Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/92 E. 2022/1356 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/92 Esas 2022/1356 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/92
KARAR NO : 2022/1356

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/11/2020
NUMARASI : 2018/610 Esas 2020/578 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/08/2018

KARAR TARİHİ : 02/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/11/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı … şirketi arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, dava dışı … … A.Ş’nin sözleşmede müteselsil kefil olduğunu, borcun zamanında ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan icra takibine borçluların itiraz ettiklerini, bankanın alacağını tahsil edemediğini, dava dışı başka bir banka tarafından davalı … A.Ş ile dava dışı kefil … şirketi hakkında iflas yolu ile başlatılan takibe itiraz edilmesi üzerine iflas davası açıldığını, davanın derdest olduğunu, davalı … şirketinin inşaat piyasasında bilinen … markasını davalı … şirketine alacaklılarından mal kaçırmak için devrettiğini, tasarrufun iptali için açılan davanın derdest olduğunu, … şirketinin kurucu ortaklarından … ve davalı …’ın kardeş olduklarını, anılan şahısların başka ortaklarında katılımı ile başka firma adları altında da ticari hayatlarına devam ettikleri davalı … şirketinin tek kurucu ortağı olan …’ın …’ın kızı olduğunu, şirketin kuruluşundan kısa süre sonra bu şahsın hisselerini ve şirketi temsil yetkisini amcası olan …’a devrettiğini, açıklanan akrabalık ilişkileri dikkate alındığında davalı şirketler arasında organik bağı bulunduğunu, tüzel kişilik perdesinin aralanması gerektiğini, davalı gerçek kişilerin davalı şirket ortakları olduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000,00 TL’nin temerrüt faizi ve BSMV’si ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; derdest dava bulunduğunu, müvekkilleri arasında marka satış ve devrine ilişkin bir tasarruf işlemi olmadığını, markanın müvekkili … A.Ş. adına tescil ve korumasının devam ettiğini, müvekkili … A.Ş.’nin de aynı markayı aynı nice sınıfları için tescil ettirmesine muvafakat edildiğini, müvekkili … A.Ş.’nin mal varlığında bir azalmaya yol açmaya muvafakat işlemi nedeniyle davacının zarara uğratılmasının mümkün olmadığını, perdenin aralanması teorisine dayanılarak ortaklara gidilemeyeceğini, iki ayrı şirketin ortakları arasında akrabalık ilişkisi olmasının organik bağı varlığı için yeterli olmadığını, organik bağ teorisinin tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinden farklı bir kuram olduğunu, alacaklının şirket ortağına gidebilmesine izin vermeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için hileye başvurma, dürüstlük kuralına aykırı davranma, hakkın açıkça kötüye kullanıldığının somut olarak ispatı gerekmekte olup, olayda “…” markasının davalı … … A.Ş. tarafından davalı … … A.Ş.’ye satış ve devrinin söz konusu olmadığı, davalı … A.Ş.’de tescilinin devam ettiği, marka üzerinde sınırlı bir süre kullanım hakkı verildiği, bu hususun davalı … A.Ş.’nin mal varlığında bir azalmaya yol açıp, davalı … A.Ş.’nin mal varlığında artışa sebep olduğunun kanıtlanamadığı, davacıdan mal kaçırılması durumunun ispatlanamadığı, ticari kayıtlar itibariyle de marka devri yoluyla davalı … şirketinin devamı niteliğinde davalı … şirketinin işler yaptığının tespit edilemediği, tüzel kişilik perdesinin aralanarak borçtan borçlu şirket dışında davalı … şirketinin ve ortakların sorumlu tutulmasına ilişkin kanaat oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş.’nin kurucu ortaklarından … ve …’ın kardeş olduklarını, davalı … A.