Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/864 E. 2022/182 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2021
NUMARASI ……
DAVA : Genel Kurul Kararlarının İptali
DAVA TARİHİ : 26/12/2013
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2022

Taraflar arasındaki genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Sicil Gazetesinin 02/07/2013 gün ve … sayısında yayınlanan ve genel kurulda görüşüldüğü belirtilen yönetim kurulu üyesi sayısının değiştirilmesine dair ana sözleşme değişikliği için yeterli nisabın oluşmadığından kararın geçersiz olduğunu, 27/09/2013 tarihli genel kurul toplantısına … … 05/08/2013 tarihinde pay edinimiyle ilgili toplantıya katılmış ise de; bu şahsın dava dışı … tarafından muvazalı bir şekilde …’e devredilen payları devralmak suretiyle şirket ortağı olduğunu, 20/08/2013 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında TTK’nun 420.maddesine dayalı bilgi istendiğini, cevabi ihtarname ile bazı sorulara cevap verildiğini, 27/09/2013 tarihli genel kurul toplantısında hangi konuların cevapsız kaldığı dilekçe ve ayrıca yazılarak tutanağa geçirildiğini, şirket yönetiminin yetersiz de olsa cevap verildiği savunmasına itibar edilmeyerek cevapsız konularla ilgili raporların ve ibraların oylanmaması gerekirken oylandığını, açıklığa kavuşturulmayan hususlar için TTK’nun 438.maddesine dayalı özel denetim yapılması talebinin yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, …’nin üyeliğinin geçerli bir yönetim kurulu tarafından kabul edilmediğinden yönetim kurulunda nisaplar sağlanmadığını ve davacının istifasına dair sahte işlemlere dayalı bu şahsın yöneticilik görevinin tasdik kararının yerinde olmadığını, şirketin Haziran ve Ağustos aylarında yapılan genel kurullarda alınan kararların iptali ve butlanı istemi ile davacının istifasının ve bir başkasının yönetime ve üyeliğe kabulüne dair yönetim kurulu kararlarının batıl olduğuna dair açılan davalarda ve davacının güveni kötüye kullanma suçuyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan müracaatla ileri sürülen ve şirketin ortaklığının ve yönetiminin oluşumuna ilişkin hususlarda dayanılan delillere bu davada da dayanıldığını belirterek 27/09/2013 tarihli genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun, geçersizliğinin tespitine, yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılığın tespiti ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, toplantıya çağrının çağırma usulü ve nisap kararlarının TTK’ya uygun bir şekilde yapıldığını, davacının sorulan sorulara cevap verilmediği yönündeki iddialarının yerinde olmadığını, alınan kararların hissedarların hiçbirinin durumunu kötüleştirmediği gibi iyi niyet kurallarına aykırı bir karar alınmadığını, davacının dava açılması mümkün olmayan ertelenen genel kurullar aleyhine dahi dava açıp, sahibi olduğunu iddia ettiği ve üzerinde mülkiyet iddiasıyla üç ayrı tedbir kararı bulunan tartışmalı on pay ile kötüniyetle şirketi işlemez hale getirme çabası içinde olduğunu, davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini daha sonra ise istifa dilekçesinin sahte olduğu iddiasıyla yönetim kurulu başkanı … ile üyeler … ve … hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunun kovuşturmaya yer olmadığı ile sonuçlandığını, şirket hissedarları arasında bir çok dava olduğunu, Ankara 2. Asliye … Mahkemesi’nin 2013/175 esas sayılı dosyası ile aynı dosya ile birleşen davalarda davacıya ait bulunan payların davacıya ait olmadığı yönünde dava açıldığını, davacının kötüniyetli hareket ettiğini belirterek haksız davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre davacı olağanüstü genel kurulda alınan kararların butlanının tespiti ile