Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/989 E. 2023/815 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/989 Esas 2023/815 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/989
KARAR NO : 2023/815

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2021
NUMARASI : 2020/32 Esas 2021/36 Karar
DAVACI
VEKİLİ
DAVALI : … – T.C.: … – …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/01/2020
KARAR TARİHİ : 31/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı borçlu …. Tic.A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, dava dışı şirkete ticari kredi kullandırıldığını, davalı borçlunun sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği, kat ihtarına rağmen ödeme yapılmaması üzerine davalı borçlu hakkında nakdi ve gayri nakdi alacağın tahsiline yönelik olarak Ankara 16.İcra Müdürlüğünün 2019/11303 esas sayılı takip dosyası ile takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız ve yersiz olduğunu belirterek açılan davanın kabulü ile davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazın tamamının takip tarihi itibariyle iptali ile takibin devamına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, genel kredi sözleşmelerinin çerçeve sözleşmeler olduğunu, bu sözleşmelere dayanılarak borçlu ile tekrar sözleşme yapmaya gerek olmaksızın birden çok kredi verildiğini, matbu halindeki bu sözleşmeleri çok sayfalı ve okumasının oldukça zor olduğunu, bu anlamda borçluyu ve kefilleri her anlamda ağır şartlara tabi tuttuğunu, davacı ile müvekkili arasında imzalanan kefalet sözleşmesinin yasal unsurları barındırmadığını, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın, kefalet tarihinin, eş rızasının ve müteselsil kefil olduğuna dair kendi el yazısı ile yazılmış beyanın sözleşmede bulunmadığını, kefaletin kanunen geçersiz olduğunu, müvekkili aleyhine yapılan takipte fahiş ve hukuka aykırı olarak faiz işletildiğini, kredi sözleşmesinin asıl borçlusu …. A.Ş.tarafından yapılan konkordato talebinin 29/03/2019 tarihinde onaylandığını, 28/08/2019 tarihinde 1 yıllık kesin mühlet kararı alındığını, dava tarihi itibariyle mühlet kararının devam ettiğini, bu nedenle kredinin asıl borçlusunun da kanunen talep edilmeyen alacağın kefilden talep edilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek açılan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; taraflar arasında tanzim edilen genel kredi sözleşmesine istinaden davacı banka tarafından dava dışı şirkete kredi kullandırıldığı, davalının müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalamış olup TBK’nun kefalet hükümlerinde belirtilen koşulların bulunduğu, sözleşmede banka tarafından ödenmesi zorunlu olan teminat mektubu bedellerinin müteselsil kefillerden depo edilmesinin talep edilebileceğine dair özel hüküm bulunmadığı, verilen kredinin geri ödenmediği, davacı bankanın icra takibi yaptığı, sözleşmenin tarafları tacir olup ticari işlerde faizin taraflarca serbest olarak belirlenebileceği, davacı banka tarafından merkez bankasına bildirilen ve sözleşmede belirtilen akdi ve temerrüt faizi oranlarında faiz uygulandığı, bu nedenle bilirkişi raporunda belirtilen miktarlarda davalının dava konusu krediden dolayı borçlu olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, davacı tarafından davalı aleyhine Ankara 16.İcra Müdürlüğünün 2019/11303 esas sayılı dosyasıyla yapılan takibe davalının vaki itirazının 471.239,03 TL asıl alacak, 7.760,62 TL işlemiş faiz, 388,03 TL BSMV, 296,60 TL masraf olmak üzere toplam 479.684,28 TL yönünden iptali ile takip talebindeki koşullarda takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 95.936,85 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı alacaklının kötü niyeti ispatlanamadığından davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine, davacının teminat mektubu bedelinin depo edilmesine yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararında reddedilen kısım yönünden kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı …’ın müvekkili banka ile dava dışı şirketin imzaladığı 03/11/2016 tarihli genel kredi sözleşmesinin kefili olduğunu, dava dışı şirkete kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, kat ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/11303 esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, itirazın iptali davasında sadece nakdi riskin dava konusu edildiğini ve davanın 480.549,88 TL üzerinden açıldığını ve dava dilekçesinin ilk sayfasında da dava değeri olarak bu hususun gösterilerek harcın yatırıldığını, ancak mahkemece gerekçeli kararın 4.maddesinde teminat mektubu bedelinin depo edilmesine yönelik talebin reddine yönelik karar verildiğini, halbuki gayri nakdi riskin dava konusu edilmediğini, davaya konu edilmeyen risk yönünden davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu, ayrıca bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, bu yönüyle de kararın kaldırılması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesinin incelemesinde; davacı banka ile dava dışı …. A.Ş. arasında 03/11/2016 tarihinde 6.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmede imzasının yer aldığı,
Beyoğlu 24. Noterliği’nin 23/07/2019 Tarih 14401 Yevmiye no’lu ihtarnamenin incelenmesinde; ihtar edenin … A.Ş., muhataplarının … ve … ve müşterekleri olup, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun 24 saat içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin 24/07/2019 tarihinde muhataplara tebliğ edildiği,
Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/11303 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının … A.Ş., borçlusunun … olup, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 480.549,88 TL nakdi alacak, 500.000,00 TL gayrinakdi alacak yönünden icra takibi başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Bankacı bilirkişiden alınan raporda özetle; dava dışı asıl borçlu ….A.Ş.ile davacı banka arasında 03/11/2016 tarihinde 6.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olup şirket ortağı olması nedeniyle eş rızasının alınmasına gerek olmadığını, asıl borçlu firma ile banka arasında yapılan protokol ile verilen kredinin 29 ay vadeli taksitli ticari krediye dönüştürüldüğünü, ilk taksitinin 19/03/2019 tarihinde ödendiğini, borçlu firmanın 29/03/2019 tarihinde konkordato ilan etmesinden sonra hiçbir ödemede bulunmadığını, banka tarafından hesap kat edilerek 24 saat içinde ödenmesi için borçlu ve kefile ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamenin 24/07/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, temerrüdün 29/07/2019 tarihinde başladığını, davalının imzaladığı müteselsil kefalet sözleşmesinde limit, müteselsil kefalet tarihi ve kefalet türünün kefilin el yazısı ile yazılmış olup şirket ortağı olması nedeniyle eş muvafakatının gerek olmadığını, kefalet için gerekli şartların bulunduğunu, TBK 586.maddesinde belirtilen kefil için takip yapılabilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın konusuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde bulunması koşullarının bulunduğunu, zira dava dışı borçlunun konkordato mehli alması ve davalı kefile gönderilen ihtarın sonuçsuz kalmasıyla haklarında icra takibinin başladığını, 5411 sayılı Bankalar Kanunun ve bu kapsama Merkez Bankasınca yayınlanan tebliğe göre bankaların faiz oranını belirleme konusunda serbest bırakıldığını, dava konusu sözleşmeye istinaden dava dışı şirkete verilen krediden dolayı takip tarihi itibariyle davacı bankanın davalı kefilden 471.239,03 TL asıl alacak, 7.760,62 TL işlemiş faiz, 388,03 TL BSMV, 296,60 TL masraf olmak üzere toplam 479.684,28 TL talep hakkının bulunduğunu, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %40 oranında temerrüt faizi hesaplanabileceğini, genel kredi sözleşmesinden gayrinakdi kredi bedellerinin kefil tarafından depo edilmesinin istenebileceğine dair sözleşmede açık bir hüküm bulunmaması nedeniyle davalı borçlu kefilden teminat mektubu bedelinin depo edilmesinin istenemeyeceğini belirtmiştir.
Somut olaya gelince; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu ….A.Ş.ile arasında 03/11/2016 tarihinde 6.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı ve dava dışı şirkete kredi kullandırıldığı, davalı borçlunun aynı limitle sözleşmenin müşterek ve müteselsil kefili olduğu, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği, kat ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlu ve kefil olan … hakkında nakdi ve gayri nakdi alacağın tahsiline yönelik olarak Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/11303 sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itirazı üzerine takibin durdurulduğu, bankacı bilirkişiden alınan gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda da belirtildiği Dairemizin de kabulünde olduğu üzere takip tarihi itibariyle davalı kefilin davacı bankaya 471.239,03 TL asıl alacak, 7.760,62 TL işlemiş faiz, 388,03 TL BSMV, 296,60 TL masraf olmak üzere toplam 479.684,28 TL borçlu olduğu anlaşıldığından açılan davada nakdi alacağın kısmen kabul kısmen reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
İlk derece mahkemesinin 25/11/2020 tarihli oturumunda 2 no’lu ara karar ile davacı vekiline nakdi alacak için yatırması gerekli olan eksik harç ile gayri nakdi alacağa yönelik yatırması gereken maktu harcın yatırılması için 2 haftalık kesin süre verildiği, verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı vekilince nakdi alacak yönünden tamamlama harcının ve gayri nakdi alacağa yönelik peşin harcın süresi içerisinde yatırıldığı dosya kapsamıyla sabit olduğu gibi davacı banka tarafından Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/11303 sayılı takip dosyasına davalı …’dan 480.549,88 TL nakdi alacak, 500.000,00 TL gayrinakdi alacak yönünden icra takibi başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davacı vekilince her ne kadar dava dilekçesinin de 480.549,88 TL dava değeri gösterilmiş ise de, sonuç ve istem kısmında açılan davanın kabulü ile davalı borçlunun Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/11303 sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının tamamının takip tarihi itibariyle iptalinin talep edildiği, dava dilekçesi içeriğinden gayri nakdi alacağın dava konusu olmadığının açıkça belirtilmediği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince gayri nakdi alacağa yönelik talebin davalı kefilin sözleşmede teminat mektubu bedelinin depo etmesine yönelik özel bir düzenleme bulunmadığından bu talebin reddine ve davalı kendisini duruşmada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli olan AAÜT gözetilerek davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından buna yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabul kısmen reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi .31/05/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.