Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/928 E. 2021/917 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2021
NUMARASI :……
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2017
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2021

Taraflar arasındaki bankacılık işlemlerinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı ……. davalı bankadan 23.11.2004 tarihli kredi sözleşmesi ile kredi kullandığını, kredi sözleşmesinin akdedildiği tarihte müvekkilinin dava dışı şirkette temizlik işçisi olarak çalışmakta olduğunu ve işverenin baskısı neticesinde kredi sözleşmesinde kefil olarak yer aldığını, … kayıtlarında müvekkilinin dava dışı şirketin % 5 oranında ortağı olarak görünse de gerçek bir ortaklığın söz konusu olmadığını, gerçekte şirketin işçisi olduğunu, … kayıtlarına göre müvekkilinin dava dışı şirkette 2003 yılı Mart ayında 2 gün çalışmış gözükse de, devamında % 95 hisseye sahip dava dışı …’nun kardeşi …’na bağlı olarak … kaydı yapıldığını, ancak fiiliyatta dava dışı şirketin işçisi olarak çalışmaya devam ettiğini, kredi borçlusu dava dışı şirketin 23.11.2004 tarihinde akdedilen kredi sözleşmesinden doğan borcunu ödememesi neticesinde davalı banka tarafından Ankara 24. İcra Müdürlüğünün ….. sayılı dosyası ile borçlu şirket, … ve müvekkili aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin müvekkiline 10/01/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin icra takibine itiraz edilebileceğini bilmemesi nedeniyle süresinde itiraz edilemediğini ve takibin müvekkili hakkında kesinleştiğini, müvekkilinin halen bir temizlik şirketinde temizlik işçisi olarak çalışmakta olduğunu ve her ay maaşından 1/4 oranında kesinti yapılarak davalının başlattığı icra dosyasına ödeme yapıldığını, sözleşme müvekkiline tebliğ olunmadığından ve takip dayanağı olarak gösterilmesine rağmen takip talebine eklenmediğinden müvekkilinin hangi sıfatla imzaladığının icra takip dosyasındaki delillerden anlaşılamadığını, ancak takip sonrasında banka tarafından müvekkiline gönderilen tek sayfada borçlu olarak dava dışı şirketin gösterildiğini, müvekkilinin adının borçlu olarak yazılmadığını, ancak sözleşmede muhtemelen “müşterek borçlu/müteselsil kefil” sıfatıyla yer aldığını, icra takibine dayanak kredi sözleşmesinin 23.11.2004 tarihinde akdedildiğini, TBK’nun 598/3 hükmü gereği 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, sözleşmeden doğan kefaletin 23.11.2014 tarihinde hak düşürücü süre nedeniyle sona erdiğini iddia ederek müvekkilinin kefalet sorumluluğunun sona erdiğinin ve davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, maaşından yapılan kesintilerin ödeme tarihlerinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına ve kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süreden reddi gerektiğini, davacının dava dışı şirketin kullanmış olduğu genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzaladığını, kefaletini çekmediği sürece dava dışı şirketin kullandığı kredilerden müteselsil ve müşterek kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, davacının şirket ortaklığından ayrıldığından bahsetmekteyse de müvekkili bankaya kefaleti sona erdirdiğine dair bir bildirimde bulunmadığını, takip konusu alacağın müvekkili banka tarafından dava dışı şirkete 2004 yılında verilen teminat mektubunun 2015 yılında nakde çevrilmesinden kaynaklandığını, bu nedenle de davacının takibe konu borçlardan müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, borcun doğumunun 2015 yılı olduğunu, alacağının zamanaşımına uğradığı iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu bildirerek davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; temlik eden banka ile dava dışı şirket arasında 23.11.2004 tarihinde 150.00,00 TL limitle genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede davacının müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, temlik eden banka tarafından dava dışı asıl borçlu şirket lehine 03.03.2005 tarih ve 42.198,00 TL tutarlı ve 14.04.2005 tarih ve 8.364,00 TL tutarlı iki adet teminat mektubu verildiği, söz konusu teminat mektuplarının 17.02.2015 tarihinde 50.562,00 TL olarak tazmin edildiği, temlik eden banka tarafından dava dışı borçlu şirket ve davacı kefilin de arasında bulunduğu sözleşme kefillerine keşide edilen 16.04.2015 tarihli ihtarname ile toplam 51.225,12 TL alacağın 2 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, davacı kefile ihtarnamenin tebliğ edilemediği, temlik eden banka tarafından dava dışı asıl borçlu şirket, dava dışı kefil ve davacı hakkında Ankara 24. İcra Müdürlüğünün ….. sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davacıya tebliği üzerine davacı tarafından yasal sürede itiraz edilmediğinden davacı hakkındaki takibin kesinleştiği ve davacı tarafından borçlu olmadığının tespiti ve istirdat talebi ile eldeki davanın açıldığı, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 1. maddesinin son cümlesinde ”….Ancak Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiili ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye Türk Borçlar Kanununun hükümlerine tabidir.” denildiği, bu durumda somut olayda borcun sona ermesiyle ilgili olarak 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun hükümlerinin uygulanması gerektiği, 6098 sayılı TBK’nun 598/3. maddesinde ise, bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefaletin, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağının düzenlendiği, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda kefalet ilişkisine uygulanacak özel bir zamanaşımı düzenlemesi bulunmamakta olup, 818 sayılı Kanun’un 125. maddesinde düzenlenen on yıllık sözleşme zamanaşımı uygulandığı, TBK’nda ise bu konuda özel bir düzenlemeye yer verildiği, kefilin sorumlu tutulabileceği on yıllık sürenin, kefalet sözleşmesinin kurulduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacak olup, 10 yıllık sürenin işlemeye başlaması bakımından esas borcun doğduğu veya muaccel olduğu tarihin bir öneminin olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulü ile davacının Ankara 24. İcra Müdürlüğünün …….. sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, 781,82 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bu miktarın 773,00 TL’sine dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, dava tarihinden sonra ödenen 396,00’nin 26.04.2017 ödeme tarihinden, 381,00 TL’nin 24.05.2017 ödeme tarihinden, 1.500,00 TL’nin 20.06.2017 ödeme tarihinden, 425,00 TL’nin 28.06.2017 ödeme tarihinden, 388,00 TL’nin 29.07.2017 ödeme tarihinden, 499,00 TL’nin 17.08.2017 ödeme tarihinden, 341,27 TL’nin 20.09.2017 ödeme tarihinden, 339,28 TL’nin 20.10.2017 ödeme tarihinden, 349,99 TL’nin 22.11.2017 ödeme tarihinden, 365,17 TL’nin 26.12.2017 ödeme tarihinden, 344,26 TL’nin 30.01.2018 ödeme tarihinden, 404,81 TL ‘nin 05.03.2018 ödeme tarihinden, 404,81 TL’nin 27.03.2018 ödeme tarihinden, 455,76 TL’nin 30.04.2018 ödeme tarihinden, 404,81 TL’nin 01.06.2018 ödeme tarihinden, 1.500,00 TL’nin 04.06.2018 ödeme tarihinden, 399,54 TL’nin 22.06.2018 ödeme tarihinden, 390,37 TL’nin 27.07.2018 ödeme tarihinden, 405,62 TL’nin 31.08.2018 ödeme tarihinden, 505,79 TL’nin 02.10.2018 ödeme tarihinden, 367,85 TL’nin 30.10.2018 ödeme tarihinden, 415,61 TL’nin 04.12.2018 ödeme tarihinden, 388,31 TL’nin 04.01.2019 ödeme tarihinden, 404,24 TL’nin 04.02.2019 ödeme tarihinden, 505,23 TL’nin 01.03.2019 ödeme tarihinden, 505,23 TL’nin 05.04.2019 ödeme tarihinden, 509,80 TL’nin 13.05.2019 ödeme tarihinden, 1.500,00 TL’nin 27.05.2019 ödeme tarihinden, 526,57 TL’nin 07.06.2019 ödeme tarihinden, 505,23 TL’nin 02.07.2019 ödeme tarihinden, 532,66 TL’nin 02.08.2019 