Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/996 E. 2023/620 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/996 Esas 2023/620 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/996
KARAR NO : 2023/620

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/03/2021
NUMARASI : 2020/663 Karar 2021/151 Esas
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Hisse Devri-Alacak
DAVA TARİHİ : 18/12/2020
KARAR TARİHİ : 27/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/04/2023

Taraflar arasındaki pay devir sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile hisselerin davacıya iadesi aksi halde hisselerin değerinin ödenmesi istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın hak düşürücü süreden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin müzayaka halinden yararlanarak elinden alınan hisselerin müvekkili şirkete iadesi, aksi halde güncel değerinin hesaplanarak davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete verilmesi konulu dava açtıklarını, davalıyla aynı adreste mukim … … A.Ş., 50.000,00-TL sermaye ile 30/05/2018 tarihinde Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü Nezdinde kurulmuş olup kuruluşta şirketin tek pay sahibi davalı şirket olduğu, … kurulmadan önce 23/05/2018 tarihinde davacı ve davalı arasında bir ortaklık protokolü akdedildiği, bu protokole istinaden kuruluştan sonra 29/06/2018 tarihinde davacı şirketin … Sermayesinin %49’una tekabül eden 24.500,00-TL bedelindeki payı …’den devraldığını, davalı şirketin müvekkili şirketin …’teki paylarını haksız olarak elinde bulundurmakta olup bu payların 3. Kişilere devri halinde zararın giderek artacağı nedenle …’in malvarlığının azalmasını önlemek ve davacı şirketin paylarının gerçek değerini almasını sağlamak için davaya konu paylar üzerine devri ve rehni engeleyecek ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, müvekkili şirketin müzayaka halinden açıkça faydalanılarak kötüniyetle müvekkili şirketi imzalatılan pay devrine ilişkin belgelerin geçersizliğinin tespiti ile müvekkili şirketin …’te sahip olduğu payların iadesini, payların iadesi mümkün değilse davalı şirkete ait 4.900.000 adet payın toplam bedelinin gerçek değerinin tespiti ile müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;öncelikle usul yönünden itirazları olduğunu, davacı vekilinin daha önce 30/07/2019 tarihli, başka bir dava dilekçesi ile … … hissenin şirketin yetkilisi …’ın müzayaka halinden yararlanılarak haksız şekilde devralındığı ve hisse bedellerinin dahi ödenmediği iddiası ile Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/434 Esas kayıtlı davası açılmış, müzayaka halinden yararlanarak elinden alınan hisselerin iadesi, aksi halde hisselerin güncel değerinin hesaplanarak verilmesinin talep edildiği, bu dosyaya sunmuş oldukları 02/09/2019 tarihli dilekçesi ile davadan vazgeçtiklerini ve davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı vekilinin 02/09/2019 tarihli dilekçesindeki vazgeçme beyanına göre mahkemece davanın HMK’nın 123 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmişse de davacı vekilinin harç iadesi dilekçesinde; açıkça davadan feragat ettiğini beyan ettiği nedenle bu davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiklerini, hak düşürücü süre itirazı olduğunu, TBK madde 28/2’de muzayaka altında bulunan bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak 1 yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak 5 yıl içinde bu hakkını kullanabileceği, yine TBK 39. Maddede etkinin ortadan kalktığı andan itibaren 1 yıl içinde bu hakkını kullanması gerektiği ve davacı şirket vekilince ilk defa muzayaka halinden bahsedilerek 15/05/2019 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği, 1 yıllık sürenin 15/06/2020 tarihinde sona erdiği, yine davacı tarafça 30/07/2019 tarihi itibariyle Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2019/434 Esas sayılı davanın açıldığı, bu tarihin öğrenme tarihi olarak kabulü halinde ile 30/07/2020 tarihi itibariyle 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, esas yönünden ise davacı 03/01/2019 tarihli, hisse devir protokolünü imzaladıktan sonra pay defterine imza atmak ve nama yazılı hisse senedinin arkasına ” … A.