Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1111 E. 2022/1768 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1111 Esas 2022/1768 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1111
KARAR NO : 2022/1768

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ… 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :30/03/2022
NUMARASI :2022/49 Esas 2022/189 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 24/01/2022
KARAR TARİHİ : 28/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2022

Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ; müvekkili banka ile … Şirketi arasında … Şirketi’nin kefil olduğu 31/12/2007 tarihli GKS imzalandığını müteselsil kefil olan şirketin kefaletine ek olarak müvekkili banka lehine … nolu bağımsız bölümler üzerinde ipotek tesis edildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden asıl borçlu şirkete müvekkili bankaca teminat mektupları ve çek karneleri kullandırıldığını, müvekkili bankanın bahsi geçen sözleşmelerden çeklerden ve teminat mektuplarından dolayı bahsi geçen şirketlerden nakit ve gayri nakit alacakları bulunduğunu, müvekkili bankanın alacaklarının ödenmemesi üzerine tahsil amacıyla Ankara Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğü’nün 2021/1886 E, sayılı dosyası üzerinden asıl borçlu şirkete ve ipotekli taşınmazların maliki … Şirketi’ne karşı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibine başlandığını, diğer yandan müteselsil kefil şirkete karşı Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2021/11363 sayılı dosyası üzerinden genel haciz yoluyla icra takibine başlandığını, söz konusu takip dosyalarında ihyası istenen şirketlere çıkarılan tebligatların iade edilmesi üzerine şirketlerin ticaret sicilinden terkin edildiğinin öğrenildiğini iddia ederek … Şirketi ve … Şirketi’nin ek tasfiyesine ve ihyalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ihyası istenen … Şirketi’nin … sicil numaralı ile 12/12/1997 tarihinde Müdürlüklerinde kurulduğunu, şirketin terkin edilmeden önceki son olağan genel kurulunun 20/09/2007 tarihinde yapıldığını ve bu hususun 01/10/2007 tarihinde ilan edildiğini, şirketin Müdürlüklerince bilinen son adresi olan “……” adresine 03/10/2013 tarihinde şirket adresine gerekli ihtarın tebliğ edildiğini ancak “taşınmış” notu ile taraflarına iade edildiğini, ayrıca ihtarın 07/10/2013 tarih … sayılı T.T.S.G’de ilan edildiğini, şirketin kendisine bildirilen 2 aylık sürede evrak ibraz etmediğinden 28/01/2014 tarih ve … sayılı T.T.S.G’de yapılan ilan ile sicilden resen terkin edildiğini, ihyası istenen … Şirketi yönünden ise şirketin … sicil numarası ile 24/05/1985 tarihinde Müdürlüklerinde kurulduğunu, şirketin kayıtlı son sermayesinin 5.000,00 TL olduğunu, bu hususun 02/03/2006 tarih ve … sayılı T.T.S.G’de ilan edildiğini, şirketin sermayesini 10.000,00 TL’ye çıkarmadığı için usulüne uygun olarak terkin edildiğini, şirketin bilinen son adresi olan “……” adresine kapatılma nedenine ilişkin tebligat çıkarıldığını, çıkarılan tebligatın “taşınmış” notu ile iade döndüğünü, ihtarın ayrıca 07/07/2014 tarih …sayılı T.T.S.G’de ilan edildiğini, şirketin kendisine bildirilen 2 aylık sürede evrak ibraz etmediğinden 06/02/2015 tarih ve … sayılı T.T.S.G’de yapılan ilan ile sicilden resen terkin edildiğini, şirketlerin terkinlerinin usulüne uygun olarak yapıldığını, şirketlerin alacaklarının ya da davalarının müdürlükleri tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını bildirerek davanın reddini, ek tasfiyeye karar verilmesi halinde tasfiye memuru atanmasını, tarafları lehine vekalet ücretine hükmedilmemesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; ihyası istenen … Şirketi’nin şirketin son genel kurul toplantısı 20/09/2007 tarihinde yapıldığı, 03/10/2013 tarihinde “son 5 yılda genel kurul yapılmadığından” bahisle Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından çıkartılan ihtarlı tebligatın”taşınmış” notu ile iade döndüğü, bunun üzerine Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce ihtar 07.10.2013 tarih ve … sayılı T.T.S.G’de ilan edilmiş, şirket kendisine bildirilen 2 aylık sürede mühfesih olmadığını belgeleyen hiçbir evrak ibraz etmediğinden 28.01.2014 tarih ve … sayılı T.T.S.G’de yapılan ilan ile