Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1029 E. 2022/881 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1029 Esas 2022/881 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1029
KARAR NO : 2022/881

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2022
NUMARASI : 2022/269 Esas
İHTİYATİ HACİZ TALEP
EDEN DAVACI :
VEKİLİ
KARŞI TARAF
DAVALILAR :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2022
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :22/06/2022

Taraflar arasında görülmekte olan alacak davasında talep edilen ihtiyati haciz isteminin reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati haciz isteyen vekili dilekçesinde özetle;. müvekkili şirketin … tarafından yönetildiğini ve 690 sayılı KHK’nın 73. maddesi gereğince harçtan muaf olduğunu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen 2014/119687 sayılı soruşturma kapsamında, Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 26.10.2015 tarih ve 2015/4104 D. İş sayılı kararı ile müvekkili şirketin de aralarında bulunduğu … Holding A.Ş. bünyesindeki grup şirketlerinin tamamına kayyım atanmasına karar verildiğini ve şirketlerin yönetim organlarının yetkilerinin tümünün kayyım heyetine devredildiğini; 15/08/2016 tarihli resmi gazetede yayınlanan 674 sayılı KHK’nın 19. maddesine istinaden Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği’nce verilen 06.09.2016 tarih ve 2016/4628 D. İş sayılı kararı ile … Holding bünyesindeki şirketlerde görev yapan kayyımların yetkilerinin …’ye devrine karar verildiğini, müvekkili … Şirketinin halen …’ nin İdaresinde bulunduğunu ve Yönetim Kurulu Üyelerinin … tarafından atanmakta olduğunu, 23/01/2017 tarihli ve 29957 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 683 sayılı KHK’nın 7. Maddesi gereğince sorumluluk davalarına ilişkin tüzel kişiliğin genel kurulunun veya yetkili kurulunun kararının aranmasına gerek bulunmadığını, zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, öncelikle ihtiyati haciz talebinde bulunduklarını, davalılardan …, …, … ve …’İN yargılama sürecini Ankara 24. ACM’nin 2017/44 esas sayılı dosya kapsamında başladığını ve … ve …’in yargılamanın başından itibaren haklarında yakalama kararı bulunması ve yakalanamamış olmaları nedeniyle ilgili şahısların dosyadan tefriki ile yeni esasa kaydedilmesine ve 24 ACM’nin 2020/20 esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verildiğini, bu nedenle davacı müvekkili şirketin davalılar tarafından ödenmesini talep ettikleri alacaklara dair söz konusu hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşmasından tamamen imkansız hale gelmesinde veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesine dair haklı ve hukuki nedenlerin bulunduğunu, ihtiyati haciz talebinin resmi belge niteliğinde … kararına dayandığından HMK 392 maddesi gereğince teminatsız olarak karar verilmesini talep ettiklerini, davacı şirketin yönetim ve pay sahibi haklarının …’ye geçmesinden önce … ile … arasında imzalanan sözleşmenin ihlal edilmesi sebebiyle dava dışı … firmasına ait sözleşmenin feshi gerekçelerinin oluştuğu dönemdeki tüm yönetim kurulu üyeleri hakkında şirketin uğradıkları zararın tazmini için dava açılması kararı alınarak söz konusu hususun … İştiraklar ve Gayrimenkuller Daire Başkanlığının yazısı ile müvekkili şirkete bildirildiğini, sözleşmenin fesih gerekçelerinin oluştuğu dönemde davalıların şirketin yönetim kurulu başkan, başkan yardımcısı ve üyeleri olduğunu, müvekkili şirket ile … arasında … ili, … ilçesi, … Köyü mevkiinde … adına işletme ruhsatı olan … erişim nolu … sicil ve … ruhsat nolu maden sahasının rödovans karşılığı …’ya devri ve … tarafından işletilmesine ilişkin 02/07/2007 tarihli sözleşme imzalandığını, …’ın Kadıköy 8. Noterliğinin 07/09/2015 tarih 13768 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile söz konusu