Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/999 E. 2022/1104 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/999 Esas 2022/1104 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/999
KARAR NO : 2022/1104

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : 2020/344 Esas 2021/393 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :
DAVA :

DAVA TARİHİ : 08/12/2015
KARAR TARİHİ : 27/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/10/2022

Taraflar arasındaki istirdat ve manevi tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında akdedilen kredi sözleşmesinde müvekkilinin kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı tarafından icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin maaşına konulan bloke sonucu maaşından kesinti yapıldığını, yapılan kesintilerin davalı tarafından icra dosyasına bildirilmediğini, davalının icra dosyasındaki alacağını dava dışı … şirketine temlik ettiğini, … şirketinin talebi üzerine dosya borcunun ödenerek bitirildiğini, davalının müvekkilinin maaşından yaptığı kesintileri icra dosyasına bildirmediği için müvekkilinin zarara uğradığını, bankanın tek taraflı, insan onur ve haysiyetine aykırı düşen hukuka aykırı işlemi nedeniyle müvekkilinin beş paraya muhtaç olduğunu, manevi üzüntü yaşadığını belirterek müvekkilinin maaşından kesilip icra dosyasına bildirilmeyen 14.000,00TL’nin kesinti tarihleri itibariyle avans faiz işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline, 10.000,00 TL manevi tazminatın avans faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının yazılı olarak verdiği maaş hesabında bloke edilen miktarın kefalet borcundan düşülmesi talimatı dikkate alındığında blokeye konu 8.000,00 TL’yi talep etmesinin mümkün olmadığı, davaya konu 6.000,00 TL’nin Haziran 2009 – Haziran 2010 tarihleri arasında davalı banka tarafından gerçekleştirilen bir bloke işleminin de söz konusu olmadığı gibi yatan maaş tutarlarının da davacı tarafından bankamatikten çekildiği, 6.000,00 TL’lik alacak talebinin de haklılık taşımadığı, bu kapsamda davacının manevi tazminat talebinin de haklı temellere dayanmadığı gibi davalı bankanın eylemlerinin davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşınmaması nedeniyle manevi tazminat koşullarının da gerçekleşmediği, davacıdan tahsil edilen paranın TBK’nun 84. maddesi uyarınca faiz ve masraflardan tenzili suretiyle yapılan hesaplamaya dayalı bilirkişi raporu karşısında davacının maaş hesabından fazladan kesilen paranın iadesine yönelik alacak talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra takibine konu borç için davalının re’sen blokeye başlayıp asıl alacağa mahsup ettiğini yazarak ana para borcunu tamamen tahsil edip, borcu tasfiye ettiğini, bu durumun banka kayıtlarıyla sabit olduğunu, davalının icraya konu ettiği borcun tahsili için icra müdürlüğü vasıtasıyla maaşına haciz koydurmayıp, müvekkilinin maaşının tamamına bloke koyduğunu, davalının yaptığı kesintileri icra dosyasına bildirmediğini, müvekkilinden kesintiler bittikten sonra borcun bittiğini söyleyip, bloke için muvafakat istediğini, blokenin başlangıcında muvafakat alınmadığını, müvekkilinin makbuzlara göre borcun aslını ve faizini ödediğine inanarak, banka müdürüne güvenerek muvafakat verdiğini, müvekkilinin muvafakat vermesinin bankanın hukuka aykırı işlemini geçerli kılmayacağını, müvekkilinin maaşına bloke konulmasına ilişkin muvafakatinin bulunmadığını, davalının asıl alacağı tahsil ettikten sonra maaş hesabından 9.032,44 TL faiz tahsilatı yaptığını, müvekkilinin manevi üzüntü duyduğunu, faizin ana paraya bağlı fer’i nitelikte olup, ana para borcunun ödenmesi halinde feri nitelikteki asıl alacağa bağlı faizin istenemeyeceğini, müvekkilinin kefil olduğunu, yasal faiz üzerinden borcun hesaplanması gerektiğini, farklı kredi hesabına 6.225,00 TL mahsup edildiğini, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunun bilimsellikten uzak olduğunu, itirazlarının yerinde görülmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; banka tarafından tahsil edilen bedellerin icra dosyasına bildirilmemesi nedeniyle istirdat ve uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava Ankara 4. Tüketici Mahkemesinde açılmış olup, anılan mahkemece yapılan yargılama sonunda asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 02/10/2015 tarih 2013/5095 Esas 2015/2150 Karar sayılı karar ile göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararın 27/11/2015 tarihinde