Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1075 E. 2023/530 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1075 Esas 2023/530 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1075
KARAR NO : 2023/530

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :07/04/2022
NUMARASI : 2018/901 Esas 2022/289 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Ortaklıktan Çıkma
DAVA TARİHİ : 14/12/2018
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2023

Taraflar arasındaki ortaklıktan çıkma ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı müdahale talep eden vekili vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirketin %70 oranında, …’in %5 oranında, …. Şti”nin ise %25 oranında davalı şirketin hissedarı olduklarını, 03.05.2016 tarihinde davalı şirketin müdürlerinden davacı şirket yetkilisi … genel kurul kararına istinaden müdürlüğüne son verilerek sicilden silinerek …”in davalı şirketin tek müdürü olarak atandığını, davacı şirketin ülkemizdeki tüm ticari ilişkilerini ve şirket katılımlarını sonlandırma kararı aldığını, akabinde bahse konu kararı davalı şirket ortaklarından …’e 30.01.2018 tarihinde bildirdiğini, davacı şirketin işbu bildirim ile birlikte …e davalı şirkette haiz oldukları her biri 25,00.-TL değerindeki 2000 adet hissenin tamamını 1 Euro üzerinden satmayı, mümkün değilse şirketin feshi ve tasfiye edilmesi yoluna gidilmesinin teklif edildiğini, … davacı şirkete herhangi bir geri dönüş yapmadığından davacı şirket yetkilisinin kendisiyle tekrar mail yoluyla iletişime geçmeye çalıştığını ancak bu çabasının da sonuçsuz kaldığını, kendisine çok zor ulaşılan …’in, davacı ile kararlaştırdıkları çeşitli toplantı saatlerinde toplantılara iştirak etmediğini, vaktinin olmadığını bildirerek beklettiğini ve oyaladığını, Mart 2018’de davacı şirketin teklif edilen seçeneklere ilişkin değerlendirmenin yazılı olarak kendilerine iletilmesini talep ettiğini ve bahse konu seçeneklerle ilgili ortaya çıkacak masrafların da kendileri tarafından üstlenileceğini belirttiğini, ancak çabalarının ve tekliflerinin cevapsız bırakıldığını, davalı şirketin üçüncü ortağı … şirketinin hissedarlarının %49 oranında …, %1 oranında … ve %50 oranında … olduğunu, şirketin tek müdürü …’e telefon, e mail gibi yollardan ulaşmanın mümkün olmadığını, davalı şirketin genel kurulu toplanamadığı gibi davacı şirketin bilgi alma hakkının da engellendiğini, bu durumun davacının ortaklıktan çıkması için haklı sebep oluşturduğunu, davalı şirketin ortağı … ile …in ayrıca ortağı olduğu … Şirketi ortağı … arasında sorunlar bulunduğunu, davacı Almanya’da mukim olduğundan bu kadar zor şartlar altında ve huzursuz bir ticaret ilişkisi içerisinde ortaklık ilişkisini yürütmesinin kendisinden beklenmemesi gerektiğini ayrıca …’in kendisiyle yapılan görüşmelerde çelişkili ifadelerde bulunması, tüm çabalara rağmen görüşme sağlanamaması gibi durumlar da göz önüne alındığında davacı şirketin …’e olan güveninin büyük ölçüde zedelendiğini ve şirket ortaklığını sağlıklı bir şekilde sürdürme imkanı kalmadığını iddia ederek davacının Türk Ticaret Kanunu m.638 hükmü gereğince haklı sebebe dayanarak ortaklıktan çıkmasına karar verilmesini, işbu taleplerinin kabul görmemesi halinde ise davalı şirketin feshi ve tasfiyesine karar verilmesini, müvekkili şirket lehine ortaklıktan çıkma karan verildiği takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili UYAP sisteminden 11/02/2020 tarihinde vermiş olduğu 07/02/2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde her ne kadar dava konusu şirketin esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesi yönünde talepleri mevcut olsa da, işbu dilekçe ile dava ve taleplerini Müvekkillerinin haklı sebebe dayararak … Şirketi’ndeki ortaklıktan çıkma talebinin kabulüne, işbu talepleri kabul görmediği takdirde davalı şirketin feshi ve tasfiyesine karar verilmesi şeklinde ıslah ettiklerini bildirmiştir.