Ş.’nin ise …’ın tek ortaklığıyla davalı … A.Ş.’nin faaliyet alanlarında çalışmak üzere kurulduğunu, şirket ortağının …’ın kızı olduğunu, davalı … A.Ş.’nin kuruluşundan kısa bir süre sonra …’ın hisselerini ve şirketi temsil yetkisini amcası …’a devrettiğini, akrabalık ilişkileri dikkate alındığında davalı şirketler arasında organik bağın açıkça görüleceğini, organik bağın temelinin tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi, hakkın kötüye kullanılması yasağı ve dürüstlük kuralı ilkesi olduğunu, davalı şirketler arasında organik bağın bulunduğunun şirket yöneticisi ve ortakları arasındaki akrabalık ilişkileriyle açıkça ortaya konulduğunu, şirketler arasındaki tüzel kişilik perdesinin de bu nedenle aralanarak yakın akrabaların birlikte kurduğu iki şirket adı altında ticari faaliyetlerinin sürdürdüğü açık olduğundan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı gereği yönetim kurulu üyelerinin şirketin borçlarından da sorumlu olduklarının kabul edilmesi gerektiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, gerekçede kanıtlanamadığı belirtilen hususların uzman bilirkişi tarafından incelenmesi gerektiğini, davanın marka devrinin ortaya çıkardığı zararın tazmini davası olmayıp, marka devride göz önünde bulundurularak taraflarınca ve bilirkişi tarafından tespit edilen diğer faktörler bir arada değerlendirilip, tüzel kişilik perdesinin aralanması, ortakların bu perde ardında ticari faaliyetlerini sürdürmesi sebebiyle tüzel kişi üzerinden girdikleri borçlarını ödemesi, borçtan sorumlu olduğunun kabulü davası olduğunu, inşaat piyasasında yıllardır davalı … A.Ş. tarafından kullanılan ve tanınan “…” markasının davalı … A.Ş. adındaki başka bir firma tarafından kullanılması için muvafakat verilmesinin başlı başına alacaklılar için zarar doğuran bir işlem olduğunu, bu işlemin neden olduğu başka bir zararın tespitine gerek bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tüzel kişilik perdesi aralanarak tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Yargılama aşamasında hukukçu iki kişilik bilirkişi heyetinden alınan 28/09/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporu, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/908 Esas 2018/459 Karar sayılı karar sureti, Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/295 Esas sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti, davalı … A.Ş. Ve … A.Ş.’nin ticaret sicil kayıtları, marke tescil belgesi, genel kredi sözleşmesi suretleri, hesap kat ihtarnamesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Davacı ile davalı … A.Ş. arasında 10/07/2012 tarihli 10.000.000,00 TL limitli, 15/09/2015 tarihli 17.000.000,00 Usd limitli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, sözleşmelerde diğer davalıların herhangi bir sıfatvla imzalarının yer almadığı, dava dışı … A.Ş.’nin müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı, davalı … A.Ş. ve dava dışı kefil … A.Ş.’ye 15/07/2016 tarihli hesap kat ihtarnamesini göndererek toplam 31.892.985,19 TL alacağın 5 gün içinde ödenmesini talep etmiştir.
Marka tescil belgesiyle davalı … A.Ş. Adına 03/02/2017 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle “…” markasının 13/11/2017 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalı … A.Ş.’nin ticaret sicil kaydından şirketin tek ortağının davalı … olduğu, davalı … A.Ş.’nin ticaret sicil kaydından şirketin tek ortağının davalı … olduğu görülmüştür.
Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/295 Esas sayılı dosyası ile davacı banka tarafından davalılar … A.Ş. ve … A.Ş. aleyhine “…” markasının devrine ilişkin tasarrufun iptali talebiyle 20/06/2018 tarihinde dava açıldığı, davanın halen derdest bulunduğu anlaşılmıştır.
Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/908 Esas 2018/459 Karar sayılı kararıyla, davacı banka tarafından davalı … A.Ş. ve dava dışı … A.Ş. aleyhine genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaliyle açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, işbu davanın tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi esas alınarak tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla açılmış bir alacak davası olduğunu, aynı alacağa ilişkin Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan itirazın iptali davası ile işbu davada farklı hukuki sebeplere dayanıldığını bildirmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti raporunda davalı … A.Ş.’nin şirket ortağının tüm hisselerini …’dan devraldığı, davalı … A.Ş. Şirket ortağının tüm hisselerini …’dan devraldığı, davalı şirket ünvanları ve faaliyet alanlarının benzediği, aynı markayı kullandıkları, davalı … A.Ş.’nin bedel olmadan diğer davalının aynı markayı kullanmasına muvafakat ettiği, tarafların ticari kayıtlarının incelendiği, davalı … A.Ş.’nin ticari faaliyetlerinin 2016 yılına kıyasla 2017 yılında ciddi şekilde düşüş yaptığı, şirketin öz kaynaklarının (-) düştüğü, 2018 yılında da aynı şekilde olduğu, 2019 yılında çok düşük seviyede bulunduğu, davalı … A.Ş.’nin ise mali yapısının (-) olduğu, davalı … A.Ş.’nin devamı niteliğinde işler yaptığından bahsetmenin mümkün olmadığı, buna dair bir bulguya rastlanmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan davalı … A.Ş. ile akdedilen genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş.’nin ortakları arasında akrabalık ilişkisi olduğunu, şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, davalı şirketlerin aynı markayı kullandıklarını, davalı … A.Ş.’nin bankaya olan kredi borcundan davalı … A.Ş. ile davalı şirket ortaklarının asıl borçlu olan davalı … A.Ş. ile birlikte sorumlu olduklarını iddia etmiştir. Davalı yan ise, davalı şirketler arasında organik bağ bulunmadığını, borçtan sorumlu olmadıklarını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı ile davalı … A.Ş. arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı tarafından kredi hesabının kat edildiği, diğer davalıların kredi sözleşmelerinde herhangi bir sıfatla imzalarının olmadığı, davalı …’ın davalı … A.Ş.’nin diğer davalı …’in ise davalı … A.Ş.’nin tek ortağı olduğu hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalı şirketler arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesinin uygulanıp uygulanamayacağı, davacının davalı … A.Ş.’den olan ve genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağını davalılardan talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; davacı yan aşamalarda davalı şirket ortakları arasında akrabalık ilişkisi bulunduğunu, davalı … A.Ş.’nin markasını diğer davalı şirkete bedelsiz olarak kullandırdığını, şirketler arasında organik bağ bulunduğunu iddia etmiştir. İddianın ileri sürülüş şekli karşısında ispat külfeti davacı üzerinde olup, davacı hile, dürüstlük kuralına aykırı davranılıp hakkın açıkça kötüye kullanıldığını, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması gerektiği iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür.
Davacı tarafından … markasının davalı … A.Ş. tarafından davalı … A.Ş.’ye kullanımının süreyle sınırlı olmak üzere devrine ilişkin açılan tasarrufun iptali davası derdesttir. Davacı yan, işbu davada tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesine dayanmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davalı şirketlerin yıllar içerisinde öz kaynaklarının (-) düştüğü, davalı … A.Ş.’nin davalı … A.Ş.’nin devamı niteliğinde işler yaptığından bahsetmenin mümkün olmadığı, buna dair bir bulguya rastlanmadığı tespit edilmiştir.
Dosyada toplanan deliller karşısında, ticari kayıtlar itibarıyla da markanın kullanım hakkının devri yoluyla davalı … A.Ş.’nin davalı … A.Ş.’nin devamı niteliğinde işler yaptığı ispatlanamamıştır.
Davalı … A.Ş.’nin tek ortağı olan davalı … şirket hisselerinin tamamını dava dışı …’dan devralmıştır. Davalı … A.Ş.’nin tek ortağı olan davalı … ise şirket hisselerinin tamamını dava dışı …’dan devralmıştır. Davalı … ile diğer davalı gerçek kişiye hisselerini devreden dava dışı … kardeş, dava dışı … ise dava dışı …’ın kızıdır. Şirketlerin eski ve bir kısım yeni ortakları arasında akrabalık ilişkisi bulunmaktadır. Salt akrabalık ilişkisi bulunması davalı şirketler arasında, şirket işleyişleri konusunda organik bağ bulunduğu sonucunu doğurmayacaktır.
Hal böyle olunca, mahkeme davacının tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için hileye başvurma, dürüstlük kuralına aykırı davranma, hakkın açıkça kötüye kullanıldığını somut olarak ispatlayamadığı, davacıdan mal kaçırıldığına ilişkin bilgi ve belge sunulmadığı, ticari kayıtlar itibarıyla da davacının iddiasını ispatlayamadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı bankadan alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/11/2022

Başkan – Üye – Üye Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.