Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1121 E. 2022/1511 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1121 Esas 2022/1511 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1121
KARAR NO : 2022/1511

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2021
NUMARASI : 2019/548 Esas 2021/531 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2019
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2022

Taraflar itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Bankanın … Subesi ile dava dışı borçlu …. A.Ş. arasında Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözlesmesi imzalanarak krediler kullandırıldığını, ….ve …’in ise Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, kredi alacağının davalılara keşide edilen kat ihtarnamesine rağmen tahsil edilememesi üzerine başlatılan ilamsız icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürere itirazın iptali ile takibin devamına ve davalılar aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK’nın 583/1. Maddesindeki nitelikli kefalet koşullarını taşımadığından kefaletlerin geçersiz olduğunu, zira, elle yazılması gereken kısımların müvekkillerinin eli ürünü olmadığını, sözleşmelere ait kredi ödeme tabloları altında müvekkillerinin imzası bulunmadığından söz konusu kredilerden dolayı müvekkillerinin sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, müvekkillerinin kefil olarak imzalarının bulunmadığı sözleşmeden doğan borçtan müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; davacı banka ile dava dışı şirket arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzalayan davalılardan kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan davada, davalı vekili tarafından 18/05/2021 tarihli dilekçe ile sunulan itirazın iptali davasına konu borç hakkında müvekkili şirket ile davacı bankanın uzlaşarak aralarında bir yapılandırma sözleşmesi yaptıklarını belirterek buna ilişkin protokol başlıklı belgeleri dosyaya sunduğu ve davanın konusunun kalmadığını bildirdiği, sunulan belgelerin incelenmesinde; takibe ve eldeki davaya konu borçla ilgili olarak asıl borçlu şirket ve kefiller ile davacı banka arasında borç tasfiye protokolü yapıldığı ve böylelikle davanın konusuz kaldığı dosya içeriğinden anlaşılmakla, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, ancak dosya kapsamı dikkate alındığında davacının dava açmakta haklı olduğu, davalının davacı alacağı ile ilgili kefalet şartları oluşmadığını savunan cevap dilekçesi dosyaya sunulduktan ve gerekli bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra tasfiyeye ilişkin protokolün yapıldığı görüldüğünden ve davalı tarafça davanın açılmasına sebebiyet verildiği anlaşıldığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dışı asıl borçlu …Ltd. Şti ile imzalanan 17.05.2021 tarihli protokolün davalı kefiller tarafından imzalanmadığını, bu protokolün 16.07.2021 tarihli duruşmaya sunularak esas hakkında karar verilmesinin talep edildiğini, davalı borçluların icra takibine itirazlarından vazgeçmediklerini, işin esasına girilerek davalı-borçluların takibe itirazlarının iptallerine karar verilmesi gerektiğini, zira asıl borçlunun protokole uymaması halinde davalı kefillerin itirazı ve işbu karar nedeniyle itiraz eden takibe devam etme imkanının kalmayacağını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalılardan nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, dava dışı asıl borçlu …. A.Ş. arasında imzalanan bila tarihli protokolün davalı kefillerin kefalet borcunu sona erdirip erdirmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere asıl borcun varlığına ve geçerliliğine bağlı olan kefalet fer’i (bağımlı) nitelikte bir borçtur. Kefaletin fer’i bir borç olmasının doğal sonucu, kefilin sorumluluğunun, asıl borçludan daha ağır olamayacağıdır. Asıl borçluya karşı yapılan iyileştirmeler (faizin düşürülmesi gibi) kefil için de etkili olur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirilecek olursa;
Davacı banka (alacaklı) ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan 11.10.2011 tarihli genel kredi sözleşmesini davalı …’in 4.065.000,00 TL, 10.01.2013 tarihli genel kredi sözleşmesini davalıların 7.500,000,00 TL ve 20.02.2015 tarihli genel kredi sözleşmesini ise 12.000.000,00 TL kefalet limitleriyle sorumlu olmak üzere müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, bu sözleşmelere istinaden dava dışı asıl borçlu şirkete dava konusu borçlu cari hesap, ticari kredili mevduat, çek kredisi ve teminat mektubu kredisi kullandırıldığı, ancak asıl borçlu şirketin kredi geri ödemesinin düzenli olarak yapılmaması üzerine, kredi sözleşmelerinde yer alan tüm borçlulara asıl borçlu ile müteselsil kefillere noter aracılığıyla muacceliyet ihtarnamesinin gönderilerek borcun ödenmesi ihtarında bulunulduğu, buna rağmen borç ödenmeyince Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2019/10153 Esas sayılı dosyası ile davalı kefiller hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu, davalı-borçluların itirazlarının iptali istemiyle eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Eldeki davanın yargılaması devam ederken, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında, icra takibine konu yapılan kredi sözleşmesindeki borç ile ilgili imzalanan bila tarihli birden fazla protokol ile -borcun tecdidi anlamına gelmemek kaydıyla- kredi borcunun tasfiye amaçlı olarak yeniden yapılandırıldığı; söz konusu protokollerin davalı kefiller tarafından imzalanmadığı, anlaşılmaktadır. Ne var ki davaya esas takip konusu kredi borcunun dava dışı asıl borçlu ile davacı banka arasında imzalanan hangi protokol kapsamında itfa edildiği dosya kapsamı itibarıyla belirlenememiştir. Bu durumda kefaletin fer’iliği ilkesi de dikkate alınarak dava ve takip konusu kredi alacağının UYAP ortamında yer alan protokollerden hangisi kapsamında itfa edilmesinin kararlaştırıldığı, dava ve takip konusu kredi alacağının işbu protokollerden birinin kapsamında kaldığının tespiti halinde dava ve takip konusu protokolün ifa edilip edilmediği, eş deyişle dava ve takip konusu kredi borcunun tahsil edilip edilmediği hususlarında davacı bankanın ilgili şubesinin kayıtları da yerinde incelenmek suretiyle bankacılık işlemleri konusunda uzman bir bilirkişi tarafından düzenlenecek rapora göre karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan bu sebeplerle davacı banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan hususlarda hiç inceleme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi HMK 353/1-a-6 anlamında esasa ilişkin delillerin toplanmaması ve değerlendirilmemesi niteliğindedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı banka vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak, dosyanın HMK’nın 353/1-a-6. Maddesine göre davanın yeniden görülmesi için kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin esasa ilişkin öteki istinaf başvuru sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İstinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2021 tarihli ve 2019/548 Esas-2021/531 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4- İstinafa başvuran davacıdan başlangıçta alınan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 ve 362/g maddeleri uyarınca tarafların yokluğunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/12/2022

Başkan – Üye – Üye Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.