Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/833 E. 2023/511 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/833 Esas 2023/511 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/833
KARAR NO : 2023/511

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2020
NUMARASI : 2018/322 Esas 2020/723 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ :
DAVA : Kasko Poliçesinden Kaynaklanan Rucüen Tazminat
DAVA TARİHİ : 20/04/2018
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/04/2023

Taraflar arasındaki kasko poliçesinden kaynaklanan rucüen tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete… numaralı kasko sigorta poliçesi ile sigortalı …. Şti.’ye ait … plakalı aracın 09/01/2014 tarihinde Aksaray il istikametinden Ankara il istikametine km 99+500 m.de havanın sisli ve buzlu olması nedeniyle meydana gelen çok araçlı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası sonucu hasara uğradığım, kaza sonrası düzenlenen trafik tespit tutanağında kazanın meydana geldiği karayolunun bakımından sorumlu firmanın zamanında gerekli tuzlama çalışmasını yapmadığından kusurlu olacağı kanaatine varıldığını, kaza sonrası sigortalının hasarının tespiti için ekspertiz incelemesi yaptırıldığını ve eksperce belirlenen hasarın neticesinde sigortalıya 01/04/2014 tarihinde 123.000,00 TL olarak sigortalıya ödendiğini ileri sürerek şimdilik 62.000,00 TL rüeü tazminat alacağının ödeme tarihinden itibaren davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalılardan … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın asıl konusunun motorlu araçların karıştığı kaza olgusunda olmadığını, kamusal yol bakım onarım hizmeti işinin kusurlu ifa edildiği olgusuna dayanmakta olduğunu, hizmet kusuruna ilişkin işbu davanın idari yargının görev alanına girmesi nedeni ile görev yönünden reddine karar verilmesini talep etmek gerekliliğinin doğduğunu, davanın konusunun motorlu bir aracın karıştığı kaza nedeni ile tazminat sorumluluğunun kime ait olduğunu, karayolunda yol bakım onarım karla mücadele hizmeti işinin doğru ifa edilmemesi nedeni ile zarara uğranıldığı iddiasına dayanmakta olduğunu, yol bakım onarım hizmetinin ifası ile görevli Karayolları Genel Müdürlüğünün hasım gösterilmeyerek davanın idari yargının görev alanından çıkartılmasının hukuken mümkün olmadığını, görevsizlik karan verilmesini, meydana gelen zararda hizmet kurusu bulunduğu iddiasından kaynaklanmakta olduğunu, buna göre davanın görüm ve çözümünün idare mahkemesine ait olduğunu, karın çok yağdığını, havanın çok yoğun sisli bulunduğunu ve havanın -12 derecede seyrettiği 2014 yılı Ocak aymda saat gece 01:00 sulannda sürücülerin kış lastiği olmadan hava ve saat koşullanna göre yüksek hızda seyretmeleri nedeni ile gerçekleşmiş olay nedeni ile müvekkili veya Karayolları Genel Müdürlüğünün kusurlu sayılmalarının hukuken mümkün olmadığını, dava konusu aracın sis farlarının açık olmadığım ve kış lastiğini kullanmadığının ortada olduğunu, Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararda açıkça belirtildiği üzere davacının halefi bulunduğu aracını kullanan …’ün olayın ve sonucun gerçekleşmesinde kusurlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Davalılardan … A.Ş. Vekili, cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davanın asıl konusunun motorlu araçların karıştığı kaza olgusunda olmadığını, kamusal yol bakım onarım hizmeti işinin kusurlu ifa edildiği olgusuna dayanmakta olduğunu, hizmet kusuruna ilişkin işbu davanın idari yargının görev alanına girmesi nedeni ile görev yönünden reddine karar verilmesini talep etmek gerekliliğinin doğduğunu, davanın konusunun motorlu bir aracın karıştığı kaza nedeni ile tazminat sorumluluğunun kime ait olduğunun, karayolunda yol bakım onarım karla mücadele hizmeti işinin doğru ifa edilmemesi nedeni ile zarara uğranıldığı