Davacı vekili 17.02.2020 tarihli dilekçesinde; ıslah dilekçelerinde dava dilekçesinde talep ettikleri ayrılma akçesi talebinden vazgeçtiklerini ve maddi karşılık olmadan ortaklıktan çıkma talebinde bulunduklarını belirterek ıslah talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, davacı şirkete ait … ünvanının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin, hisse devri nedeniyle, davalı şirketin %70 değil %50 ortağı olduğunu, … teknolojik kurumsal işbirliğinin %45 …’in %5 ortağı olduğunu, davacı şirketin ortaklıktan çıkma talebini 2000 hissesini 1 Euro karşılığı davalı şirketin diğer ortağı … …. Şti.’ne devri karşılığında kabul yönünde karar alınması için şirket yönetim kurulu kararları gerektiğinden devir kararı alınması halinde davacının çıkma talebini kabul ettiklerini, davalı şirketin %50 hisse sahibi olduğu davalı … …. Şti’nin 2013 yılı itibariyle sermayesinin tamamının kuruluşta taraflarca ödendiğini, 2016 yılı bilançosuna göre 490.350.38 TL dönem zararı bulunduğunu, bu zararın yarısının %50 hisse sahibi olan davacı şirkete ait olduğunu, davacı tarafın geçerli yasal bir ihtarla genel kurul, hisse devri suretiyle ortaklıktan çıkma ve toplantı talebi olmadığını, davalı şirket müdürü …’e mail yoluyla ortaklıktan çıkma talepleri olmuşsa da yasada belirtilen şekli ile yapılan bir başvuru bulunmadığından genel kurul ve toplantı talebinin yerine getirilmediğini, … … Şirketinin, davalı şirketin %45 hisse sahibi olduğu bir şirket olması ve … şirketinin ortakları arasında meydana gelen uyuşmazlık nedeniyle şirketin faaliyetlerinin şu anda askıda olduğunu, ortakların kendi aralarında uyuşmazlığı gidermeye çalıştıklarını, ortaklıktan çıkma veya fesih talepleri gündeme geleceğinden durumun belirsizliğini koruduğunu, davalı şirketin borçlu olması nedeniyle, davacı şirketin hissesini davalı şirket ortağına 1 Euro karşılığı devri ile çıkmasına, ayrılma akçesi, fesih ve tasfiye taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı şirketin %50 payının davacı şirkete, %45 payının …. Şti’ne, %5 payının ise …’e ait olduğu, 03.05.2016 tarihinde …’in davalı şirket müdürlüğüne seçildiği,2013 yılında kurulan şirketin sürekli zarar ettiği,2016 yılı sonunda toplam zarar kaydının 589.597,66-TL olduğu, davalı şirketin vergi kaydının vergi dairesi tarafından 30.11.2016 tarihinde re’sen silinmiş olduğu, şirketin sürekli zarar ediyor olmasının ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve dürüstlük kurallarına göre ortaklık ilişkisini sürdürmesinin ortaktan beklenemeyeceği hallerden olduğu, davacı ortak için şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma koşullarının mevcut olduğu, … markasının davalı şirket unvanından çıkarılmasına ilişkin talep hakkında usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı gerekçeleriyle davacının çıkma talebinin kabulüne, Davacı …’nin davalı … ….Şti.nden haklı sebeplerin varlığı nedeniyle TTK.638.maddesi uyarınca çıkmasına, usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından … markasının davalı şirket unvanından çıkarılmasına ilişkin talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Müdahale talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; üçüncü şahıs olan müvekkilinin, davalı … … Ltd. Şti.nin hissedarı olan …. Şirketi’nin %49 oranında hissedarı olması ve …. Şirketi’nin hissedarı olduğu davalı firmadan … şirketinin alacaklı olmasının, hissedar olan müvekilinin maddi menfaatlerini de ilgilendirmesi nedeniyle davalı firma yanında davaya müdahil olma taleplerinin mahkemece anlaşılmadığını, davacı … tarafından davalı … …. Şti. aleyhinde açılmış olan ortaklıktan çıkma konulu davanın, dava dışı müvekkilin davalı firmanın hakim hissedarı olan …. Şirketi’nin %49 oranında hissedarı olması, …. Şirketi’nin de davalı firmanın hissedarı olması dolayısıyla ortaklıktan çıkma davasında müvekkilinin maddi menfaatinin doğrudan etkilenmesi nedeniyle davalı firma yanında davaya müdahil olma taleplerinin, “müdahale talep edenin, kimin yanında davaya müdahil olmak istediğinin anlaşılaması” gibi hukuki müstenidatı mevcut olmayan bir gerekçeyle reddinin yasaya aykırı olduğunu, zira davalı yanında müdahil olmak istediklerinin gayet açık olduğunu, yerel mahkemece müdahale talebine ilişkin eksikliklerin giderilmesi için HMK. gereğince taleplerini açıklama hususunda uygun süre verilmeden müdahale talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar yerel mahkemenin 2018/901-E, 2022/289 ve 07.04.2022 tarihli gerekçeli kararında, “… vekili davaya müdahale talebinde bulunmuşsa da, kimin yanında hangi sıfatla müdahale talep ettiğinin dilekçede açıklanmadığı” hususunda karar verilmişse de; müdahale talebinde bulunana, eksikliklerin HMK’nın 31. maddesi gereğince hakimin davayı aydınlatma ödevine de uygun olarak talebini açıklaması, hangi taraf yanında hangi sıfatla müdahil olmak istediğinin?” sorulması için ek süre verilmesi gerekirken, böyle bir cihete gidilmeden davalı yanında feri müdahale