Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/812 E. 2021/1544 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2021
NUMARASI …
DAVA TARİHİ : 21/11/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2021

Taraflar arasındaki şube tescili istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; elektronik imza satışı yapan davalı şirketin …. adresinde bulunan faaliyet yerinin, davalı şirketin merkez ve faaliyet adreslerine gönderilen şube olarak tescili için davet yazılarına rağmen, tescili için başvuruda bulunulmadığını, söz konusu faaliyet yerinin irtibat ofisi olduğunun bildirildiğini, davalı şirketin başka bir ilde irtibat bürosunun bulunduğuna dair iddianın gerçek dışı olduğunu, bu iş yerindeki faaliyeti nedeniyle vergi dairesinde kaydı bulunduğu gibi personelinin … SGK İl Müdürlüğü’ne kayıtlı olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin …..adresinde bulunan işyerinin şube olarak….. tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirkete dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde davalı cevap dilekçesi sunmamış, davalı vekili 11/03/2021 tarihli celsedeki beyanında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi heyet raporuna ve toplanan delillere göre; davalı işyerinin ayrı bir sermayesi ve muhasebe kaydının bulunmadığı, istihdam edilen personelin işe alınma ve işten çıkarılmasının, maaş ve işyerine ait kira vb. ödemelerinin merkezden yapıldığı, ticari faaliyetlerin merkezden yürütüldüğü, kendi başına bir ticari faaliyetinin bulunmadığı anlaşılmakla, dış ilişkilerinden bağımsız olmayan, kendi başına sermaye ve muhasebe kaydı olmayıp çalışanların alımı, maaş ödemeleri, işten çıkarılmaları vb. işlemlerin merkezden yapıldığı, ticari işlemlerin merkezden yürütüldüğü davalı işyerinin ticaret siciline şube olarak tesciline ilişkin koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece yapılan keşif sırasında ilgili adreste müşteri ile doğrudan ilişki kurulduğu, müşteriye e-imza satışı yapıldığı, ürünün parasının tahsil edildiği, makbuzun ise merkez muhasebe üzerinden kesilerek davalı iş yerinde müşteriye teslim edildiği görülmüş olmakla bu veriler ışığında iş yerinin şube niteliği taşıdığı yönünde rapor düzenlendiğini, davalının haksız itirazı üzerine talimat yolu ile Ankara asliye ticaret mahkemesi aracılığıyla bilirkişi heyetinden alınan dosya mahiyeti ve iş yerinin şartları incelenmeden düzenlenen rapora itibar edilerek davanın reddine karar verildiğini, rapora karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, Yargıtay 11. HD’nin 2020/582 Esas sayılı kararından yola çıkarak şubelerde bulunması gereken kriterler belirlenmiş olup bu kriterler belirlenirken raporun 5. Sayfasında müşteriye ürünün tesliminin ve para tahsilatının davaya konu iş yerinde yapıldığı açıkça beyan ve kabul edildiği, iş yerinde müşteri ile doğrudan ilişki kurulduğu ve ticari muamele yapıldığının açıkça ortaya çıkarıldığını, 5174 sayılı Yasanın 9. Maddesine göre şubenin müstakil bir muhasebesinin tutulup tutulmadığının önemi olmadığını, kendi başına ticari muamele yapan yerleri şube olarak nitelediği, iş yerinde müşteri ile doğrudan ilişki kurulduğu ve tahsilat yapılarak ürün satışı sağlandığından ticari muamele yapıldığının açık olduğunu, bu ticari muamele sonunda kazancın şirket merkezine işlenmesinin iş yerinin şube sayılmasına engel teşkil etmediğini, bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde yalnızca çalışanların alımı, maaş ödemeleri, işten çıkarılmaları gibi işlemlerin merkezden yapıldığı gerekçe gösterilerek davalı iş yerinin şube kaydının yapılması koşullarının oluşmadığı yönündeki raporun kabulünün mümkün olmadığını, zira bu hususların rapora dayanak Yargıtay 11. HD’nin 2020/582 Esas sayılı kararında şubelerde olması zorunlu şartlardan olmadığını, ilk derece mahkemesinin eksik incelemesini tamamlaması tavsiye edilen hususlar olduğunu, Yargıtay 11. HD’nin 26.11.2020 tarih ve…..sayılı ilamında; irtibat bürosunun şube olarak tesciline karar verildiğini, dava dilekçesi ekinde davalı şirketin kendi web sitesinde Eskişehir ofisinin yer aldığına dair ekran görüntülerinin sunulduğunu, yukarıda belirtilen Yargıtay kararlarında aranılan iç ilişkide merkeze bağımlı olma, dış ilişkide bağımsızlık, yer ve satış yönetim ayrılığı olguları davaya konu iş yerinde bulunduğunu, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davalıya ait işletmelerin şube vasfında olduğunun tespit ve şube olarak tescili talebine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, yetki alanı içerisinde şirket merkezi Ankara’da olan davalı şirketin merkezden ayrı olarak….adresinde faaliyet gösterdiğini, şube olarak sicile tescilinin gerektiğini iddia etmiş, davalı şirket ise tüm işlemlerin şirket merkezi tarafından yürütüldüğünü, ayrı ticari faaliyetin bulunmadığını, iş yerinin irtibat bürosu olarak faaliyette bulunduğunu savunmuştur.
