Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1138 E. 2022/1253 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1138 Esas 2022/1253 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1138
KARAR NO : 2022/1253

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 14/04/2022
NUMARASI : 2019/333 Esas 2022/322 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVA : Menfi Tespit (Rücuen Alacak İçin Başlatılan İcra Takibinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2019
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2022

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta A.Ş. tarafından müvekkili kurum aleyhine başlatılan icra takibinden dolayı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun ve borcunun bulunmadığını, 23.12.2017 tarihinde davalı-sürücü … idaresindeki otobüs ile zincirleme trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili kurum tarafından 5216 sayılı Kanunun 26. Maddesindeki yetkiye dayanarak oy birliği ile aldığı 10.10.2014 tarih ve 344 sayılı meclis kararı ile toplu ulaşım hizmetlerinin… AŞ’ye devredildiğini, müvekkili kurum tarafından …A.Ş.’nin elemanı olan …’e bakımlı ve sağlam araç teslim edilerek istihdamdan kaynaklanan tüm yükümlülük ve sorumlulukların yerine getirildiğini, söz konusu kazanın trafik kazası tespit tutanağında davalı …’ün %100 kusurundan kaynaklığının tespit edildiğini, araca ait bir kusurun da atfedilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili kurum hakkında başlatılan ilamsız icra takip dosyasına dayanak alacak ile ilgili müvekkili kurumun borçlu olmadığının tespitine, alacağın %20sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine açılan işbu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı yanın beyan ve iddialarının yerinde olmadığını, davacı belediyenin malik ve diğer davalı …’ün sürücü sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu otobüsün müvekkili şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan araca çarpması sonucu meydana gelen kazada sigortalı aracın hasarlandığını, müvekkili şirket tarafından sigortalının zararı ödendiğinden müvekkili şirketin sigortalının haklarına halef olduğunu, söz konusu tazminatın rücuan tahsili için davacılar aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine davacılar tarafından itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini, davacı tarafın işbu davayı açmasında hukuki yararının da bulunmadığını savunarak davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; kazaya karışan aracın … Belediyesine ait olduğu, … Belediyesinin 5216 sayılı Kanunun 26.maddesindeki yetkiye dayanarak 10/10/2014 tarih 344 sayılı meclis kararı ile toplu ulaşım hizmetlerinin… A.Ş.ye devredildiği, araç maliki olan davacı belediye ile kaza arasında uygun illiyet bağının kesildiği iddia edilmişse de 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/p maddesi gereğince, büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek büyükşehir belediyesinin görevleri arasında sayıldığı, ayrıca 18/12/2014 tarihli sözleşmenin 10. maddesi gereğince davacı belediye sözleşme gereğince yolcu taşıma işini devretmesine rağmen denetim ve gözetim yetkisini de elinde tuttuğu, araç maliki … Belediyesinin… A.Ş.ile ilişkisinin iç ilişki olduğu, davacı Belediye Başkanlığının dava dışı şirketi denetleme, kontrol, ve sorumluluğunun devam ettiği, davacı belediyenin malik ve işleten sıfatı ile meydana gelen kazadan dolayı hukuki sorumluluğu olduğu gerekçesiyle davacının davasının reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket vekilinin 08.11.2019 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren davanın dava dışı şirkete ihbar edilmesine yönelik dilekçe verdiği, mahkemenin ilk celsesinde dilekçenin verildiğini zapta geçtiği, ancak süren yargılama boyunca davalı yanın bu isteğinin yerine getirilmediğini, mezkur şirketin, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere diğer davalı kişinin işvereni durumunda olduğunu, şu halde davanın kendisine ihbar edilmemesi, hem adı geçen şirketin savunma hakkını kısıtladığını, hem de iddialarının eksik incelenmesine yol açtığını, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere diğer davalı, müvekkil kurumun çalışanı olmayıp meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğunu, müvekkili kuruma herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini, Mahkemece diğer davalının çalışma kayıtlarının istenmediğini, bu hususta herhangi bir araştırma yapılmadığını, kazanın meydana gelmesi ile müvekkil kurum arasında herhangi bir illiyet bağı bulunmadığını, tutanakta müvekkil kuruma herhangi bir kusur da izafe edilmediğini, kazanın diğer davalının araca arkadan çarpması ile meydana geldiğini, yani diğer davalının kullandığı araçta herhangi bir kusur bulunmadığını, mahkemece kaza ile ilgili herhangi bir bilirkişi incelemesi dahi yapılmasına gerek görülmeden davanın reddine karar verildiğini, hüküm altına alınan tazminatın nasıl hesaplandığının açıklanmadığını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesine istinaden sigortalısına ödenen tazminatın TTK’nın 1472. maddesi gereği davacı kurumdan rücuan tahsili için başlatılan ve kesinleşen ilamsız icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesine; TTK’nın 16/1. maddesinde “ticari şirketlerin tacir kabul edildiği” hükmüne, yer verilmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınmalıdır.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Somut olayda; davalı … Sigorta A.Ş’nin sigortalısı …’ın tacir olduğuna dair dosyada herhangi bir iddia ve kanıt bulunmadığı gibi sigortalı araç da hususi nitelikte otomobil olduğu gibi davalı …’ün sürücüsü davacı … Belediye Başkanlığı’nın maliki olduğu otobüs de yolcu naklinde kullanılan resmi nitelikte araç olup davalı araç sürücüsü ve maliki de TTK kapsamında tacir değildir. Şu halde, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenen tazminatın rücuan tazmini istemiyle başlatılan ve kesinleşen ilamsız icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemiyle açılan davada dava konusu olay, davacı belediyenin maliki diğer davalının sürücüsü olduğu otobüsün kasko sigortalı araca çarpması sonucu meydana gelen haksız fiil niteliğindeki kazadan kaynaklandığından davalının halefiyete dayalı olarak rücuan başlattığı kesinleşen ilamsız icra takibinden dolayı açılan menfi tespit davasının, ticari dava olmadığı gözetilerek; genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde işin esasına girilerek yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden kabulü gerekmiş, HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının görevli mahkemenin tayini yönünden kaldırılmasına, HMK’nın 353(1)-a.3 maddesinin hükmü özel düzenleme içerdiğinden HMK’nın 360. maddesinin atfı ile HMK’nın 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın ve talebe bağlı olmaksızın dosyanın görevli Eskişehir Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Eskişehir Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 355. Maddesi gereği kamu düzenine aykırılık yönünden KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.04.2022 tarih ve 2019/333 Esas-2022/322 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-HMK’nun 353(1)-a.3 maddesi gereğince dosyanın görevli ve yetkili Eskişehir Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Eskişehir Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine,
4-Bir karar örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının talep halinde yatıran davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
7-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca uyarınca kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 14/10/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.