Ş. Adına şirket yetkilisi … tarafından, … A.Ş.’ye cirolanmıştır. 01/03/2019 yazmak ve imzalanmak suretiyle müvekkil şirkete cirolanmış ve teslim edilmiştir.” söz konusu hisse senedinin bastırılmasına, tescil ve ilan edilmesine ilişkin … … A.Ş.’nin 01/03/2019 tarih ve 2019/2 numaralı yönetim kurulu kararında da yönetim kurulu başkan vekili olarak …’ın imzasının bulunduğu, yapılan tüm işlemlerin TTK hükümlerine uygun olarak her iki tarafın avukatının ve şirket yetkililerinin huzurunda yapıldığının, yine tarafların yetkilileri ve muhatap şirketin avukatı olan …’in katılımı ile 01/03/2019 tarihli hisse devri protokolüne aktarıldığı ve yetkililer tarafından imzalandığı, davacı taraf yetkililerince imzalanan 28/08/2019 tarihli tutanak ile 01/03/2019 tarihli hisse devir protokolüne atıf yapmak suretiyle hisse devir protokolünde geçen banka teminat mektuplarını iade almış olduklarını, diğer bir tutanakta ise hisse devir protokolünde geçen çekleri iade almış olduklarını belirttikleri, müvekkili şirketin davacının sadece 1.225.000,00-TL ödemiş olduğu hisseler için bunun 5 katı bir ödeme yaparak söz konusu hisseleri satın aldığını, bu sebeple davacı şirketin sebepsiz yere zenginleştiğini, taraflar arasında imzalanan 01/03/2019 tarihli hisse devri protokolü madde 3. 2. 1. Ve devamında davacı şirketin … …’te sahip olduğu hisselerin 4.900.000 adetinin toplam bedelinin 6.668.536,00-TL olduğu, 4.243,680,00-TL ödemenin davacı şirkete, 2.424.680,00-TL’lik kısmını ise davacının piyasaya olan ve sözleşmenin ekinde gösterilen çeklerin piyasaya ödenmesi ile yapacağının kararlaştırıldığı, ayrıca davacı şirket yetkilisi … tarafından …’a 25.000,00 USD başarı primi ödeneceği belirlendiği ve ödemeler ve başarı primi ödenmiş olup ödeme dekontlarının ekli olarak sunulduğu anlaşılmakla davanın dava şartları oluşmadığından reddine, esasa girilmesi halinde de esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece;yasa koyucunun borç doğuran akitlerin kapsamını belirlemede sözleşme serbestisi ilkesini benimsemekle birlikte bunun sınırlarını emredici kurallara, ahlaka, (adaba) yada kamu düzenine veya kişisel haklara aykırı bulmamak olarak belirlediği TTK’da öngörülen şekil şartlarının da yerine getirilmiş olduğu, hisse devrinin pay defterine işlendiği, dava açıldığı tarih itibariyle 1 yıllık hak düşürücü sürenin son erdiği ve hak düşürücü süre sonrasında bu davanın açıldığı 18/12/2020 tarihi itibariyle dolmuş olduğu anlaşılmakla hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … … Anonim Şirketi (“…”) 50.000,00-tl sermaye ile 30.05.2018 tarihinde Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde kurulduğunu, kuruluşta şirketin tek pay sahibi davalı … çevre ve enerji yatırımları anonim şirketi olduğunu, … kurulmadan önce 23.05.2018 tarihinde müvekkil şirket ile … arasında bir ortaklık protokolü akdedildiğini ve bu protokole istinaden kuruluştan sonra … A.ş. (“müvekkil şirket”) … sermayesinin %49’una tekabül eden 24.500,00-tl bedelindeki payı …’den devraldığını, aynı tarihte …’te yönetim değişikliği de yapıldığını, müvekkili şirket’in yönetim kurulu başkanı … ile o tarihteki imza yetkililerinden … de kuruluştaki yönetim kurulu üyelerinden … ile birlikte yönetim kuruluna seçildiğini, durum böyle iken 2019 yılı şubat ayı sonunda hem …’in yönetim kurulu üyesi hem de müvekkili şirket’in genel müdürü olan …’in ihmalleri sebebiyle müvekkili şirketin çok büyük maddi sıkıntılar içine girerek neredeyse iflasın eşiğine geldiğini, müvekkili şirketin bu dönemde yaklaşık 80.000.000,00-tl para kaybettiğini ve ticari hayatı çok büyük sekteye uğradığını, dava dışı … aynı zamanda … yönetim kurulunda da olduğundan davalı şirket, müvekkili şirket’in içinde bulunduğu bütün bu sıkıntılardan haberdar olduğunu, üstelik müvekkili şirketin işyerine gelen alacaklılar ve faktoring şirketleri ile olan görüşmelere birebir şahit olduğunu, bu sıkıntıların büyüklüğünü bilen davalı şirket bu sıkıntılardan nemalanmak amacıyla, vekili aracılığıyla 01.03.2019 tarihinde