Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/874 E. 2021/906 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2021
NUMARASI ….
DAVA : İtirazın İptali (Hisse Devrinden Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Hacze İtiraz
DAVA TARİHİ : 26/09/2019
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2021

Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itiraz istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati hacze itirazın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati hacze itiraz eden tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati haciz isteyen davacı vekili 03/07/2019 tarihli dilekçesi ile; hakkında ihtiyati haciz talep edilen borçlu ile arasında 06.01.2014 tarihli ticari işletmenin devri sözleşmesi olduğunu ve bu nedenle 50.000,00 € müvekkilinin alacaklı olduğunu, sözleşmenin … resmi makamlar huzurunda yapıldığını, şirketin devrinin ise … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ticaret siciline kayıt işlemi ile tamamlandığını ve borcun muaccel hale geldiğini, satış bedelinin ödenmediğini, şirketin ise borçlu tarafından daha sonra başkasına devredildiğini, borçlunun mal kaçırma gayesi içinde hareket ettiğini ileri sürerek, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçünçü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; 05/07/2019 tarihinde İİK’nun 257 maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı verilmiştir.
İhtiyati hacze itiraz eden vekili dilekçesinde özetle; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından hükmedilen ihtiyati haciz kararı bakımından kararı veren mahkemenin yetkisiz olduğunu, davalının ve davacının yerleşim yerinin de mutad meskeninin de …/…’ olduğunu, taraflar arasında bir sözleşme mevcut olup, sözleşmenin ifa yerinin de davacının yerleşim yeri olduğunu, buna göre Türk mahkemelerinin ihtiyati haciz bakımından yetkili olmadığını, talep edilen ve ödenmediği iddia edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, borcun ifa edilmiş olduğunu, ihtiyati haciz kararı verildikten sonra ihtiyati haciz kararının devamını, kaldırılmasını ya da değiştirilmesine ilişkin karar verme görev ve yetkisi uyuşmazlığın incelendiği esas mahkemeye ait olduğunu belirterek ihtiyati hacze itiraz etmiştir.
Mahkemece 26/04/2021 tarihli ara karar ile, yabancılık unsuru taşıyan söz konusu ihtiyati haciz talebinde mahkemenin yetkisinin … m. 40 atfıyla İİK m. 50 ve bu hükmün de yaptığı atıfla 6100 s. HMK m. 5-19’a göre tayin edileceğinin anlaşıldığı, dosya kapsamına göre davalının Türkiye’de yerleşim yeri adres bilgisinin bulunduğu, ne var ki davalı tarafça bu yönde bir itiraz ileri sürülmeksizin genel olarak Türk mahkemelerinin yargı yetkisine itiraz edildiği, buna göre ihtiyati haciz verilmesinde Türk mahkemelerinin yargı yetkisinin bulunduğu gerekçesiyle borçlunun ihtiyati hacze itirazlarının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetkisiz mahkeme tarafından verilmiş olan ve şartları bulunmayan ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, müvekkilinin yerleşim yerinin de mutat meskeninde …’da olduğunu, somut olayda … ve HMK bakımından bir inceleme yapılması gerektiğini, İİK’nın 258 ve 50.maddelerinde HMK’ya yapılan atıf gereği yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğunu, borcun ifa edildiğini, mahkemece alınan teminatın yetersiz olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati hacze itirazın reddi kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Taraflar arasında … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdindeki ticaret siciline …. ticaret sicil sayısıyla kayıtlı ……..tarihli hisse devri sözleşmesinin Almanca metni ve Türkçe çevirisi ile apostil şerhi, … Asliye Hukuk Mahkemesi ticaret siciline kayıt belgesi Almanca metni ve Türkçe çevirisi, Ankara 23. İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı takip dosyası, davacı tarafından davalıya hitaplı 17/06/2014 tarihli ihtarnamenin ….. metni ve …… çevirisi vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
İhtiyati haciz talep eden alacaklı 06/01/2014 tarihli hisse devir sözleşmesi ve … Asliye Hukuk Mahkemesi ticaret siciline kayıt belgesine dayanarak 50.000,00 AVRO alacağın ödenmesini teminen karşı taraf borçlunun Türk vatandaşı olması ve Türkiye’de gayrimenkulleri bulunması nedeniyle ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş mahkemece 05/07/2019 tarihli karar ile ihtiyati haciz talep eden alacaklının ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, karşı taraf borçlunun yetkiye ve ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığına ilişkin itirazda bulunması üzerine 26/04/2021 tarihli ara karar ile ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiştir.
