Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/924 Esas 2023/1267 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/924
KARAR NO : 2023/1267
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16/11/2020
NUMARASI : 2014/859 Esas 2020/648 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 12/06/2014
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/10/2023
Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların davacı banka ile dava dışı kişiler arasında imzalanan kredi sözleşmelerinden bir tanesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak 165.000,00TL için imzası bulunan müteveffa …’ün mirasçıları olduğu, davalıların yasal süre içinde mirastan feragat etmedikleri, davalıların kefalet limiti ve eklerinden dolayı sorumlu olduklarını, alacaklarının tahsili için başlattıkları icra takibinin davalıların itirazı üzerine durdurulduğunu belirtip, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalılardan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıların mirasbırakanı …’ün imzasını taşıyan sözleşme olmadığını, dayanak sözleşmenin 64. Sayfasındaki “İşbu sözleşmenin onaylı nüshasını teslim aldım” şerhi ve asıl borçlu şirket kaşesi ile … adına ve bu ad altında bir imzaya rastlanmadığı, geçerli bir kefaletten söz edilebilmesi için kefil olma iradesinin ve kefil olunan tutarın sözleşmede açık olarak yer alması gerektiğini, fotokopi olarak sunulan sözleşmenin 44. Sayfasında 70. Maddede, kefalet hükümlerine yer verilirken, “bu sözleşmenin sonunda imzası bulunan kefiller” ifadesine yer verildiği ve kefalet sorumluluğunun sözleşme sonundaki imza sahipleri bakımından geçerli olduğunun hükme bağlandığını, sözleşmenin sonunda müvekkilleri miras bırakanı … adına atılmış imza bulunmadığı, belge aslı sunulur ise imzaya itiraz haklarının saklı olduğunu, davalıların miras bırakanının imzasını taşıdığı söylenen 165.000.-TL kredinin sözleşme ve kredi kullandırım tarihinin belli olmadığını, 27.03.2012 tarihli limit arttırım şerhinde önceki limitin 165.0000.-TL olarak göründüğü, daha sonra kullandırılan kredilerden kaynaklanan borcun tüm talebin ne kadarını teşkil ettiğinin hesaplanması gerektiği, gayrinakdi çek kredisine ilişkin alacağın davalılardan talep edilemeyeceğini, davalıların tamamen kendilerinin dışında gelişen, bilgi sahibi olmadıkları bir kredi ilişkisi nedeni ile büyük miktarda alacak talebi ile karşı karşıya bırakıldığı, sorumluluklarının bulunup bulunmadığı hususundaki bilgi eksikliğinin bizzat davacı banka tarafından kredilerin tahsis ve kullandırma aşamasında, hesap hareketlerine ilişkin yeterli bilgi ve belgenin icra dosyasına ibraz ve keza ödeme emri ekinde tebliğinin ağlanamaması nedeni ile itiraz edilmek zorunda kalındığı, müvekkillerinin itirazının alacağın likit olmaması ve müvekkillerce hesap edilebilir olmaması nedeni ile takibi geciktirme amacına yönelik olmadığını belirtip, davanın reddine ve alacağın % 20’sinden aşağı olmayacak şekilde kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece,davalıların murisi …’ün 22.12.2012 ölüm tarihinden önce 17.12.2012 tarihi itibari ile kredili mevduat hesabından dolayı 54.869,74 TL borç bulunduğu, iş bu borcun kefil olan … ‘in 22/12/2012 tarihinin üzerinden üç gün geçtikten sonra 25.12.2012 tarihinde ödeme yapılarak kapatıldığı, bu durumda davalıların hesabın kat edildiği 2014 yılı başlarında düzenlenen ihtarnameler ve 03/02/2014 icra takip tarihi itibarı ile sorumlu oldukları banka alacağı kalmadığı, kefalet şahsi teminat sağlamakta olup, ölüm ile birlikte şahsı teminat sağlayan kefalet sona ermekte olup, kefilin 22/12/2012 tarihinde ölümünden sonra aynı çerçeve sözleşme kapsamında 31/12/2012 tarihinde kredi