sicilden resen terkin edildiği, ihyası istenen … Şirketi’ne ise sermayesini 10.000,00TL’ye çıkarmadığından bahisle Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından çıkarılan ihtarlı tebligatın “taşınmış” notu ile iade döndüğü, bunun üzerine Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce ihtar 07/07/2014 tarih ve …sayılı T.T.S.G’de ilan edilmiş, şirket kendisine bildirilen 2 aylık sürede mühfesih olmadığını belgeleyen hiçbir evrak ibraz etmediğinden 06/02/2015 tarih ve … sayılı T.T.S.G’de yapılan ilan ile sicilden resen terkin edildiği, ihyası istenen şirketleri temsil ve ilzama yetkili kişiye Geçici 7/4a maddesi uyarınca herhangi bir ihtar ve bildirim gönderilmediği, bu yönüyle terkin işleminin usulüne uygun olmadığı, dosyaya alınan icra dosyaları ve dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşmelerden de anlaşılacağı üzere ihyası istenen şirketler adına ödenmemiş borçlar bulunduğu, davacı bankanın ihya talebinin tasfiye amacına yönelik olduğu, tasfiye işlemi yapılması ve bu nedenle şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiği, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün terkin işlemini usulüne uygun olarak yapmadığından kusurlu olduğu gerekçeleriyle davanın kabulü ile Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü … noda kayıtlı … Şirketi’nin ihyasına, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü … noda kayıtlı … Şirketi’nin ihyasına, kararın ticaret sicil müdürlüğünde tescil ve ilanına, ilanın davacı vekili tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hük düşürücü sürenin dolduğunu, terkinin usulüne uygun olduğunu, tasfiye memuru atanması gerektiğini yargılama gideri ve vekalet ücretini davalı üzerinde bırakılması gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; … Şirketi ve … Şirketi’nin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ticaret sicil kayıtları Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2021/11363 Esas sayılı dosyası vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Dosya kapsamından, dava konusu … Şirketi’nin TTK’nın Geçici 7. Madde kapsamında 03/02/2015 tarihinde ticaret sicilinden belirlenen sürede sermayesini asgari tutara yükseltmemesi nedeniyle re’sen silindiği; dava konusu … Şirketi’nin ise 23.01.2014 tarihinde TTK’nın geçici 7. maddesi son 5 yılda genel kurul yapılmadığından resen sicilden kaydının silindiği, davacı tarafından her iki şirkete karşı Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2021/11363 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekirki, ihyası istenen şirketlerin sicilden re’sen terkin edildiği 23/01/2014 ve 03/02/2015 tarihinlerinden itibaren 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 24/01/2022 tarihinde dava açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuştur. Ne var ki terkin işlemi TTK’nın geçici 7. maddesinde belirtilen prosedüre uygun olarak yapılmadığından usulsüz terkin işlemi sebebiyle dava tarihi itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gözetilmemiştir. Şöyle ki;
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
Somut olayda ise, davalı … Sicil Müdürlüğünce, ihyası istenen … Şirketi’nin sermayesini 24/06/1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayesinin anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış olması nedeniyle 07/10/2013 tarih … sayılı ve 07/07/2014 tarih …sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan ilamlar ile 6552 sayılı kanunun 134. Maddesi ile 6102 sayılı kanunun Geçici 10. Maddesinde belirlenen sürede sermayesini asgari tutara yükseltmediği gerekçesiyle ihyası istenen şirketin 03/02/2015 tarihinde kaydının ticaret sicilinden re’sen silindiğinin tescil edildiği ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 06/02/2015 tarihli … sayısında ilan edildiği, davacı tarafından kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların tahsili amacıyla başlatılan icra takibi sırasında şirkete ödeme emrinin tebliğ edilememesi üzerine akabinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın Geçici 7.maddesinin 4 fıkrasında; “Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.
Ticaret sicili müdürlüklerince; 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılacağı” hükmü yer almaktadır.