iddiasına dayanmakta olduğunu, yol bakım onarım hizmetinin ifası ile görevli Karayolları Genel Müdürlüğünün hasım gösterilmeyerek davanın idari yargının görev alanından çıkartılmasının hukuken mümkün olmadığını, görevsizlik karan verilmesini, meydana gelen zararda hizmet kurusu bulunduğu iddiasından kaynaklanmakta olduğunu, buna göre davanın görüm ve çözümünün idare mahkemesine ait olduğunu, karın çok yağdığını, havanın çok yoğun sisli bulunduğunu ve havanın -12 derecede seyrettiği 2014 yılı Ocak ayında saat gece 01:00 sulannda sürücülerin kış lastiği olmadan hava ve saat koşullarına göre yüksek hızda seyretmeleri nedeni ile gerçekleşmiş olay nedeni ile müvekkil veya Karayolları Genel Müdürlüğünün kusurlu sayılmalarının hukuken mümkün olmadığını, dava konusu aracın sis farlarının açık olmadığını ve kış lastiğini kullanmadığının ortada olduğunu, Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararda açıkça belirtildiği üzere davacının halefi bulunduğu aracını kullanan …’ün olayın ve sonucun gerçekleşmesinde kusurlu olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; her ne kadar müvekkili şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı …. Şti.’ne ait … plakalı aracın 09/01/2014 tarihinde Aksaray il istikametinden Ankara il istikametine km 99+500 km.de meydana gelen ve yukarıda ayrıntılı olarak açılanan ikinci zincirleme trafik kazasında hasara uğradığını, kazanın oluşumunda karayolunun bakımından sorumlu davalı firmaların zamanında gerekli tuzlama çalışmasını yapmamasının etkili olduğunu ve davalı firmaların kusurlu olduğunu, bu nedenle kaza sonrası sigortalısına yapılan ödemenin davalı taraftan rücuen tahsilini talep etmiş ise de; hükme esas alınan İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan kusur raporu ile de belirlendiği üzere, davaya konu ikinci zincirleme trafik kazasının oluşumunda davalı şirketlerin herhangi bir kusurunun bulunmadığının belirlenmesi nedeniyle sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkili … Sigorta nezdinde… numaralı kasko sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile 09.01.2014 tarihinde Aksaray – Ankara istikametinde seyrederken sisli hava ve buzlu yolda kara yoluna yapılması gereken bakım ve tuzlama çalışmaları yapılmadığı için meydana gelen zincirleme trafik kazasına karıştığını, kaza sonrası tutulan trafik kazası tespit tutanağında kazada yolun bakımından sorumlu firmanın zamanında gerekli tuzlamayı yapmamasından dolayı kusurlu olduğunu, kazada meydana gelen hasarın tespiti için ekspertiz incelemesi yaptırılmış ve sigortalıya 123.000,00-TL ödendiğini, TTK 1472. Maddesi uyarınca sigortalısının haklarına halef olan müvekkil şirket karşıladığı bu hasar bedelinin tazmini için eksik yapılan hizmet kusuruyla kazaya sebebiyet veren davalı şirketlere karşı söz konusu davayı açtığını,
Dosya kapsamında bulunan 13.08.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre, sigortalı araç sürücüsü …’e %50 kusur atfedilmiştir, kalan kusurun ise yola verildiğini, bu yolun açık ve kullanılabilir olmasından sorumlu olanların davalılar olup, gerekli tuzlama çalışmaları yapılmadığı için buzlu kalmış olan yolda zincirleme kaza meydana geldiğini, davaya konu kazaların esas sebebinin buzlanma olduğu tüm bilirkişi raporlarında tespit edildiğini, buzlanmaya engel olmakla görevli firmalara açılmış olan bu dava yeterli gerekçelendirme yapılmadan reddedildiğini,