kullandırılmış ise de, kefilin ölümünden üç gün sonra 25/12/2014 tarihinde daha önce kumlandırılan kredilerden kaynaklanan borç ödeme ile kapatılmış olup, kefilin ölüm tarihinden sonra 31.12.2012 tarihinden itibaren yeniden kredi kullandırımına başlanılmakla birlikte, kefilin şahsi koruma sağlayan kefaleti ölüm ile sona erdiği için ölüm tarihinden sonra kullandırılan bu kredilerden dolayı davalıların sorumluluklarının bulunmadığı,kredili mevduat hesabından takibe intikal eden borç miktarının hangi tarih ve tutarlarda yapılan kredi kullandırımlardan kaynaklandığını hükme esas alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olup, Kredili mevduat hesabından takibe aktarılan tutarın 10.05.2013 – 30.09.2013 tarihleri arasında yapılan kredi kullandırımlarından kaynaklandığı, bu kapsamda her ne kadar, ölen …’ün ölüm tarihinde borç bakiyesi bulunsa da, bu borç bakiyesinin ölüm tarihinden sonra kapatıldığı ve takibe intikal eden borcun …’ün ölüm tarihinden sonra olmak üzere 10.05.2013 -30.09.2013 tarihleri arasında yapılan kredi kullandırımlarından kaynaklandığı, bu nedenle ölüm ile şahsi teminat sağlayan kefaletini sona erdiği, bu sona ermeden önce kullandırılan kredilerden kaynaklanan borç bakiyesinin kefilin ölüm tarihinden sonra 25/12/2012 tarihinde ödenerek sona erdirildiği, bu nedenle bu borçtan sorumluluk doğmayacağı gibi, kefilin ölümünden sonra kullandırılan krediler nedeni ile de kefil ve dolayısı ile mirasçısı olan davalıların sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle davalıların icra takibine yönelik itirazlarının haklı nedene dayandığı, davacı icra takibi yapmakta haksız olmakla birlikte kötü niyetli olarak icra takibi yaptığının kanıtlanamadığı kabul edilip, davanın reddine, davacı icra takibi yapmakta haksız olmakla birlikte kötüniyetli olarak icra takibi yapıldığı kanıtlanamadığı için davalıların koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteklerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; önceki dönemde dava dosyasına sunulan 28.11.2019 tarihli bilirkişi raporuna müteveffa …’ün müvekkili banka nezdindeki müteselsil kefalet sorumluluğuna ilişkin davaya konu alacaklardan 3 adet çek yaprağını, 304007 nolu, 304935 nolu, 317551 nolu ticari krediler ve 40094 nolu BCH kredisi yönünden itiraz edilmediğini, KTMH hesabı alacağı yönünden beyan ve itirazlarda bulunulduğunu, aynı şekilde 21.10.2020 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde yine KTMH kredisi alacağı yönünden yapılan değerlendirmelere itirazlarının sunulduğunu, karara esas alınan bilirkişi raporunda, davaya konu alacaklardan KTMH alacağının mütevefanın müteselsil kefalet beyanın bulunduğu sözleşmeye dayandığı, söz konusu hesabın …’ün sağlığında açıldığını ve ölümünden sonra takip hesaplarına aktarılana kadar da açık kaldığının belirtildiğini, kefaletin mevcut ve geçerli olduğunu, müvekkili bankanın söz konusu alacağının açık olduğunu, olaya konu anılan alacak, cari hesap niteliğinde rotatif kredi olup alelade ticari kredi olmadığını, bir kabul anlamında olmamak kaydıyla, bilirkişi raporunda ölüm tarihi itibariyle KTMH borcu bulunduğu ancak bu borcun sonradan dava dışı firma tarafından ödendiğini, ölüm sonrasında 0’lanan hesabın takip başlayana kadar borçlandığını belirtilldiğini ve ölümden sonra 0’lanan ve kullanılmak suretiyle borçlanan hesabın mütevefanın sorumluluğunda olamayacağı yargıtay içtihadı ile gerekçelendirildiğini, yerel mahkeme KTMH’ın ne tip bankacılık hizmeti olduğu değerlendirmediğini, araştırmadığını, bu haliyle müvekkili banka aleyhine hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müteveffa … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak 165.000 tl’lik kefalet için imzalanmış olan genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin 70. maddesinde kefalet hükümleri açıkça belirlendiğini, söz konusu hüküm gereğince asıl borçlu firmanın müvekkili banka nezdinde doğmuş ve doğacak borçlarından müşterek borçlu ve müteselsil kefilin de kefalet tutarı oranında sorumlu olacağını hüküm altına alındığını, mütevaffa …’ün müteselsil kefalet beyanı bulunan ve yerel mahkeme dosyasında yer alan genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesinin 70. maddesi ve devamı hükümleri gereğince somut olaydaki kefalet, kefil olunanın müvekkili banka nezdinde doğmuş-doğacak borçlarına istinaden sorumluluk yüklediğini, bu sebeple de dava dışı …. Şti. firmasının müvekkili bankadan kullanmış olduğu kredilere ilişkin olarak 165.000 tl bedelle sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerektiğini, dava dışı …. Şti. Firmasının müvekkili bankadan talep ettiği 10.000 tl’lik kmh limitinin 50.000 tl arttırılarak 60.000 tl’ne çıkarılmasına dair kredi limit arttırımlarına ilişkin teklif dava dosyasına sunulduğunu, bu teklif incelendiğinde 6. sayfanın 4.4. maddesinde belirtilen “kredi 2” adı altında hali hazırdaki 10.000 tl’lik kmh limitinin 60.000 tl’ne arttırılması ve bu arttırmanın da müteveffa …’ün de kefaleti koşuluyla yapılması değerlendirildiğini; krediyi onayı da yine aynı teklifin 24 ve 25. sayfalarında belirtilmiş ve teklif 16.07.2012 tarihinde onaylandığını, bu sebeple müvekkili bankanın müteveffanın müteselsil kefaletine binaen 60.000 tl’lik kmh bakiyesi alacağı bulunduğunu, müvekkili bankanın dava dışı firmaya kullandırdığı taksitli ticari krediler, gayrinakdi çek riskleri ve açılan ktmh (ticari kredili mevduat hesabı) ile bch kapsamında olan olacaklarına dair müteveffa …’ün kefalet kapsamındaki sorumluluğu raporda yanlış değerlendirildiği, bilirkişi raporunda müvekkili bankanın kmh alacağına ilişkin olarak işletilecek faiz hesabına da itiraz etmiş olmalarına karşın bilirkişi raporuna itibar edildiğini, yerel mahkeme dosyasına sunulan bilirkişi raporlarının hepsine yaptıkları itirazlarda belirttikleri gibi müteveffanın kefaletinin bulunduğu sözleşmedeki 29/c maddesindeki faiz oranlarının belirtilmemesi nedeniyle bilirkişi raporunda müvekkili banka alacağına işlemiş ve işleyecek temerrüt faiz oranı %30,24 olarak dikkate alındığını, halbuki davaya konu edilen müvekkil banka alacağına uygulanacak olan temerrüt faizi oranı %54’ü olduğunu, müvekkili banka tarafından kendi mevzuatı çerçevesinde 20.09.2012 tarih, 73085 numaralı genel mektubu ile tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılan yani hesabı kat edilerek haklarında yasal işlem başlatılacak, müvekkili bankanın ticari nitelikli alacaklarına uygulanacak temerrüt faizi oranı %54 olarak belirlendiğini, dolayısıyla müvekkili bankanın söz konusu temerrüt faizi oranından alacağının tahsilini istemesinde usul ve yasaya aykırı bir durum olmadığını, müvekkili bankanın söz konusu temerrüt faizi oranından alacağının tahsilini istemesinde usul ve yasaya aykırı bir durum olmadığını, müvekkili banka alacaklarının TTK hükümleri kapsamında ticari alacaklarının oldukları ve bu sebeple de söz konusu alacaklar için müvekkili banka tarafından ttk’nun vermiş olduğu hak ile belirlenen ticari kredi temerrüt faiz oranlarının somut olay kapsamında dikkate alınarak %54 temerrüt faizi oranının dikkate alınarak faiz hesabı yapılması gerekmekte olup aleyhe hususların kabulüne imkan bulunmadığını, kat tarihi borç hesaplamasının akdi faiz olarak %24,24 olarak belirlenmesi kabul edilse dahi bilirkişi tarafından müvekkili bankanın dava dışı firma ile imzalamış olduğu kredi sözleşmesinin 71. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen “cari hesabın veya hesapların kesilmesi, sözleşmenin feshi veya gayrinakdi krediden dolayı, bankaca ödeme yapıldığı tarihte, bankaca borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi ödenmesi” somut olaya uygulandığında raporda temerrüt faiz oranının %30,24 olarak kabul edilmemesi ve temerrüt faizinin %48,48 (24,24*2) olarak dikkate alınması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından karara esas alınan bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazlar dikkate alınmadan, somut olaya uygun gerekçeler belirtmeyen, müvekkil banka alacaklarına ilişkin sözleşme hükümleri 818 sayılı mülga kanun ve yargıtay ictihatları dikkate alınmadan verilen karar usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından karara esas alınan bilirkişi raporunda, miras bırakan müvekkili banka müteselsil kefili …’ün cari hesap niteliğinde olan, ödeme planına bağlı, belli bir vadeye yayılmış alelade bir ticari kredi olmayan KTMH alacağının somut olaya uygun olmayan usul ve yasaya aykırı, hukuki dayanaktan yoksun gerekçelere yer verilmesine karşın yerel mahkemece anılan rapora itibar edilerek, bu nedenlerle, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarları, Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün 2014/2884 sayılı takip dosyası, yargılama aşamasında bankacı bilirkişilerden alınan bilirkişi raporları dosya içerisinde yer almaktadır.
Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün 2014/2884 sayılı takip dosya incelendiğinde;
a) 5200-0018Y01-0040094-212172410 sayılı Taksitli Krediden Kaynaklanan
81.465,70.-TL asıl alacak
7.684,72.-TL işlemiş % 54 temerrüt faizi (02.12.2013-03.02.2014)
384,24.-TL BSMV
+__________
89.534,66.-TLnin tahsili,
b) 5200-0326L011122769-212172410 sayılı Ticari Kredili Mevduat Hesabından Kaynaklanan
66.182,89.-TL asıl alacak
6.226,46.-TL işlemiş % 54 temerrüt faizi (02.12.2013-03.02.2014)
311,33.-TL BSMV
+___________
72.720,68.-TLnin tahsili,
c) 5200-0348B01-0304007-212172410 sayılı Taksitli Krediden Kaynaklanan
17.099,96.-TL asıl alacak,
1.612,21.-TL işlemiş % 54 temerrüt faizi (02.12.2013-03.02.2014)
80,61.-TL BSMV
+__________
18.792,78.-TL nin tahsili,
d) 5200-348B02-0304935-212172410 sayılı Taksitli Krediden Kaynaklanan
93.813,67.-TL asıl alacak,
8.843,53.-TL işlemiş % 54 temerrüt faizi (02.12.2013-03.02.2014)
442,18.-TL BSMV
+___________
103.099,38.-TL nin tahsili,
e) 5200-348B03-0317551-212172410 sayılı Taksitli Krediden Kaynaklanan
32.589,09.-TL asıl alacak,
3.072,34.-TL işlemiş % 54 temerrüt faizi (02.12.2013-03.02.2014)
153,61.-TL BSMV
+_____________
35.815,04.-TLnin tahsili,
f) 5200-0500A01-A11227693314096-212172410 sayılı Gayrinakdi Çek Kredisinden Kaynaklanan
1.045,00.-TL asıl alacak,
117,56.-TL işlemiş % 54 temerrüt faizi (02.12.2013-03.02.2014)
5,88.-TL BSMV
+___________
1.168,44.-TLnin tahsili olmak üzere toplam 321.130,98 TL alacağın tahsili talep edilmiş, davlıların miras bırakanı yönünden ise limit olan 165.000,00 TL alacak üzerinden ilamsız takip talebi yapıldığı borçlular tarafından itiraz üzerine takibin durduğu davanın yasal 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava dışı asıl borçlu …. Şti. ile davacı banka arasında 13.04.2010 tarihinde 40.000,00 TL limitli,19.08.2010 tarihinde 20.000,00 TL limitli, 20.04.2011 tarihinde 105.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, davalılar murisi …’ün sözleşmelerde müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı,27.03.2012 tarihli 50.000,00′ TL limitli ve 05.04.2012 tarihli 145.000,00 TL’lık Genel Kredi sözleşmelerinde ise davalıların murisi …’ün imzasının bulunmadığı anlaşılmıştır.