Davalı … Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen … Şirketi’nin temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ticaret sicilindeki adreslerine bu konuda ihtarat yapıldığına ilişkin tebligat bulunmamaktadır. İhyası istenen şirketin adresine çıkarılan tebligat ise tebliğ edilemeyip iade edilmiştir. Ancak 559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen Geçici 10. maddesi gözetildiğinde asgari sermaye şartını süresinde arttırmadığından münfesihlik durumu ortadan kalkmadığından tasfiye ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilebilir. Kaldı ki … Şirketi’nin adına kayıtlı taşınmazı bulunduğu da dosya içeriğindeki belgelerden anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, davalı … sicil müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde ve 559 sayılı KHK’da öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen … Şirketi’ni ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, dolayısıyla usulsüz terkin işlemi sebebiyle anılan maddenin 15. fıkrasında belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılma şartının artık somut olayda aranmayacağı ve sicilden terkin edilen şirket adına kayıtlı taşınmaz bulunduğu da gözetilerek … Şirketi’nin ihyasına karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ne var ki davacı kurumun ihyası istenen … Şirketi’nin aleyhine başlattığı Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2021/11363 Esas sayılı icra takip dosyası ile sınırlı olmak üzere istem konusu limited şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde şirketin ek tasfiye amacıyla ihyasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Bununla birlikte sicilden sermaye artırımı yapmayarak münfesih duruma düşmesinden ötürü tasfiye işlemleri için de şirketlere tasfiye memuru atanması gerektiği dikkate alınarak TTK’nun 547/2. maddesi gereğince ek tasfiye kararı ile ihya ve tasfiye işlemlerinin yapılması için mahkemece ihyasına karar verilen … Şirketi’ne tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tasfiye memuru atanmaması usul ve yasaya aykırı olmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmüştür.
İhyası istenen … Şirketi yönünden yapılan değerlendirmede ise; … kayıtlarına göre münfesih olmalarına ve sayılmalarına rağmen TTK’nın 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından şirkete yapılan ihtar ve 07.10.2013 tarihli ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunmayan şirketin ticaret sicilinden 23.01.2014 tarihinde re’sen silindiği tescil edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, … kayıtlarına göre; ihyası istenilen anonim şirketin 23.01.2014 tarihinde TTK’nın geçici 7. maddesi son 5 yılda genel kurul yapılmadığından resen sicilden kaydının silindiği anlaşılmaktadır. TTK’nın geçici 7/4. maddesine göre; a) Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Ne var ki getirtilen ticaret odası sicil kayıtlarına göre yapılan işlemler geçici 7. Maddenin 4/a fıkrasındaki usule göre de yerine getirilmemiş, silinme işlemi nedeniyle şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ihtar gönderilmemiştir. O halde ihyası istenen … Şirketi’nin ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte şirketin son 5 yılda genel kurul yapılmadığından TTK’nun 547/2. maddesi gereğince ek tasfiye kararı ile ihya ve tasfiye işlemlerinin yapılması için mahkemece ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tasfiye memuru atanmaması usul ve yasaya aykırı olmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmüştür.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/09/2021 tarih 2017/11-3184 Esas 2021/1107 Karar sayılı emsal ilamında ” … Öte yandan şirketin geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun olarak terkin edilmesi durumunda, sonlandırılması gereken hukukî ihtilaflar nedeniyle aynı maddenin 15. fıkrasında belirtilen imkândan yararlanılarak terkin edilen şirketin taraf sıfatını yeniden kazanmasına yönelik ihyası da mümkündür. Ancak böyle bir durumda verilecek olan ihya kararı, hukuka aykırı terkin işleminden farklı olarak TTK’nın 547. maddesi anlamında bir ek tasfiye niteliğinde olacaktır. Zira böyle bir durumda, şirketin sona erme nedeni ortadan kalkmamakta, ortaya çıkan hukukî ihtilafın neticelendirilmesi amacıyla şirketin ihyası talep edilmektedir. Bu durumda verilecek olan ihya kararı da bu tür ihtilafın sonlandırılması çerçevesinde ifa edilecek ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olacak, ek tasfiye sürecine ilişkin olarak TTK’nın 547. maddesi uygulama alanı bulacaktır.
Bu aşamada ek tasfiyeye ilişkin olarak değinilmesi gereken TTK’nın 547. maddesi; “(1)Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünü içermektedir. Buna göre ek tasfiye, şirketin tasfiyesinin tamamlanıp kapanarak şirketin ticaret sicilinden terkini sonrası başkaca tasfiye tedbirlerinin alınmasının zorunlu olduğunun anlaşılması hâlinde başvurulabilecek bir tedbirdir (Pulaşlı Hasan; Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt II, Ankara 2011, s. 1814). Şirket ticaret sicilinden terkin edildikten sonra tasfiye işlemlerinin eksik yahut kanuna aykırı yapıldığının anlaşılması, şirkete ait tasfiye aşamasında değerlendirilmemiş mal varlığı değerlerinin bulunması, organlara karşı sorumluluk davası açılması, şirkete karşı açılmış dava veya icra takibinin bulunması gibi şirketin hukuken temsilinin gerektiği durumlarda ek tasfiyeye gidilebilmesi mümkündür. Ek tasfiye nedenleri Kanun’da da sınırlı sayıda belirlenmediğinden yukarıda belirtilenler yanında somut hakka dayanan tüm talepler, şirketin ek tasfiye sürecine girmesi bakımından geçerlidir (Erdoğan, Rumeysa; Anonim Şirketlerde Ek Tasfiye, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Sayı 43, 2020, s. 115-144, s. 115, 122).