geçersizliğini, alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan iptalini talep etmiş ise de; davacının hissedar olması sebebiyle iş bu davayı açabileceği, belirtilen sebeplerle olağanüstü genel kurulda alınan kararların butlan nedeniyle geçersiz olmadığı, alınan tüm kararların da kanuna, ana sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı kanaatine varılmakla açılan davanın bu nedenlerle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Öncelikle, şirket yönetiminin oluşma süreci batıl olduğunda yönetim daha sonraki bütün kararları batıl olacağından butlana ilişkin iddialarının incelenmesi ve bu konudaki dava sonucunun beklenmesi gerektiğini,
Şirket yönetiminin önceki genel kurulda sordukları bazı hususlara hiçbir cevap vermediğini, bu durumda yetersiz cevap verilmesinin değil hiç cevap verilmemesinin söz konusu olup, soruların cevaplanması sürecinin işletilmesi ve bu nedenle bilanço ve bağlı hususların görüşülmesinin yeniden ertelenmesi gerektiğini,
Özel denetim yapılmasına ilişkin taleplerinin yöntemine uygun bir şekilde ileri sürülmüş olmasına rağmen bu konuda görüşme ve oylama yapılmadığını, bu hususu görüşülüp oylanmadan bilanço ve bilançoya bağlı hususların görüşülerek oylanması doğru olmadığını,
…’nin, müvekkilinin sözde yönetim kurulu üyeliğinden istifası ile birlikte alınan yönetim kurulu kararıyla şirkete üye yapıldığını, oysa şirkete üyeliği için yönetim kurulu kararı gerektiği kabul edildiğine göre ancak müvekkilinin katılımı ile oluşacak yönetim kurulu tarafından üyeliğe kabul edilebileceğini,
Davalı şirket yönetim kurulu başkanının daha doğrusu tek yöneticisi …’nin şirkette sadece 1 payı kalmış gözüktüğünü, geçmişe dönük kararlarla hamiline yazılı senetler çıkartılarak bu payların neredeyse her genel kurulda bir başkasına devredilmiş gözüktüğünü ve fakat gözüken bu hususların muvazaalı ve muhtemelen paylar zaten kendisinde olduğu için anılan kişi tek payla şirkette halen ve yüksek maaşla yönetici seçildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların tümü ile iptali ve/veya butlanına yöneliktir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 2. Asliye … Mahkemesi’nin 2013/175 Esas, 2018/440 karar sayılı ana davada …’un vekili vasıtasıyla … ile … aleyhine açtığı dava ile müvekkiline ait olmakla birlikte davalılara intikal etmiş gibi gösterilen %75 hissenin müvekkiline aidiyetinin tespit edilmesine, davalılar adına gösterilen kayıtların terkini ve davacı adına şirket pay defterine işlenmesini, payların iade edilmesinin mümkün olmaması halinde dava tarihindeki rayiç bedellerinin faizi ile birlikte davalılardan tahsil edilmesini, birleşen Ankara 2. Asliye … Mahkemesinin 2011/199 esas sayılı dosyasında, yine … vekili tarafından şirket aleyhine aynı iddialarla, birleşen Ankara 1. Asliye … Mahkemesi’nin 2012/690 esas sayılı dosyasında, yine davacı … vekili tarafından …, … aleyhine açtığı dava ile davalılar adına görünen hisse devirlerinin terkin edilerek müvekkili adına şirket pay defterine işlenmesine, bunun mümkün olmaması halinde rayiç değerinin tespit edilerek bedelinin tahsilini, birleşen Ankara 1. Asliye … Mahkemesi’nin 2010/487 Esas sayılı dosyasında davacı … vekilinin davalı … hakkında açmış olduğu dava ile haksız pay devrinin hükümsüz sayılmasına, payların iadesinin mümkün olmaması halinde dava tarihindeki rayiç bedellerinin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, birleşen Ankara 8. Asliye … Mahkemesi’nin 2013/664 esas sayılı dosyasında davacı …’un … aleyhine açmış olduğu dava ile davalıya yapılan şirket hisse devirlerinin iptali ile kendi adına pay defterine kaydedilmesini, birleşen Ankara 10. Asliye … Mahkemesi’nin 2013/598 esas sayılı dosyasında davacı … tarafından …, …, … ve şirket aleyhine açılan