Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1122 E. 2022/1658 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1122 Esas 2022/1658 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1122
KARAR NO : 2022/1658

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2022
NUMARASI : 2021/677 Esas 2022/97 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 15/11/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023

Taraflar arasındaki anonim şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından tanzim edilen soruşturma raporuna istinaden dava dışı …. Şti. aleyhine oluşan kamu zararı nedeni ile Ankara 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/38E. sayılı dosyasında alacak davası açtıklarını, dosyada karar aşamasına gelindiğinde davalı Şirketin ticaret sicilinden 03.02.2015 tarihinde re’sen terkin edildiğini öğrendiklerini ileri sürerek anılan şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle; ihyası talep edilen şirketin sermayesini kanunda öngörülen miktara ihtar edilmesine rağmen çıkartmadığı için yasal prosedür çerçevesindeki ihtar ve ilan sonrasında sicilden terkin edildiğini, şirketin son adresine tebliğe çıkarılan tebligatın iade edildiğini, şirketin adres değişikliğini bildirmekle yükümlü olduğunu, davanın açılış tarihi itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, Müdürlüğün ihyası istenen şirket aleyhine açılan davayı bilmesinin mümkün olmadığını, şirketin TTK’nın 547. Maddesi gereği ek tasfiyesine ve ek tasfiye işlemleriyle sınırlı olarak tasfiye memuru atanmasına davacının açmış olduğu davayı bilmesinin mümkün olmadığını, ileri sürerek davanın reddi ile aksi kabulde yasal ve zorunlu hasım konumunda olmaları nedeniyle aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmemesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; ticaret sicilinden TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca re’sen terkin olunan limited şirketin ihyası istemiyle açılan davada; 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirketin yanı sıra şirketin yetkilisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtarın usule aykırı olduğu, bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı, diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4. fıkrasının a bendiyle Ticaret Sicil Müdürlüklerince kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin Ticaret Sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi Müdürlüğü’ne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda ilan tarihinden itibaren 30. günün akşamı itibariyle 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11. bendi uyarınca ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin ünvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiş olmasına rağmen bu prosedüre de uymaksızın ihyası talep olunan şirketin sicilden terkin edildiği anlaşıldığından, davanın kabulü ile şirketin Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/38 Esas sayılı dava dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti takdirine, dava konusu şirketin ticaret sicilinden davalının ihtarına rağmen yasal sermaye arttırımını süresinde yapmaması sebebiyle terkin edildiği dikkate alındığında bu husus TTK 547/2.m. gereğince ek tasfiye gerektirdiğinden tasfiye memuru olarak şirketin önceki tasfiye memuru Yaşar Nalbant’ın görevlendirilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince ek tasfiyeye ve tasfiye memuru atanmasına karar verildiğini, ancak temsilcisi olduğu Müdürlük aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedildiğini, oysa şirketin TTK’nın geçici 7. Maddede belirtilen prosedüre uygun olarak sicilden re’sen terkin edildiğini, davanın TTK’nın geçici 7/15. Maddesindeki 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, ihyası istenen şirkete tebliğe çıkarılan ihtarın tebliğ edilemeyip iade edildiğini, şirketin adres değişikliğini bildirmekle yükümlü olduğunu, ihtarın usulüne uygun olarak ilan yoluyla tebliğ edildiğini, şirketin derdest davalarının Müdürlükçe bilinmesinin mümkün olmadığını, müvekkili zorunlu hasım olduğundan aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili, davalının istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca ticaret sicilinden re’sen terkin edilen anonim şirketin ihyası istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekirkse, ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 03.02.2015 tarihinden itibaren 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 15.11.2021 tarihinde eldeki dava açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuştur. Ne var ki terkin işlemi TTK’nın geçici 7. Maddesinde belirtilen prosedüre uygun olarak yapılmadığı gibi ihyası istenilen şirket hakkında derdest dava bulunduğundan usulsüz terkin işlemi sebebiyle dava tarihi itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gözetilmemiştir. Şöyle ki;
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler ve limited şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir.
Somut olaya gelince, ihyası istenen …. Şti.’nin 06/06/2013 tarih ve … sayılı Türkiye Sicil Gazetesi’nden sermayesinin 5000,00 Türk Lirası olduğu, davalı … Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca 10.000,00 TL’ye artırması için şirkete ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 14/07/2014 tarih … sayısında ilan ettirilerek 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinde belirtilen sürede sermayelerini asgari tutara yükseltmediğinden bahisle 03/02/2015 tarihinde kaydının ticaret sicilinden re’sen silindiği, davacı … tarafından alacak istemiyle Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/38 esas sayılı dava dosyasının derdest olduğu, işbu dava sırasında davalı şirketin sicilden terkin edilmiş olduğunun öğrenildiğini beyanla davacı tarafından eldeki ihya davasının açıldığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesinin 4 fıkrasında; “Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.
Ticaret sicili müdürlüklerince; 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılacağı” hükmü yer almaktadır.
Davalı … Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin temsil ve ilzama yetkilendirilmiş …’ın ticaret sicilindeki adresine bu konuda ihtarat yapıldığına ilişkin tebligat bulunmamaktadır. Nitekim bu husus davalı … Müdürlüğünce verilen istinaf başvuru dilekçesinde kabul edilmektedir. Ancak 559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen geçici 10. maddesi gözetildiğinde asgari sermaye şartını süresinde arttırmadığından münfesihlik durumu ortadan kalkmadığından tasfiye ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilebilir.
Kaldı ki, ihyası istenen limited şirketin sicilden terkin edildiği 03.02.2015 tarihinden önce hakkında davalı sıfatıyla, davacı kurum tarafından önce 25.05.2012 tarihli dilekçe ile 137.879,41 TL kurum zararının davalı şirketten tahsili sitemiyle önce Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davanın halen Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/38 Esas sayılı dava dosyasında derdest bulunduğundan, anılan şirketin geçici 7. Maddesinin 2. fıkrasına aykırı bir şekilde sicilden terkin işlemi gerçekleştirilmiştir. O halde ihyası istenen şirketin ticaret sicilinden terkin tarihi itibarıyla hakkında davalı sıfatıyla derdest dava bulunduğuna, dolayısıyla geçici 7. Maddenin kapsamı dışında kaldığına göre artık geçici 7. Maddenin 15. Fıkrasındaki 5 yıllık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açılması koşulu da aranmaz.
Bu durumda mahkemece, davalı … müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde ve 559 sayılı KHK’da öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, dolayısıyla gerek usulsüz terkin işlemi gerekse şirketin ticaret sicilinden terkin edildiği tarihte hakkında davalı sıfatıyla derdest dava bulunması sebebiyle anılan maddenin 15. Fıkrasında belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılma şartının artık somut olayda aranmayacağı gözetilerek davalı … hakkında açılan davanın kabulü ile şirketin Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde derdest 2017/38 Esas sayılı dava dosyası ile sınırlı olmak üzere davanın kabulü ile şirketin ihyasına ve sicilden sermaye artırımı yapmayarak münfesih duruma düşmesinden ötürü tasfiye işlemleri için de TTK’nın 547/2. maddesi gereğince ek tasfiye kararı ile ihya ve tasfiye işlemlerinin yapılması için mahkemece ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi yukarıda açıklandığı üzere usulsüz terkin ile dava açılmasına sebebiyet veren davalı aleyhine HMK’nın 326. Maddesi gereği yargılama giderlerine hükmedilmesi de doğru görülmüştür. O halde davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davalı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.