11/10/2016 tarihli b.ankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle, davalı tarafın müteveffa … tarafından imzalı bir kredi sözleşmesi bulunmadığını öne sürdüğünü, 28.09.2015 tarihli kriminal inceleme raporunda 20.04.2011 tarihli kredi sözleşmesinde … adına atılı imza ile mukayese imzalar arasında yapılan inceleme sonucunda imzanın …’e ait olduğunun tespit edildiğini, dosya içerisinde mevcut iki adet Genel Nakdi ve Gayri nakdi Kredi Sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmelerden ilkinin 13.04.2010 tarihli olup, sözleşmede imzası bulunanların …. Şti. … ve … olduğunu, ikinci kredi sözleşmesinin ise 20.04.2011 tarihli olup davalıların murisi …, aynı borçlulara kefaleten bu sözleşmeye 165.000,00 TL miktarlı olarak imza koyduğunu, yine sözleşmenin ilk sayfasında 13.04.2010 tarihli sözleşmenin, bu sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğunun yazıldığını, davalıların murisinin söz konusu sözleşmenin her sayfasında imzası bulunmasına karşılık, yine sözleşmenin 90. Maddesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin bankanın 68 sayfadan oluşan sözleşmenin tamamını okuduğunu, her sayfayı paraf etmeye gerek olmadığını, tüm sözleşme hükümlerinin haklarında geçerli olacağını kabul ve taahhüt ettiğini, davacı banka tarafından Kastamonu 1. Noterliğinin 12941 yevmiye no ve 03.12.2013 tarihli ihtarnamesi ile …, aynı tarih 12942 yevmiyo no ile …, 04.12.2013 tarih ve 12944 yevmiye no, ile … ve 19.11.2013 tarih 12364yevmiye no ile …. Şti’ne hesap kat ihtarnamesi gönderdiğini, dava dosyası içerisinde mevcut Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2013/19044 yevmiye no ile … ve 19.11.2013 tarih 12364 yevmiye no. İle ….Şti’ne hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, dava dosyası içerisinde mevcut Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2013/19044 nolu icra takip dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile …. Şti ve … adına takip başlatıldığını, yine Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 2014/2884 E. Sayılı dosyasında ise Borçlular …. Şti. …, …, …, …, …, … ve … hakkında ilamsız icra takibine başvurulduğunu, takipte Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2013/19044 E sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak üzere … vefat ettiği olduğu öğrenildiğinden mirasçıları adına %5 gider vergisi ile tahsilini talep ettiğini, söz konusu icra takip dosyası 03.02.2014 tarihinde başlatıldığını, borçlular …, …, … ve … ise 27.02.2014 tarihli itiraz dilekçesi ile itiraz ederek haklarında başlatılan icra takibini durdurduğunu, davalılar hakkında başlatılan Ankara 5. İcra müdürlüğünün 2014/2884 E. Sayılı takip dosyasında takip asıl alacakları bu miktardan yüksek olsa da, takip talebindeki farkın, işlemiş faiz ve bunun BSMV ile KKDF’si toplamından oluştuğundan ve davacı tarafça takip tarihinden önce işlemiş faiz ve ferilerden vazgeçildiğinden, hesap kat ihtarnamesindeki anaparanın esas alındığını, ancak hesap kat ihtarnamesindeki ana para toplamı olan 290.974,08 TL’de davalıların murisinin kefalet üst miktarından fazla olduğundan, davalıların kefalet miktarı olan 165.000,00 TL’den sorumlu tutulması gerektiğini, davacı tarafından derdest edilen itirazın iptali davası tarihi olan 12.06.2014 tarihinde ise Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2013/19044 E. Sayılı dosyasından davalıların sorumluluğunu azaltacak herhangi bir tahsilat yapılmadığını, dosya içerisindeki bilgiler değerlendirildiğinde borçluların Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 2014/2884 esas sayılı dosyasındaki itirazının 165.000,00 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %11,75 oranında faizi yönünden iptali gerektiği belirtilmiştir.
