Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1142 E. 2022/1250 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1142 Esas 2022/1250 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1142
KARAR NO : 2022/1250

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2022
NUMARASI : 2022/79 Esas 2022/285 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 27/04/2021
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketçe kasko sigorta poliçesine istinaden sigortalı bulunan hususi aracın 19/09/2020 tarihinde davalının idaresinde iken 1551. Cadde istikametine gitmek için dönüş yaptığı esnada araç hakimiyetini kaybederek inişe eğimli araziye düşmesi sonucunda meydana gelen tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası sebebiyle sigortalı araçta oluşan hasar karşılığında ekspertiz raporuna göre belirlenen toplam 168.000,00 TL’nin 20/10/2020 tarihinde ödendiğini, ancak yapılan tespit sonucunda aracın piyasa rayiç bedelinin 155.000,00 TL olarak tespit edildiğini, bu durumda fazla ödenen 13.000,00 TL ‘lik tazminatın iade edilmesi gerektiğini, dava konusu hasarla ilgili olarak davalılara rücu mektubu gönderildiğini, akabinde olumlu cevap alınamaması neticesinde fazla ödenen bu tazminatın tahsili için davalı borçlu aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini, itiraz üzerine arabuluculuk kurumuna başvuru yapılmışsa da davalının anlaşma yoluna gitmediğini, ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait davacıya kapsko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan araç ile seyir halinde iken geçirmiş olduğu kaza sonrasında araçta ağır hasar meydana geldiğini, müvekkilinin söz konusu araç ile seyir halinde iken geçirmiş olduğu kaza sonrasında araçta ağır hasar meydana geldiğini, davacı sigorta şirketine yapılan başvuruda gönderilen belgelerin ve mutabakatnamenin imzalanarak kendilerine gönderilmesi halinde müvekkiline 168.000,00 TL ödeme yapılacağının bildirildiğini, Ankara 63. Noterliği’nin 06/10/2020 tarih ve …yevmiye numaralı vekaletname ile müvekkiline ait aracın 22/10/2020 tarihinde üçüncü şahısa devredildiğini, aracın devri ve diğer hukuki işlemlerin kasko poliçesinden bağımsız bir satış sözleşmesi olduğunu, müvekkiline yapılan ödemenin kaza nedeni ile müvekkiline ödenmesi gereken tutar ile hasarlı aracın davacıya devrinin bedeli olduğunu, müvekkiline yapılan ödemenin riziko sonucu oluşan zararın yanı sıra, aracın hasarlı hali ile satışından elde edilecek bedelin toplamı olduğunu ve müvekkiline fazla yapılan bir ödeme olmadığını, ayrıca alacağa avans faizi işletilmesi talebinin de hukuka aykırı olduğunu, huzurdaki davayı kötü niyetli olarak açıldığını savunarak davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; 19/09/2020 tarihinde davalının sevk ve idaresindeki plakalı aracı ile 1551. Cadde istikametine gitmek için dönüş yaptığı esnada araç hakimiyetini kaybederek inişe eğimli araziye düşmesi sonucu, tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davalı şirketçe sigortalı araç üzerinde ekspertiz incelemesi yaptırıldığı, bu inceleme sonunda bir bedel belirlendiği ve tespit edilen bu miktarın davalıya teklif edildiği ve bedel belirlenirken davalının bir etkisinin bulunmadığı, bedel belirlemenin davacı tarafından yapıldığı ve davacının tacir olduğu, davacının da belirttiği gibi exper araştıması sonucu tespit edilen toplam 168.000,00 TL’nin 20/10/2020 tarihinde, teklif edilen bedel olarak, davalı tarafından kabul edildiği ve davalıya ödendiği, taraflar arasında mutabakat imzalandığı ve davalı tarafından gerekli işlemler yapılarak, aracın davacıya teslim edildiği ve işlemlerin tamamlanarak bitirildiği, tüm bu süreçlerden sonra davacı aslında bedelin yanlış belirlendiğini iddia etmiş ise de, davacının icabı ile bağlı olduğu, davacının tacir olup, basiretli tacir gibi davranmakla mükellef olduğu, teklifte bulunmadan önce, gerekli piyasa araştırması yapılmasının zorunlu olduğu ve araştırmada hata varsa bile bunun artık davalıya teşmil edilemeyeceği, serbest piyasa durumunun söz konusu olduğu bu olayda, tek bir rakam tespit edilmesinin de mümkün olmadığı, ödenen ve tespit edilen miktarlara göre de, sebepsiz zenginleşmeden bahsedilemeyeceği, davacının davalı tarafa icabına göre davalının tercih hakkının da değişmesi her zaman muhtemel olmasına göre, işlemlerin tamamlanmasına müteakip, davacının davalıdan herhangi bir talepte bulunmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, alacak likit ve davacının talebinin de haksız olduğu gerekçesiyle davalı lehine tazminata karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Somut olarak müvekkil şirket tespitlerine göre yapılan araştırmalarda aracın piyasa değerinin yaklaşık 145.000,00-TL ile 155.000,00-TL arasında