kesinleşmesi üzerine davacı vekilince süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi üzerine dosya Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilerek Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2005/8254 sayılı icra takip dosyası, genel kredi sözleşmesi sureti, hesap kat ihtarı, ödeme dökümü, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 11/09/2015 tarihli bilirkişi raporu, bankacı ve hesap uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 10/10/2016 tarihli bilirkişi heyet raporu, bankacı, hesap, bankacı bilirkişi heyetinden alınan 12/04/2018 tarihli bilirkişi raporu, istinaf aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 07/06/2022 tarihli bilirkişi raporu, alacak temlik sözleşmesi, icra müdürlüğü hesap tablosu, maaş haciz yazıları, tüketici kredisi sözleşmesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu maddi ve manevi tazminata dayanak Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2005/8254 sayılı takip dosyası ile davalı alacaklı tarafından davacının da arasında bulunduğu borçlular aleyhine toplam 9.060,78 TL alacağın tahsili talebiyle icra takibi başlatıldığı, icra takibine konu alacağın 29/11/2012 tarihli alacak temlik sözleşmesi ile dava dışı … … … A.Ş.’ye temlik edildiği, temlik alan vekilinin 28/11/2013 tarihinde irca müdürlüğüne başvurarak dosya alacağının borçluyla yapılan anlaşma uyarınca tahsil harçları hariç ve borçluya ait olmak üzere haricen tahsil edilmiş olduğu, tahsil harçlarının ödenmesine müteakip tüm hacizlerin kaldırılması, dosyada bulunan paranın borçluya iadesini talep ettiği, davacının da 21/11/2013 tarihinde icra müdürlüğüne başvurarak alacaklıyla haricen anlaştığı, dosyadaki paranın harç kesildikten sonra iban numarasına gönderilmesini talep ettiği, icra dosyasında 18/07/2012-19/11/2013 tarihleri arasında davacıdan tahsil edilen toplam 10.009,16 TL, tahsil harçları mahsup edilerek bakiye 9.852,66 TL’sinin davacıya iade edildiği dosya içeriğiyle sabittir.
Anılan icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinin davalı banka ile dava dışı Vedat Yaralı arasında akdedildiği, 25/03/2004 tarihli, 10.000.000.000 TL limitli sözleşmede davacının aynı limit ile müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı, kefaletin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu görülmüştür.
Davalı tarafından davacı ve dava dışı asıl borçlu ve diğer kefillere 17/05/2005 tarihli hesap kat ihtarnamesi gönderilerek hesap kat edilerek 7.770,30 TL’nin derhal ödenmesi talep edilmiştir. Hesap kat ihtarnamesi dava dışı asıl borçluya 24/05/2005 tarihinde bila tebliğ, davacıya ise 24/05/2005 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davacı aleyhine başlatılan icra takip dosyasında takibin kesinleşmesinden sonra icra müdürlüğünce Ankara Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacının maaşına haciz konulduğu, alacaklı hesap tablosuna göre borç miktarının 41.436,00 TL olduğu, borç miktarı bitinceye kadar maaş haczine devam edilmesi talep edilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi raporunda, davalı bankanın davacı maaş hesabına 15/07/2008-15/05/2009 tarihleri arasında toplam 7.796,90 TL kısmına bloke koyduğu, davacının 12/06/2009 tarihli yazılı virman talimatı üzerine davalının 12/06/2009 tarihinde 7.646,90 TL tahsil ettiği, hesaptaki blokeyi kaldırdığı, 12/06/2009-28/12/2010 tarihleri arasında hesap üzerinde herhangi bir bloke kaydının bulunmadığı, 12/06/2009 tarihinden sonra yatan maaşların davacının bankamatik kartıyla ATM’den çekildiği, alacak … … şirketine temlik edildikten sonra 3.001,00 TL ve 345,00 TL ödendiği, harici tahsilin dosyaya bildirildiği, takip tarihinde davalı bankanın, taleple bağlı kalınarak, toplam 8.132,84 TL alacaklı bulunduğu, yapılan tahsilatların öncelikle faiz ve BSMV’den mahsup edildiği, davacının 11/07/2013 tarihi itibarıyla bakiye 14.794,84 TL borcu bulunduğu, … … A.Ş.’nin bu alacaktan vazgeçtiği, davacı talebinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
Alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda, davacının hesabına konulan bloke nedeniyle 22/02/2007-12/06/2009 tarihleri arasında 17.672,09 TL yatan maaşından davacının üçüncü kişiye kefaleti, dava konusu kefaleti nedeniyle tahsilat yapıldığı, davacının mevduat hesabından takip ana para borcuna tahsilatla 17/03/2008 tarihinde ana para borcunun sıfırlandığı, devamında temerrüt faiz tahsilatı yapıldığı, 12/06/2009 tarihinde 7.282,76 TL’nin davacı hesabından temerrüt faizi tahsil edildiği, … … A.Ş.’ye temlik tarihinde davalı bankanın alacağının bulunmadığı, davacının maaşından yapılan kesintilerden icra dosyasına toplam 17.564,16 TL tutarında para gönderildiği, davacının maaş hesabından kesilen miktardan kefil olduğu borcun tahsil edildiği, davacının iade talebinin yerinde olmadığı, haziran 2009’da hesaptaki blokenin kaldırıldığı, davacının 12/06/2009 tarihinden sonra maaşını çektiği, davacının maaşından kesilen 6.225,00 TL’nin kefaleti bulunmayan başka bir borca mahsup edildiği, davacıya iadesi gerektiği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Alınan üçüncü bilirkişi heyeti raporunda, davacının talebinin TMK’nun 2. Maddesine aykırı olduğu, davacının tüm maaşına bloke konulması hatalı ise de, davacının verdiği dilekçe ile hesabında blokeli olan 7.646,90 TL’nin kefalet borcuna mahsubuna muvafakat ettiğinden artık iadesini talep edemeyeceği, haziran 2009-haziran 2010 arasında maaş üzerinde herhangi bir bloke bulunmadığı, davacının alacak talebinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
İstinaf aşamasında alınan bilirkişi raporunda davacının kefil olduğu krediye davacının mevduat hesabından yapılan ana para aktarmaları ile 17/03/2008 tarihinde kredinin ana para borcunun tasfiye olduğu, bu tarihten sonra kredi hesabına mevduat hesabından ve icra dosyasına maaş haczinden gelen paralardan temerrüt faizi açıklaması ile para aktarıldığı, dava konusu kredi nedeniyle 12/06/2009 tarihine kadar toplam 16.023,38 TL tahsil edildiği, davalı banka tarafından davacının maaşına konan blokenin 12/06/2009 tarihinde kaldırıldığı, ilk blokenin konulduğu 22/02/2007 tarihi ile blokenin kaldırıldığı 12/06/2009 tarihi arasında davacıya maaşından herhangi bir ödeme yapılmadığı, 12/06/2009 tarihinde davacının maaşına bankaca konan bloke kaldırılmakla birlikte defterdarlıkça icra dosyasına gönderilen hacizlerin devam ettiği, banka tarafından tahsil edilen 10.228,25 TL temerrüt faizinin 9.032,44 TL kısmının bankanın koyduğu blokeden, 1.195,81 TL kısmının icra dosyasına gelen maaş hacizlerinden karşılandığı, davacının maaşından haczedilerek icra dosyasına gönderilen toplam 6.225,00 TL reddiyatın davalı tarafından dosyadan çekilerek davacının kefalet imzası bulunmayan taşıt kredisine aktarıldığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan davalı bankanın maaş hesabına bloke koyduğunu, bloke sonucu maaş hesabından 2008-2010 arasında toplam 14.000,00 TL kesinti yaptığını, yapılan kesintilerin icra dosyasına bildirilmediğini, maddi ve manevi zarara uğradığını iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olduğu, davalı banka tarafından davacı ve diğer borçlular aleyhine icra takibi yapıldığı, davacının maaşına haciz konulduğu, temlik alan alacaklıya haricen yapılan ödeme sonucu icra takibine konu borcun sona erdiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının maaşından bloke sonucu kesilen miktarların icra dosyasına bildirilmemesi nedeniyle davacının iadesini talep edebileceği tutar olup olmadığı, davalı bankanın hukuka aykırı işlem gerçekleştirip gerçekleştirmediği, gerçekleştirmiş ise davacının bu nedenle manevi bir zarara uğrayıp uğramadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davacı aşamalarda davalı bankanın maaş hesabı üzerine bloke koyduğunu, bu bloke sonucu maaş hesabından haricen tahsil ettiği bedelleri icra takip dosyasına bildirmediğini, bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere davacı davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatına sahip olup, kefaleti geçerlidir.
Yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi raporunda, davacıdan tahsil edilen bedeller davalının genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak miktarından mahsup edildiğinde davacının bakiye borcu bulunduğu, temlik alan … Şirketinin bu alacaktan vazgeçtiği, bu nedenle davacı talebinin yerinde olmadığı belirtilmiş, ikinci bilirkişi raporunda ise, davacının maaşından kesilen 6.225,00 TL’nin kefaleti bulunmayan başka bir borca mahsup edildiğinden bu miktarın davacıya iadesinin gerektiği, üçüncü bilirkişi heyeti raporunda, davacının maaşına konulan bloke sonucu kefalet borcuna mahsuben yapılan tahsilatlara muvafakat ettiğinden iadesini talep edemeyeceği, istinaf aşamasında alınan dördüncü bilirkişi raporunda ise davacı hesabından 6.225,00 TL’nin kefaleti bulunmayan davalı bankanın taşıt kredisi sözleşmesinden kaynaklanan alacağına mahsup edildiği tespit edilmiştir.
