Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1108 E. 2022/1725 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1108 Esas 2022/1725 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1108
KARAR NO : 2022/1725

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2022
NUMARASI : 2021/645 Esas 2022/218 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : Tasfiye Memurunun Azli – Yeni Tasfiye Memuru Atanması
DAVA TARİHİ : 02/11/2021
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2023

Taraflar arasındaki tasfiye memurunun azli – yeni tasfiye memuru atanması istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı şirket hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı … hakkındaki dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket hakkında ödenmeyen işçilik alacaklarının tahsili talebiyle açtığı davada işçilik alacaklarının hüküm altına alındığını, alacaklarının şirketin tasfiyeye girdiği tarih sırasında çekişmeli ve dava derdest olduğundan alacak kaydının bildirilmesinin mümkün bulunmadığını, işçilik alacaklarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin devamı sırasında şirketin tasfiyeye girdiğinin öğrenildiğini, tasfiye memuru olarak atanan davalı …’nun TTK’nun 536/4 maddesinde yer alan Türkiye’de ikamet etme koşulunu taşımadığını, davalı şirketin genel tasfiye memuru atanmasına ilişkin kararının iptalinin gerektiğini, davalı şirketin tasfiye işlemlerinin usulsüz olarak başlatıldığını belirterek davalı tasfiye memurunun görevinden el çektirilerek yeni bir tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket adına atanan tasfiye memurunun adresi Türkiye olup, Türk vatandaşı olduğunu, mevcut pandemi nedeni ile değiştirilen ikametgahını Türkiye’ye geri aldığını, bu hususun ilan edildiğini, davanın konusuz kaldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tasfiye memurunun azline ilişkin davanın azli istenen tasfiye memuruna yöneltilmesinin yeterli olduğu, davalı şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmadığı, davalı tasfiye memurunun adresinin dava tarihinden sonra Çankaya Ankara olarak değiştirildiği, davalı şirket tarafından 19/01/2022 tarihinde ilan edilen karar uyarınca davalı …’nun yeniden tasfiye memuru olarak atandığı, davalı tasfiye memuru hakkında açılan davanın konusuz kaldığı, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu göz önüne alınarak yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılması gerektiği gerekçesiyle davalı şirket hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı tasfiye memuru hakkında açılan dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin genel kurul kararıyla tasfiye kararı aldığını, atanan tasfiye memurunun atandığı tarih itibarıyla TTK’nun 536/4. maddesinde belirtilen koşulları taşımadığı, davadaki taleplerinin tasfiye memurunun azli, yeni tasfiye memuru atanması, yeni tasfiye memuru atanıncaya kadar tasfiye işlemlerinin tedbiren durdurulmasına yönelik olduğunu, mahkemenin ise diğer taleplerine ilişkin değerlendirme yapmadan sadece mevcut tasfiye memurunun azli istenmiş gibi hüküm kurarak gerekçe oluşturduğunu, her iki davalı yönünden de davada menfaati bulunduğunu, davalı şirketin de davada hasım gösterilmesi gerektiğini, davalı şirket vekilinin yetkilerinin şirketin tasfiye halinde olması karşısında sona erdiğini, şirketin tasfiyeye girmesi halinde şirket temsicileri tarafından vekile verilen vekaletnamenin sona ereceğini, şirket yetkilisi ve tasfiye memurunun aynı kişi olmadığını, davalı şirket adına kanunen geçerli bir vekaletname sunulmadığını, buna rağmen davalı şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı tasfiye memurunun görevinden el çektirilerek yeni bir tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini istemiş, istinaf dilekçesinde ayrıca yeni tasfiye memuru atanıncaya kadar şimdilik tedbiren tasfiye işlemlerinin durdurulması, tedbirin uygulanması için sicil müdürlüğüne müzekkere yazılması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; anonim şirket tasfiye memurunun azli ve yeni tasfiye memuru atanması istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2021/13826 sayılı takip dosyasının Uyap’tan gelen sureti, Ankara 59. İş Mahkemesinin 2021/38 Esas 2021/17 Karar sayılı karar sureti, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilanları, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, davalı şirket tasfiye memuru değişikliğine ilişkin ilanlar, davalı tasfiye memurunun yerleşim yerini gösterir Çankaya İlçe Nüfus Müdürlüğü yazı cevapları dosya içerisinde yer almaktadır.