18.05.2018 tarihli bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 1.ek raporda, davacı banka tarafından 3 adet taksitli kredi ile ilgili Taksitli Ticari Kredi Ödeme Planları fotokopilerinin sunulduğunu söz konusu (3 krediye ait) fotokopilerde müteveffa kefil …’ün imzasının bulunmadığı, diğer kefillerin imzalarının bulunduğu, bu durumun taksitli kredilerde adı geçenin kefaletinin olmadığını gösterdiği, müteveffanın 20.04.2011 tarihli GNGNKS’de imzasının bulunmasının yeterli olmayacağı, zira dava dışı diğer kefillerin kefalet imzalarının ödeme planlarına aldığı halde müteveffa …’ün kefalet imzasının niçin almadığının izahı gerektiği, bize göre, davacı banka kefil sayısını yeterli gördüğünden adı geçenin kefalet imzasını taksit tabloları üzerine almadığı, dolayısıyla …’ün bu kredilere kefil olmadığı,adı geçenin taksitli kredilere kefaleti bulunmadığı, sadece KMH kredisine kefaletinin bulunduğu kabul edildiğinde (bizim görüşümüz budur) …’ün mirasçılarının temerrütlerinin icra takip tarihinden (03.02.2014) itibaren başlaması sebebiyle sorumluluklarının da bu tarih itibariyle sadece 50.313,65 TL olduğu, icra takip tarihinden (03.02.2014) itibaren ve 30,24 temerrüt faizi hesaplanabileceği, bu oranın 31.12.2016 tarihine kadar değişmediği, 01.01.2017 tarihinden itibaren değişen oranların uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
08.05.2018 tarihli bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 2.ek raporda, 1.ek rapor tekrar edilerek mirisin taksitli kredilere kefaleti bulunmadığı, sadece KMH kredisine kefaletinin bulunduğu müteveffa kefil … mirasçılarının sorumluluğunun İcra takip tarihi (03.02.2014) tarihi itibariyle toplam 65.343,82 TL olduğu belirtilmiştir.
19/08/2019 Bankacı Bilirkişi … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle, davalı mirasçıların; kefil …’ün ölümünden sonra kullandırıldığı bildirilen 40094 nolu BCH kredisinden ve 3 adet çek yaprağından sorumlu olmadıkları, ölen kefilin ölüm tarihinden önce kullandırılan kredilerden ise, imzasının bulunmadığı limit artırım sözleşmeleri kapsamında kullandırılmış olan kredilerden de sorumlu olmadığını, bu bağlamda kefil …’ün imzası bulunmayan sözleşmeler kapsamında kullandırıldığı belirlenen taksitli ticari kredilerden sorumlu olmadığını,bu durumda davalı mirasçıların KMH hesabının 10.000,00 TL’lik kısmı ile bu kısma isabet eden faiz ve ferilerinin ödenmesinden sorumlu olduğu, KMH kredisine TCMB tarafından belirlenen faiz oranlarının uygulanması gerektiği, dolayısıyla akdi faiz oranının aylık %2,02 (yıllık:%24,24) temerrüt faiz oranının aylık %2,52 (yıllık: %30,24) olarak saptandığı,davalı miraşçıların takip tarihinde temerrüde düşmüş olmaları dolayısıyla KMH hesabına en son faiz tahakkuk tarihinden takip tarihine kadar akdi faiz oranı üzerinden faiz hesaplandığı, bu nedenle takip tarihi bakiyesinin aynı zamanda asıl alacağa tekabül ettiği, davalı mirasçıların; 10.902,36 TL tutarındaki asıl alacağın takip tarihinden (03.02.2014) tahsil edileceği tarihe kadar %30,24 oranı üzerinden hesaplanacak temerrüt faizi ve bu faizin %5 BSMV’si ile birlikte ödenmesinden müştereken sorumlu oldukları belirtilmiştir.