Alınan bilirkişi raporlarından ikinci ve dördüncü raporda davacıdan tahsil edilen 6.225,00 TL’nin davalı bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi alacağından değil, taşıt kredisi sözleşmesinden kaynaklanan kredi alacağından mahsup edildiği açıkça tespit edilmiştir. Davacının genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla imzası yer almakta ise de, dosya kapsamında davacının taşıt kredisi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer almadığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı yan aşamalarda taşıt kredisi sözleşmesinin davacının müteselsil kefaleti bulunan genel kredi sözleşmesi kapsamında akdedildiği savunulmuş ise de, taşıt kredisi sözleşmesi genel kredi sözleşmesinden ayrı olmak üzere davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında akdedilmekle genel kredi sözleşmesiyle arasındaki kefalet bağlantısı kesilmiştir. Bir başka anlatımla, davacı sadece kefalet imzası bulunan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçtan sorumlu olup, kefalet imzasının bulunmadığı taşıt kredisinden kaynaklanan borçtan sorumlu değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı bankanın davacıdan tahsil ettiği 6.225,00 TL’yi kefaletinin bulunmadığı taşıt kredisi sözleşmesinden kaynaklanan alacağından mahsup ettiği, davacının kefaleti olmayan borçtan sorumlu olmadığı, davacının anılan miktar yönünden maddi zarara uğradığı gözetilerek davacının 6.225,00 TL’ye yönelik istirdat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf itirazlarına gelindiğinde, yukarıda açıklandığı üzere davalı bankanın davacıdan tahsil ettiği 6.225,00 TL’yi davacının kefaletinin bulunmadığı taşıt kredisi sözleşmesinden kaynaklanan alacaktan mahsup etmesi hukuka aykırı ise de, davalı bankanın salt hukuka aykırı bankacılık işlemi nedeniyle davacının kişilik haklarının zedelendiği, manevi zarara uğradığı söylenemeyecektir. Bu durumda mahkemece davacının manevi zarara yönelik talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin davanın ayrı ayrı reddi yönündeki kararında istirdat talebi yönünden kısmen isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istirdat talebi yönünden kaldırılmasına, istirdat talebinin kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/04/2021 tarih 2020/344 Esas 2021/393 Karar sayılı kararının istirdat talebi yönünden kaldırılmasına,
3-Davacının istirdata ilişkin davasının KISMEN KABULÜNE, 6.225,00 TL’nin 295,00 TL’lik kısmına 04/03/2009 tarihinden, 295,00 TL’lik kısmına 02/04/2009 tarihinden, 295,00 TL’lik kısmına 05/05/2009 tarihinden, 480,00 TL’lik kısmına 06/10/2009 tarihinden, 900,00 TL’lik kısmına 26/01/2011 tarihinden, 660,00 TL’lik kısmına 11/03/2011 tarihinden, 660,00 TL’lik kısmına 20/05/2011 tarihinden, 2.640,00 TL’lik kısmına 27/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
4-Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
5-Davacının manevi tazminat davasının reddine,
6-İstirdat talebi yönünden alınması gereken 425,22 TL karar ilam harcının peşin alınan 410,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 15,22 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 410,00 TL peşin harç olmak üzere toplam 464,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından istirdat talebi yönünden yapılan 1.950,00 TL bilirkişi ücreti, 205,58 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.155,58 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranı gözetilerek 1.070,32 TL’lik kısmının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından istirdat talebi yönünden yapılan 600,00 TL bilirkişi ücreti, 34,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 634,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranı gözetilerek 319,00 TL’lik kısmının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Davacının manevi tazminat talebi yönünden yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
11-Davalının manevi tazminat talebi yönünden yaptığı yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
12-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen istirdat kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 6.225,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen istirdat kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.775,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen manevi tazminat kısmı yönünden AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
15-Artan gider avansının karar kesinleştikten sonra davacı tarafa iadesine,
B)1-Davacı tarafından yatırılan 410,00 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında posta gideri olarak yapılan 75,50 TL ile bilirkişi ücreti olarak yapılan 600,00 TL olmak üzere toplam 675,50 TL yargılama masrafının davadaki haklılık durumu gözetilerek 335,20 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından istinaf aşamasında posta gideri olarak yapılan 24,00 TL yargılama masrafının davadaki haklılık durumu gözetilerek 13,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında birden fazla duruşma yapılmış olmakla kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin, davadaki haklılık durumu gözetilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf aşamasında birden fazla duruşma yapılmış olmakla kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin, davadaki haklılık durumu gözetilerek davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık, davalı yönünden ise hüküm altına alınan miktar gözetilerek kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/09/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.