Karşı taraf borçlunun istinaf itirazları, ihtiyati haciz kararının yetkisiz mahkemede verildiğine, alacağın zamanaşımına uğradığına, borcun ödendiğine ve alınan teminat miktarının az olduğuna ilişkindir.
Türk Hukukunda, açılmış veya açılacak davaların amacını boşa çıkaracak hal ve şartların veya buna dönük gerçek yada muhtemel borçlu davranışlarının mevcudiyeti halinde, geçici nitelikte ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararları verilebilir. Bu kararlarla, davacının -ileride davayı kazandığında- amacına ulaşabilmesi temin edilmiş olur. Bu cümleden olarak, verilen tedbir kararları ile dava sonuna kadar davalının mal ve alacaklarının üçüncü kişiye devredilmesi veya bir başka ülkeye götürülmesi ya da paraya çevrilmesi önlenir. Yine bu amaçla, dava konusu mallar geçici olarak muhafaza altına alınabilir yada satılarak paraya çevrilebilir. Böylece muayyen bir süre sonra mahkemece esas hakkında karar verildiğinde, kararın icrasına konu teşkil edecek mal ve alacaklar korunmuş olur. Aksi halde, dava sonunda alınan karar pratik bir değer taşımaz.
Yabancılık unsuru taşıyan davalarda da çok defa, yabancı devlet mahkemelerinde veya tahkim mahkemelerinde açılan davaların neticesini teminat altına alabilmek bakımından, davalının mal ve alacaklarını elden çıkarmasına, başka yargı alanlarına götürmesine veya başkasına devretmesini engellemek amacıyla ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararlarına ihtiyaç duyulur. Bununla birlikte, bu tür uyuşmazlıklarda esas davanın görüldüğü (veya görüleceği) devlet mahkemesinin veya tahkim mahkemesinin faaliyette bulunduğu yer ile ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararının icra edileceği yerin farklı ülkelerde bulunması da sık rastlanan bir olgudur. İşte bu tür hallerde, ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararları bakımından muhtelif tereddütler oluşabilmektedir.
Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yer tayin eder (5718 sayılı … madde 40). Bu itibarla, yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklara ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı vermeye yetkili Türk Mahkemeleri, iç hukuktaki yer itibariyle yetki kuralına göre tayin olunur. İhtilafın yabancı unsurlu olması Türk Mahkemelerinin ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararları verebilmeleri bakımından farklılık yaratmaz.
Türk hukukunda ihtiyati haciz kararı verme yetkisi, ihtiyati haciz talebinin dayanağını teşkil eden alacak ile ilgili olarak HMK’daki yer itibariyle yetkili mahkemelere aittir (İİK madde 50). Bu yetki kuralı, yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda ihtiyati haciz talepleri bakımından Türk mahkemelerini milletlerarası yetkisini de tayin etmektedir (… 5718 madde 40) (Milletlerarası ….