Ankara 59. İş Mahkemesinin 2021/38 Esas 2021/17 Karar sayılı dosyasında davacı … tarafından davalı … … A.Ş. ve diğer davalılar aleyhine işçilik alacaklarının tahsili talebiyle dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacının anılan ilamı dayanak göstererek Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2021/13826 sayılı takip dosyası ile toplam 4.951,09 TL alacağın borçlu … … A.Ş.’den tahsili talebiyle icra takibi başlattığı dosya içeriğiyle sabittir.
Davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarında 13/03/2020 tarihli genel kurulda şirketin tasfiyesine, şirketin ünvanının tasfiye halinde olarak değiştirildiği, tasfiye memurluğuna Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti adresinde ikamet eden …’nun tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiği görülmüştür.
Çankaya İlçe Nüfus Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabından, davalı tasfiye memurunun genel kurul karar tarihinde ve dava tarihinde Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti adresinde ikamet etmekte iken, yargılama aşamasında, 16/01/2022 tarihinde … Ankara adresine taşındığı anlaşılmıştır.
Davacı yan davalı tasfiye memurunun TTK’nun 536/4. maddesinde yer alan koşulları taşımadığını, şirket tasfiye memurluğundan azledilerek şirkete yeni bir tasfiye memuru atanması gerektiğini iddia etmiş, davalı yan ise tasfiye memurunun adresinin yargılama aşamasında değiştirildiğini, davanın konusuz kaldığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davalı şirket hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı … hakkında konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı tasfiye memurunun yasanın aradığı koşulları taşıyıp taşımadığı, azli ile şirkete yeni bir tasfiye memuru atanması gerekip gerekmediği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; yukarıda açıklandığı üzere davacı yanın işbu davadaki talebi tasfiye memurunun azli ve şirkete yeni bir tasfiye memuru atanmasına yönelik olup, anılan talepler yönünden mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı şirket hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı … hakkında konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.
Davacı yan dava dilekçesinde ayrıca yeni tasfiye memuru atanıncaya kadar tasfiye işlemlerinin tedbiren durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talep etmiş, mahkemece 08/11/2021 tarihli ara kararla yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı yanın ihtiyati tedbir talebi reddedilmiştir.
Bu durumda davacı vekilinin dava dilekçesindeki tüm talepleri hakkında karar verilmediğine yönelik istinaf itirazının dosya kapsamına uygun olmadığı görülmüştür.
Davacı dava dilekçesinde davalı tasfiye memurunun azli ile şirkete yeni tasfiye memuru atanmasına yönelik talebinin dayanağı olarak tasfiye memurunun TTK’nun 536/4. maddesinde yer alan koşulları taşımadığı iddiasına dayandırmıştır. Anılan hüküm uyarınca, şirketi temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şart olup, davacı davalı tasfiye memurunun Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmadığını ileri sürmüştür. Davacının tasfiye memurunun kötü yönetimine yönelik herhangi bir iddiası dava dilekçesinde bulunmamaktadır. Davacı vekili, HMK’nun 357. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaları ileri süremeyeceğinden istinaf aşamasında artık davalı şirkete yeni tasfiye memuru atanmasına yönelik anılan iddialarını değiştiremeyecektir.
Davacı vekilinin davalı şirket hakkında kurulan hükme yönelik istinaf itirazlarına gelindiğinde, davacı işbu davada tasfiye halindeki davalı şirketin tasfiye memurunun azli ile şirkete yeni bir tasfiye memuru atanmasını talep etmiştir. Şirketin tasfiye memuru atanmasına yönelik genel kurul kararında tasfiye memurunun Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde oturduğu açıkça belirtilmiştir.