sözleşmesi fesih ettiğini ve İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1344 esas sayılı dosyası kapsamında … aleyhine dava açtığını, mahkemece sözleşmenin feshine, işletme sahasından …’nın tahliyesine ve …’a teslimine, işletme ruhsatlarının …’ın kendi adına tescili talebinin idare tasarruf olması nedeniyle reddine karar verildiğini, istinaf üzerine İstanbul BAM 35. Hukuk Dairesi tarafından 17/07/2019 tarih 2019/616 esas 2019/2254 karar sayılı kararla … ile … arasında imzalanan 02/07/2017 tarihli sözleşme ve eki olan rödovans hesaplanması sözleşmesinin sözleşmeye aykırılık nedeniyle feshine, maden sahasından …’nın arama faaliyetine son verilerek tahliyesine ve …’a teslimine, … adına kayıtlı maden sahasındaki madenlerin işletme hakkına ilişkin ruhsatın iptaline ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen 24/02/2003 tarihli işletme izni gereğince söz konusu maden sahasındaki madenlerin işletme hakkına ilişkin ruhsatın … adına tesciline kesin olarak karar verildiğini, davalı eski yöneticiler döneminde … tarafından ileri sürülen sözleşmenin feshi ve ibra sebeplerinin; …’nın, Sözleşmede taraflarca kararlaştırılan ve Sözleşme imza tarihi olan 02.07.2007’den itibaren 5 yıl içinde üretime geçmeyi taahhüt etmiş olduğu ancak 5 yıllık sürenin bitiminde üretim izinleri alınmadığı gibi 5 yıllık sürenin bitmesine yakın bir tarihte izin başvurularında bulunduğu, Rödavans bedelinin Sözleşme’ye ve teamüllere uygun hesaplanmaması ve bu konuda tüm uyarı ve yazışmalara rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı, Sözleşmenin “Kontrol ve Denetim” başlıklı 6. maddesinin alenen ihlal edildiği, Sözleşmeye konu alan ile ilgili KAP’ta yapılan rezerv açıklamasına karşın bu miktarda üretim yapılmaması ve rezerv boyutuna uygun kapasitede üretime yönelik gerekli yatırımların yapılmamış olduğu, sahadan cevher olarak dolomit ve gümüş madenlerinin çıkartılmasına rağmen rödovans bedelinin ödenmediği ve denetim imkanı sunulmadığı, Sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerin yerine getirilmediği (Sözleşme hükümlerine uygun davranılmadığı) gerekçeleriyle Sözleşme feshedilmiş olması olduğunu, TTK 553 ve 369 maddeleri gereğince davalı eski yöneticilerin sözleşmede taahhüt edilen zamanlamalara uyumlu hareket etmemeleri ve özen borcunu ihlal etmeleri nedeniyle şirkete karşı kusurlarıyla vermiş oldukları zararlardan sorumlu olduklarını, İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasında verilen kararın hukuka aykırı fiilin varlığı noktasında delil teşkil ettiğini, müvekkili şirketin kazançtan mahrum bırakıldığını, davalılar tarafından sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle müvekkili şirketin kazanç kaybına uğradığını, şirketin yapacak olduğu yatırımlar ile maden sahasının işletilmesinde kazanç ve kar elde edecek iken sözleşmenin erken feshi nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, kazançtan mahrum kaldığını, eski yöneticilerin müvekkili şirketin zararın artmasına yol açtığını, eski yöneticilerin müvekkili şirketin menfaatini gözetmediğini, özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandıklarını belirtmiş ve öncelikle davacı müvekkil şirketin uğradığı zararların asgariye indirilmesi, mal kaçırmaların engellenmesi, davacı müvekkil şirketin haklarının korunması amacıyla bilcümle ve davalılara ait mal varlıkları üzerinde teminat aranmaksızın; Ankara Ticaret Sicilinde kayıtlı tüm şirket hisselerinin devir, temlik, ipotek ve her türlü hukuki tasarruflara, varsa davalılar adına kayıtlı gayrimenkuller ve araçlar ile varsa sair mal varlıklarının devir, temlik ve her türlü hukuki tasaruflara, davalıların Türkiye Cumhuriyeti ve yurtdışında mevcut banka hesaplarına davalarının haklılığı ve İcra ve İflas Kanunu 257 ve devamı maddeler ile ilgili mevzuat kapsamında derhal olmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini, davanın