Hukukumuzda ihtiyati haciz müessesesi İİK’nın 257-266 maddeleri arasında düzenlenmiş olup, medenî usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi bir geçici hukuki koruma önlemidir (Üstündağ, S. : İhtiyati Tedbirler, İstanbul 1981, s. 1.) Türk hukuku açısından etkin hukukî himayenin sağlanmasının hukuk devletinin bir gereği ve dolayısıyla Anayasa’nın bir emri olduğunu kabul etmek gerekir. Her ne kadar yürütmenin durdurulmasında (1982 Anayasası m.125,V) olduğu gibi Anayasada doğrudan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kurumlarının düzenlenmesini emreden açık bir hüküm yoksa da Anayasanın 2’nci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin, kanun koyucuya, bireylere etkin hukukî himaye sağlama ödevini vermiş olduğu kuşkusuzdur. İhtiyati haciz açısından soruna bakıldığında, takip borçlusu, mallarını kaçırarak haksız çıkacağını tahmin ettiği bir takibin sonuçlarından kurtulabilir. İşte buna engel olmak, elde edilen hakkın aynen gerçekleştirilmesini sağlamak hukuk düzeninin görevidir. Geçici hukukî koruma önlemleri toplumsal barışın sağlanması açısından da önem taşımaktadır. Yabancılık unsuru taşıyan milletlerarası sözleşmelerde de bu anlayışın, yerel hukukî korumanın gerektirdiği hâllerde geçerli olacağı şüphesizdir. Adaletin ve toplumsal barışın menfaati doğrultusunda alınacak geçici hukukî koruma önlemleri, vatandaşlık ayrımı yapılmaksızın herkese eşit şekilde uygulanmalıdır. Yetki sözleşmesi ile Türk Mahkemelerinin esas davadaki yetkisinin kaldırılmış olması Türk mahkemesinin geçici hukukî himaye tedbiri olan ihtiyati haciz kararı vermesine engel değildir. Aksi bir görüşün kabulü hâlinde yabancıların etkin hukukî korumadan yoksun kalmaları gibi kabul edilmesi mümkün olmayan bir sonuç doğar. Şahıs veya malvarlığı tehdit edilen kişilerin hukukî korumadan yararlanmamaları medeni milletlerin temel hukuk anlayışlarına aykırıdır. Toplum hayatının temel kuralları ve yabancıların haklarına saygı, esas davada yetkisiz olsalar bile geçici hukukî koruma tedbirleri söz konusu olduğunda mahkemeleri bu konuda yetkili kılmaktadır (İhtiyati tedbirlere ilişkin benzer açıklamalar için bkz. Ekşi, N.: Türk Mahkemelerinin Milletlerarası Yetkisi, İstanbul 2000, s.229). 1982 Anayasasının 2’nci maddesindeki “hukuk devleti” ilkesi ile güvence altına alınan, “bireylere etkin hukukî güvenlik sağlanması” esası, lex fori’nin aradığı belli şartların gerçekleşmesi hâlinde esas davada yetkili olmayan Türk Mahkemesi tarafından da dikkate alınmak zorundadır (İhtiyati tedbirlere ilişkin benzer açıklamalar için bkz. …,…..
Nitekim Yargıtay’ın birçok kararında Türk mahkemelerinin, yabancı mahkemelerdeki davaların sonuçlarını teminat altına almak üzere ihtiyati haciz kararı verebileceği açıkça vurgulanmıştır (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12/06/2008 tarih,…. Karar sayılı, aynı tarihli … Karar sayılı, aynı tarihli ….Karar sayılı emsal ilamları). Ayrıca, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06/05/1998 tarih …. Karar sayılı ilamında “… Dava hukuksal nitelikte cebri icra hukukundan kaynaklanmaktadır. Diğer bir anlatımla, yetki itirazı, asliye hukuk mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararının …. İcra Müdürlüğü nezdinde uygulanması safhasına aittir. O nedenle, bu hukuki olgu sınırı içinde kalınarak uyuşmazlığın değerlendirmesi hukuksal bir gerektir. İhtiyati haciz kararının infazının hukuki sonuç ve hükümlerinin bir cebri icra olduğunda duraksama olmamalıdır. Cebri icra her devletin kendi ülke ve sınırları içerisinde haiz olduğu mutlak güç ve yetkilerindendir. Yine cebri icra devletin egemenlik ve hükümranlık haklarının kullanılmasının doğrudan bir sonucudur. O nedenle devletin nüfuz ve iktidarını simgeleyen bir hakimiyet tasarrufudur denilebilir. “Türk milleti