değişmekte olduğunun belirlendiğini, yine bu aralıktaki en yüksek miktar olan 155.000,00-TL Müvekkil Şirketçe davalının mağdur olmaması açısından kabul edildiğini, ancak sehven sigortalıya168.000,00-TL üzerinden ödeme yapıldığını, 168.000,00-TL ise aracın piyasa rayiç değeri olmayıp sigorta poliçesi enflasyon klozu başlangıç tarihine kadarki rayiç değer farkı olduğunu, sigortalıya sehven fazla ödeme yapılmış olması sebebiyle sigortalının 13.000,00-TL kadar sigortalı sebepsiz zenginleştiğini, nitekim Müvekkil Şirketçe de sigortalının mağdur olmaması için ilk etapta ekspertiz raporunda belirlenen değerin ivedikle ödendiğini, ayrıca Müvekkil Şirket aleyhine alacağın %20′ si olan 2.703,71-TL tutarında kötü niyet tazminatına hükmedildiğini, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi için somut olayda takibin kötü niyetle başlatılmış olması koşulunun gerçekleşmediğini, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesine istinaden sigortalısına sehven fazla ödendiği iddia edilen tazminatın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, anılan mahkemenin 09/12/2021 tarih 2021/353 Esas 2021/794 Karar sayılı görevsizlik kararı ve davacı vekilinin süresinde vermiş olduğu gönderme talepli dilekçesi üzerine, dosya Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gelmiştir.
Davalının maliki olduğu … plakalı (binek oto) hususi aracın davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alındığı, dava konusu rizikonun kasko sigorta poliçesi teminat süresi içerisinde gerçekleştiği dosya içeriği ile sabittir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı yasanın 3. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde,”Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olak üzere her türlü sözlşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4/1-a maddesi uyarınca ise sigorta hukukundan kaynaklanan davalar mutlak ticari davalardır. Anılan Kanunun 5/2 maddesi uyarınca da tüm ticari davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. Kanun’un 5/3 bendinde ise asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı şeklinde düzenleme yapılmıştır. Mahkemenin görevli olması da, HMK’nun 114/1.c maddesi uyarınca dava şartlarından olup, anılan kanunun 115. maddesi uyarınca davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılır.
Somut olayda, dava 07.02.2022 tarihinde, 6502 sayılı yasa yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Bu durumda, davaya konu olay yönünden 6502 sayılı yasanın uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Eldeki davada davacı sigorta şirketi tacirdir. Davalının tüketici sıfatına sahip olup olmadığı, sigortalı aracın ticari araç olup olmadığı saptanarak görevli mahkemenin tespit edilmesi gerekir. Bir başka anlatımla davalının tüketici olması, aracın hususi otomobil niteliği bulunması halinde uyuşmazlığın çözüm yeri tüketici mahkemesi iken davalının tüketici sıfatına sahip olmaması, aracın ticari araç olması halinde uyuşmazlığın çözüm yeri ticaret mahkemesi olacaktır. Davaya dayanak yapılan kasko sigorta poliçesinden ve araç ruhsatından sigortalı aracın otomobil olduğu, kullanım tarzının hususi olarak belirtildiği görülmüştür. Davalının ise gerçek kişi tacir olduğuna ilişkin bir iddia ve delil ise dosyada yer almamaktadır. Bu durumda davalı tüketici sıfatını haizdir. O halde taraflar arasındaki kasko sigorta poliçesinin 6502 sayılı Yasa kapsamında kalan tüketici işlemi olduğu, dolayısıyla anılan Yasa hükmü gereği Tüketici Mahkemelerinin görev alanında kalan bu davada göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece taraflar arasındaki ilişkinin sigorta ilişkisi olduğu, davacının ticari ve meslek amaçlı hareket etmediği, tüketici sıfatına haiz bulunduğu, sigortalı aracın hususi otomobil olduğu, işbu tazminat davasının tüketici mahkemesinin görevi alanında kaldığı gözetilerek davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden kabulü gerekmiş, HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının görevli mahkemenin tayini yönünden kaldırılmasına, HMK’nın 353(1)-a.3 maddesinin hükmü özel düzenleme içerdiğinden HMK’nın 360. maddesinin atfı ile HMK’nın 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın ve talebe bağlı olmaksızın dosyanın görevli Ankara Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden kabulü ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/04/2022 tarih ve 2022/79 Esas 2022/285 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın görevli ve yetkili Ankara Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Bir karar örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacıdan peşin alınan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/10/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.