saat sabah 07:00’de yönetim kurulu üyesi …’ın … …’nde bulunan evine gelip kendisinin ve müvekkili şirket’in müzayaka halinden yararlanarak hem …’da bulunan …’in ticari defterlerini kendisinden geri aldığını hem de kendisine, birtakım belgeler imzalatarak birtakım yazılar dikte edildiğini, müvekkili şirket’in içinde bulunduğu bunalımdan faydalanılarak ve kandırılarak imzalatılan ve yazdırılan bu belgelere dayanılarak …’in yönetim kurulu ve pay sahipliği değiştirildiğini, davalı şirketçe iradesi dışında ortaklıktan çıkartılan müvekkili şirket’e hisse bedeli dahi ödenmediğini, dolayısıyla Biotrendin sebepsiz zenginleştiğini, neye imza attığını bilmeyen ve içinde bulunduğu durum gereği bilemeyecek durumda olan müvekkili şirketin, geçirdiği sıkıntılı süreci atlattıktan sonra Ticaret Sicil Gazetesi’nde yaptığı araştırma ile kendisinin iradesi sakatlanarak hem … pay sahipliğinden hem de yönetiminden çıkarıldığını fark ettiğini, bunun akabinde hemen …’e bu kötü niyetli işlemlerin iptali talepli bir ihtarname gönderilse de … bu ihtarnameye cevap bile vermediğini, davalı şirketin, müvekkili şirket’in açık müzayaka halinden yararlanarak ve kendisine duyduğu güveni kötüye kullanarak hem müvekkili şirketin …’te bulunan paylarını kendisine devretmesini sağladığını hem de bu pay bedelini bile ödemediğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“tbk”) 77. ve devamı maddeleri uyarınca bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından haksız yere zenginleşen bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olduğunu, davalı şirket’in hukuka aykırı ve sebepsiz zenginleştiği izahtan vareste olduğundan, müvekkili şirket’in müzayaka halinden açıkça faydalanılarak kötü niyetle müvekkili şirket’e imzalatılan pay devrine ilişkin belgelerin geçersizliğinin tespiti ile müvekkili şirket’e …’te sahip olduğu payların iadesi, veya pay bedellerinin gerçek değerinin tespiti ile müvekkili şirkete ödenmesi talebiyle öncelikle Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2019/434 esas sayılı dosyasıyla dava ikame edildiğini, bu haklı dava ikame edildikten sonra hukuka aykırılıklarının farkında olup açılan davayı kaybedeceğini bilen …, müvekkili şirket’in müzayaka halinden yararlanmaya devam ederek müvekkili şirket ile anlaşma niyetleri varmışçasına müvekkili şirketi bahse konu davadan vazgeçmeye ikna ettiklerini, halen müzayaka halinde olan müvekkili şirketin, …’in bu kötü niyetli ve gerçek amacına aykırı sulh tekliflerine kanarak anlaşma zemininin sağlandığından bahisle 02.09.2019 tarihinde Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açılmış olan 2019/434 esas sayılı dosyadan “dava konusuna ilişkin ileride dava açma hakkını saklı tutmak kaydıyla” vazgeçtiğini, yerel mahkeme, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ilk dava açılış tarihi olan 31/07/2019 tarihini öğrenme tarihi olarak kabul ederek, 1 yıllık sürenin eldeki davanın açılış tarihi itibariyle sona erdiğini kabul ederek yanlış hüküm kurduğunu, müvekkili şirket’in müzayaka halinin bu tarihte halen devam ettiğini, 2020 yılı ekim ayında ortadan kalktığını, müzayaka hali ortadan kalktıktan sonra derhal (28.10.2020 tarihinde) dava şartı olan arabuluculuğa başvurularak uzlaşma sağlanmaması üzerine 18.12.2020 tarihinde eldeki dava açıldığından hak düşürücü sürenin geçmediğini, davadan vazgeçme dilekçelerinde aslında gerçekte olmayan “anlaşma zemininin sağlandığının” söylenmesi bile tek başına müvekkili şirketin aldanma halinin o tarihte halen devam ettiğinin apaçık göstergesi olduğunu, müvekkili şirketin o tarihte halen müzayaka halinde olmasa idi …’in kötü niyetli ve sadece bahse konu davadan vazgeçilmesini sağlama amaçlı anlaşma yalanına inanmayarak ilk etapta ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde aynı taleplerle açılan bahse konu davadan vazgeçmediğini, müvekkili şirketin, …’in bu kötü niyetli aşırı yararlanma niyetinden ancak 2020 yılı Ekim ayında emin olarak yasal süre içerisinde yerel mahkeme nezdinde işbu davayı yeniden açtığını, yerel mahkemenin müvekkili şirketin müzayaka halinin gerçekten ne zaman sona erdiğini ve 1 yıllık hak düşürücü sürenin hangi tarih itibariyle başladığını araştırmadan 31.07.2020 tarihinde dava açma süresinin başladığını kabul ederek böylesine yanlış bir karar vermesi hukuka ve somut gerçekliğe uygun olmadığını, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, pay devrine ilişkin sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile davalıya devredilen dava dışı … A.