dava ile davalı şirkete ait payların %85’nin müvekkiline ait olduğunun tespitini, birleşen Ankara 9. Asliye … Mahkemesi’nin 2012/273 esas sayılı dosyasında davacı … vekili tarafından … ile şirket aleyhine açılan dava ile davalı …’ye genel kuruldan sonra iade edilmek üzere hisselerin devredildiği, fakat bu hisselerin tekrar iade edilmediği belirtilerek bu payların devrinin terkini ile müvekkiline iadesini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 30/05/2018 tarihinde 2018/440 karar numarası ile asıl davanın … yönünden kısmen kabulü ile … … ve … Anonim Şirketindeki 4.000 adet hissenin kabul nedeniyle iptali ile davacının mirasçıları adına miras payları oranında tesçiline, diğer davalı hakkında açılan davanın reddine, birleşen Ankara 9. Asliye … Mahkemesi’nin 2012/273 Esas sayılı dosyasında … hakkındaki davanın kabulüne, birleşen diğer davaların ise reddine karar verilmiş, verilen bu kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2018/2302 Esas, 2019/264 karar nolu dosyası ile asıl dava ile bu dava dosyası ile birleştirilen Ankara 9. Asliye … Mahkemesi’nin 2012/273 esas sayılı dosyası ve birleşen Ankara 10. Asliye … Mahkemesi’nin 2013/598 esas sayılı dosyaları yönünden verilen kararın kaldırılmasına karar verilmiş, iş bu kararın mahkemeye gönderilmesi üzerine mahkemenin 2019/207 esasına kaydı yapılarak yeniden yargılama yapılmış, mahkemenin 18/09/2019 tarih ve 2019/769 sayılı kararı ile asıl davada … hakkında açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın ise 02/11/2010 tarihli davalının dilekçesi gözönünde bulundurularak 4.000 adet … adına olan hissenin iptali ile davacı mirasçıları adına payları oranında tesçiline, birleşen Ankara 10. Asliye … Mahkemesi’nin 2013/598 esas sayılı dosyada görülen davanın reddine, birleşen 9. Asliye … Mahkemesi’nin 2012/273 esas sayılı dosyasında davalı …’nin şirkette sahibi olduğu 1 adet hisse payının iptal edilerek … adına tesçiline, kalan paylar yönünden tazminat davası açmakta muhtariyetine karar verilmiş, verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2019/1930 esas, 2020/497 karar, 05/06/2020 tarihli ilamı ile asıl dava yönünden istinaf başvurusunun reddine, birleşen 10. Asliye … Mahkemesi dosyası yönünden yapılan istinaf başvurusunun reddine, birleşen 9. Asliye … Mahkemesi dosyası yönünden istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, iş bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/6708 esas, 2020/5939 karar sayılı ilamı ile asıl dava ile birleşen 10. Asliye … Mahkemesi’nin 2013/598 esas sayılı dosya yönünden yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, birleşen Ankara 9. Asliye … Mahkemesi’nin 2012/273 esas sayılı dosya yönünden hüküm bozulmuş, Dairemizin 2021/72 Esas 2021/492 Karar sayılı ilamı ile asıl dava ve birleşen Ankara 10. Asliye … Mahkemesi’nin 2013/598 Esas sayılı dosyaları yönünden tarafların temyiz başvurusu üzerine söz konusu kararların Yargıtay 11. Hukuk Dairesince onanması üzerine bu davalar yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, birleşen Ankara 9. Asliye … Mahkemesinin 2012/273 Esas 2013/581 Karar dosyasında davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, birleşen Ankara 9. Asliye … Mahkemesinin 2012/273 Esas 2013/581 Karar sayılı dosyasında davalı … vekilinin ve davalı … … ve … A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile Ankara 2. Asliye … Mahkemesi’nin 18/09/2019 tarih ve 2019/207 Esas 2019/769 Karar sayılı kararının birleşen Ankara 9. Asliye … Mahkemesinin 2012/273 Esas 2013/581 Karar sayılı kararı yönünden kaldırılmasına, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı … … … Anonim Şirketi’nin 27/09/2013 tarihli 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yılı olağan genel kurul toplantısında; Gündemin 3.maddesinde; 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yılları yönetim kurulu faaliyet raporları ile bilanço gelir gider tablolarının görüşüldüğü, görüşme esnasında … vekili … ve … ile … vekilinin TTK’nın 438.maddesi gereğince özel denetim yapılması yönünde talepte bulunduğu,