kahulü ile davacı müvekkil şirketin uğradığı tespit edilen şimdilik her bir davalıdan 10.000 TL olmak üzere toplamda 60.000,00-TL zararın (ana para ve faize ilişkin fazlaya dair tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla) davalıların her birinden zararın oluştuğu tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep VE dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı şirket tarafından, şirketin eski yönetim kurulu başkan, başkan yardımcısı ve üyelerine karşı 6102 sayılı TTK’nın 553 ve 369. Maddeleri gereğince şirkete zarar verdikleri gerekçesiyle sorumluluk davasının açıldığı, TTK 553 ve 369 maddeleri gereğince yöneticinin sorumluluğundan dolayı davacı tarafından talep edilen miktarda ( her bir davalı yönünden 10.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL ) davalıların tazminat borcunun bulunduğunun mevcut delillere göre İİK 258 maddesi hükmü gereğince yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilmemiş olduğu, davalılar … ve … hakkında yakalama kararı bulunduğu belirtilmiş ise de İİK 257/2 maddesinde düzenlenen hususların mevcut olması durumunda dahi ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için öncelikle talep edilebilecek borç / alacak miktarının yaklaşık ispat seviyesinde belli olmasının gerektiği, bu şekilde İİK 257 maddesi kapsamında mevcut dosya kapsamına göre ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla ihtiyati haciz talebinin reddine, 7085 sayılı kanunun 7/2 maddesi gereğince, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı davacı …Ş.( Vergi No: …)’deki davalılar … (TC Kimlik No: …), … (TC Kimlik No: …), … (TBCB Kimlik No: … ), … ( T.C. Kimlik No: …) , … (T.C. Kimlik No: …) ve … ( T.C. Kimlik No: … ) ‘ye ait ortaklık hak ve paylarının, davanın açıldığı tarihten , davanın kesin hükümle sonuçlandığı tarihe kadar devir ve temlik edilemiyeceği, Ortaklık hak ve paylarına ait temsil ve idare yetkisinin kayyım tarafından kullanılacağına ilişkin devir ve temlik yasağının re’sen Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine ve tescil edilmesine, bu hususta Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava dışı … ile ilgili olan sözleşmenin davalıların ağır kusurlu eylemlerinden dolayı feshedilmesi nedeniyle müvekkili şirketin 348.000.000,00 USD zarara uğradığını, dosyaya sunulan delillerin yaklaşık ispata yeterli olduğunu, bu husustaki SRK raporunun da yaklaşık ispata elverişli olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; İİK’nın 257. maddesine dayalı ihtiyati haciz kararı istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İhtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nın 257. maddesi, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 258. maddesi gereğince alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermek mecburiyetindedir. Bir başka deyişle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2014 tarihli 2013/16354 esas 2014/3605 karar sayılı içtihadı emsal niteliktedir).
İİK’nın 265. maddesinde; ihtiyati haciz kararına karşı itiraz usulü düzenlenmiş olup, düzenlemeye göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı 7 gün içinde mahkemeye itiraz edebilecektir.
Somut olayda, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu nedeniyle oluşan zararın tazmini istemiyle açılan davada, dava dilekçesi ekinde sunulan belgeler gözetildiğinde ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp, istinaf dilekçesi ekinde sunulan SRK raporlarının Türkçe’ye tercüme edilerek ilk derece mahkemesine sunulması halinde yeniden değerlendirilebilecek olması karşısında bu aşamada yazılı şekilde hüküm kurulmasında hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati haciz talep eden harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 22/06/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.