Ş.’ye ait payların iadesi, payların iadesi mümkün değilse 4.900.000 adet payın toplam bedelinin gerçek değerinin tespiti ile davacı şirkete ödenmesi talebine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı yan şirketin müzayaka halinden yararlanarak elinden alınan hisselerin şirkete iadesi, aksi halde güncel değerinin hesaplanarak davalı şirketten alınarak şirkete verilmesi gerektiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
İşbu dava 10.000,00 TL harca esas değer gösterilmek suretiyle anılan miktar üzerinden harç yatırılarak açılmış ise de dava dilekçesindeki asıl talep 4.9000.000 adet hissenin şirkete iadesi terditli talep ise,4.900.000 adet hissenin gerçek değerinin tespiti ile davacıya ödenmesi istemine ilişkindir.
01.03.2019 tarihli “Hisse Devir Protokolü”başlıklı belgenin incelenmesinde protokolün 3.1.1 maddesinde, davacının dava dışı … … Anonim Şirketi’nde bulunan 4.900.000 adet hissesinin 4.900.000 adedini işbu Protokol’ün imza tarihi itibariyle davalıya devretmeyi taahhüt ettiği, 3.2.2.maddesi ile davalı şirketin davacıya işbu Protokole göre devredeceği 4.900.000 adet hissenin bedeline karşılık ilgili Finans kuruluşu tarafından finansmanın sağlanması ve projenin gerçekleştirilmesi şartıyla toplam 4.243.680 TL’ yi hisse devir bedeli olarak ödeyeceği davalının ayrıca davacının … …’te bulunan cari hesap bakiyesine istinaden toplam 2.424.680 TL’yi de ödeyeceği bu şartların gerçekleşmesi halinde davalının ödeyeceği toplam bedelin 6.668.536 TL olduğu konusunda tarafların mutabık kaldıkları görülmüştür.
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5. maddesinde, “Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri beş yüz bin Türk Lirasının üzerinde olan dava ve işlere bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülüp sonuçlandırılacağı” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Dava dilekçesinde harca esas değer 10.000,00 TL olarak gösterilip bu bedel üzerinden harç yatırılmış ise de, dava dilekçesinin içeriğinden davacının devir protokolü ile davalıya devredilen 4.243.680 TL bedelli 4.900.000 adet hissenin talep edildiği görülmüştür. Bu durumda dava değeri dava konusu olan hisse bedeli miktarı kadardır.
Dava değeri 500.000,00 TL’nin üzerindedir. Bu durumda heyet tarafından 492 sayılı Harçlar Kanunun 16, 30 ve 32 maddeleri ile HMK 150. maddesi gözetilmek suretiyle eksik harcın ikmali için davacıya uygun bir süre verilmesi ve akabindeki işlemlerin de heyetçe yürütülüp karara bağlanması gerekir.
Hal böyle olunca, dava değerinin 500.000,00 TL’nin üzerinde olduğu, davanın asliye ticaret mahkemesinde bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülüp sonuçlandırılacak işler kapsamında kaldığı, davanın heyetçe görülmesi gerektiği gözetilerek dosyanın heyete tevdi gerekirken tek hakim tarafından değerlendirilme yapılarak karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Mahkemenin teşekkülüne ilişkin bu kural kamu düzeninden olduğundan resen gözetilmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın mahkemenin teşekkülü yönünden kanuna aykırı olduğu gözetilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, heyetçe değerlendirilerek yeniden karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek KABULÜNE,
2-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2021 tarih ve 2020/663 Esas 2021/151 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-a.4 maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık gözetilerek KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden heyetçe görülmesi için dosyanın Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a.4 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/04/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.