Karayolunun bakımından sorumlu firmaların gerekli tuzlama çalışmalarını yapmamış olmaları nedeniyle kusurlu oldukları açık olup, sorumlu firma yetkilerinin görevlerini gerektiği gibi yapmış olmaları halinde bu kazanın meydana gelmeyeceğini, salt sürücülerin kusuru nedeniyle kaza meydana gelmiş olsaydı dahi meydana gelen hasar ve zararın bu boyutlara ulaşmamış olacağını, ortada çelişkili iki adet bilirkişi raporu ve kaza tespit tutanağı varken bu şekilde davanın reddedilmesi hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; TTK’nun 1472. maddesi uyarınca halefiyete dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/261 Esas 2016/685 Karar sayılı dosyasının örneğinin incelenmesinde; davacısının …Sigorta A.Ş., davalılarının … ve … A.Ş. olup, … plakalı aracın 09/01/2014 tarihinde Aksaray Ankara yolunda zincirleme trafik kazasına karıştığı, kazaya yolun bakım ve onarımının düzgün şekilde yapılmamasından kaynaklı olduğundan dava açıldığı, dosya kapsamında öğretim görevlisi …’ten alınan raporda; kazanın gece vakti, meskun mahal dışı şartlarda, sisli havada ve zemin buzlu yolda, görüşüne ve zemin şartlarına uygun hızla seyretmeyen sürücülerin sevk ve idare hataları sonucu meydana geldiğini, kazaların meydana gelişinde yoldan sorumlu kurum yetkililerine kusur atfının uygun olmadığının belirtildiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 10/01/2019 tarih ve 2018/640 Esas 2019/11 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği,
Kulu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda, bir kısım sürücüler hakkında dava açıldığı, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu gereğince yoldan sorumlu olan kurum yetkililerinin olayda kusurunun olmadığının rapor edildiği
Trafik kazası tespit tutanağına göre;
09/01/2014 günü saat 01:00 sıralarında, sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve bağlı bulunan … plakalı yan römorku ile D750-08 Devlet karayolunu takiben Aksaray istikametinden Ankara istikametine seyri sırasında olay mahalli 99+500 km’ye geldiğinde, sisli havada ve buzlu zeminli yolda aracını kaydırıp direksiyon hakimiyetini kaybederek aracını yola devirmesi, arkasından aynı istikamete seyrederek gelmekte olan sürücü…’in … plakalı çekici ve bağlı bulunan… plakalı yan römorku ile devrilen çekicinin yan römorkuna çarpması, akabinde arkadan gelen sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı yan römorka çarpması neticesinde birinci zincirlemeli olay meydana geldiği,
Bu olayın akabinde, kazayı gören sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve bu çekiciye çarpan otomobile aynı anda çarpıp sürüklenmesi neticesinde ikinci zincirlemeli olay meydana geldiği
Bu olayın akabinde, sürücü… plakalı yan römorka çarpması neticesinde üçüncü zincirlemeli olayın meydana geldiği anlaşılmıştır.
Makine mühendisi…’den oluşan heyetten alınan raporda özetle; 09/01/2014 tarihinde zincirleme trafik kazası meydana geldiğini, davacıya ait sigortalı … plakalı çekicinin sürücüsü …’ün olay mahalline geldiğinde önünde kaza yapan önceki araçların arka kısmına çarparak aracın hasarına neden olduğunu, davacıya sigortalı araç sürücüsünün normal yolda seyir halinde bulunduğu sırada önünde seyir halinde bulunan araca ve bu aracın yavaşlaması ve/veya durmasına karşı fren yapmaya başlaması durumunda bir olayı önleme açısından Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre kendi aracının kilometre cinsinden saatte ki hızını en az yarısı kadar bir mesafe bırakarak seyretmesi gerekeceğini, olay anında ise araç sürücüsü …’ün anılan araçla arasında güvenli mesafeyi bulundurmaması, buzlu zeminde hızını azaltmaması, kaplamada dikkatsiz ve kontrolsüz bir şekilde seyretmesi, hızını yol ve trafiğin gerektirdiği şartlara göre ayarlamadan tehlike arz edecek tarzda seyretmesi neticesinde aracına hakim olamayıp önünde kaza yapan araçlara arkadan çarpması ile kendi aracının hasarına neden olduğu ikinci çarpışma olayında %100 kusurlu olduğunu, olay sırasında zeminin buzlu olup, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda da belirtildiği üzere yol kusurunun bulunmadığını, bu nedenle yolun bakım ve onarımından sorumlu kurum ve kuruluşların her zaman için geniş olan yol ağında buzlanmaya bertaraf etme imkanları olmayabileceğinden buzlu zeminde seyreden