talebimizin reddine dair hüküm tesis edilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,taraflar arasında görülen ortaklıktan çıkma davasının sonucunun, müvekkilinin maddi ve hukuki menfaatini doğrudan ilgilendirdiğinden müdahale taleplerinin reddinin yasaya aykırı olduğunu, davalı yanında feri müdahale talebi reddedilen müvekkilinin davalı … … Şirketinin üçüncü ortağı olan …. Şti.’nin %49 oranında hissesine sahip olup, bu şirket bünyesinde davalı firma ile ticari ilişkiye sahip oduğunu, feri müdahilliğin tüm şartlarının mevcudiyetine rağmen, davalı yanında müdahale taleplerinin reddine karar verilmiş olması yasaya aykırı olduğunu, davacının ortaklıktan çıkmasının, müvekkilinin hakim hissedarı olduğu firmanın ortağı olduğu davalı firmayı, dolayısıyla da doğrudan müvekkili ilgilendirip etkilediğinden, müvekkilin davalı yanında feri müdhail olabilmesinin tüm yasal şartlarının bulunduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, haklı sebeple şirketten çıkma ve mümkün olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Somut olayda davacı, davalı şirket aleyhine ortaklıktan çıkma ve olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesi istemiyle eldeki davayı açmış, … vekili Av. … tarafından sunulan 19/01/2021 tarihli dilekçe ile davaya dahili davacı vekili sıfatıyla katılmalarına karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince 24/06/2021 tarihli duruşmada … vekilinin davaya müdahil isteminin (dahili davacı) reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, hukukumuzda davaya müdahale (katılma) iki türlü olup; bunlar asli müdahale ve fer’i müdahale olarak adlandırılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 65. maddesinde “Asli Müdahale” başlığı altında;
“Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir.
Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.”
hükmü yer almakta;
Aynı Kanunun “Fer’i Müdahale” başlıklı 66. maddesinde ise;
“Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.”
Yine aynı Kanunun “Fer’i Müdahale Talebi ve İncelenmesi” başlıklı 67.maddesinin 1.fıkrasında “müdahale talebinde bulunan 3.kişi, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçe ile mahkemeye başvurur.”
şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Belirtilen müdahale şekillerinin davadaki konumu ve sonuçları farklıdır.
Fer’i müdahalede üçüncü kişi, hukuki yararı olduğu gerekçesiyle görülmekte olan davaya ancak taraflardan birinin yanında ve onun yardımcısı olarak katılır. Bu nedenle fer’i müdahale, bir davanın davalılar aleyhine sonuçlanması halinde, kendi hukuksal durumu dolaylı şekilde etkilenecek olan üçüncü kişinin başvuracağı bir yoldur ve genellikle amaç, açılmış davanın davalı yararına sonuçlanmasını (reddedilmesini) sağlamaktır.
6100 sayılı HMK’nın 65/2. maddesine göre fer’i müdahale dilekçesi, davanın taraflarına tebliğ edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir.
Mahkeme, fer’i müdahale dilekçesi üzerine müdahale talebinin kabulüne veya reddine karar verir. Fer’i müdahil, müdahale talebinin reddine ilişkin kararı, asıl hüküm verildikten sonra lehine müdahale etmek istediği taraf aleyhine verilmiş olan hükme karşı kanun yoluna başvurarak kanun yoluna başvurabilir ve hükmün, müdahale talebinin haksız olarak reddedilmiş olması nedeniyle kaldırılmasını isteyebilir. Müdahale talebinin kabulü halinde ise fer’i müdahil, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket ederek davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip eder. Hüküm, lehine müdahale edilen taraf hakkında verilir. Müdahil hakkında karar verilemez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.09.2012 tarihli ve E:2012/1-330, K:2012/558 sayılı; 17/02/2010 tarih 2010/13-114 Esas ve 2010/81 Karar sayılı; 15/11/2017 tarih 2017/11-160 Esas 2017/1370 Karar sayılı emsal ilamları). Müdahil hükme karşı ancak, lehine katıldığı tarafla birlikte kanun yoluna başvurabilir.
Müdahale talep edenin davaya katılmakta hukuki yararının bulunması ve davanın davalı aleyhine sonuçlanması halinde, kendi hukuksal durumunun etkilenecek olması gereklidir.
Müdahale talep eden … vekilinin istinaf dilekçesindeki açıklamalardan talebinin fer’i müdahaleye ilişkin olduğu anlaşılmakta ise de, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını bildirmediği anlaşılmakla HMK’nun 67/1.maddesi hükmü gözetilerek ilk derece mahkemesince … müdahale talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin fer’i müdahale talebinin reddi kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden müdahale talep edenin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Müdahale talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK 67/1 maddesi kapsamında müdahale sebebi ve dayanaklarını belirten bir dilekçe sunulmadığından ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Müdahale talep eden tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/04/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.