egemenliğini Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eli ile kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle, hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz, hiçbir kimse ve organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” (Anayasa madde 6). Şu durum karşısında; Türk mahkemesinden alınan ihtiyati haciz kararına cebri icra yoluyla uygulanmasına dair yetki devletin kendi ülkesi üzerinde hakimiyet tasarruflarında bulunabilme iktidarının bir görünümü olduğundan münhasır (kesin) yetkilerindendir. Hal böyle olunca; davanın sadece belirtilen hukuki nitelik ve kapsamı içinde ve “kamu düzeni” ; “münhasır yetki” esaslarının etkisi altında değerlendirildiğinde hukuk mahkemesinin ülke içi etkisinin ve ona bağlı olarak milletlerarası yetkisinin varlığı kabulü kaçınılmazdır” denilmek suretiyle cebri icra hukuku alanına giren meselelerde bu hukukun niteliği gereği Türk mahkemelerinin daima münhasır yetkiyi haiz olduğu ve yabancı mahkeme yabancı mahkeme lehine yapılan yetki anlaşmalarının dahi bu alanda bir yetkiye sahip olmadığı açıkça ifade edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 05/06/2013 tarih, …. Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Hal böyle olunca; alacaklısı ve borçlusunun yabancı ülkede ikamet etmesi, talep konusu hisse devir sözleşmesinin yabancı ülkedeki noter tarafından düzenlenmiş olması ve hisseleri devredilen şirketin yabancı ülke ticaret siciline kayıtlı olması nedeniyle yabancılık unsuru taşıyan somut uyuşmazlıkta, …’un 40.maddesi atfı ile HMK’nın 14.maddesi gereğince davanın esasını görmeye yetkili olup olmadığına bakılmaksızın yukarıdaki açıklamalar ışığında, Türk mahkemelerinin ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili olduğu anlaşılmakla karşı taraf borçlu vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Karşı taraf borçlu vekilinin ihtiyati haciz kararı verilmesi şartlarının oluşmadığına ilişkin istinaf itirazları incelenmesinde;
İhtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nın 257. maddesi, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 258. maddesi gereğince alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermek mecburiyetindedir. Bir başka deyişle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2014 tarihli … karar sayılı içtihadı emsal niteliktedir).
İİK’nın 265. maddesinde; ihtiyati haciz kararına karşı itiraz usulü düzenlenmiş olup, düzenlemeye göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı 7 gün içinde mahkemeye itiraz edebilecektir.
Somut olayda; ihtiyati haciz talep eden alacaklı talebin dayanağı olarak … noterliğince düzenlenen ve esasen karşı taraf borçlunun da kabulünde olan 06/01/2014 tarihli hisse devir sözleşmesine, hisse devrinin gerçekleştiğine ilişkin ticaret sicili kayıt belgesine karşı taraf borçluya gönderilen 17/06/2014 tarihli ödeme talebini içerir ihtarnameye dayanmıştır. 06/01/2014 tarihli hisse devir sözleşmesi ile ihtiyati haciz talep eden …’ın tek ortak olduğu..,… şirketinin tüm hisselerinin toplam 50.000,00 Euro karşılığında karşı taraf …’e devredildiği ve devir hususunun şirketin kayıtlı bulunduğu ticaret siciline işlendiği, böylelikle devrin gerçekleşmesi nedeniyle alacağın muaccel hale geldiği, dosya kapsamında alacağın rehinle temin edildiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi karşı taraf borçlunun teminatın miktarına, alacağın zamanaşımına uğradığına ve ödendiğine ilişkin istinaf itirazları İİK’nın 265.maddesinde sayılan sebeplerden olmadığından karşı taraf borçlu vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1).b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında ihtiyati hacze itiraz eden borçlular tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/07/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.