ödeme tarihinden, 656,12 TL’nin 04.09.2019 ödeme tarihinden, 478,33 TL’nin 04.10.2019 ödeme tarihinden, 478,04 TL’nin 05.11.2019 ödeme tarihinden, 506,72 TL’nin 05.12.2019 ödeme tarihinden, 478,04 TL’nin 02.01.2020 ödeme tarihinden, 489,51 TL’nin 07.02.2020 ödeme tarihinden, 581,18 TL’nin 09.03.2020 ödeme tarihinden, 581,18 TL’nin 02.04.2020 ödeme tarihinden, 581,18 TL’nin 04.05.2020 ödeme tarihinden, 581,18 TL’nin 04.06.2020 ödeme tarihinden, 321,82 TL’nin 06.07.2020 ödeme tarihinden, 325,61 TL’nin 07.08.2020 ödeme tarihinden, 322,12 TL’nin 07.09.2020 ödeme tarihinden, 321,53 TL’nin 05.10.2020 ödeme tarihinden, 300,87 TL’nin 16.11.2020 ödeme tarihinden, 321,53 TL’nin 09.12.2020 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davalının takipte kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava dışı şirket ile müvekkili banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını ve kefaletini çekmediği sürece sorumluluğunun devam ettiğini, davacının şirket ortaklığından ayrılmasını kefalete bir etkisinin olmayacağını, dava konusu alacağın 2005 yılında verilen teminat mektuplarının 2015 yılında nakde çevrilmesinden kaynaklanmakta olup borcun doğum tarihinin 2015 yılı olduğundan hak düşürücü süre ya da zamanaşımına uğramadığını, mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu, davacıya gönderilen hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece müvekkilinin maaşından yapılan son kesinti olan 09/12/2020 tarihli kesinti dahil olacak şekilde karar verilmiş ise de, karar tarihinden önce 3 kez daha maaş haczi kesintisi yapıldığından söz konusu kesintilerinde hükme dahil edilmesi gerektiğini, kötü niyet tazminatı taleplerinin reddinin hukuka aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının müşterek ve müteselsil kefil olduğu 23/11/2014 tarihli genel kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile istirdat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı 23/11/2004 tarihli genel kredi sözleşmesi, 16/04/2015 tarihli hesap kat ihtarnamesi, yapılan kesintilere ilişkin belgeler, dava konusu teminat mektupları ve tazmin talebi ile ödemelere ilişkin dekontlar, temlikname, 17/09/2019 tarihli bilirkişi kök ve 12/12/2019 tarihli ek raporları vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün ….. sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davalı banka tarafından dava dışı şirket ile dava dışı … ve davacı hakkında 40.101,35 TL üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davacıya 10/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, süresinde itiraz edilmediğinden takibin davacı hakkında kesinleştiği görülmüştür.
Dava konusu genel kredi sözleşmesinin 23.11.2004 tarihinde temlik eden banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında 150.000,00 TL limitle imzalandığı, sözleşmede davacının müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı anlaşılmıştır.
Davalı yanca dava dışı asıl borçlu şirket ile imzalanan ve davacının müteselsil kefil olarak kefil sıfatıyla yer aldığı 23/11/2004 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında düzenlenen teminat mektuplarının 2015 yılında nakde çevrilmesi nedeniyle nakde çevrilen miktarların tahsili amacıyla icra takibi başlatılmış ve davacı tarafça genel kredi sözleşmesindeki kefaletinin hak düşürücü süre nede8niyle geçersiz olduğundan söz konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı iddiasıyla eldeki menfi tespit ve istirdat davası açılmış, ilk derece mahkemesince davacının kefaletinin 6098 sayılı TBK’nın 598/3.maddesi ile düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davacının kefalet sorumluluğunun son bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 598/3.maddesinde “Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesi ile kendiliğinden ortadan kalkar” hükmü düzenlenmiştir.