Gündemin 4.maddesinde; 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yılları denetim kurulu faaliyet raporlarının okunduğu, Gündemin 5.maddesi ile 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yılları yönetim kurulu faaliyet raporları ile bilanço gelir gider tabloları ve denetçi raporlarının müzakeresine geçilerek yapılan oylamada 4.960 ret oya karşılık 5.039 kabul oyu ile bilanço ve gelir gider tablosunun oy çokluğu ile kabul edildiği, Gündemin 6.maddesinde şirket sermayesinin 890.000,00 TL artırılması, artırılan sermayeye isabet eden 445.000,00 TL şirket sermaye düzeltilmesi olumlu farklardan karşılandığı, bakiye 445.000,00 TL’lik kısmının hissedarlar tarafından düzenlenmesinin istenildiği, … vekilinin şirket sermaye artırımını hissedarlardan karşılanması, şirket ve hissedarlar menfaatine aykırı olduğundan esas sözleşme değişikliğini içeren 6.maddenin görüşülmemesi ve bu konuda karar alınmamasını önerdiği, yapılan oylama sonucu 4.960 pay oya karşılık 5.040 pay ret oyu ile oy çokluğu ile önerinin reddedildiği, gündemin 6.maddesinin oylandığı, yapılan oylamada 511 pay kabul oyuna karşılık 9489 ret oyu ile oy çokluğu sonucu sermayenin artırılmamasına karar verildiği,
Gündemin 7.maddesinde; yönetim kurulu üyelerinin ibrasının görüşüldüğü, yapılan oylamada yönetim kurulu kendi ibrasında oy kullanmadığı belirtilerek 4.960 ret oyuna karşılık 5.039 pay kabul oyu ile oy çokluğu ile yönetim kurulunun ibra edildiği, Gündemin 8.maddesinde; denetim kurulu üyelerinin ibrasına geçildiği, 4.960 ret oyuna karşılık 5.040 kabul oyu ile yönetim kurulunun oy çokluğu ile ibra edildiği, Gündemin 9.maddesinde; karın dağıtılmasının görüşüldüğü, … vekili tarafından geçmiş yıl zararlarının kardan daha fazla olması nedeniyle dağıtılacak bir kar bulunmadığından karın geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesinin önerildiği, önerinin 4.960 ret oyuna karşılık 5.040 kabul oyu ile oy çokluğu ile önergenin reddedildiği,
Gündemin 10.maddesinde; İsmail Varak’ın denetçi olarak seçilmesi ve kendisine 5.000,00 TL ödenmesinin görüşüldüğü, 4.960 ret oyuna karşılık 5.040 kabul oyu ile oy çokluğu ile kabul edildiği,
Gündemin 11.maddesinde; …’nin yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönemdeki görevinin asaleten tasdikinin görüşüldüğü, 4.960 ret oyuna karşılık 5.040 kabul oyu ile oy çokluğu ile kabul edildiği, davacı … vekili olarak …’un katıldığı, gündem maddelerine ret oyu verilerek muhalefet şerhinin zapta geçirttiği görülmüştür.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/144303 Soruşturma 2013/29868 Karar no’lu Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair kararın incelenmesinde; müştekisinin …, şüphelilerinin …, …, … olup, müştekinin … … ve … A.Ş.’nde 11/04/2012 tarihi itibariyle şirket yönetiminin istifa ettiğine dair kendisini istifa etmiş gibi yönetimden çıkartıldığını, bu hususta ayrıca Ankara 9. Asliye … Mahkemesinde dava açtığını, şüphelilerinin sahte evrak düzenlemek suretiyle kendisini göstererek atılı suçu işlediklerini, sahtecilik suçundan dolayı cezalandırılmasına yönelik şikayetçi olmuş ise de, müştekinin istifa iradesini içeren dilekçe altındaki imzanın kendisine ait olduğunu beyan etmesi de gözetilerek atılı evrakta sahtecilik suçundan ötürü kamu adına kavuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, söz konusu karara itiraz üzerine Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/2746 D. İş esas sayılı dosyası ile itirazın reddine karar verildiği,