28/11/2019 Bankacı Bilirkişi … tarafından düzenlenen bilirkişi ek raporunda özetle, davalı mirasçıların; ölen kefil …’ün ölümünden sonra kullandırıldığı bildirilen 40094 nolu BCH kredisinden ve 3 adet çek yaprağından sorumlu olmadıkları, ölen kefilin ölüm tarihinden önce kullandırılan kredilerden ise, imzasının bulunmadığı limit artırım sözleşmeleri kapsamında kullandırılmış olan kredilerden de sorumlu olmadığı, bu bağlamda kefil …’ün imzası bulunmayan sözleşmeler kapsamında kullandırıldığı belirlenen taksitli ticari kredilerden sorumlu olmadığı, davalıların KMH hesabının 16.07.2012 tarihinde arttırılan 50.000,00 TL limit tutarından da sorumlu oldukları ve kefalet limitinin 165.000,00 TL olması karşısında, davalı mirasçıların kat tarihi itibariyle 62.630,04 TL olarak belirlenen kat bakiyesine, davalıların takip tarihinde temerrüde düşmüş olmaları dolayısıyla, kat tarihinden takip tarihine kadar hesaplanacak akdi faiz ve ferilerinin ödenmesinden sorumlu oldukları, KMH kredisi faiz oranlarının TCMB tarafından belirlenerek ilan edildiği, dolayısıyla davacı vekilinin faiz konusundaki itirazlarının yasa ve tebliğ hükümlerine uygun olmadığı, Merkez Bankasınca belirlenen ve somut olayımızda uygulanması gereken akdi faiz oranının aylık %2,02 (yıllık:%24,24) temerrüt faiz oranının aylık %2,52 (yıllık: %30,24) olarak saptandığı, davalı mirasçıların takip tarihinde temerrüde düşmüş olmaları dolayısıyla KMH hesabına en son faiz tahakkuk tarihinden takip tarihine kadar akdi faiz oranı üzerinden faiz hesaplandığı, bu nedenle takip tarihi bakiyesinin aynı zamanda asıl alacağa tekabül ettiği, sonuç itibarı ile davalı mirasçıların; davacı Bankaya takip tarihi itibariyle 65.425,71 TL borçlu oldukları, işbu borca takip tarihinden (03.02.2014) tahsil edileceği tarihe kadar %30,24 oranı üzerinden temerrüt faizi ve bu faizin %5 BSMV’sinin istenebileceği belirtilmiştir.
21/10/2020 tarihli 2 bankacı ve 1 hesapçı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle, takibe konu kredilerden; 3004007 nolu taksitli ticari kredi 27.03.2012 tarihinde, 304935 nolu taksitli ticari kredi 05.04.2012 tarihinde, 317551 nolu taksitli ticari kredi 04.10.2012 tarihinde,40094 nolu taksitli ticari kredi 28.02.2013 tarihinde, Müteveffa …’ün kefaletinin bulunmadığını, 27.03.2012 ve 05.04.2012 tarihli kredi sözleşmelerine istinaden kullandırıldığını, yanısıra takip talebine konu çek kredisinden kaynaklanan alacağın ait olduğu 3314096 nolu çek yaprağı ile, depo talebine konu edilen 3314098 ve 3314099 nolu çek yaprakları, Müteveffa …’ün ölüm tarihinden sonra olmak üzere 31.01.2013 tarihinde verildiğini, … mirasçıları davalıların, murisleri …’ün kefaletinin olmadığı sözleşmelere istinaden kullandırılanı takibe konu 3004007, 304935, 317551 ve 40094 nolu taksitli ticari krediler ile …’ün ölümünden sonra verilmiş olan çek yapraklarından kaynaklı nakdi ve gayrinakdi risklerden sorumlu tutulamayacakları sonucuna varıldığını, hukuki takdirinin Mahkemeye ait olduğunu, ölümün vuku bulduğu tarihte mevcut KMH riskinden takibe intikal etmiş bir tutar bulunmadığı ve belirtilen krediye ait takip tarihli borç miktarı ölüm tarihinden sonraki kullandırımlardan kaynaklandığı için, … varisi davalıların KMH riskinden kaynaklı takip borcundan sorumlu tutulamayacağı sonucuna varıldığı, hukuki takdirinin mahkemeye ait olduğunu, mahkemece yapılacak hukuki değerlendirmede, bu husustaki heyet görüşlerine itibar edilmemesi halinde, davacının, takip tarihine göre davalılardan talep edebileceği tutarın 59.825,98 TL olduğu ve bu tutara takip tarihinden itibaren %30,24 oranında işleyecek faiz talep edilebileceğini belirtilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında davacı banka ile dava dışı şirket arasında 13.04.2010 tarihinde 40.000,00 TL limitli,19.08.2010 tarihinde 20.000,00 TL limitli, 20.04.2011 tarihinde 105.