06.2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda alınan kararların dikkate alınarak şirkete özel denetçi ve kayyım atanmasına, şirketteki mal kaçırma durumları dikkate alınarak mahkemenin 2022/90 D.iş sayılı dosyasından yapılan tespit de dikkate alınarak şirketin adresinde yeniden keşif yapılarak şirkete ait makina, teçhizat, hurda akü, plastik, kurşun, baca tozu vs stokların gerçek durumları hakkında tedbiren değer tespitinin yapılmasına, makina techizat ve demirbaşlar üzerine ihtiyati haciz uygulanmasına karar verilmesini istemiştir.
Belirtilmelidir ki, TTK’nın 362/(1). maddesinde; “Yönetim kurulu üyelerinin en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçileceği, esas sözleşmede aksine hüküm yoksa aynı kişinin yeniden seçilebileceği” düzenlemesi mevcuttur.
Türk Ticaret Kanununda anonim şirket yönetim kurulu üyelerini görevden alma ve yerlerine yenisini atama yetkisi sadece şirket genel kuruluna verilmiştir.
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda anonim şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nın 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunun 426. maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
TMK’nın “Temsil” başlıklı 426. maddesinin 3. bendinde “Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa” ve TMK’nın “Yönetim” başlıklı 427. maddesinin 4. bendine göre ise; “Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa” kayyım atanabilir.
Somut olayda, davalı şirkete istinafa başvuran ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı tarafından istinaf başvuru dilekçesi ekinde sunulan 01.06.2022 tarihli davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantı tutanağına göre 3 numaralı karar ile davalı anonim şirketin yönetim kurulu üyeliklerine 3 yıl süre ile görev yapmak üzere … ve … davacı ortağın olumsuz oyuna karşılık oy çokluğuyla seçilmişlerdir. Bu durumda 01/06/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında seçilen yönetim kurulunun görevi devam ettiğinden davalı şirkette organ boşluğu bulunmamaktadır. O halde ilk derece mahkemesince organ boşluğu bulunmadığı gözetilerek davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin davacının ihtiyati tedbir isteminin reddinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Söz konusu yönetim kurulu üyelerinin değişikliği kararının da davacı ortağın gerek dava dilekçesinde gerekse istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar çerçevesinde davacı ortağı şirketten uzaklaştırmak ve pasifize etmek ayrıca şirketin mal varlığını azaltmak amacıyla alındığı da dosya kapsamı itibarıyla HMK’nın 390/3. maddesi gereği yaklaşık ispat kuralı ölçütüne göre ispatlanmış değildir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin, istinaf başvuru dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, İİK’nın 258. ve HMK’nın 390/3. maddeleri gereği mevcut delil durumuna göre yaklaşık ispat ölçütünün dosya kapsamı itibarıyla gerçekleşmemiş ve davalı anonim şirkette organ boşluğu bulunmamasına, muaccel bir para alacağına dayalı istem olmamasına, müeccel alacak yönünden varsa bile başvuru koşullarının ispatlanamamasına, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sy. Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri uyarınca istinafa başvuran taraftan alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcı başlangıçta alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05/07/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.