Ek tasfiyede amaç; yapılması gereken bazı tasfiye işlemleri yapılmaksızın tasfiyesi kapatılan ve ticaret sicilinden terkin olunan şirketin, anılan eksik ve yapılması zorunlu tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için tekrar tasfiye aşamasına döndürülmesidir. Niteliği itibariyle geçici bir önlem olan ek tasfiye, yapılması ihmal edilen tasfiye işlemlerinin tamamlanmasına kadar devam edecek olup bu durum TTK’nın 547.maddesinde de açıkça ifade edilmiştir (Tekinalp, Ünal: Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2015, s. 207, 208). Bu anlamda ek tasfiye, tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet etmekle şirketin önceki tasfiye işlemlerinin devamıdır. Her ne kadar anonim şirketlere ilişkin düzenlemeler arasında yer alsa da bu kural, tüm sermaye şirketleri ve kooperatiflerde de uygulama alanı bulur. Ayrıca anonim şirketlere ilişkin tasfiye usulü ve tasfiyede şirket organlarının yetkisine ilişkin hükümlerin limited şirketlere de uygulanacağına dair TTK’nın 643. maddesi uyarınca 547. madde düzenlemesi limited şirketlerde de uygulama alanı bulacaktır.
Bu aşamada uyuşmazlıkla ilgili olarak terkin edilmiş olan bir şirketin bir davada taraf olarak yer alabilmesi bağlamında ek tasfiyenin rolü üzerinde de durulması ayrıca önem arz eden bir diğer husus olarak karşımızca çıkmaktadır. Yukarıda bahsi geçen kurallar gereğince herhangi bir ticaret şirketinin davada taraf olabilmesi, taraf ve dava ehliyetinin varlığına bağlıdır. Bahsedilen ehliyetler ise hukuken var olan bir tüzel kişiliği gerektirmektedir. Oysaki ticaret sicilinden terkin edilen bir şirketin tüzel kişiliği, terkin işlemiyle birlikte sona erecektir (TTK m. 545). Buradan hareketle tasfiyesi tamamlanmış veya tamamlanmamış, bir şekilde sicilden terkin edilmiş bir şirket ile ilgili veya onun aleyhinde bu gibi ihtiyacın doğması hâlinde şirket hakkında TTK’nın 547. maddesi çerçevesinde ek tasfiye prosedürünün tamamlanması gerekir. Bu tür bir ihtiyaçla ek tasfiye aşamasına döndürülerek ihya edilen şirketin ek tasfiyesi, açılan dava ile ortaya çıkan hukukî ihtilafın giderilmesi amacıyla sınırlı olacaktır.
Ek tasfiye için TTK’nın 547. maddesine dayalı olarak açılan ve uygulamada “ihya” davası olarak adlandırılan davada mahkemece, talep kabul edilerek dava konusu şirketin ek tasfiye işlemleri için ihyasına karar verilmesi durumunda aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, taraflarca talep edilmese dahi, tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verilmelidir. Dolayısıyla geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun olarak terkin edilen şirketin ihyasına ilişkin talebin kabul edilmesi hâlinde verilecek olan karar, sonradan ortaya çıkan hukukî ihtilafın çözümü amacıyla sınırlı olarak şirketin TTK’nın 547. maddesi anlamında ek tasfiye kapsamına alınması niteliğinde olduğundan mahkemece, ek tasfiye için tasfiye memuru tayin edilmelidir. Zira bu şirket geçici 7. madde kapsamında herhalde ticaret sicilinden terkin edilmesi gereken bir şirket olduğundan tayin edilecek tasfiye memuru tarafından neticede şirketin ticaret sicilinden terkini işlemi de yapılacaktır.