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, davalılar murisi …’ün sözleşmelerde müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı,27.03.2012 tarihli 50.000,00′ TL limitli ve 05.04.2012 tarihli 145.000,00 TL limitli Genel Kredi sözleşmelerinde ise davalıların murisi …’ün imzasının bulunmadığı davalılar murisinin 22/12/2012 tarihinde vefat ettiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı tarafından kredi hesabının kat edildiği, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalıların icra takibindeki borcun tamamına itiraz etmeleri üzerine işbu itirazın iptali davasının açıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, … mirasçıları davalıların, takibe konu 3004007, 304935, 317551 ve 40094 nolu taksitli ticari krediler ile çek yapraklarından kaynaklı nakdi ve gayrinakdi risklerden sorumlu olup olmadıkları borç var ise takip tarihi itibarıyla miktarı, davalıların icra takibine itirazlarının haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalıların kefil olan murisin kefalet imzasına yönelik itirazlarına yönelik ilk derece mahkemesince Jandarma Kriminal Labaratuvarından alınan 28.09.2015 tarihli raporda 20.04.2011 tarihli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesindeki … adına atılan imzanın …’ün eli ürünü olduğu tespit edilmiştir.
Dosya içeriğiyle davalılar murisinin hesap kat tarihi olan 04/12/2013 tarihinden önce, 22/12/2012 tarihinde öldüğü sabittir. Kefalet ise ölüm ile son bulur. Bir başka anlatımla kefilin ölüm tarihinden sonra kullandırılan kredilerden ve yapılan kredi harcamalarından sorumlu olduğu ileri sürülemeyecektir.
Temlik eden davacı vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde, kefalet ölüm ile son bulur. Bir başka anlatımla kefilin ölüm tarihinden sonra kullandırılan kredilerden kefilin sorumlu olduğu ileri sürülemeyecektir. Somut olayda,dava konusu uyuşmazlık borçlu ile banka arasında akdedilen kredi sözleşmesi, borçlu cari hesap şeklindeki rotatif krediden kaynaklandığı davacı bankanın 27.03.2012 tarihinde 50.000,00 TL tutarında ve 05.04.2012 tarihinde 145.000,00 TL tutarındaki sözleşmelerde dava dışı asıl borçlunun imzasının bulunduğu limit artışı yapılan sözleşmelerde davalılar murisi …’ün kefalet imzasının bulunmadığı davalıların, murisleri …’ün kefaletinin olmadığı sözleşmelere istinaden kullandırılan takibe konu 3004007, 304935, 317551 ve 40094 nolu taksitli ticari krediler ile …’ün ölümünden sonra verilmiş olan çek yapraklarından kaynaklı nakdi ve gayrinakdi risklerden sorumlu tutulamayacakları ayrıca |ölüm tarihinde mevcut KMH’dan takibe intikal etmiş bir tutarın bulunmadığı ve takibe esas borcun ölüm tarihinde sonraki kaynaklandığı bu nedenle davalıların KMH’dan da sorumlu tutulamayacağı kabul edilerek ilk derece mahkemesince davalıların icra takibine itirazlarının haklı olduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 2.817,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.544,94 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.28/09/2023
Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
uBu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.