Ankara 9. Asliye … Mahkemesi’nin 2014/513 Esas 2016/158 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … … … Anonim Şirketi olup, davacının 11/04/2012 tarihli istifası söz konusu olmadığından davalı … … ve … Anonim Şirketinin 11/04/2012 tarih ve 2012/2-3 sayılı yönetim kurulunu kararlarının batıl olduğunun tespitine karar verilmesi için dava açtığı, mahkemece istifanamedeki “…yapılacak olan olağanüstü genel kurul toplantısında…” ibarelerinin kullanılmış olması ve ısrarla seçimden sonra istifa dilekçesinin sunulmadığı dile getirildiğinden aksini gösteren delil de bulunmadığından dava konusu edilen istifanamenin genel kurul öncesi henüz yönetime seçilmeden verilen bir istifaname olduğunun kabulünün gerektiği ve bu durumda da önceden verilen ve henüz doğmamış bir haktan feragat söz konusu olamayacağından açılan davanın kabulü ile yönetim kurulu kararlarının geçersizliğinin tespitine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/261 Esas 2018/8147 Karar sayılı kararı ile; “…ibraz edilen istifa dilekçesinin davacıdan henüz yönetim kurulu üyesi seçilmeden 07/06/2010 tarihli şirket genel kurul toplantısından önce alındığı ileri sürülmüş mahkemece dava konusu edilen istifanamenin genel kurul öncesi henüz yönetime seçilmeden verilen bir istifaname olduğu kabulü ile karar verilmiştir. Söz konusu davacı tarafından imzalı istifa dilekçesinde “… … ve … Anonim Şirketi’nin 7 Haziran 2010 günü tarihinde şirket merkezi ….. Ankara adresinde yapılacak olan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında şirket yönetim kurulu üyesi olarak seçildim. Gördüğüm lüzum üzerine bu görevimden istifa ediyorum.” ifadeleri yer almakta olup, mahkemece istifanamedeki “…yapılacak olan olağanüstü genel kurul toplantısında…” ibarelerinin kullanılmış olması sebebiyle istifanamenin genel kurul öncesi verildiği kabul edilmiştir. Ancak, istifa dilekçesinde “…Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında şirket yönetim kurulu üyesi olarak seçildim…”, “…bu görevimden istifa ediyorum.” ifadelerine de yer verilmiş olup çelişkili ifadeler taşıyan metnin sadece taraflardan biri yararına görülen kısmına itibar edilemez. Yine, mahkeme gerekçesinde savcılık soruşturması sırasında ifadeleri alınan …, … ile … ve …’un beyanlarına istinaden karar verildiği bildirilmişse de tanıklardan … davacının kardeşi, … ise davacının eşi olup, huzurlarında dava konusu istifa dilekçesinin genel kurul toplantısından önce imzalandığını söylemedikleri gibi, diğer tanıklar …, … davacıdan duydukları hususları dile getirmişlerdir. Davada ileri sürülen iddialar ile şüpheliler …, …, … hakkında özel belgede sahtecilik suçu sebebiyle yapılan soruşturmada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca şüphelilerin üzerlerine atılı evrakta sahtecilik suçunu işlediklerine dair müştekinin gösterdiği tanıklarla doğrulanamayan beyanından başkaca delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, davacının itirazının reddi ile de bu karar kesinleşmiştir. Bu durumda, ibraz edilen delillerin davacı tarafça verilen istifa dilekçesinin genel kurul öncesi henüz yönetime seçilmeden verilen bir istifaname olduğunu ispat ve dava konusu yönetim kurulu kararlarının butlanının tespitine hükmetmek için yeterli olmayıp, verilen karar yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir….” gerekçesiyle bozulduğu, bozma üzerine Ankara 9. Asliye … Mahkemesinin 2021/168 esasını aldığı ve yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verildiği, davacı yanca kararın temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği ve dosyanın halen derdest olup kesinleşmediği görülmüştür.