Sonuç olarak yukarıda değinilen tüm bu düzenlemeler ışığında; geçici 7. madde kapsamında ticaret sicil müdürlüğünce münfesih sayılarak re’sen terkin edilen bir şirketin aynı maddenin 15. fıkrası kapsamında ihyasına yönelik olarak açılan davada, gerçekleştirilen re’sen terkin işleminin hukuka aykırılığının tespiti hâlinde verilecek ihya kararı, niteliği gereği terkin işleminin iptaline ilişkin olması nedeniyle TTK’nın 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye kapsamına girmeyeceğinden, ihya kararı yanında şirkete tasfiye memuru atanması gerekmez. Ancak geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun şekilde gerçekleştirilen re’sen terkin işlemi sonrasında ortaya çıkan hukukî ihtilafların çözümü ve sonlandırılması amacıyla şirketin ihyasının gerektiği bir durumda geçici 7. maddenin 15. fıkrasına dayalı olarak açılan ihya davasında, terkin edilen şirketle ilgili oluşan ihtilafın çözümüyle sınırlı olarak verilecek olan ihya kararı, niteliği itibariyle ek tasfiye kapsamında verilen bir karar olduğundan TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca ihya kararıyla birlikte ek tasfiye işlemlerini yürütmesi için tasfiye memuru atanması zorunludur.” denilmiştir.
Anılan ilamdan da anlaşılacağı üzere şirket ticaret sicilinden terkin edildikten sonra, terkin işlemi usul ve yasaya uygun olarak gerçekleştirilmiş olsa dahi, şirketin hukuken temsilinin gerektiği durumlarda ek tasfiyeye gidilebilecektir. Burada amaç, şirketin yeniden canlandırılarak ticari hayata döndürülmesi değil, şirketin eksik ve yapılması zorunlu tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için tekrar tasfiye aşamasına döndürülmesidir. Ek tasfiye, şirketin önceki tasfiye işlemlerinin devamıdır. Terkin işleminin TTK’nun geçici 7. maddesine uygun olarak gerçekleştirilmiş olması şirketin ek tasfiyesine ilişkin TTK’nun 547. maddesinin uygulanmasına engel değildir. TTK’nun 547. maddesinde ise ek tasfiye için herhangi bir hak düşürücü süre düzenlenmemiştir.
Bu nedenle sicilden sermaye artırımı yapmayarak münfesih duruma düşmesinden ötürü tasfiye işlemleri için de … Şirketi hakkında ek tasfiye kararı verilmesi nedeniyle tasfiye memuru atanması gerektiği dikkate alınarak TTK’nun 547/2. maddesi gereğince ek tasfiye kararı ile ihya ve tasfiye işlemlerinin yapılması için ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere usulsüz terkin ile dava açılmasına sebebiyet veren davalı aleyhine, HMK’nın 312. maddesindeki koşulların da oluşmadığı dikkate alınarak, HMK’nın 326. maddesi gereği yargılama giderlerine hükmedilmesine karar verilmesi yerinde olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı sicil müdürlüğünün istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak dava konusu … Şirketi ve … Şirketi’nin derdest Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2021/11363 Esas sayılı icra takip dosyası ile sınırlı olmak üzere TTK’nın 547/2. Maddesi gereği ek tasfiye amacıyla ihyasına ve şirketlerin son temsilcilerinin olan tasfiye memuru olarak atanmasına dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni de gözetilerek KABULÜNE,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2022 tarih ve 2022/49 Esas 2022/189 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KABULÜNE,
2-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil sırasında kayıtlı iken terkin edilen davaya konu … Şirketi’nin Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2021/11363 Esas sayılı dosyası icra dosyası ile sınırlı olmak üzere tüzel kişiliğinin İHYASINA, bu hususun Ankara Ticaret Sicili’ne tescili ile Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilanına,
Şirketin İhya işlemlerinin yapılması için … Şirketi’nin son müdürü …’ın tasfiye memuru olarak tayin, tescil ve ilanına,
3-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil sırasında kayıtlı iken terkin edilen davaya konu … Şirketi Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2021/11363 Esas sayılı dosyası icra dosyası ile sınırlı olmak üzere tüzel kişiliğinin İHYASINA, bu hususun Ankara Ticaret Sicili’ne tescili ile Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilanına,
İhya işlemlerinin yapılması için … Şirketi son temsilcisi …ın tasfiye memuru olarak tayin, tescil ve ilanına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcı ile 80,70 TL başvuru harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacının yargılama aşamasında yaptığı posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 100,5 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK 333. maddesi uyarınca artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-Davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcı 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … Sicil Müdürlüğü’nün iadesine,
2-Davalı … Sicil Müdürlüğü’nün istinaf aşamasında yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/12/2022

Başkan- … Üye – Üye – Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.