6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 1. maddesinin son cümlesinde ise ”….Ancak Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiili ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye Türk Borçlar Kanununun hükümlerine tabidir.” denilmiştir. Bu durumda borcun sona ermesiyle ilgili olarak 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda kefalet ilişkisine uygulanacak özel bir zamanaşımı düzenlemesi bulunmadığından ve 6101 sayılı Kanunun 1.maddesi nazara alındığında somut olayda 6098 sayılı TBK’nın 598/3.maddesinin uygulanması gereklidir. Buna göre kefilin sorumlu tutulabileceği on yıllık süre, kefalet sözleşmesinin kurulduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacak olup, 10 yıllık sürenin işlemeye başlaması bakımından esas borcun doğduğu veya muaccel olduğu tarihin bir öneminin olmadığının kabulü gerekmektedir. Asıl borçtan bağımsız olarak kefaletin sona ermesine yol açan bu süre hak düşürücü süre olup, zamanaşımından farklı olarak durması ya da kesilmesi de söz konusu değildir (Yargıtay 11. HD’nin ……. tarihli kararları). Dolayısıyla ilk derece mahkemesince davalının borcun teminat mektuplarının nakde çevrildiği 2015 yılında doğduğu yönündeki savunması itibar edilmeyerek, dava konusu kefalet sözleşmesinin kurulduğu 23/11/2004 tarihinden itibaren 10 yılın geçmesi ile TBK’nun 598/3. maddesi gereği kefaletin kendiliğinden ortadan kalktığı, temlik eden bankanın ise kefaletin sona erdiği tarihten sonra 24/08/2016 tarihinde başlattığı icra takibi ile davalıdan talepte bulunamayacağı gerekçesiyle davacının takip ve dava konusu sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusun reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun incelenmesine gelince;
Kabule göre davacı takip konusu sözleşme nedeniyle sorumlu olmadığından İİK’nın 72/6.maddesi gereğince karar tarihine kadar takip nedeniyle ödediği miktarların istirdadını talep edebilecektir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince davacının maaşından 26/04/2017 ile 09/12/2020 tarihleri arasında yapılan kesintilerin istirdadına karar verilmiş ise de, istinaf incelemesi sırasında Dairemizce Ankara 24. İcra Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevaben gönderilen 23/06/2021 tarihli yazı ekindeki listeden davacının maaşından ilk derece mahkemesinin karar tarihi olan 16/03/2021 tarihinden önce 08/01/2021 tarihinde 300,87 TL, 16/02/2021 tarihinde 321,53 TL ve 11/03/2021 tarihinde 261,13 TL olmak üzere toplam 883,53 TL daha kesinti yapıldığından bu miktarların da davalıdan istirdadına karar vermek gerekli olduğundan davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf itirazları yerinde görülmüştür.
Ancak davalı takipte haksız ise de, mahkemenin kabul gerekçesi de gözetildiğinde icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacı vekilinin kötü niyet tazminatının reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun ise kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 2.739,32 TL nisbi istinaf karar harçtan peşin alınan 684,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.054,49 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/03/2021 tarih ve …. Karar sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Davanın KABULÜ ile davacının Ankara 24. İcra Müdürlüğünün…..sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
3-Dava tarihinden önce davacının maaşından kesilen toplam 781,82 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bu miktarın 773,00 TL’sine dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine,
4-Dava tarihinden sonra davacının maaşından kesilen
396,00 TL’nin ödeme tarihi olan 26.04.2017 tarihinden,
381,00 TL’nin ödeme tarihi olan 24.05.2017 tarihinden,