Mali müşavir ve hukukçu bilirkişiden alınan rapor ve ek raporda özetle; 1. 8354 sayılı TSG’de yayımlanan tek kişiden ibaret yönetim kurulu oluşturulmasına ilişkin sözleşme değişikliğinin batıl olduğunu; bu nedenle ilgili yönetimce alınan tüm kararların batıl olduğu iddiasına ilişkin olarak somut olayda da ilgili karara ilişkin butlan davası açıldığını, bu nedenle belirtilen genel kurul kararının yokluğuna veya butlanına karar verilinceye kadar uygulama kabiliyeti bulunan bir karar niteliği taşıdığını; somut olayda kararın TTK’nun 449.maddesi uyarınca yürütmesinin geri bırakılması yönünde bir karar alınmadığına göre mahkemece bekletici mesele yapılması veya kararın butlan veya yokluk tespit edilinceye kadar uygulama kabiliyetine sahip olduğundan gündeme ilişkin eksikliklere dayanıldığının kabulü ile hüküm kurulması gerektiğini,
Toplantıda hazırlık aşamasına ilişkin eksiklik iddiaları nedeniyle genel kurul kararının tümünün iptali istenemeyeceğini ve genel kurulda alınan her bir karar açısından davacının talepleri bakımından incelemeye geçilmesi gerektiğini,
Kanunda şartların oluşmasına rağmen özel denetçi atanmamasının genel kurul
kararının butlanı, veya iptali sebebi yada ibra oylamasını engelleyen bir durum olarak öngörülmediğini; yalnızca azlığa söz konusu hususta dava açma hakkı tanındığı bu nedenle davacının söz konusu talebiyle ilgili olarak azlığın mahkemeye başvuru hakkının doğduğunu, ancak söz konusu hususun genel kurul kararının iptali sebebi olarak kabul edilemeyeceğini,
Davacı …’un istifası sonucu yönetim kurulunun boşalması neticesinde yönetim kurulunca …’nin yönetim kurulu tarafından seçildiğini ve 27/09/2013 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul toplantısında da onaya sunulduğunu, şirketin yapılacak ilk genel kurul toplantısına kadar üye atama yetkisinin yönetim kurulunda olduğunu ve yönetim kurulunun söz konusu yetkiyi kullanmasının yasal şartları taşıdığını, ancak hukukumuzda yönetim kurulu kararı ile üye seçilen kişinin ilk genel kurula kadar görev yaptığı döneme ilişkin asaletinin tasdiki diye bir kurumun mevcut olmadığı ve kişinin yönetim kurulu kararı ile zaten ilk toplantıya kadar üye sıfatını taşıyacağını; somut olayda genel kuruldan sonraki dönemde tek yönetim kurulu üyesi bulunduğunu ve üyenin selefinin süresini tamamlaması gibi bir durum söz konusu olmadığını; bu nedenle somut olayda bu şekilde bir karar alınması gerekli olmadığı gibi kararın uygulama kabiliyetinin de bulunmadığını,
Şirketin mali incelemesinden kar dağıtımının şartlarının oluşmadığının anlaşıldığını; bu nedenle kar dağıtımı yönünde bir kararın alınamayacağını, ayrıca söz konusu şartlar oluşsa dahi hukukumuzda kar dağıtımı zorunluluğuna ilişkin bir kural bulunmadığını ve kar dağıtımının genel kurulun münhasır yetkisinde olduğu bu nedenle kar dağıtılmamasına karar verilmesi yönündeki kararın iptalinin gerekmeyeceğini,
2007, 2008 ve 2009 yıllarında davalı şirket tarafından denetçi atandığı fakat ücret takdir edilmediğini, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında denetçi ücretlerinin yıllık 3.000,00 TL, 2013 yılında denetçi ücretinin yıllık 5.000,00 TL olarak belirlendiğini, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında denetçilere takdir edilen ücretlerin ASMMMO’nun ücret tarifesinin çok çok altında kaldığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Somut olaya gelince; 27/09/2013 tarihli genel kurulda alınan kararların batıl olduğunun tespiti ve iptali talep edilmiştir.
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nun 449.maddesi gereğince genel kurul kararlarının iptaline ve butlan davası açılması tek başına genel kurulda alınan kararların uygulanmaması sonucunu doğurmayacağından genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açılması durumunda mahkemece yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilebilecektir. Yürütmenin geri bırakılmaması durumunda ise söz konusu alınan kararlar geçerli ve uygulanabilecektir. Somut olayda ise, davacı yan adına vekaleten Av. …’un genel kurula katıldığı, gündem maddeleri görüşürken ret oyu vererek muhalefetini tutanağa yazdırdığı, ancak mahkemece genel kurulda alınan kararların yürütmesinin durdurulmasına karar verilmediğinden dava konusu genel kurulda alınan kararların ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere uygulama niteliği söz konusu olduğundan davacı yanın bu yöndeki istinaf başvurusu bu nedenle yerinde değildir.
