Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1140 E. 2022/1247 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1140 Esas 2022/1247 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1140
KARAR NO : 2022/1247

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2022
NUMARASI : 2021/1019 Esas 2022/306 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (trafik kazasına bağlı , sigorta şirketince açılan rücuen tazminat )
DAVA TARİHİ : 29/11/2021
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2022

Taraflar arasındaki rücuan tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın görev şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01.12.2019 tarihinde davalıya ait kendi idaresindeki araç ile müvekkilinin sigortalı olan … A.Ş.’ye ait … idaresindeki aracın çarpışması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, davalının asli kusurlu olduğunu, meydana gelen kazada alacaklı sigorta şirketine kasko sigortasıyla sigortalı … A.Ş. Adına kayıtlı araç malikinin müracaatı üzerine eksper raporu ile sigortalı araçta oluşan hasar karşılığında belirlenen 224.400,00 TL’nin 27.01.2020 tarihinde ve 14.05.2020 tarihinde 82.755 TL olarak ödendiğini, davalıdan kusur oranında ve ZMMS sigortasından tahsil edilen 39.000 TL düşüldükten sonra kalan 191.366,25 TL hasar alacağı ile 9.705,82 TL faiz alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tacir olmadığından işbu davada asliye ticaret mahkemeleri görevli olmayıp asliye hukuk mahkemeleri görevli olduğundan davanın görev şartı yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesini, aksi takdirde, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kusurlu olduğu varsayılacak olsa bile davacı şirketin müvekkiline karşı rücu hakkının bulunmadığını, müvekkiline ait davaya konu kazaya karışan aracın … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS sigortalanmış olduğundan davanın müvekkilinin sigortacısına karşı açılması gerektiğini, bu sebeple davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini savunarak davanın … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş.)’ye ihbarına, aksi kanaatte olunması halinde davanın reddine, takibin iptaline, %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; davacı kasko sigortacısının davalıya ait aracın sebebiyet verdiği trafik kazasına bağlı olarak sigortalısına ödediği tazminatın rücuen zarara sebebiyet veren davalıdan tahsili istemiyle açılan davada sigortalısına halef olarak açan davacı sigorta şirketinin davalıya karşı açılacak davada görevli mahkeme neresi ise sigorta şirketi ve halefiyet ilkesi gereği davayı o görevli mahkemede açmak durumunda olduğu, ticaret sicil müdürlüğünce davalının sicil kaydının olmadığı, vergi dairesince verilen cevapta ise yıllık işlem hacimlerine göre davalının faaliyetinin esnaf faaliyeti kapsamında bulunduğu bildirilmiş olup, dolayısıyla davalının tacir niteliğinde olmadığı, dolayısıyla davacının halefiyet gereği sigortalısı adına dava açtığı gözetildiğinde, sigortalı şirketin haksız fiil hükümlerine göre davalı tacir olmayan bir kişiye karşı açacağı tazminat davasına bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait bulunmakla, böylece davanın ticari dava niteliğinde bulunmadığı, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görev şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Halefiyet hükümleri uyarınca, olay tarihinde davacı müvekkilinin kasko sigortası ile sigortaladığı araç maliki tacir olan … Gıda San. AŞ olduğuna göre talep edilen hasarın da ticari hasar ve zarar olduğunu, davacı sigorta şirketinin, sigortalısının yerine geçerek eldeki davayı TTK’nın 1472. Maddesindeki halefiyet hükümlerine rücuen açmış olmakla, bu davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesine istinaden sigortalısına ödenen tazminatın TTK’nın 1472. maddesi gereği davalıdan rücuan tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle görev şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesine; TTK’nın 16/1. maddesinde “ticari şirketlerin tacir kabul edildiği” hükmüne, yer verilmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınmalıdır.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Somut olayda; davacı …Sigorta A.Ş’nin sigortalısı … Gıda San. TicAŞ tüzel kişi tacir ve sigortalı araç ticari nitelikte kamyon olduğu gibi, davalı Nadir Nöbetçigil’in sürücüsü olduğu otomobil de hususi nitelikte araç olduğu gibi davalı sürücüye ait vergi kaydına göre davalı tacir olmayıp esnaftır. Bu durum karşısında, davacının iddia ettiği olayın haksız fiil niteliğinde olduğu, davalının ise esnaf olup sürücüsü olduğu aracın da hususi nitelikte otomobil olduğu, dolayısıyla davacının halefiyete dayalı olarak açtığı haksız fiil hükümlerine göre tacir olmayan davalıya karşı açmış olduğu işbu davada HMK’nın 2. Maddesi gereği genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle ilk derece mahkemesince yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362/1-c. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 14/10/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.