Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/837 E. 2023/677 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/837 Esas 2023/677 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/837
KARAR NO : 2023/677

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :13/04/2021
NUMARASI :2020/458 Esas 2021/292Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/10/2020
KARAR TARİHİ : 04/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/05/2023

Taraflar arasındaki tazminata ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının özelleştirme yüksek kurulu kararı ile özelleştirme kapsamına alındığını, bu kapsamda düzenlenen 24/07/2016 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesi ile davalı tarafından yürütülen elektrik dağıtım faaliyetlerinin davacıya devredildiğini, sözleşmenin 7.4 maddesi uyarınca dağıtım faaliyetinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde meydana gelen iş ve işlemlerin sorumluluğunun davalıya ait olduğunu, 7.6 maddesi uyarınca sözleşme imza tarihinden önceki her türlü hukuki ve cezai sorumluluğun davalıya ait olduğunu, Ardahan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/37 esas, 2019/212 karar sayılı kararı doğrultusunda ödemeler yapıldığını, yapılan ödemelerin devir sözleşmesi öncesi dönemde meydana gelen işe ilişkin olduğunu, söz konusu ödemelere dayanak işlem tarihinin 2005 yılı olduğunu, yapılan bu ödemelerden davalının sorumlu olduğunu belirterek yapılan ödemelerin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talebin zamanaşımına uğradığını, davaya konu alacağın davalıya bırakılan alacaklardan olmadığını, davaya konu edilen dava dışı işçinin davacı işçisi olduğunu, özelleştirme ihale şartnamesi ve sözleşme hükümlerine göre davacının talep hakkının olmadığını, davacının şirket bilançosunu kabul etmek suretiyle hisseleri devraldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; taraflar arasında işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalanması tarihinden önce davalının sorumluluğunun bulunduğu 23/11/2005 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucunda dava dışı …’ın ölümü nedeniyle dava dışı mirasçıları tarafından tazminat davası sonucunda hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafından icra dosyasına mahkeme kararı uyarınca ödendiği, taraflar arasında düzenlenen işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.1, 7.4 ve 7.6 maddeleri uyarınca yapılan ödemelerden ödemeye dayanak kazanın meydana geldiği 23/11/2005 tarihi itibari ile davalının sorumlu olduğu, mahkemece yapılan hesaplama ile tespit edilen değer ile icra dosyasına ödenen değer arasında kısmi farklılığın bulunduğu, davacının ise davada yaptığı ödemeden daha düşük bir miktarı talep ettiği, davacı tarafından davalıya ait borcun ödenmesi nedeniyle davacının mal varlığındaki eksilmenin ödeme tarihinde gerçekleşmiş olması, tarafların tacir olması nedeniyle ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesi gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulü ile 112.176,97 TL alacağın ödeme tarihi olan 09/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, rücu davasına dayanak mahkeme kararında bahsi geçen alacak türünün …’a bırakılan alacaklardan olmadığını, hisse devri sözleşmesinin 6. maddesinde açıkça işçi alacaklarından davacı şirketin sorumlu olduğunun açıkça belirtildiğini, dayanak davanın davacısının sözleşmenin 7. maddesi kapsamında 3. kişi sayılamayacağını, işletme hakkı devir sözleşmesi ile ihale şartnamesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, ödemelerin müvekkili kurum tarafından yapılmış olması halinde mükerrer ödemenin söz konusu olacağını, devre esas bilanço düzenlemesi ile her türlü borç ve alacak işlemlerinin kesinleştiğini, dolayısıyla müvekkili kurumdan herhangi bir hak talep edilemeyeceğini, müvekkili kurumun icra takibine ilişkin giderlerden, vekalet ücretinden, karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflardan ve faizden sorumlu olmadığını, dayanak dava davacı tarafından sözleşmenin 7/2. Maddesi gereği müvekkiline bildirilmediğinden faiz ve icra dosyasına ödenen giderlerden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, dayanak mahkeme ilamında alacağa yasal faiz ödenmesine karar verildiği halde mahkemece avans faizine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, müvekkili kurum aleyhine harç, yargılama giderlerine ve vekalet ücretine de hatalı hükmedildiğini bildirerek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ardahan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 19/02/2019 tarih 2009/37 Esas 2019/212 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; … ve arkadaşları tarafından … A.Ş.’ne karşı dava dışı …’ın davalı nezdinde iş akdiyle çalışırken 23.11.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası neticesinde yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesinin 03/10/2019 tarih 2019/1958 Esas 2019/2698 Karar sayılı esastan red kararı ile kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … ve arkadaşları tarafından, dava dışı …’ın davalı nezdinde iş akdiyle çalışırken 23.11.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası neticesinde yaralanması üzerine maddi ve manevi tazminat istemiyle … A.Ş. aleyhine açılan davada, yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının kesinleşen karar nedeniyle 09/10/2019 tarihinde 113.454,61 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesine dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelindiğinde; rücu talebine konu Ardahan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 19/02/2019 tarih 2009/37 Esas 2019/212 Karar dosyasına konu iş kazası 23/11/2005 tarihinde meydana gelmiş olup davacı … A.Ş. ile davalı … arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesi 24/07/2006 tarihinde imzalandığı gözetildiğinde rücu talebine dayanak dava konusu iş kazası nedeniyle ödenen tazminattan davalı sorumludur.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan ödeme işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Ardahan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra takibi nedeniyle ödediği miktarı davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmadığından, sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü kapsamında rücuya dayanak davayı …’a ihbar etme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Öte yandan, hisse satış sözleşmesinin 9.4. maddesinde “…İşletme hakkı devir sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde hisse satış sözleşmesi karşısında işletme hakkı devir sözleşmesinin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik savunmalarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren avans faizi uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı).
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 7.662,81 TL harçtan, peşin alınan 1.915,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.747,10 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 04/05/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.