sürücülerin hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorunluluğu söz konusu olduğunu, meydana gelen kazada davalılara atfedilecek bir kusur bulunmadığı belirtilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 13/08/2020 tarih ve 7328 sayılı raporda özetle; olayın 03.01.2014 günü saat 01.00 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … sevk ve idaresindeki otomobilin kendi aracına çarpması akabinde sürücü … yönetimindeki aracın otomobile ve kendi aracına çarptığı anlaşılmakla dava konusu kazanın oluşumunda atfı kabil kusuru bulunmadığı, sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile seyri sırasında yolun sağında duraklamış olan çekiciye çarptığı akabinde gerisinden gelen sürücü … yönetimindeki çekicinin otomobile ve duraklamış olan çekiciye çarptığı anlaşılmakla dava konusu olayda atfı kabil kusuru bulunmadığı, sürücü … sevk ve idaresindeki yarı römork takılı çekici ile seyri sırasında mevcut hava ve yol durumunu, aracının teknik özellikleri ve yük durumunu, kendi ifadesinden de anlaşılacağı üzere yolun sağında kaza yapmış olan aracı dikkate alarak kontrollü ve tedbir alabilecek vaziyette seyrini sürdürmesi, yol üzerinde meydana gelmiş olan zincirleme kaza nedeniyle yolun kapalı olduğu kesimde zamanında etkili tedbire başvurması gerekirken bu hususlara riayet etmediği, yolun sağında kaza yapmış olan otomobile ve duraklamış olan çekiciye çarptığı anlaşılmakla dava konusu kazanın oluşumunda kusurlu olduğu, olay mahallinde meydana gelen zincirleme trafik kazasından dolayı yolun kapalı olması durumu dava konusu kazanın oluşumu üzerine etken olduğu, dava konusu kazanın oluşumunda başkaca sorumlu kişi,kişiler, kurum veya kuruluşun atfı kabil kusuru bulunmadığı belirtilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 1472. maddesinde halefiyet usulü düzenlenmiş olup, düzenlemeye göre sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tanzim edilen bedel kadar sigortacıya intikal edeceği belirtilmiş olup düzenleme ile birlikte somut olayda değerlendirildiğinde, davacı … şirketince kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın maddi hasarlı trafik kazası sonucu hasar bedelinin sigortalıya ödendiğinden bahisle rücuen alacak istemine ilişkin dava açılmıştır.
09/01/2014 tarihinde 3 ayrı zincirleme trafik kazası meydana geldiği, davacı … şirketi nezdinde kaskolu araç sürücüsünün ikinci zincirlemeli trafik kazasına karıştığı, aynı olayla ilgili olarak Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/261 Esas 2016/685 Karar sayılı dosyasında dosyamız davalıları hakkında dava açıldığı, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna göre meydana gelen kazada davalıların kusurunun bulunmadığının tespit edildiği, mahkemece davalı şirketler yönünden açılan davanın reddine karar verildiği, verilen kararın davacı şirket tarafından istinaf edildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 10/01/2019 tarih ve 2018/640 Esas 2019/11 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği dosya kapsamıyla sabittir. Aynı olayla ilgili olarak eldeki davada, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli, bilirkişi heyetinden alınan rapor ve ek raporda da belirtildiği üzere davacı şirket nezdinde kasko poliçesi bulunan … plakalı çekici bağlı bulunan … plakalı yarı römork sürücüsü …’ün olayın meydana geldiği gün öndeki araçla arasındaki güvenli mesafeyi korumaması, buzlu zeminde hızını azaltmaması, kontrolsüz bir şekilde seyretmesi, hızını yol ve trafiğin gerektirdiği şartlara ayarlamadığından önünde bulunan araçlara çarpmak suretiyle meydana gelen kazada %100 kusurlu olduğu, meydana gelen kazada davalı yana atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı anlaşıldığından açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.05/04/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.