1.500,00 TL’nin ödeme tarihi olan 20.06.2017 tarihinden,
425,00 TL’nin ödeme tarihi olan 28.06.2017 tarihinden,
388,00 TL’nin ödeme tarihi olan 29.07.2017 tarihinden,
499,00 TL’nin ödeme tarihi olan 17.08.2017 tarihinden,
341,27 TL’nin ödeme tarihi olan 20.09.2017 tarihinden,
339,28 TL’nin ödeme tarihi olan 20.10.2017 tarihinden,
349,99 TL’nin ödeme tarihi olan 22.11.2017 tarihinden,
365,17 TL’nin ödeme tarihi olan 26.12.2017 tarihinden,
344,26 TL’nin ödeme tarihi olan 30.01.2018 tarihinden,
404,81 TL’nin ödeme tarihi olan 05.03.2018 tarihinden,
404,81 TL’nin ödeme tarihi olan 27.03.2018 tarihinden,
455,76 TL’nin ödeme tarihi olan 30.04.2018 tarihinden,
404,81 TL’nin ödeme tarihi olan 01.06.2018 tarihinden,
1.500,00 TL’nin ödeme tarihi olan 04.06.2018 tarihinden,
399,54 TL’nin ödeme tarihi olan 22.06.2018 tarihinden,
390,37 TL’nin ödeme tarihi olan 27.07.2018 tarihinden,
405,62 TL’nin ödeme tarihi olan 31.08.2018 tarihinden,
505,79 TL’nin ödeme tarihi olan 02.10.2018 tarihinden,
367,85 TL’nin ödeme tarihi olan 30.10.2018 tarihinden,
415,61 TL’nin ödeme tarihi olan 04.12.2018 tarihinden,
388,31 TL’nin ödeme tarihi olan 04.01.2019 tarihinden,
404,24 TL’nin ödeme tarihi olan 04.02.2019 tarihinden,
505,23 TL’nin ödeme tarihi olan 01.03.2019 tarihinden,
505,23 TL’nin ödeme tarihi olan 05.04.2019 tarihinden,
509,80 TL’nin ödeme tarihi olan 13.05.2019 tarihinden,
1.500,00 TL’nin ödeme tarihi olan 27.05.2019 tarihinden,
526,57 TL’nin ödeme tarihi olan 07.06.2019 tarihinden,
505,23 TL’nin ödeme tarihi olan 02.07.2019 tarihinden,
532,66 TL’nin ödeme tarihi olan 02.08.2019 tarihinden,
656,12 TL’nin ödeme tarihi olan 04.09.2019 tarihinden,
478,33 TL’nin ödeme tarihi olan 04.10.2019 tarihinden,
478,04 TL’nin ödeme tarihi olan 05.11.2019 tarihinden,
506,72 TL’nin ödeme tarihi olan 05.12.2019 tarihinden,
478,04 TL’nin ödeme tarihi olan 02.01.2020 tarihinden,
489,51 TL’nin ödeme tarihi olan 07.02.2020 tarihinden,
581,18 TL’nin ödeme tarihi olan 09.03.2020 tarihinden,
581,18 TL’nin ödeme tarihi olan 02.04.2020 tarihinden,
581,18 TL’nin ödeme tarihi olan 04.05.2020 tarihinden,
581,18 TL’nin ödeme tarihi olan 04.06.2020 tarihinden,
321,82 TL’nin ödeme tarihi olan 06.07.2020 tarihinden,
325,61 TL’nin ödeme tarihi olan 07.08.2020 tarihinden,
322,12 TL’nin ödeme tarihi olan 07.09.2020 tarihinden,
321,53 TL’nin ödeme tarihi olan 05.10.2020 tarihinden,
300,87 TL’nin ödeme tarihi olan 16.11.2020 tarihinden,
321,53 TL’nin ödeme tarihi olan 09.12.2020 tarihinden,
300,87 TL’nin ödeme tarihi olan 08/01/2021 tarihinden,
321,53 TL’nin ödeme tarihi olan 16/02/2021 tarihinden,
261,13 TL’nin ödeme tarihi olan 11/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalının takipte kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
6- Alınması gerekli olan 2.739,32 TL peşin harcın davalı temlik alan …… müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 6.013,18 TL vekalet ücretinin davalı temlik alan …..müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 252,50 TL posta masrafı, 750,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.002,50 TL yargılama giderinin davalı temlik alan …… müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı temlik alan ……. tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
10-Adli Yardım Kabul kararı bulunmasına rağmen dosyada suç üstü ödeneğinden karşılanmak üzere herhangi bir masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacının istinaf aşamasında yaptığı 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalı temlik alan …… müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 01/07/2021

…..

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.