Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1009 E. 2022/844 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1009 Esas 2022/844 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1009
KARAR NO : 2022/844

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/04/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/88
İHTİYATİ TEDBİR TALEP
EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF DAVALI :
VEKİLİ :
TALEP : İhtiyati Tedbir
TALEP TARİHİ : 07/02/2022
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/06/2022

Taraflar arasındaki ihtiyati tedbir istemine ilişkin talebin yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hisse devir sözleşmeleri ile davalı şirkete ortak olduğunu, ortak sıfatıyla şirkete olan katkılarına ek olarak müvekkilinin gerçekleştirdiği senaryo yazarlığı sayesinde şirketin büyüdüğünü, kazanç ve mal varlığının arttığını, Ocak 2009 tarihinden itibaren şirketin diğer ortaklarının müvekkilini dışlamaya, yapılan işlerden müvekkilini haberdar etmemeye başladığını, yeni bazı projelerde senaryo yazarlığını başka kişilere yaptırdığını, bu tür iş ve işlemler nedeniyle şirketin zarar ettiğini, şirketin mallarının diğer ortaklar tarafından şirket amaçları dışında kişisel olarak kullanıldığını, ortaklar arasında güvensizlik ortamı oluştuğunu, müvekkiline sürekli mobbing uygulandığını, şirket müdürünün hukuka aykırı olarak gerçekleştirdiği işlemlerle diğer ortaklar ve müdürün kurduğu başka şirketlere davalı şirket mal varlığının aktarıldığını, verilen sipariş avansları hesabından yapılan ödemeler karşılığında herhangi bir mal ve hizmet karşılığı alınmadığını, şirket kredi kartıyla lüks harcamalar yapıldığını, hizmet fatura bedellerinin ticari teamüllere aykırı olarak yapıldığını, ortaklar cari hesabında gerçek dışı işlemler gerçekleştirildiğini, şirketin uzun zamandır kar elde edemediğini belirterek müvekkilinin haklı sebeple davalı şirket ortaklığından çıkmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100.000,00 TL çıkma payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiş, dava dilekçesinde ayrıca dava sonunda davacının elde edeceği hak ve alacaklarının tahsil edememe tehlikesinin ortadan kaldırılması için davalı şirketin taşınmazlarının devir ve temliki ile üzerlerine sınırlı ayni hak ve şahsi şerh tesis etmelerinin önlenmesine, şirket müdürünün temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılarak dava sonuna kadar şirketi idare etmek ve zorunlu ödemeleri yapmak üzere bağımsız bir kayyım atanmasına, şirketin banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı yanın davalı şirketin taşınmazlarının devir ve temliki ile üzerlerine sınırlı ayni hak ve şahsi şerh tesis etmelerinin önlenmesine, şirket müdürünün temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılarak dava sonuna kadar şirketi idare etmek ve zorunlu ödemeleri yapmak üzere bağımsız bir kayyım atanmasına, şirketin banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ettiği, talebin HMK’nun 389. maddesi kapsamında olduğu, HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca ancak uyuşmazlık konusu hakkında ve iddianın yaklaşık olarak ispat edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, ihtiyati tedbir karar verilmesi talep edilen hususların dava konusu olmadığı, ayrıca dava sonunda elde edilecek hak ve alacağın tahsil edilmesini sağlamak amacıyla da ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, bu hali ile ihtiyati tedbir verilmesinin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin diğer ortaklarının müvekkilini dışladığını, yapılan ve yapılacak olan işlerden müvekkilinin haberdar edilmediğini, yeni bazı projelerde senaryo yazarlığının başka kişilere yaptırıldığını, şirketin zarara uğradığını, 2021 haziran’dan itibaren yeni yapım ve proje alamaz hale geldiğini, diğer ortakların şirket adına aldıkları çeşitli bilgisayar, telefon, stüdyo ekipmanları, binek araçlar gibi birçok mal varlığının şirket amaçları dışında kişisel olarak kullandıklarını, müvekkilinin paydaş olduğu şirketi kendi mal varlıkları gibi yönetmeye ve şirkete ait mallardan karşılıksız olarak yararlanmaya başladıklarını, diğer ortakların davranışları nedeniyle müvekkilinin şirkete gitmeden uzaktan çalışmaya başladığını, gerginlik ve güvensizlik ortamının giderek büyüdüğünü belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda davalı şirketin taşınmazlarının devir ve temliki ile üzerlerine sınırlı ayni hak ve şahsi şerh tesis etmelerinin önlenmesine, şirket müdürünün temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılarak şirkete kayyım atanmasına, şirketin banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; davalı şirkete kayyım atanması, HMK’nun 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili karşı taraf davalı şirkete kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle bu yöndeki ihtiyati tedbir talebinin reddine hükmedilmiştir.
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nun 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK. hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
TMK’nun 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 426. maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği gibi, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK’nun 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabilir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK’nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK’nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı).
Bu durumda, şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı, müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması olmadığı gözetilerek mahkemece davacı vekilinin kayyım atanması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili karşı taraf davalı şirketin taşınmazları ve banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle anılan ihtiyati tedbir talebinin reddine hükmedilmiştir.
İhtiyati tedbir talebinin de yer aldığı dava, limited şirketin haklı nedenle feshine yöneliktir. Mahkemece, HMK’nun 389. maddesi kapsamında ancak uyuşmazlık konusu hakkında ve iddianın yaklaşık olarak ispat edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı gözetilerek davacı vekilinin anılan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin şirkete kayyım atanması, şirketin taşınmazlarına ve banka kayıtlarına ihtiyati tedbir konulması talebinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep eden davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 16/06/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.