Bu durumda mahkemece davalı şirketin, şirkete tasfiye memuru atanmasına yönelik genel kurul kararında açıkça tasfiye memurunun Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde oturduğunun belirtilmesi, azledilecek ve yeni belirlenecek tasfiye memurunun davalı şirketin temsiline ilişkin olduğu, açılan işbu davanın, davalı şirketin yasanın aradığı koşullara uygun tasfiye memurunu şirkete atamamasının yasaya aykırı olduğu iddiası ile açıldığı, davalı şirkete husumet yöneltilebileceği, davalı şirketin pasif husumet ehliyeti bulunduğu gözetilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davalı şirket hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Davalı tasfiye memuru yargılama aşamasında 16/01/2022 tarihinde yerleşim yeri adresini Türkiye’ye taşımıştır. Bunun üzerine davalı şirket tarafından 19/01/2022 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yapılan ilanla davalı …’nun tasfiye memurluğu görevi sona erdirilerek yeniden şirket tasfiye memuru olarak seçilmiştir.
Davacının işbu davadaki tasfiye memurunu yönelik iddiasının tasfiye memurunun yerleşim yerinin Türkiye olmadığı iddiası karşısında, tasfiye memurunun adres değişikliği ile davalı şirket tarafından tasfiye memurluğu görevi sona erdirilerek yeniden şirkete tasfiye memuru olarak seçilmesi ile her iki davalı yönünden de dava konusuz kalmıştır.
Yargılama giderleri yönünden dava tarihindeki haklılık durumuna gelindiğinde, davalı şirkete, şirket genel kurulu tarafından seçilen davalı tasfiye memuru Türk ise de, seçildiği tarihte ve dava tarihinde yerleşim yeri Türkiye’de değildir. Bir başka anlatımla, davalı tasfiye memuru dava tarihinde yerleşim yerinin Türkiye olmasına ilişkin TTK’nun 536/4. maddesindeki koşulu taşımadığından davacı davalılar aleyhine işbu davayı açmakta dava tarihi itibarıyla haklıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılması gereken iş, her iki davalı yönünden yargılama aşamasında davalı tasfiye memurunun adres değişikliği ve davalı şirket tarafından tasfiye memurluğu görevi sona erdirilerek yeniden şirkete tasfiye memuru olarak seçilmesiyle davanın konusuz kaldığı, davacının dava tarihi itibarıyla davalılar aleyhine işbu davayı açmakta haklı olduğu, harç ve yargılama giderlerinin her iki davalı üzerinde bırakılması gerektiği gözetilerek hüküm kurulmasından ibarettir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde davalı şirket adına kanunen geçerli bir vekaletname sunulmadığını, buna rağmen davalı şirket yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yukarıda yapılan inceleme sonucu davacının davalı şirkete husumet yöneltebileceği sonucuna varılarak davalı şirket hakkında davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, her iki davalı hakkındaki davanın konusuz kaldığı, davacının dava tarihi itibarıyla her iki davalı aleyhine dava açmakta haklı olduğu değerlendirilerek davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Varılan sonuç karşısında davacı vekilinin davalı şirket lehine hüküm altına alınan vekalet ücretine yönelik istinaf itirazı incelenmemiştir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer alan ihtiyati tedbir talebine gelindiğinde, yukarıda açıklandığı üzere davalı tasfiye memurunun yargılama aşamasında adres değişikliği ve davalı şirket tarafından tasfiye memurluğu görevi sona erdirilerek yeniden şirkete tasfiye memuru olarak seçilmesiyle her iki davalı yönünden de dava konusuz kalmıştır. Gelinen aşamada konusuz kalan davada ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davalı şirket hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı … hakkındaki dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığı yönündeki kararında davalı şirket yönünden isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalılar hakkında açılan dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer alan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer alan ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE,
B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2022 tarih 2021/645 Esas 2022/218 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
2-Davalılar hakkında açılan dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gerekli 80,70 TL maktu karar ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacının dava açarken ödediği 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet ücreti ile yargılama aşamasında yaptığı 231,36 TL posta ve tebligat ücreti, 200,00 TL yurt dışı tebligat masrafı olmak üzere toplam 558,46 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 59,50 TL posta ve tebligat giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ihtiyati tedbir kararı yönünden HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin, esasa yönelik yapılan inceleme sonunda verilen karar yönünden ise HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/12/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.