Öte yandan, genel kurul toplantısının tüm ortaklara usulüne uygun şekilde yapılmış olması gerekir. Davetin kanun ve ana sözleşmeye göre görevli ve yetkili organlar ve kişiler tarafından tüm pay sahiplerine yapılmak suretiyle yerine getirilmesi gerekir. Somut olayda da, davalı şirketin yönetim kurulunca genel kurul toplantısının çağrısının usulüne uygun şekilde tüm ortaklara yapıldığı, genel kurul toplantısının 06/09/2013 tarihinde sicil gazetesinde ve … Gazetesinde yayınlandığı, genel kurul toplantısının iadeli taahhütlü mektupla ortaklara gönderildiği, davacıya da aynı usulde iadeli taahhütlü mektup gönderildiği, mektubun 07/09/2013 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının toplantıya katılmak üzere Av. …’a vekalet verdiği, davacı vekilinin genel kurul toplantısına katıldığı, görüşülen gündem maddelerinden ret oyu vererek muhalefet şerhini tutanağa yazdırdığı da dosya kapsamıyla sabittir.
Davacı yan, genel kurulda özel denetçi seçimi talebi bulunmasına rağmen bu yönde karar alınmadan gündemin 3 ve 4.maddesindeki 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yılları yönetim kurulu faaliyet raporları ile bilanço gelir gider tabloları görüşüldüğü, görüşme esnasında … vekili … ve … ile … vekilinin TTK’nın 438.maddesi gereğince özel denetim yapılması yönünde talepte bulunduğu halde genel kurulda 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yılları yönetim kurulu faaliyet raporları ile bilanço gelir gider tabloları ve denetçi raporlarının okunarak oylanmasının kanun ve ana sözleşmeye aykırı olduğu iddia edilmiştir. Özel denetçi seçilme talebi 6102 Sayılı Yasanın 438.maddesinde düzenlenmiş olup, her bir pay sahibinin özel denetçi atanması talep hakkı bulunduğu gibi özel denetçi atanmasının talep edilebilmesi için genel kurul gündeminde bir madde bulunmasına gerek bulunmadığı gibi genel kurulda özel denetçi atanması talebi kabul görmemesi halinde azlık tarafından 3 ay içerisinde özel denetçi atanması için dava açılması mümkündür. Somut olayda ise, davacı yan 27/09/2013 tarihli genel kurulda özel denetçi atanmasını talep etmesine rağmen bu talep değerlendirilmeden genel kurulda 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yılları yönetim kurulu faaliyet raporları ile bilanço gelir gider tabloları ve denetçi raporlarının okunarak oylanmasının özel denetçi atanması talebiyle bir ilgisi bulunmadığından ilgili gündem maddelerinin görüşülüp kanun ve esas sözleşmeye uygun şekilde kabul edildiği anlaşılmakla davacı yanın bu kısma yönelik istinaf başvurusu da yerinde değildir.
Davacının …’nin yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönemdeki görevinin asaleten tasdikine yönelik gündem maddesine ilişkin istinaf başvurusuna gelince, davacının istifası taraflar arasında çekişmeli olup, söz konusu istifa hakkında Ankara 9. Asliye … Mahkemesinde bu yönde dava açıldığı, açılan davanın reddine karar verildiği, dosyanın temyiz aşamasında olup henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere ilk yönetim kurulu üyeleri esas sözleşme ile atanmakta, daha sonraki üyeler ise genel kurul tarafından atanmaktadır. Yönetim Kurulunun sürekli bir organ olmadığından dönem içerisinde bir üyeliğin boşalması durumunda kanuni şartlara haiz bir kişinin yönetim kurulu tarafından seçilip geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçilen kişi genel kurul onayına sunulacaktır. Somut olayda da, istifa eden yönetim kurulu üyesinin yerine yönetim kurulu toplanarak …’nin seçildiği ve seçilen yeni yönetim kurulu üyesinin de ilk genel kurulda onaya sunulduğu, genel kurul tarafından da …’nin yönetim kurulu üyeliği kabul edilmiş olmakla davacı yanın bu kısma yönelik istinaf başvurusu da yerinde değildir.
Diğer yandan, davalı şirketin ortaklarından …’nin genel kurul tarafından yönetim kuruluna seçilerek ücretinin belirlendiği, …’nin yeni yönetim kuruluna seçilmesine ilişkin gündem maddesinin kanun ve esas sözleşmedeki karar ve oy nisabına uygun şekilde yapıldığı, yapılan seçimde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmakla davacının istinaf başvurusu bu nedenle yerinde değildir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, r
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/02/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.