Taraflar arasında davalı şirketin…. kayıtlı olduğu, Eskişehir’de dava konusu iş yerinin bulunduğu hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalı şirketin Eskişehir’de bulanan iş yerinin merkezden ayrı olarak ticari faaliyette bulunup bulunmadığı, bu yerin şube olarak sicile tescil koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 33. maddesinde; tescile davet ve cezaya yönelik, aynı yasanın 40. maddesinde tescile yönelik düzenlemeler ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 118. maddesinde de şube tanımı yapılmıştır. Ayrıca, 5174 sayılı…. Kanunu’nun 9. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca “bir merkeze bağlı olduğu halde, ister merkezin bulunduğu odanın, ister başka odanın çalışma alanı içinde olan müstakil sermayesi ve müstakil muhasebesi bulunan veya muhasebesi merkezde tutulduğu ve müstakil sermayesi bulunmadığı halde kendi başına sınai faaliyet ve ticari muamele yapan yerler ve satış mağazaları bu Kanun’un uygulanması bakımından şube sayılır” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı …’nce merkezi Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ….. sicil numarasında kayıtlı bulunan…… adresinde bulunan iş yerinin kendi başına ticari faaliyet yürüttüğü iddiasıyla bu yerin sicile şube olarak tescili talep edilmiştir.
Yargılama aşamasında mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen 02/03/2020 havale tarihli kök raporda ve 13/07/2020 tarihli ek raporda; ” davaya konu davalı …..işyerinde faaliyet gösteren işyerinin müşteriyle ilişki kurmak suretiyle iletişimle alakalı işlem yaptığı karşılığında fatura kestiği ticari faaliyette bulunduğu dolayısıyla ticaret siciline şube olarak tesciline ilişkin koşulların oluştuğu” bildirilmiştir.
Bilirkişi raporuna davalı tarafça gerekçeli olarak itiraz edilmesi üzerine ilk derece mahkemesince Yargıtay 11. HD’nin yerleşik uygulamalarında belirtilen ve davalı şirketin şube oldu….. adresinde bulunan işyerinin ticaret siciline şube olarak kaydının yapılması koşullarının oluşmadığı” bildirilmiştir. Rapor taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, ancak davacı vekilince süresinden sonra 10/03/2021 tarihinde rapora itiraz edilmişse de raporun Yargıtay 11. HD’nin yerleşik uygulamaları gereği şube tesciline ilişkin tespitlere yönelik gerekçeleri içerdiği ve davaya konu işyerinde vergi dairesi, SGK vs. Kurumlarda iş yeri adına hareket eden bir temsilci mevcut olmayıp kurumlarla doğrudan şirketin muhatap olduğu, iş yeri adına hareket eden bir temsilci, yetkili bulunmadığından, dış ilişkilerden bağımsızlıktan söz edilemeyeceği, iş yerinde, merkeze sunulmak üzere elektronik imza başvurusu alındığı, merkezden onay alındıktan sonra merkez adına, kredi kartı ile tahsilat yapıldığı, şirket adına fatura düzenlendiği, nakit tahsilat yapılmadığı, şirketin ayrı bir banka hesabı, kasasının bulunmadığı, kendi başına bir ticari faaliyetinden bahsedilemeyeceği, dış ilişkilerde bağımsız olmayan, kendi başına sermaye ve muhasebe kaydı olmayıp, çalışanların alımı, maaş ödemeleri, işten çıkarılmaları vb. işlemlerin merkezden yapıldığı, ticari işlemlerin merkezden yürütüldüğü tespit edilmiştir.
Somut olayda ise; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan 14.01.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davaya konu işyerinde vergi dairesi, SGK vs. Kurumlarda iş yeri adına hareket eden bir temsilci mevcut olmayıp kurumlarla doğrudan şirketin muhatap olduğu, iş yeri adına hareket eden bir temsilci, yetkili bulunmadığından, dış ilişkilerden bağımsızlıktan söz edilemeyeceği, iş yerinde, merkeze sunulmak üzere elektronik imza başvurusu alındığı, merkezden onay alındıktan sonra merkez adına, kredi kartı ile tahsilat yapıldığı, şirket adına fatura düzenlendiği, nakit tahsilat yapılmadığı, şirketin ayrı bir banka hesabı, kasasının bulunmadığı, kendi başına bir ticari faaliyetinden bahsedilemeyeceği, dış ilişkilerde bağımsız olmayan, kendi başına sermaye ve muhasebe kaydı olmayıp, çalışanların alımı, maaş ödemeleri, işten çıkarılmaları vb. işlemlerin merkezden yapıldığı, ticari işlemlerin merkezden yürütüldüğü tespit edilmiş olmakla iş yerinin şube tescil koşullarının oluşmadığı gözetilerek ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/10/2020 tarih 2020/582 Esas 2020/4446 Karar sayılı ve 03.02.2020 tarihli ve 2019/2760 Esas-2020/845 Karar sayılı emsal nitelikteki ilamları da bu yöndedir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması 59,30 TL istinaf maktu karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında yapılan giderlerin istinafa başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/12/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.