Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1024 E. 2022/896 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1024 Esas 2022/896 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1024
KARAR NO : 2022/896

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2022
NUMARASI : 2021/168 Esas 2022/127 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtrazın İptali
DAVA TARİHİ : 17/03/2021
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/06/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Tic, A.Ş. (ESKİ Unvan … Makına Tic. AŞ) ile müvekkili banka arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine davalının müşterek müteselsil kefil olduğunu, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine, borçlarının ödenmesi için 13/08/2020 tarihli noter ihtarnamesi çekildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine Ankara 31.İcra Müdürlüğü’nün 2020/8101 Esas sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, ancak, borçlunun yaptığı itiraz nedeniyle faiz ve ferileri yönünden takibin durduğunu ve borçlunun itirazının haksız ve dayanıksız olduğundan bahisle, itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP
Davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davaya karşı cevap verilmediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, Ankara 31.İcra Müdürlüğünün 2020/8101 sayılı takip dosyasında davalı tarafın 3 adet ticari kredi nedeniyle 520.122,05 TL asıl alacak, 23.856,24 TL işlemiş faiz, 1.245,22 TL faizin %5 gider vergisine, esnek ticari hesaptan kaynaklanan 16.305,09 TL asıl alacak, 334,53 TL BSMV, 1.193,79 TL noter masrafı olmak üzere toplam 563.073,64 TL tutara itirazının iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağın 520.122,05 TL sine yıllık %32,76 oranında asıl alacağın 16.305,09 TL sine TCMB tebliğine uygun dönemsel olarak değişen oranlarda azami gecikme faizi ile faizlerin %5 gider vergisi ile birlikte davalıdan yukarıda belirlenen tutarlar için tahsilin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen 563.073,64 TL alacak tutarı üzerinden %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İlk derece mahkemesince salt hukuka ve sözleşmeye aykırı bilirkişi raporu esas alınarak verilen karar yerinde olmadığını, ilk derece mahkemesinin bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilen faiz oranlarının hatalı olduğunu, ticari kredi için temerrüt faiz oranı belirlenirken genel kredi sözleşmesi gereği “kredilerin cins ve niteliğine bakılmaksızın banka’nın mevzuat gereğince TCMB’na bildirdiği faiz oranından muacceliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek faiz oranı” esas alınması gerektiğini,
Ticari kredi için temerrüt faiz oranı belirlenirken taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği “banka tarafından aynı tür kredilere uygulanan en yüksek faiz oranı” değil “kredilerin cins ve niteliğine bakılmaksızın bankanın mevzuat gereğince TCMB’ye bildirdiği faiz oranından muacceliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranı”nın dikkate alınması gerektiğini,
İlk derece mahkemesinin tespit ettiği asıl alacak tutarlarının hatalı olduğunu,
İlk derece mahkemesinin tespit ettiği temerrüt faizi başlangıç tarihi hatalı olduğunu, sözleşme hükümlerine göre temerrüt faizinin muacceliyet tarihinden itibaren işletilmesi hukuka uygun olup temerrüt için 11.08.2020 tarihinin esas alınması gerektiğini, bu sebeple ilk derece mahkemesinin temerrüde düşme tarihinin 28.08.2020 tarihi olduğunun kabulünün mümkün bulunmadığını,
Esnek ticari hesabı alacağına ilişkin asıl alacak tutarı ve faiz oranı talep ettikleri gibi tespit edilmesine rağmen temerrüt başlangıç tarihinin hatalı tespit edilmesi sebebiyle eksik hesaplandığını,
İcra takibinde talep ettikleri 755,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücretinin hesaplamaya dahil edilmediğini,
İcra takibinde komisyon masrafı olarak talep ettikleri tutarın, hukuka uygun olup hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 22/07/2020 tarih ve 7751 Sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile değişik 353/(1)-a.6.maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” halinde duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlenmiştir.
HMK’nın 26.maddesinde taleple bağlılık ilkesi düzenlenmiş olup 26.maddede hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, ancak duruma göre talep sonucunun daha azına karar verilebileceği, HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/2.maddesinde ise, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve terdide tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda yargılamanın açıklığı ilkesini kabul edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 294. ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/05/2019 tarih ve 2018/2385 Esas 2019/3954 Karar sayılı emsal içtihatı).
Düzenleme ile birlikte somut olaya gelince; davacı banka ile dava dışı … Tic, A.Ş. (ESKİ Unvan … Makına Tic. AŞ) genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının aynı limitle sözleşmenin müteselsil kefili olduğu, sözleşme kapsamında kullanılan kredinin ödenmemesi üzerine alacağın tahsiline yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının borca itirazı üzerine takibin durdurulduğu ve eldeki işbu itirazın iptali davası açılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddeleri gereğince mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da inceleme sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay’ca denetlenebilecektir.
Somut olayda, ilk derece mahkemesince açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve gerekçeli kararda ise yalnızca davacı yanın iddiası yer aldığı, 6100 Sayılı HMK’nın 297 ve 297.maddeleri kapsamında davalı yanın savunmasının özeti, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeye sonuca götüren nedenlerin neler olduğu hususu açıklanmadığından Dairemizce denetim yapılması mümkün olmadığından davacı yanın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince 6100 Sayılı HMK’nın 294 ve 297.maddeleri kapsamında usulüne uygun gerekçeli kararın yazılmadığı anlaşılmakla 6100 Sayılı HMK’nın 22/07/2020 tarih ve 7751 Sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile değişik 353/(1)-a.6.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/02/2022 tarih ve 2021/168 Esas 2022/127 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan toplam 80,70 TL istinaf nispi karar harçlarının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-a. ve 362/(1)-g maddeleri gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi.28/06/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.